Yazan : Enver Aras
Elmas Yıldırım 25 Mart 1907 tarihinde Bakü’ye 35 km mesafede bulunan Gala köyünde varlık lı bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gözleri ni açar. Babası Abdülmehemmed, anası Nisa Hanımdır. Ailenin Yıdırım’dan sonra Sona ve Ziba adlı 2 kızı, Abdülali, Memmedali ve Hay dar adlı 3 oğlu daha dünyaya gelir.
Yıdırım’ın babası Hacı Abdülmehemmed, Gala köyünde çiftçilik ve hayvancıığın yanında tica retle de meşgul olur.2 Hacı Abdülmehemmed 1913’te, Bakü’ye 40 km mesafede bulunan Şü
Yazan : Enver Aras
Elmas Yıldırım 25 Mart 1907 tarihinde Bakü’ye 35 km mesafede bulunan Gala köyünde varlık lı bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gözleri ni açar. Babası Abdülmehemmed, anası Nisa Hanımdır. Ailenin Yıdırım’dan sonra Sona ve Ziba adlı 2 kızı, Abdülali, Memmedali ve Hay dar adlı 3 oğlu daha dünyaya gelir.
Yıdırım’ın babası Hacı Abdülmehemmed, Gala köyünde çiftçilik ve hayvancıığın yanında tica retle de meşgul olur.2 Hacı Abdülmehemmed 1913’te, Bakü’ye 40 km mesafede bulunan Şü velan’a, oradan da Bakü’nün bir semti hâline gelen Çemberekend’e göç eder.
Günümüzde ‘Şehidler Hıyabanı’ olarak adlan dırıan bölgenin de içinde bulunduğu Ba kü’nün Yasamal Semti, eskiden Çemberekend olarak bilinirdi. Bugün Çemberekend’in adı Bakü’nün Yasamal semtinde bulunan Çem berekend Mezarlığı adlı kabristanda yaşa maktadır.
Yıdırım’ın babasının 1500 yılık tarihî Gala kö yünde tarlaları, sürülerle koyunları; Çembere kend’de iş yerleri; Şüvelan’da bağ, bahçeleri, ticarethaneleri ve Hazar’ın sahilinde yük gemi leri vardır. Yani Yıdırım, gözlerini zengin bir ai lenin çocuğu olarak dünyaya açmıştır (Edalet vd. AZTV, 1989).3
Geleceğin hürriyet ve istiklâl şairi ailesiyle bir likte, şimdi Bakü’nün bir semti olan Çembere kend’de, bugün Gülistan Sarayı’nın yer aldığı bölgede 7 numaralı evde yaşamaya başlar.4 Yı dırım’ın çocukluk yıları, dilinden düşürmediği Hazar Denizi’nin dalgalı sahillerinde geçer. Bu nun için Hazar, onun kalbinde silinmesi mümkün olmayan derin izler bırakır ve şiirlerinin ana kaynaklarından birini oluşturur.
2. Asıl Adı
Şairin oğlu Azer Elmas’ın ve yeğeni Hacıağa Al maszade’nin ifadelerine göre Yıdırım’ın göbek adı Abdülhasan’dır. Ama çocukluk yılarında Azerbaycan’da onu, herkes dedesinin adı dola yısıyla Almas veya Almaszade diye bilirdi.5 Be kir Nebi de benzer bilgiler vermektedir (AÉA vd. 24 Nisan 2002).
Elmas Yıdırım’ın, Edebiyat Cemiyyeti’ndeki ka yıtlara göre ası adı Yıdırım, soyadı da Almas zade’dir (Elekberli 1999: 164). Elazığ Merkez Nüfus Müdürlüğü kayıtlarında da Yıdırım ola rak geçmektedir. Hem Azerbaycan hem de Tür kiye’deki resmî kayıtlara göre, ası adı Yıdırım olan şair, Azerbaycan’da yazdığı şiirlerinde ge nellikle, Türkiye’de yazdığı şiirlerinde ise, her zaman Elmas Yıdırım imzasını kullanmıştır. An cak, Demokrat Malatya gazetesinde ‘Iki Nokta’ müstear adla yayınlanan “Bir kıt’ada Elmas’ıma” adlı şiirden Elmas Yıdırım’ın ‘Iki Nokta’ müstear adla da şiirler yazdığı anlaşımaktadır (Demok rat Malatya 1952, S:270).
3. Eğitimi
Yıdırım, 19141915 eğitimöğretim yıında, Iran’ın o zaman Çemberekend’de açtığı ‘Ittihad Mektebi’nde tahsil görmeye başlar. O dönem de Güney Azerbaycan’dan Bakü’ye gelen pet rol işçilerinin çocukları için açıan 7 yılık ‘Itti had Mektebi’nde eğitim öğretim Azerbaycan Türkçesiyle yapıırdı. Ancak, eğitim öğretimde Arap alfabesinin kullanıdığı bu okulda, Farsça da öğretiliyordu. ‘Ittihad Mektebi’nde okurken ciddî şiirler yazmaya başlayan Yıdırım, bura dan 1925 yıında Farsça’yı da öğrenerek me zun olur.
Yıdırım, o zaman öğretmen yetiştiren Abdulla Şaik Adına Pedagoji Téknikumu [Abdulla Şaik Adına Numune Mektebi]’ne girer (Elekberli 1999: 129; AAKD 1952: 1112). Burada belli
bir program dahilinde verilen Rusçayı da öğre nir. Gafur Efendiyev, Gantemir, Seyid Hüseyin Tağızade ve Abdulla Şaik Talıbzade gibi şair ve yazarlardan ders alır (Bağır, AZTV 1990; Oğuz vd. ADTVŞATYB, AZTV1: 2004).10
Elmas Yıdırım 1927 yıında bugünkü adıyla Ba kü Devlet Üniversitesi Şarkiyyat Fakültesi Edebiyyat Bölümü’ne kaydolur. Fakat birkaç ay son ra, ülkesini işgal eden Rus Bolşeviklerinin yerli işbirlikçileri tarafından, ailesi zengin sınıfına dahil edildiği için fakülteden uzaklaştırıır. Aile sinin Şüvelan’daki bağ ve bahçelerine, Çembe rekend’deki evlerine, bütün mal ve mülklerine el konulur.
Bu yılarda Sovyet rejimi tarafından ‘zengin’ ka bul edilen ailelerin kendileri gibi çocukları da sosyalizm düşmanı sayııp çeşitli işkencelere duçar oluyordu. Yıdırım’ın üniversiteden atı masının ası sebebi elbette ki sadece ‘zengin çocuğu’ olması değildi. Bize göre, en önemli sebeplerden birisi, millî düşünceleriyle halkın hissiyatına tercüman olmasıydı. Bu sebepler den biri de 1927’de Faruk Nafız’e ithaf ettiği “Dağlar” adlı, “a dağlar” redifli şiirinin Istan bul’da neşredilen Hayat dergisinde yayınlan mış olmasıdır. (Yıdırım 21 Temmuz 1927, C. 2: 148).
4. Edebî Faaliyetleri
Üniversiteden atıan Yıdırım, edebî faaliyetleri ni cemiyetlerin bünyesinde sürdürür. Bu cemi yetlerin başında 1919’da Seyit Hüseyin’in kur muş olduğu Yaşı Qelemler Derneği ile faaliyet lerini gizli olarak yürüten ve 1922’de Ahmet Cevat’la Hüseyin Cavit’in teşebbüsüyle kurulan Yaşı Yarpaq Derneği yer almaktadır (Elekberli 1999: 133).
Yaşı Yarpaq Derneği’nin Yaşı Yarpaqlar adlı duvar gazetesinde yazıarı neşredilen Elmas Yı dırım, Mikâyı Müşfik’le birlikte çalışır. (Osma noğlu 1988a: Nu. 10: 3435). Yıdırım, sözü edi len cemiyetlerde şiirlerini okuma, fikirlerini ifa de etme imkânı bulur.
1923 yıında Salman Mümtaz, Hüseyin Cavit, Ebdülrehman ve Henefi Zeynallı, Azerbaycan Edebiyatı Cemiyeti’ni kurmak için gazeteye ilân verip genç edip ve şairleri davet ederler. Bun dan sonra Azerbaycan Edebiyyatı Cemiyyeti kurulur. Adı geçen cemiyete üye olan genç şa irlerden biri de Elmas Yıdırım olur (Elekberli 1999: 130; Remzi 1988: Nu. 122303).6
1923 yıında kurulan ve gizli olarak faaliyet gös teren edebî cemiyetlerden biri de Yıdırım ola rak da bilinen Türk Edip ve Şairleri Ittifaqı’dır. Bu cemiyet de kısa sürede kapatıarak mensup ları ölüm kamplarına sürülür. Adı geçen cemi yet 1947’de Idırım adıyla tekrar faaliyete geçirilir. Ancak, akıbet diğerlerinden farklı olmaz (Elekberli 1999: 130).
Humay Hasanzade’nin ifadesine göre, Yıdı rım’ın o yılarda daima gittiği bir cemiyet de Ki tap Dostları Cemiyyeti’dir (Hesenzade 1988: 4). Bu cemiyette Süleyman Rüstem, Seyit Hüseyin Efendi, Hüseyin Namık, Zerbeli Hafiz, Memmed Rahim, Mikâyı Müşfik, Şemseddin Zaman gibi şairler de faaliyet gösterirdi (Hesenzade 1989).7
Celil Memmedguluzade, Abdülrahim Hakver di, Hüseyin Cavit, Abdulla Şaik Talıbzade vb. sanatkârlarla birlikte Elmas Yıdırım gibi birçok genç sanatkârın da üye olduğu Edebiyyat Ce miyyeti, Azerbaycan’ın edebî hayatında çok önemli hizmetler yüklenir. Azerbaycan’ın Sov yetler tarafından işgal edilmesini kabulleneme yen şair ve yazarların, bu cemiyetler üzerinde ki nüfuzu zaman ilerledikçe artmaya başlar.
Sovyetlerin her tarafında çeşitli isimler altında faaliyet gösteren ‘QPU [=Devlet Siyasî Idaresi] teşkilâtı çeşitli tedbirler almaya yönelir. Özel donanımlı silahlı birlikleriyle hiçbir kanunî dü zenlemeye tabi olmayan 20. yüzyıın idam ma kinesi Çéka/QPU teşkilâtı, direkt olarak Sovyet baş diktatörüne bağlıdır (Resulzade 1951: 20
21; Yurtsever 1954: 710).
Özellikle, Edebiyyat Cemiyyeti, rejim açısından büyük bir tehlike arz etmeye başlayınca, Devlet Siyasî Idaresi teşkilâtı tarafından sıkı bir takibe alınır. Neticede, cemiyeti etkisiz bir hâle getir mek için aynı yılarda Süleyman Rüstem ve Ha bib Cebiyev tarafından kurulan Qızı Genc Qe lemler Cemiyyeti’yle birleştirilerek (Osmanoğlu 1988b: Nu. 1: 1011; 1415), 1927’da Qızı Qe
lemler Cemiyyeti adı verilir (Osmanoğlu 1988c; Hacıyeva vd. 1995: 91). Qızı Genc Qelemler Cemiyyeti de 1928’de kurulan Azerbaycan Pro leter Yazıçıar Cemiyyeti’yle birleştirilir.
Komünist Partisi tarafından kurulan Azerbaycan Proleter Yazıçıar Cemiyyeti’nin gayesi, sanatını Sovyet rejiminin emrinde icra edebilecek ko münist yazarlar takımı yetiştirmekti. Sovyet ko münistleri kendi saflarında yer alacak kabiliyet li sanatkârlar bulmakta zorluk çektikleri için, adı geçen cemiyet bünyesinde, edebî sahada ken dileriyle işbirliği yapabilecek ‘cığırdaş’ [= teş kilâta zahiren katıan] yazarlar zümresi ihdas ederler (Yurtsever 1953: 6).
Dönemin söz sahiplerinden olan Süleyman Rüstem, Sovyetlerin çökmesine yakın günlerde milletçi ruhlu, müsavatçı düşünceli adamların te’sirine düşen Elmas Yıdırım gibi gençlerin de Sabir Kitabxanası’nda Yaşı Qelemler Teş kilâtı’nı oluşturduğundan söz eder (Osmanoğlu 1988b: Nu. 1: 1011; 1415; Osmanoğlu 1988c).
Yıdırım, edebî faaliyetlerini Türkiye’ye geldik ten sonra da devam ettirir. Görev yaptığı yerler de, birtakım sosyal faaliyetler tertip eder, kendi si de bu faaliyetlerde rol alır. Elazığ (Ağın)’ın Bey Elması köyünden şair Mehmet Ergönül, Yı dırım’ın Ağın’da nahiye müdürlüğü yaptığı yı larda kendi evlerinde kiracı olarak oturduğunu, Ağın’da çeşitli temsiller tertip ettiğini, bu temsil lerde Osman Güler gibi öğretmenlerin, Meh met Atalay gibi öğrencilerin de katıdığını hatta Elmas Yıdırım’ın kendisinin de bu temsilerde rol aldığını hatırladığını ifade etmektedir.8
Niyazi Yıdırım Gençosmanoğlu’nun oğlu ve Azer Elmas’ın ilkokuldan arkadaşı Nevzat Bey de bir televizyon belgeselinde Yıdırım’ın Ağın’da öğretmenlerle temsiller verdiğini ve bu temsillerde rol aldığını hatırladığını söylemek tedir (TRT Int: 2005).
Elmas Yıdırım’ın oğlu Azer Beyin ifadesine gö re Ağın’da, dünya çapında meşhur olan bes tekâr, dramaturg Üzeyir Hacıbeyli’nin, O Olma sın Bu Olsun adlı tiyatro eserini sahneye koyar, öğrenci ve öğretmenlerle birlikte oyuna iştirak eder. Dört perdeli bu piyeste kişileri mutsuz kı lan bazı gelenek ve göreneklerin sebep olduğu çarpıklıklar, etkileyici ve mizahî bir üslûpla göz ler önüne serilir.9
Üzeyir Hacıbeyli, O Olmasın Bu Olsun adlı ti yatro eserinde bazı aydın, gazeteci, yazar ve idareci tiplerinin şahsî menfaatleri için zengin cahillerin etrafında toplanarak haksızlıkları kö rüklediklerini ortaya koyar. Yıdırım da Hacıbey li’nin piyesini sahneye koymak suretiyle toplu mu aydınlatmaya çalışır.
5. Sürgün Yıları
O zaman büyük fikir tartışmalarının yapıdığı Azerbaycan Proleter Yazıçıar Cemiyyeti’nin so rumlu müdürü Süleyman Rüstem’di. Cemiyetin üyeleri arasında Abdülbaki Fevzi, Memmed Ra him, Mikâyı Müşfik, Resul Rıza, Aliekberzade Abdülhasan, Hüseyin Natık ve Elmas Yıdırım gibi şair ve yazarlar da bulunmaktadır (Hesen
zade 1988: 4; Nebiyev 1995: 42).
Söz konusu cemiyetin ası üyesi yapımayan Yı dırım, Bolşevik Ihtilâli’nden önce Azerbay can’da edebî cemiyetler vasıtasıyla milletine hizmet eden Cefer Cabbarlı, Abdülrahim Hak verdi, Hacı Kerim Sanıı, Hüseyin Cavit, Tağı Şahbazi, Seyit Hüseyin Efendi ve Abdulla Şaik gibi usta şairlerle birlikte ‘poputcik/cığırdaş’ zümresine dahil edilir.
Azerbaycan’da pek çok şairin Sovyetleri met hettiği bir devirde, zamanın sosyal ve siyasî ha vasına uygun birkaç şiir yazmasına rağmen, şi irlerinin demir perde dışında yayınlanması, Lâtin asılı Türk alfabesine geçilmesi gerektiği ni savunması şairin QPU teşkilâtının kara listesi ne alınmasına sebep olur:
“…Qardaşlar, Ereb elifbasından Latin elifbası na kéçmek çok vacip işdir. Türkiye Türkleri de bu yoldadırlar. Ancak men eminem ki, bu yaxın gelecekde me’ruz qalacağımız dehşetli bir ha diseye hazırlıktır. Bununla vezifeli yoldaşlar, Moskova’dan vérilen fetva ile Kiril/Rus elifbası na kéçmeye qedem qoyurlar…” (Nebiyev 1995: 44).
Sovyetin kara bulutları başının üzerinde dolaş maya başlayan şairin attığı her adım takip edi lir. Fırtınanın, kasırgaya dönüşeceğinin an me selesi olduğu, düşmanın zehir saçtığı, dostların gizlendiği bir zaman diliminde haksızlığı dile getirmekten ve hislerini açıklamaktan sakınmaz.
Rejim tarafından bir anlamda ajan olarak kulla nıan edebî tenkitçi Ekber Ruhi, Mustafa Guli yev, Esed Eyyubi ve Süleyman Rüstem gibi, Re fik Zekâ Handan’ın ifadesiyle, “kabiliyetsiz ve satkın kalem sahipleri” (Handan 1991: Nu. 3) Yıdırım’ı açıkça suçlu ilân ederler. Ekber Ruhi, ideolojileri için çok zararlı gördüğü Ahmet Ce vat ve Hüseyin Cavit gibi millî şairlerin izinden gittiğini söylediği Yıdırım’ın, yaşama şansının matbuat vasıtasıyla kendilerine inandığını bil dirmesine ve ilân etmesine bağlı olduğunu açıklar (Ruhi 1932b: 1).
Dönemin Eğitim Bakanı ve Azerbaycan Proleter Yazıçıar Cemiyyeti’nin başkanı Mustafa Guli yev, Yıdırım’ı, Türkçülerin âşığı olmakla, millî edebiyatı devam ettirmekle, Ahmet Cevat’ın, Hüseyin Cavit’in Türkçü fikirlerini savunmakla suçlayarak birtakım tehdit ve emirler yağdırır. Şairi, “Vahit Türkistan”, “Vahit Çağatay” devleti oluşturmakla suçlayan Ekber Ruhi de hem Aş kabat Radyosu’ndaki konuşmalarıyla hem de yazıarıyla hücumunu devam ettirir:
“... Yazıçıar arasında, müsavatçıara âşiq ve Türkiye çavuşlarının heqiqi [hakiki] şagirdi [öğ rencisi] bulunan Almas Idırım’ın da yér almış olduğu meydana çıxmaqdadır. Bunlar Ehmed Cavad ve Hüseyn Cavidlerin yolçusudurlar. Bu kimi [gibi] genc şairlerden edebiyatımızı temiz lemeliyik... ” (Ruhi 1932b: 1; AAKD 1952: 11 12; Oğuz vd. ADTVŞATYB, AZTV1: 2004).
Esed Eyyubi ise, hem yapıan çeşitli toplantıar da hem de yazıarında, “... Almas kimilerinin [gibilerinin] başı Sovét çekiciyle ezilmelidir...” şeklinde ifadeler kullanmak suretiyle Yıdırım’a ateş püskürür (Nebiyev 1995: 4546). Kızı kale miyle ‘artık susamayız’ tehditleri savuran Süley man Rüstem de ‘dostum’ (!) dediği şairin genç leri zehirlediğinden bahseder (Osmanoğlu 1988b: Nu. 1: 1011; 1415; Osmanoğlu 1988c; Ruhi 1932b: 1).
Elmas Yıdırım gibi vatanperverler, o dönemler de ‘Pantürkist Merkezi’, ‘EksInqıabi Teşkilât’ ve ‘Milletçi Burjuva Teşkilâtı’ gibi birtakım hayalî teşkilâtların üyesi olarak damgalanıp ölüme mahkûm edilmekteydi. Aslında adı geçen isim lerle kurulmuş teşkilâtların fiilen olmadığını çok iyi bilen Komünist idarenin uydurduğu bu iddi aların yalan olduğu, mahkeme kararlarıyla da sabittir (Osmanoğlu 1988a: Nu. 10: 3435).
Azerbaycan’da hemen hemen bütün şair ve ya zarların Sovyetlerin emirlerini terennüm ettikle ri bir dönemde Elmas Yıdırım’ın, Azerbaycan’ın başında dolanan kara bulutlardan bahsetmesi, şiirlerinden birisinin Türkiye’de neşredilmesi o zaman büyük bir bomba tesiri yapar ve sürgün hayatı başlar.
5.1. Derbent’e Sürgün Edilmesi
“Öperken alnından füsunlu bir yaz” mısrasıyla başlayan, “a dağlar” redifli şiirinin Türkiye’de yayınlanması, onun Derbent’e sürülmesine ye terli sebep teşkil eder (Yıdırım 21 Temmuz 1927, C. 2: 148).
Azerbaycan’da Türk edebiyatının tecrübeli temsilcilerinin susmayı tercih ettikleri bir zaman diliminde, öz vatanında ‘itibarsızlar sınıfı’na da hil edilen Yıdırım, Derbent’e gitmek üzere Ba kü’den ayrıırken başlayıp, Qızıburun Tren Istasyonu’nda bitirdiği anlaşıan “Dağlara Veda” adını taşıyan şiirini yazar (Nebiyev 1995: 35 46).
Büyük bir aşkla vatanını ve milletini sevmekten başka hiçbir suçu olmayan şair, milletin hafıza sından silinmeye çalışıır. Bakü’den ayrıırken yani, ilk sürgün yolculuğuna çıkarken, onu aile si ve birkaç dostu uğurlar.
Hazar’ın kıyısındaki tarihî Derbent’te dini, dili ve soyu aynı olan vatanperver şair, yazar, öğret men ve genç edebiyatçıarla yakın temas kura rak edebî faaliyetlerini sürdürür. 1937’de kur şuna dizilerek şehit edilen gazeteci şair Mem med Kâzım Ali Ekberli’yle yakın dostluk kurar ve “Dağlardan Xatireler” adlı şiirini de ona ithaf eder. Şairin Derbent’deki dostları arasında Ali Samedzade ve Osman Alp Efendizade gibi genç şair ve yazarlar da vardır.
Bir müddet sonra Şamilkala (Mahaçkala), Ga sımkend ve Axtı/Axdı [Ahtı]’da görev yapar. Derbent’e ithaf edilen, ilk defa şair ve yazar Na mık Kemal Derbentli’nin neşrettiği “Arzı Hâl” adlı şiiriyle “Lezgi Ellerinde” adlı şiirini burada yazar (Elekberli 1999: 182).
Şairin, Derbent’te sevilip sayıması, Rus işgali karşısında millî şuurun gelişmesine, millî duy gularının kuvvetlenmesine sebep olması, Der bent QPU [=Devlet Siyasî Idaresi] teşkilâtını ra hatsız eder. Başta, Elmas Yıdırım ve Mikâyı Müşfik’le dost olduğunu söyleyebilen Süleyman Rüstem (!), şairi rahat bırakmaz:
“...Cavad’a secde éden gencler tézken [geç olmadan], öz [kendi] böyük yanlışlıqlarını düşü nerek özlerini sağlam cığıra [yola] salmalıdır [getirmelidir]. Yoxsa, Almas Idırım’ın düşdüyü veziyyete düşerler...” (Elekberli 1999: 158).
Komünist rejime karşı büyük bir tehlike olarak değerlendirilen şairin Derbent’te kalması da tehlikeli görülür.
5.2. Aşkabat’a Sürgün Edilmesi
Mehemmed Sait Ordubadî’nin yardımıyla bası lan “Dağlar Seslenirken” adlı eseri yasaklanan şairin Aşkabat’a gönderilmesine karar verilir (AAKD 1952: 1112). Bakü’de Yıdırım’ı uğurla maya gelenlerin arasında, 6 Ocak 1938 gecesi saat 02.00’de evinden alınıp götürülürken geri dönmeyeceğini bilemeyen Mikâyı Müşfik de vardır. Ellerini, kendisini uğurlamaya gelen Mikâyı Müşfik’in omuzlarına koyarak şöyle söy ler:
“... Bunların meqsedi mene indi [şimdi] aydın dır. Yeqin, her defe, bir Türk memleketine gön dermekle, Böyük Türkistan’ımızı mene qarış qa rış gezdirmek isteyirler...”
Elmas Yıdırım’ı, sonraki zamanlarda Sovyetin kızı kurşunlarına hedef olmaktan kurtulama yacak olan Müşfik, gözyaşları içinde yolcu eder (Ferecova 2005; Aras 1990: 2831). Şair, Aşka bat’a gitmek üzere Bakü’den ayrıırken yazdığı söz konusu şiirinde, artık bir daha Bakü’ye dö nemeyeceğini hissetmektedir:
Bilmem sönecek mi sendeki yâdım, Belki de dönemem sana, elveda.
Şairin eşi Ziver Hanım, Yıdırım’ın Dağıstan’dan sonra Kırım’a, oradan da Türkistan’a sürüldüğü nü ifade etmektedir (Rövşen YYBAZTV: 1990). Elmas Yıdırım Aşkabat’ta, genellikle Güney Azerbaycan’dan ve çeşitli Türk ellerinden sür gün edilen ailelerin çocuklarının eğitim öğre tim gördüğü bir okulda ders verir. Nazif Elek berli’nin kaydına göre söz konusu okula müdür; Bekir Nebiyev’in ifadesine göre de öğretmen olarak atanan şair, bir müddet sonra Zehmet gazetesinde çalışmaya başlar (Elekberli 1999: 138; Nebiyev 1991b: 2). Burada, 01 Mayıs 1932’de Şamahı’dan sürgün edilen ve aslen Güney Azerbaycanlı bir ailenin kızı olan Ziver Hanımla evlenir.
Aşkabat’ta vatan, millet ve bağımsızlık konula rıyla ilgili şiirleri elden ele gezen şair, Türk elle rini yakından tanıma fırsatı bulur. Kendisini sür güne gönderenler için şu ifadeleri kullanır:
“... Menim bu şekilde dolaşmağım, onlar üçün daha fena olur. Mene yurdumun her bucağını gezdirirler. Her terefde ulduzlu [yaldızlı] Gızı zencirlerin seslerini duyuram. Milletimin boy nuna asıan her zencir halqası, menim kinimi daha da qüvvetlendirir...”(Nebiyev 1995: 49).
Aşkabat’ta Zehmet gazetesinde ve Aşkabat Radyosu’nda şiirleri yayınlanan şairin buradaki nüfuzu da artmaya başlar. QPU [=Devlet Siyasî Idaresi] teşkilâtının ajanı Ekber Ruhi tabii olarak hemen Aşkabat Radyosu’nda çalışanları uyarır ve düşman mefkûrelerine yer verilmemesini is ter (Ruhi 1932a: 1).
Yıdırım’ın halk arasındaki nüfuzunun artması hem Azerbaycan Proleter Yazıçıar Cemiyyeti mensuplarını, hem de Devlet Siyasî Idaresi teş kilâtının organlarını endişeye düşürür. Süley man Rüstem, Azerbaycan Proleter Yazıçıar Ce miyyeti’nde yapıan bir toplantıda şairi, 1925’te yazdığı “Sevdiğim” adlı şiirine dayanarak açık ça ‘halk düşmanı’ olarak ilân eder (Nebiyev 1995: 4950).
Artık, bütün gözler şairin üzerine çevrilmiştir. Bekir Nebi’nin kaydına göre, QPU ajanı olan Ekber Ruhi özel bir temsilci sıfatıyla şairin faali yetlerini takip etmek üzere Aşkabat’a gönderil miştir (Nebiyev 1991b: 2). Ekber Ruhi’nin, Aş kabat Devlet Pedagoji Enstitüsü’nde öğretmen olarak görevlendirildiğini kaydeden kaynaklar da vardır (Elekberli 1999: 138).
Aşkabat Radyosu’nda konuşmalar yapan Ruhi, Zehmet gazetesinin 12 Ağustos 1932 tarihli sa yısında “Düşman Mefkûrelere Bolşevik Ateşi, Al mas Yıdırım’ın Yaradıcıığı” başlığını taşıyan ya zısında, Elmas Yıdırım ve onun gibi düşünenle ri tehdide devam eder:
“... Almas, …Cavadçı, Müsavatçı genc şair ki bi (gibi) tanınmış… Almas, Azerbaycan’da ve Dağıstan’da azadlıq ve rahatlıq hissetmemiş, ona bu imkânı vermemişler. Burada ona azad lıq ve rahatlığa geniş méydan vérilmiş, o da is tediğini yazmışdır... Ancaq bu düşüncelerle Al mas burada da rahat yaşayabilmeyecekdir... (27 Aprél [Nisan] 1932; ADTVŞATYB, AZTV1:
2004). …Almas’ın dünya görüşünde bize ya bançı fikirler çoxdur... O isterse ve kéçmişinden el çekerse gelecekde bizimle birlikde işleyebi lecekdir. Eks halda zerbelerimize dözmelidir. Almas son ve qet’i sözünü metbuat vasitesile bi ze démelidir…” (Ruhi 1932b: 1).
Ekber Ruhi, yukarıda adı verilen aynı yazısında Yıdırım’ın ‘Mayıs’ın kenardan [=Rusya’dan] gelme olduğunu söylediğini, Sovyetleri inkâr ettiğini, gözlerini Kemalcıar Türkiye’sine dikti ğini ve bunun da bedelini ödeyeceğini kayde der (Ruhi 1932b: 1).
5.3. Hürriyet Yolculuğuna Çıkması
Aşkabat’ta mücadele yolunun sonuna geldiğini anlayan şair, vatanın istiklâli uğrunda açıan bayrak için mücadeleye devam etmeye karar verir. Ancak, kurşuna dizilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Şeref ve haysiyetinden zerre kadar taviz vermeyen şair, eşi Ziver Hanımla beraber Iran/Güney Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye geçmeye karar verirler. (Oğuz vd. ADTVŞ ATYB, AZTV1: 2004; Rövşen vd. YYB, AZTV: 1990).
Genç Yıdırım, 19 Haziran 1933 günü saat 21.30’da dikkat çekmemek için evlerinin lam basını da açık bırakıp eşi Ziver Hanımla, üç ay lık oğlu Azer’i de alarak kaçakçı deve kervanı na katıır. Bir müddet sonra bu yolculuğun risk li olabileceğini düşünen şair, Firûze yaylasında kervandan ayrıır. Yalnız başlarına yola devam ederler (Oğuz vd. ADTVŞATYB, AZTV: 2004).
Yollarda aç ve susuz perişan olan bu idealist genç ana baba, üç aylık Azer’i bir kayanın göl gesine bırakıp gitmeyi düşünürler. Çünkü, ta katları kesilmiş, ananın sütü kalmamış, memele rinin ucu yara olmuştur. Azer Beyin ifadesine göre, ağlayıp dikkat çekmemesi için anası 24 saat memesini ağzından çıkarmaz. Bir defasın da Azer’i bir kayanın dibine bırakan ana baba birkaç metre ağlayarak yürüdükten sonra geri dönüp yavrularını bağrına basarlar.11
Yıdırım’ın vefakâr ve cefakâr eşi Ziver Hanımın ifadesine göre, Iran sınırına yakın bir yerde yönlerini şaşırırlar. Artık nereye, nası, hangi yö ne gideceklerini bilemezler. Bu çaresiz duruma düştükleri sırada, Hz. HızırIyas’ın beyaz elbi seli olarak beyaz atıyla gelip kendilerine yol gösterir (Oğuz vd. ADTVŞATYB, AZTV1 2004).12 Nazif Elekberli de şaire yol gösteren beyaz elbiseli, beyaz atlının yavru Azer’in yar dımına gelen HızırIyas olduğuna işaret eder (Elekberli 1999: 140).
Iran sınırını geçerken yakalanan Yıdırım, Iranlı yetkililer tarafından sınır kanunlarını ihlâl et mekle suçlanarak tutuklanır. ‘Stalin’in casusu’, ‘Bolşevik Sovyet casusu’ damgası vurulan şaire, 25 gün işkence yapıır. 24 saat göğsüne kadar soğuk suyun içinde sokulup sorgulandığı için sağlığı bozulur. Neticede, Tahran’dan gelen emir doğrultusunda serbest bırakııp Meşhed’e gönderilir.
Şair, Iran rejiminin baskısı altında maddî ve ma nevî büyük sıkıntıar yaşar. Tahran yönetiminin esaretinde kalan soydaşlarının ıstırabına katlan manın mümkün olmadığını yakından gören Yı dırım, Atatürk’ün hür ve bağımsız Türkiyesi’ne ulaşmanın yollarını arar.
Şair, bütün Türk dünyasını kucaklamaya çalışan Atatürk Türkiyesi’nin Van şehrine gelir. Ziver Hanımın ifadesine göre, vatanperver Ahat [Ural] Beyin evinde 1015 gün kaldıktan sonra Elazığ’a gelirler (Oğuz vd. ADTVŞATYB, AZTV1: 2004).13
Türkiye Cumhuriyeti, Yıdırım’a kucak açar. Ba kü’nün Hazar Denizi’ne hasret kalan şairi, Ela zığ’ın Hazar Gölü’nün sıcak insanları bağrına basar. Şair için artık hür ve müstakil Anadolu coğrafyasında yeni bir hayat başlar. Dili, dini, kökü, arzu ve idealleri bir olan ‘Elazığ gakgola rı’ onu samimî bir muhabbetle karşıar. Elazığ ve Hazar Gölü şaire, çocukluk ve gençlik yıla rını geçirdiği Hazar Denizi’ni hatırlatır. Bunun için sık sık Hazar Gölü’nün sahiline iner, onun la dertleşip hasret gidermeye çalışır.
Elmas Yıdırım, 1934 yıında Palu ilçesine bağlı Karaca Bucağı/Karacabağ Ikokulu’nda vekil öğretmenliğe başlar. 1935’de Palu’nun Karaçor nahiyesinde yani bugün Kovancıar’a bağlı Çaybağı’nda görev yapar 1936 yıında Ela zığ’da şimdiki Imar Iskân Müdürlüğü’nde çalı şır. Şiirlerindeki tarihler, şairin 19351946 yıla rında aralıklarla Elazığ merkezde görev yaptığı nı göstermektedir. “Bir Günde Ölen” adlı şiirin deki kayıttan aynı yı Keban ilçesine tahrirat kâtipliğine gittiğini öğreniyoruz. Buradaki gö revi bitince Palu ilçesinde tahrirat kâtipliği gö revinde bulunur.
Osmanlıar döneminde Karabegan/Karabegler olarak bilinen, 1960 yıından sonra Arıcak adı nı ilçede nahiye müdürü olarak görev yapar.15 Yıdırım’ın bir fotoğrafının arkasına Arap harfle riyle yazıp imzaladığı kayıt, onun Karabeg ler’de görev yaptığını doğrulamaktadır.
Yıdırım, bir süre de 1954’de ilçe yapıarak Ela zığ’a bağlanan Ağın’da Bucak Müdürü olarak çalışır. Şiirlerindeki tarihler, şairin 1941 ve 1942 tarihlerinde Ağın’da görevli olduğunu göster mektedir. 1946 yıında Elazığ merkeze bağlı Hankendi Bucak Müdürülüğüne tayin edilir.
Şair, 1947’den sonra, Elazığ’ın Baskil ilçesinde, eski adıyla Muşar Bucağı’nda, şimdiki Aydınlar beldesinde ve Elazığ Merkez ilçeye bağlı Balı bey’de Bucak Müdürü olarak görev yapar.14
Elmas Yıdırım 1951 yıının ortalarında, Tunce li’nin Nazimiye ilçesi Iresi/Dallıbahçe Bucak Müdürü olarak görev yapar Bir süre, Elazığ’ın merkezine bağlı Hankendi’nde Bucak Müdürü olarak çalışır. Azer Elmas Beyin ifadesine göre, şair Hal köyünde görevli iken ölümünden bir kaç ay önce Malatya’nın Kale Bucağı Müdürlü ğüne atanır.16
Yıdırım’ın, Bakü’nün Gala kentinde başlayan dünya hayatı, Malatya’nın Kale bucağında gö rev yaparken biter. 14 Ocak 1952’de Turan has retiyle nemli olan gözlerini ebedî olarak kapa tırken ‘komünizme lânet’ diyen şair, Malatya’da kirada oturduğu şimdiki Atatürk (Kışla) Cadde si Turfanda (Çorapçıar) sokağında bulunan evinde vefat eder (Erdem, 16 Ocak 1952; Oğuz vd. ADTVŞ ATYB, AZTV1: 2004).17 Şairin naaşı, Malatya’nın vatanperver gençliğinin omuzların da taşınarak şimdiki adıyla Sancaktar Kabris tanlığı’nda toprağa verilir.
O dönemde Malatya’da yayınlanan Demokrat Malatya gazetesiyle Gayret gazetesinin kayıtla rına ve şairin 21 Şubat 2007’de vefat eden eşi Ziver Hanımla oğlu Azer Elmas’ın ifadelerine göre, Malatya’nın Sancaktar kabristanlığında toprağa verilen merhumun mezarı bulunamadı (Erdem 16 Ocak 1952; Iki Nokta 16 Ocak 1952;
(Gayret 31 Ocak 1952: S. 944).18
Arkasında gözü yaşlı bir anneyle, 2 yaşında Mehmet Bakühan’ı, 8 yaşında Odkan’ı, 15 ya şında Aras’ı ve 1819 yaşlarında Azer’i bırakan şairin ailesinin bütün yükü, üniversiteye girme ye hazırlanan büyük oğlu Azer’in üzerinde ka lır. Babasına ait bir miktar borcu ödeme şerefi ni de genç Azer yerine getirir.
Azer Elmas Beyin büyük bir minnettarlık duya rak anlattıklarına göre, kendilerine, Malatya’nın o zamanki valisi Şefik San kol kanat gerip, yar dımcı olur. Vali Şefik San Beyefendi, Azer’e, ai lesinin geçimini sağlamak üzere bir iş verir. Bu arada şairin emeklilik işlemlerinin yapımasını sağlar. Vali San, Azer’in ve kardeşlerinin tahsi linde de her türlü yardımı yapar.
DIPNOTLAR:
1 Yrd. Doç. Dr., Fırat Üniversitesi FenEdbiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı BölümüElazığ.
2 Kuzey ve Güney Azerbaycan'da olduğu gibi Türkiye'nin bazı böl gelerinde de genellikle halk arasında Türkiye'de 'baba' karşıığında 'ata' kelimesi, 'dede' karşıığında ise 'baba' kelimesi kullanımaktadır.
3 Bu bilgileri, Elmas Yıdırım'ın yeğeni Hacıağa Almaszade de 23 Eylül 2005 ve 26 Aralık 2005 tarihlerinde yaptığımız röportaj sırasında doğru lamıştır.
4 Elmas Yıdırım'ın yeğeni Hacıağa Almaszade'yle, 23 Eylül 2005 tarihinde yapıan röportajdan.
5 Elmas Yıdırım'ın yeğeni Hacıağa Almaszade'yle, 23 Eylül 2005 tarihinde yapıan röportajdan.
6 Cefer Remzi, Azerbaycan'da Elmas Yıdırım'la ilgili yazı yazan ilk araştır macıardan biridir.
7 Humay Hesenzade'nin kendi el yazısıyla kaleme aldığı 16.6.1989 tarihli söz konusu yazı, Salman Mümtaz Adına Azerbaycan Réspublikası Dövlet Edebiyyat ve Incesenet Arxivi Almas Yıdırım/Almaszade Yıdırım Fondu 666, Sıra Nu:10'da bulunmaktadır.
8 Hâlen Istanbul'da oturan Ağın şairlerinden Mehmet Ergönül'le yaptığımız telefon görüşmesinden.
9 Şairin oğlu Azer Elmas'la, 23 Eylül 2005 ve 26 Aralık 2005'de yapıan röportajdan. Niyazi Yıdırım Gençosmanoğlu'nun oğlu ve Azer Elmas'ın ilkokuldan arkadaşı Nevzat Gençosmanoğlu da 2005 yıında TRT Int'te "Tek Nefeste Aşk" adıyla yayınlanan televizyon belgeselinde, Yıdırım'ın Ağın'da öğretmenlerle temsiller verdiğini ve bu temsillerde rol aldığını hatırladığını söylemektedir.
10 Maarif Teymur, bize gönderdiği Ekber Ruhî'nin Aşkabat'ta Zehmet Qezéti Edebiyyat Sehifesi'nde yayınlanan "Düşman Mefkûrelere Bolşevik Ateşi, Almas Yıdırım'ın Yaradıcıığı" adlı yazısının tarihini kendi el yazısıyla 15 Avqust (Ağustos) 1932 olarak kaydetmiştir. Ancak bu tarih, Oğuz vd. ADTVŞATYB, AZTV1, Bakü 2004'de ise, 12 Avqust (Ağustos) 1932b olarak ifade edilmektedir.
11 Şairin oğlu Azer Elmas'la, 23 Eylül 2005 ve 26 Aralık 2005'de yapıan röportajdan.
12 Şairin eşi Ziver Hanımın konuşmasından ve oğlu Azer Elmas'la, 23 Eylül 2005 ve 26 Aralık 2005'de yapıan röportajdan.
13 Şairin eşi Ziver Hanımın konuşmasından.
14 Elmas Yıdırım, evlenme cüzdanı çıkardığı zaman Balıbey'de görevlidir. Bunu, Yıdırım'ın evlenme cüzdanındaki işi hanesinde, devlet memuru, Balıbey Bucak Müdürü kaydından öğreniyoruz.
15 Daha önce Elazığ'a bağlı olan Nazimiye ilçesi, Hozat, Mazgirt, Ovacık ve Çemişgezek Içeleriyle birlikte, 25 Aralık 1935 tarih ve 22842885 sayıı kanunla oluşturulan Tunceli Ii'ne bağlanmıştır. Ancak, aynı kanunun özel hükümlerine göre, 01.01.1947 yıına kadar geçici merkezi konumunda bulunan Elazığ'dan idare edilmiştir.
16 Şairin oğlu Azer Elmas'la, 23 Eylül 2005 ve 26 Aralık 2005'de yapıan röportajdan.
17 Bu adres, araştırmacı Ahmet Şentürk tarafından yazıan ve Malatya'da çıkan Görüş gazetesinde yayınlanan "Malatya'da Ölen Garip Şairler: Elmas Yıdırım" adlı tarihsiz yazıdan alınmıştır. Ahmet Şentürk'ün bize daha önce gönderdiği adı geçen tarihsiz yazıya bazı önemli notlar düşüp tarafımıza gönderen araştırmacı Celal Yalvaç Bey de söz konusu yazının yayın tarihini hatırlamadığını ifade ettiler.
18 Van şairlerinden Abbas Güven Bey, Elmas Yıdırım'la sağlığında tanıştığını, Malatya'da askerlik yaparken şairin oğlu Azer ve Aras'la da görüştüğünü söyledi. Abbas Bey, Yıdırım'ın mezarının Elazığ'ın Hankendi'nde olduğunu ifade etti. Hatta, Hankendi mezarlığına gidip dua ettiğini, mezar taşında, "Nahiye Müdürü Yıdırım Elmas" yazısının bulun duğunu belirtti. Ancak, yaptığımız araştırmalar neticesinde söz konusu beldede böyle bir mezar olmadığı anlaşıdı.
KAYNAKLAR:
A. Vahap Yurtsever, “Azerbaycan Istiklâl Savaşından Sahneler”,
Azerbaycan Aylık Kültür Dergisi, Yı: 3, Sayı: 67 (3031), s. 710,
Ankara EylülEkim 1954.
A. Vahap Yurtsever, “Elmlas Yıdırım’ın Edebî Şahsiyeti ve Şiir San’atı”, Elmas Yıdırım’ın Seçilmiş Şiirleri, AKD. Yay., Ankara 1953.
Ahmed Oğuz vd. “Almas Yıdırım”, Azerbaycan Dövlet Teleradio Ve rilişleri Şirketi Azerbaycantelefilim Yaradıcııq Birliyi, AZTV1, Bakü 2004.
Azerbaycan Aylık Kültür Dergisi, “Merhum Şair Elmas Yıdırım”, Yı: 1, S. 1, s. 1112, Ankara 1 Nisan 1952.
Azerbaycan Aylık Kültür Dergisi, “Merhum Şair Elmas Yıdırım”, Yı: 1, S. 1, s. 1112, Ankara 1 Nisan 1952.
Azerbaycan Élmler Akademiyası vd. “Almas Idırım’ın 95 Iliyine Hesr Olunmuş Jubiley Tedbirleri”, Merdekân 24 Nisan 2002.
Bahaeddin Erdem, “Kaybedilen Bir Değer”, Demokrat Malatya Günlük Siyasî Gazete, Yı: 2, S. 270, Malatya 16 Ocak 1952.
Bekir Nebiyev, Didergin Şair Almas Idırım’ın Yaradıcııq Yolu,
Sabah Neşriyyatı, Bakı 1995.
Cefer Remzi, “Arxivler Açıır, Idırım Almazzade”, Edebiyyat ve In cesenet Qezéti, Nu. 12 (2303), Bakı 18 Mart 1988.
Edalet Memmed, “Almas Yıdırım”, Qoşma Programı, AZTV, Bakü 1989
Ekber Ruhî, “Düşman Mefkûrelere Bolşevik Ateşi, Almas Yıdırım’ın Yaradıcıığı”, Zehmet Qezéti Edebiyyat Sehifesi, Aşqabad 12 Av qust (Ağustos) 1932b.
Elmas Yıdırım, “Dağlar”, Hayat dergisi, 2. cilt, Sayı: 34, Istanbul 21 Temmuz 1927.
Enver Aras, “Mikail Müşfik ve Şiirlerinden Bazı Örnekler”, Azerbay can Türkleri Dergisi, Yı: 1, S. 4, s. 2831, Istanbul 1990.
Hacı Bağır, “Almas Yıdırım”, Günün Ekranı Programı, AZTV1, Bakü 1990.
Heqiqet Elizaman Mirze vd. “Elmas Yıdırım, Misri, Publilistik Prog ram”, AZTV, Bakı 2000. http://209.85.129.104/search?q=cache:ERA69PHbJ6oJ:www.el aziz.com/modules.php%3Fname%3DNews% 26fi
le%3Dprint%26sid%3D652+Mu%C5%9Far+BU ca%C4%9F%C4%B1&hl=tr&gl=tr&ct=clnk& cd=2 (18.01.2006) http://www.elazig.gov.tr/tr/elazig/ari cak.asp(18.01.2006);http://www.palu.gov.tr/palu/ (28.12.2005)
, (18.01.2006)
http://www.tunceli.gov.tr/Tarih.html(01.11.2006);http://www.baba erdogan.org/dersim/nazimiye.html# (18.01.2006)]
Humay Hesenzade, “Kéşmekéşli Günlerin Yadigârı Olan Almas I dırım Haqqında Xatirelerim”, Bakı 16.6.1989.
Humay Hesenzade, “Ömrümün Bir Parçası”, Edebiyyat ve Ince senet Qezétinin Gündeliyi, Bakı 22 Yanvar (Ocak) 1988.
Iki Nokta, “Bir kıt’ada Elmas’ıma”, Demokrat Malatya Günlük Siya si Gazete, Yı: 2, S. 270, Malatya 16 Ocak 1952.
Maarif Teymur, Almas Yıdırım Qara Dastan (Şéir ve Poémalar), (Tertibçi: Maarif Teymur), Azerbaycan Neşriyyatı, Bakı 1994.
Maarife Hacıyeva, Celal Tarakçı, Şahin Köktürk, Azerbaycan Ede biyat Terimleri Sözlüğü, Samsun 1995.
MehmetEmin Resulzade, Çağdaş Azerbaycan Tarihi, Azerbaycan Kültür Derneği Yay., Ankara 1951.
Meti Osmanoğlu, “Azerbaycan Proletar Yazıçıar Cemiyyeti’nin Qu ruluşunun 60 Iliyi; Xalq Şairi, Sosialist Emeyi Qehremanı Süleyman Rüstem’le Müsahibe”, Edebiyyat ve Incesenet Qezéti, Bakı 22 Yanvar (Ocak) 1988c.
Meti Osmanoğlu, “Süleyman Rüstem; Müsahibe, Yaddaşlara Seya het”, Genclik Jurnalı, Bakı 22 Yanvar (Ocak) 1988b.
Meti Osmanoğlu, “Yurd Için Qanlı Bir Çiçek Olmadım”, Genclik Jurnalı, Nu. 10, Bakı 1988a.
Nazif Elekberli, Üç Budaq, Genclik [neşriyatı], Bakı 1999.
Ramiz Rövşen, vd. “Almas Idırım”, Yaddaş Yaradıcııq Birliyi AZTV, Bakü 1990.
Refik Zekâ Handan, “Şair Almas Yıdırım”, Ulduz Jurnalı, Nu. 3, Ba kı 1991.
Zöhre Ferecova, “Almas Idırım: Men Gelebilmedim Bu Yaz da”, Él
dergisi, S. 29, ANSPRÉSS Neşriyat Evi, Bakı 2005.
Devamını Oku