Ğabdulla Tukay 26 Nisan 1886 yılında Kazan Vilayeti’nin Menger Nahiyesi (Bugünkü R.F. Tataristan Cumhuriyeti Arça İlçesi) Kuşlavıç Köyü’nde Muhammedğalim oğlu Muhammedğarif ve Zinnetulla kızı Bibimemdüde çiftinin çocukları olarak dünyaya gelir. Ğabdulla (tam adı Ğabdullacan’dır.) daha dört buçuk aylıkken babasını kaybeder. Annesi bir yıla yakın daha Kuşlavış’ta kaldıktan sonra oğlunu alıp kendi babasının yanına, Üçili Köyü’ne yerleşir. Bibimemdüde Hanım 3 Ocak 1888’de Sasna Köyü (Bugünkü Baltaç
Ğabdulla Tukay 26 Nisan 1886 yılında Kazan Vilayeti’nin Menger Nahiyesi (Bugünkü R.F. Tataristan Cumhuriyeti Arça İlçesi) Kuşlavıç Köyü’nde Muhammedğalim oğlu Muhammedğarif ve Zinnetulla kızı Bibimemdüde çiftinin çocukları olarak dünyaya gelir. Ğabdulla (tam adı Ğabdullacan’dır.) daha dört buçuk aylıkken babasını kaybeder. Annesi bir yıla yakın daha Kuşlavış’ta kaldıktan sonra oğlunu alıp kendi babasının yanına, Üçili Köyü’ne yerleşir. Bibimemdüde Hanım 3 Ocak 1888’de Sasna Köyü (Bugünkü Baltaç İlçesi) imamı Muhammedşakir Feyzullin’le evlenir. Oğlunu geçici bir süre Kuşlavıç Köyü’ndeki, yaşlı fakir bir kadına bırakır. 1889 yılının baharında tekrar yanına alır. Fakat çok geçmez küçük Ğabdulla 3 yaş 7 aylıkken 30 Ocak 1890’da annesini de kaybeder. Dedesi Ğabdulla’yı tekrar yanına alır. 1891 yılında İdil (Volga) Bölgesi’nde yaşanan büyük kuraklık sebebiyle kıtlık başgösterir. Köyün fakir imamı Zinnetulla Efendi’nin evinde zaten altı çocuk bulunmaktadır. Küçük Ğabdulla’nın gelmesiyle hayat daha bir zorlaşır. Hem sonra Ğabdulla çiçek ve daha başka hastalıklara da yakalanır. Bunun üzerine dedesi, küçük Ğabdulla’yı Kazan’a yollar. Muhammetğali ve Ğazize çifti onu evlatlık edinir. Onlar Ğabdulla’ya çok iyi bakarlar. Fakat bu güzel günler uzun sürmez. İki yıl sonra yeni anne babası aniden rahatsızlanır ve küçük Ğabdulla’yı tekrar Üçili’ye dedesinin yanına gönderirler. Bir kaç ay sonra(1892’nin haziranında) Zinnetulla Efendi torununu Kırlay Köyü’ndeki (Bugünkü Arça İlçesi) Sağdi Efendi ve Zöhre Hanım çiftine evlatlık olarak verir. Küçük Ğabdulla bu köyde iki yıla yakın kalır. Bu süre zarfında başta mahalle mektebi diye tabir ettiğimiz Kadın Hoca’da eğitim görür. Sonra köy medresesinde tahsilini devam ettirir. 1894-1895 yılları arasındaki kışta halası Ğazize Hanım ve eniştesi Ğaliesğar Ğosmanov, Cayık Şehri’ne (Bugün Kazakistan sınırlarndaki Ural (Uralski) şehri) yanlarına alırlar. Müstakbel şair 9 yaşlarında geldiği Cayık’ta 13 yıl kadar yaşar. Burada Mutığıye Medresesi’ne gider. Medresede üç yıl, Rusça eğitim veren sınıflarda okur. Tatar folklorunu ve yazılı edebiyatını derinlemesine öğrenir. Arap, Fars, Türk, Rus ve daha başka miletlerin edebiyatıyla tanışır. Rusça üzerinden batı klasik edebiyatına vakıf olur. İlk şiirlerini yazmaya başlar. Matbaada, gazete ve dergilerde çalışır. Cayık’taki edebi kültürel hareketlilik Tukay’ın hayatında belirleyici bir rol oynar. 1905 İhtilal dalgasının etkisiyle şehirde yayınlanmaya başlayan Fikir Gazetesi’nde, El- Tukay 13 Ekim 1912 ğasrılcedid ve Uklar Dergisinde aktif olarak yazılar yazar. Tukay; lirik şair, hararetli bir fıkra yazarı, satirist(yergici), toplum eylemcisi olarak arzı endam eder. Tukay, 1907 yılının ekiminde Kazan’a gelir ve yerleşir. El Islah Gazetesi’nde ve Yeşin Dergisi’nde çalışır. Bu dönemde o, Tatar’ın büyük şairi olarak ünlenir. Peşpeşe kitapları(hepsi 33 isimde) yayınlanır. Yalt Yolt Dergisi’ni nerdeyse tek başına çıkarır. Gerilimli, hareketli sanat dünyası içinde kaynamak büyük şaire, Tatar Halkı’nın hayatını bütün yönleriyle tasvir etme imkânını sunar. Şiirleri; 20. y.y. başında Tatar Şiiri’nin o güne kadar görülmedik bir hızda ve sanatsal bir mükemmellikle yeni bir istikâmette gelişmesini sağlar. Tukay, Tatar Reailst Eleştirisi’inin temellerini atar. O, aynı zamanda Tatar Çocuk Edebiyatı’nın de temelini atanlardandır. Şair, 1911 yılında hastalanmaya başlar. Vereme yakalanan şaire tedaviler kâr etmez. Tatar Halkı’nın büyük halk şairi(millî şair) seviyesine ulaştığı bir dönemde geride, çağdaşlarına ve gelecek nesillere büyük bir edebi miras bırakır. 15 Nisan 1913 yılında, yirmi yedi yaşına 11 gün kala Kazan’ın Kilâçkin Hastanesi’nde hayata gözlerini kapar. Tukay, Tatar ve eski Sovyetler Birliği sınırlarındaki Türklerin edebiyatını etkiler. Onların Avrupa tarzındaki reailzm ve romantizm usullerini özümsemelerinde de büyük bir pay sahibidir. Tukay, Tatar Milleti’nin çok sevgili milli bir şairine dönüşür. Onun hayatı ve eserleri tüm Tatar Edebiyatı’nın gelişmesinde bugün de verimli tesirini icra etmektedir. Daha Ekim İhtilali’ne kadar eserleri kitap olarak elli beş defa(Bunların otuz üç isimdekisi şair hayattayken) 110.000 adet basılmıştır. Eserleri Rusça ve onlarca dile çevrilmiştir. Tukay’ın hayatı ve yapıtlarıyla ilgili 1907 yılından bugüne yayınlanmış pek çok yazı bulunmaktadır. Dergi ve gazetelerde Tukaya’a dair dergi ve gazetelerde yüzlerce yazı ve hatıralar, kitaplar basılmaktadır. Tatarca Edebiyatı’nda Tukay’a ithaf olunan bir kaç yüz şiir, poema, roman ve piyes bulunmaktadır.
Devamını Oku