Kırgızistan’ın Talas eyaletine bağlı Şeker köyünde 1928 yılında dünyaya gelen Aytmatov,babası Törekul’un görevi nedeniyle bir süre Moskova’da eğitim gördü. İnsanların farklılıklarının susturulmak istendiği ve asimilasyon politikalarının yoğun bir şekilde yürütüldüğü Stalin döneminde, Aytmatov’un babası “rejim muhalifi” iddiasıyla kurşuna dizildi. Annesi ve üç kardeşiyle Şeker köyüne döndüğünde henüz 9 yaşındadır ve bu sırada amcası da Stalin yönetimince öldürülen Aytmatov, sığındığı babaannesi
Kırgızistan’ın Talas eyaletine bağlı Şeker köyünde 1928 yılında dünyaya gelen Aytmatov,babası Törekul’un görevi nedeniyle bir süre Moskova’da eğitim gördü. İnsanların farklılıklarının susturulmak istendiği ve asimilasyon politikalarının yoğun bir şekilde yürütüldüğü Stalin döneminde, Aytmatov’un babası “rejim muhalifi” iddiasıyla kurşuna dizildi. Annesi ve üç kardeşiyle Şeker köyüne döndüğünde henüz 9 yaşındadır ve bu sırada amcası da Stalin yönetimince öldürülen Aytmatov, sığındığı babaannesi Ayımkan Hanım ve halası
Karakız’dan eski Kırgız efsanelerini, masallarını ve halk türkülerini dinledi. Bu yüzden Aytmatov, eserlerinde sıkça yer verdiği efsaneleri ve halk kültürünü öğrendiği babaannesi ve halası için “beni yeniden doğuran iki insan” diye bahsetti. II. Dünya Savaşı sırasında Aytmatov, kolhozlarda katiplik, postacılık ve vergi memurluğu yaptı. Böylece vatandaşlarını, kurumları, büyük acılar karşısında insanların durumlarını yakından tanıma imkanı buldu. Bütün bu deneyimlerini daha sonraki eserlerinde malzeme olarak kullandı. Köyünden, Kazakistan’a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu’nda okudu (1946). Daha sonra şimdiki Kırgızistan’ın başkenti
olan Bişkek’e giderek burada Frunze Zootekni Enstitüsü’nde öğrenimine devam etti. Öğrenciliği sürerken Kırgız Türkçesiyle yazdığı bir hikâyesi Rusçaya çevrilmiş ve 1952’de Pravda gazetesinde yayınlanmıştır. Bir yıl sonra Zootekni Enstitüsü’nden mezun olunca hayvan
çoğaltma tohum ıslah uzmanı olarak göreve
başlar.
Kırgızistan’da üniversite eğitiminin ardından
yazılar kaleme almaya başlayan Aytmatov,
“büyük yaratıcı yeteneği” nedeniyle 1956 yılında Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü’ne geçti
ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova’da
okudu . Aytmatov’un bu sırada kaleme aldığı
“Cemile” adlı eseri 1958 yılında Sovyetlerin
en önemli dergisi Novy Mir’de yayınlandı
Büyük Kazak yazarı Muhtar Avezov’un Dergimizin bu sayısında yayınlanan “Yolun Açık
Olsun” yazısıyla, Aytmatov Sovyet Birliği genelinde ünlenmeye başlar.
Ünlü Fransız şâir, eleştirmen Aragon’un eser
hakkındaki, yine dergimizin bu saysında okuyucularımızın dikkatine sunduğumuz yazısında, Cemile’yi ‘Dünyanın En Güzel Aşk Öyküsü’
diye nitelemesi, bütün dünyanın Aytmatov’u
tanımasını sağlar.
1963 yılında Sovyetler Birliği’nin en büyük
sanatkârlık ödülü sayılan Lenin Edebiyat
Ödülü’nü Bozkırlar ve Dağlardan Masallar
adlı öykü kitabı ile alır.
Aytmatov, Sovyetler Birliği’nin en büyük sanatkarlık ödülü sayılan “Lenin Edebiyat Ödülü”nü
1963 yılında “Bozkırlar ve Dağlardan Masallar” adlı öykü kitabı ile aldı. 1968 yılında
Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü’nü kazanan
Aytmatov, aynı yıl Kırgızistan’ın “milli yazarı”
seçildi. Aytmatov’un edebi seyri bu yıllarda
hikayecilikten roman yazarlığına doğru kaydı. İlk romanı olan Toprak Ana, 1963 yılında
yayınlandı. Yine aynı yıl yayınlandığı sırada
büyük heyecan uyandıran “Elveda Gülsarı”yı
kaleme alan Aytmatov, daha sonraki yıllarda
çeşitli yayın organlarında hikayelerini yayınlatmaya devam etti. 1964 yılında kaleme aldığı “Kızıl Elma” ve 1969’da “Oğulla Buluşma”
hikayelerinden sonra, 1970 yılında edebiyat
dünyasında yankı bulan “Beyaz Gemi” romanını neşretti. Aytmatov, daha sonra 1972’de
“Asker Çocuğu” hikayesini, 1975’de Kazak
yazar Kaltay Muhammedcanov’la birlikte
“Fuji-Yama” adlı tiyatro eserini, 1976’da “Sultanmurat”, 1977’de “Deniz Kıyısında Koşan
Ala Köpek” hikayelerini yayınladı. 1980 yılında kaleme aldığı “Gün Uzar Yüzyıl Olur”
romanıyla büyük yankı uyandıran Aytmatov,
1986 yılında neşredilen “Dişi Kurdun Rüyaları” isimli romanıyla da yazarlık seyrini yerelden, evrensel alana taşıdı. Büyük Yazar, 1990
yılında ise “Beyaz Yağmur”, “Yıldırım Sesli
Manasçı” ve “Cengiz Han’a Küsen Bulut” adlı
romanlarını okuyucuyla buluşturdu.
Eserlerinin pek çoğu ünlü Kırgız sinema yönetmeni Tölemiş Okoev tarafından büyük bir
ustalıkla sinemaya aktarıldı.
Aytmatov, 1978 yılında “Yüksek Sovyet
Prezidium”u tarafından “Sosyalist İşçi Kahramanı” olarak ödüllendirilirken, 1983’de de
“Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü”nü ikinci kez
kazandı. Gorbaçov döneminde Sovyet Parlamentosu Kültür ve Ulusal Diller Komitesi Başkanlığı ve Sovyet Yazarlar Birliği Sekreterliği görevlerinde bulunan Aytmatov, Sovyetler Birliği dağılmadan önce Gorbaçov’un beş danışmanından biriydi. Cengiz Aytmatov, edebi çalışmalarına ek olarak, 15 yıl Avrupa’da SSCB ve Kırgızistan’ın büyükelçiliğini yaptı.
Avrupa Birliği, NATO, UNESCO ve Benelüks ülkelerinde görev yaptı.
Türkiye’de çok seviliyordu
“Ünlü Yönetmen Atıf Yılmaz tarafından 1977 yılında çevrilen, Kadir İnanır ile Türkan Şoray’ın
baş rollerini paylaştığı Türk sinemasının başyapıtlarından “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın
esin kaynağıydı Cengiz Aytmatov... Yazarın 1961 yılında kaleme aldığı “Selvi Boylum Al
Yazmalım” adlı eserinden beyaz perdeye aktarılan, Cahit Berkay’ın müziğiyle belleklerde
silinmez iz bırakan film, Cengiz Aytmatov’un Türk halkına hediyelerinden birisiydi.
Avrasya Yazarlar Birliği ve Atatürk Yüksek Kurumunun bağlı kuruluşlarından Atatürk Kültür
Merkezi’nin Şeref Üyesi olan Cengiz Aytmatov’a 2007 yılında Elazığ’da büyük bir törenle ‘Türk
Dünyasına Hizmet’ Ödülü verildi.
Devamını Oku