Jetisu (Yedisu) aşıklarının altın hazinesi” olarak nitelendirilen Aşık Süyünbay’ın çırağı Jambıl Jabayev, 1846 yılında Almatı Eyaleti, Jambıl İlçesinde dünyaya geldi. 100 yıllık uzun bir ömür sürmüştür. Hem Hanlık, hem Çarlık Rusyası, hem de Sovyetler Birliği’nin kuruluş ve gelişme dönemlerini yaşamış, değişen şart ve zamanlara göre sanatını irca etmeyi başarmış biridir. Yaşadığı veya babasının göç ettiği geniş bozkırlar daha sonra Jambıl’ın sanatına da etki edecek, Jambıl kapalı mekanlardan ziy
Jetisu (Yedisu) aşıklarının altın hazinesi” olarak nitelendirilen Aşık Süyünbay’ın çırağı Jambıl Jabayev, 1846 yılında Almatı Eyaleti, Jambıl İlçesinde dünyaya geldi. 100 yıllık uzun bir ömür sürmüştür. Hem Hanlık, hem Çarlık Rusyası, hem de Sovyetler Birliği’nin kuruluş ve gelişme dönemlerini yaşamış, değişen şart ve zamanlara göre sanatını irca etmeyi başarmış biridir. Yaşadığı veya babasının göç ettiği geniş bozkırlar daha sonra Jambıl’ın sanatına da etki edecek, Jambıl kapalı mekanlardan ziyade açık mekanları, geniş alanları şiirlerinin teması olarak kullanacaktır. Jambıl’ın altı oğlu vardı. Kocamberdi, Kocaş, Akkulı, İztileu, Algaday, ve Tezekbay. Bunlardan ilk ikisi çocuk yaşlarda vefat etmiştir. Iztileu ve Algaday orduya alınmıştır. Algaday’ın askeri başarıları Jambıl’ın mutluluk kaynağı olmuştur. Dombıra çalmak, türkü söylemek ona daha ilginç gelir ve mutluluk verirdi. Yanık ve güçlü sesi sanatçıya ayrı bir güç kazandırırdı. Uçsuz bucaksı bozkırlar, onun sesini en iyi şekilde tabiat ile yoğurmasına da etken olur. Genç Jambıl’ın sesi ve dombırayı çalış tekniği halk tarafından beğenilir. Halkın beğenisi Jambıl’ı daha da yürkelendirmiştir. Döneminin en ünlü aşıklarından Süyinbay’ın yanına gider ve çırağı olmak istediğini söyler. Süyinbay Jambıl’ı biraz dinledikten ve onu sınadıktan sonra onda aşıklık istidadının olduğuna karar verir, yanına alır. Süyinbay’ın yanında aşıklık geleneğinin ilklerini öğrenen şair, çıraklık dönemlerinde, özellikle Süyinbay’ın şiirlerini söyler. On altı yaşından itibaren kendi şiirleri de ortaya çıkmaya başlar, ancak ünlü aşıklarla atışmaya girmez, kendi yaşındakilerle atışır. Jambıl’ın doğduğu çevre hem Özbekistan, hem de Kırgızistan coğrafyasına yatkındır. Bundan dolayı yaşı biraz ilerlediğinde Kazakların ünlü aşıklar ile birlikte yabancı aşıklara, özellikle Kırgız aşıklarla da atışmış, ustalığını Jambıl Jabayev (1846-1945) sergilemiştir. Jambıl, güçlü bir gözlemcidir. Gezdiği, gördüğü yerleri değerlendirir, karşılaştığı her insanın düşüncesini önemseyerek irdeler, aşıkların sanatlarını icra ediş usullerini gözleyip inceleyerek bir senteze varır. O, aynı zamanda iyi bir radyo dinleyicisi, gazete takipçisidir. Yenilikleri radyodan dinler, yaşı ilerlediği için okuyamadığı gazeteleri okutturur, bunlardan edindiği bilgilerle şiirlerini zenginleştirir, yeni temalarla süsler. Jambıl 95 yaşına kadar at sırtında oba oba dolaşan ve geleneği yaşatan usta bir sanatçıdır. Kazakistan Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak Sovyet Cumhuriyetlerinin pek çoğuna seyahet etmiştir. Bu seyahetleri sonucunda ilgili ülkelerin güzellikleri, dostlukları hakkında söyledikleri dikkati çeker. Kendisine, hangi konuda eserler verdiğine dair sorulan bir soruya şöyle karşılık verir: “Zorluk içinde yaşayan, hasretlik çeken halkım hakkında, zulüm gören vatanım hakkında, yürekli kahramanlar hakkında söyledim. Geceler boyu türküler söyleyip hasımlarımı yendiğim oldu”. 1936 yılında, Almatı’da Kazakistan I. Aşıklar Bayramı yapılır. Jambıl bu törenlerin baş konuğudur. Aynı yıl Moskova’da yapılan Kazakistan Sanat Günleri çerçevesinde düzenlenen sanat günlerinin baş konuğu olarak Jambıl kabul edilir. Jambıl’a Sovyetler Birliği yönetimi tarafından birliğin en büyük nişanlarından biri olan “Kızıl Bayrak” Nişanı verilir. 20 Mayıs 1938 yılında Jambıl’ın edebi hizmetine saygı günü düzenlenir, bu çerçevede hem Almatı’da hem de Jambıl’da (doğduğu yer) törenler yapılır. Şaire Sovyetler Birliği’nin en büyük nişanı olan “Lenin Nişanı” verilir. 1936 yılından 1940 yılına kadar jambıl’ın 10 bin düzeyi aşan manzum parçalar söylediği yapılan tespitler arasındadır. Bu şiirlerin çoğu mevcut yönetimin işleyişini ele alan ve yer yer övgülerle süslü olan siyasi içerikli şiirlerdir. Devletin propaganda ihtiyacı vardır. bu propagandayı Jambıl aracılığı ile rahatça yerine getirir. Jambıl’a görkemli bir ev verilir. Her türlü ihtiyacı karşılanır. Şoförü de 24 saat hizmetinde bulunur. devamlı bakım altında tutulur. özel doktoru Rahimbek Dosımbekov’dan başta Kazakistan’ın ünlü doktoru H.Barlıbayev’in sürekli gözlemi altında sağlığı takip edilir. özel ahçısı Fatima Fayzrahmanov’u Jambıl “beni emziren ikinci annem” biçiminde tanımlamıştır. 1940 veya 1942 yılından itibaren fazla dolaşamaz, evinden dışarı çıkamaz. ancak yeni eserler vermeye devam eder. 22 Haziran 1945 yılında Almatı’da hayata veda eder. Jambıl iki dünya savaşını yaşamış biridir. Sovyetler’in Almanlar’a karşı vermiş olduğu direniş savaşını ele alan “Leningrad” başlıklı şiiri bütün Sovyetlere ününün yayılmasını sağlayan etkenlerin başında yer alır. Jambıl için Sovyetler Kazakistan demekti veya Kazakistan’ın gücü, kudreti demekti. Çünkü Kazakistan’da birliğe üye ülkelerden biriydi ve Almanlar’a karşı savaşan erlerin başında, içinde Kazakların da yer aldığı Türk kavimlerinin evlatları yer alıyordu. Jambıl, 2.Dünya Savaşı’nı konu alan pek çok şiir yazmıştır. Bunların 3000 dizeden fazla olduğu bildirilmektedir. Şiirlerin tamamı kahramanlık, toprağın kutsallığı, yurdun namusu üzerindedir. Bu şiirler savaş boyunca gazeteler aracılığı ile cepheye ulaşır. Almanlar’a karşı savaşan Sovyetler Birliği ordusu içinde yer alan Türk kavimleri askerlerine önemli moral kaynağı olur. Özellikle Leningrad savunması üzerine söylediği “Leningrattık Ölenderim” başlıklı şiirleri bunların en ünlüsü olarak kabul edilir. O, en büyük gerçekliğin kişinin yüreği olduğunu savunur. Lirik şiirler, epik eserler meydana getirirken bu gerçekliği hep göz önüne alır. Jambıl vefat ettiği 1945 yılına kadar yeni eserler verir. 2.Dünya Savaşı’nda kazanılan zaferden dolayı söylediği ileri sürülen “Artık ölsem de gam değil” şiiri kaydedilmiştir. Destan kahramanları halkın duygu ve düşünce dünyasını yansıtmaktadır. Jambıl bu destanlarda halkın yaşayış dünyasının tercümanı olmuştur. Şairi güçlü kılan özelliklerden biri destan geleneğini yaşatmak ise diğer atışmalardır. Muhtar Auezov’un deyimiyle sanatını dile getirirken bir tiyatro oyuncusu gibidir. Halkın yaşayışında var olan umut, umutsuzluk, gelenek, görenek, töre, mera problemleri onu en çok işlediği konular arasındadır. Abay, mal sahibi olmayı, başkalarını övmekle eş anlamlı sayan kişileri yerer. Aynı eleştiri Jambıl’da da görülür. Mal için dilini bezeyip kendini aldatan “Mal üşin tilin bezep canın caldagan”lardan farklı bir üslup gösterir. Epik türde eser veren halk şairi marabay; lirik eser veren Bircan, Akan, Cayau Musa; atışmacılar Şöce. Kulmambet; ağıtçı “halk munşısı” Asan Kaygı’dan Jambıl’ın en önemli farkı kendinden önceki halk şairlerine göre reperuarının genişliğidir. O hem bir destancı, hem de atışmacıdır. Jambıl iki yüzlü aşıkları sevmez, var olanı, yaşadığı gerçekliği söyler. Kaygı ve hasret en çok dile getirdikleridir. At sırtında ilden ile, Kırgızistan’dan Doğu Türkistan’a giden aşık, üslubunu pekiştirir, kendini geliştirir. Atışma geleneğinin temel öğesi aşıklık gücünün ifadesidir. Jambıl gerek kendi ülkesinden, gerekse diğer ülkelerden güçlü aşıkları yaptığı atışmalarda yener, hiçbir zaman yenilmez. Bu da onun ünlenmesini, halk arasında milli kahraman olarak nitelendirilmesini sağlar. Jambıl’ın sanat anlayışında ustası Süyimby’ın büyük izlerinin olduğu araştırmacıların vardığı sonuçlardan birisidir. Jambıl sadece şiirleriyle değil, yeiştirdiği pek çok kadın ve erkek çıraklarıyla büyük bir ekol yaratmıştır. Günümüz Kazakistan’ında özellile Güney Kazakistan’da yer alan Şımkent, Jambıl, Türkistan, Otırar vb. önemli yerleşim alanarında Jambıl ekolu varlığını yoğun bir biçimde sürdürmektedir. Ömirzak, Orınbay, Estay, Kenen, Erip, Ospantay, Ötep, Sayadil adlı ünlü aşıklar Jambıl’ın çıraklarıdır. Jambıl halk müziğini çalan veya halk müziğinden en iyi biçimde yararlanan şairlerin başında yer alır. Dombırayı ustaca çalar. Jambıl’ın dombıra çalmadaki ustalığı ülke çapında “Jambıl Dombırası” adı ile bilinen üçgen biçimindeki dombıranın Jambıl adıyla anılmasını sağlamıştır. Cengiz Aytmatov, Jambıl’ı alp aşık “alp akın” olarak niteler. Jambıl şiirlerini dile getirirken kendinden önce yaşamış olan halk şairlerinin şiirlerini ve sanat dünyalarını yakından tanır, onları kendine örnek alır.
Devamını Oku