Muhammed Hadi (1879- 1920), Azerbaycan’da klasik eğitim ve kül- tür hayatının çok güç- lü ve zengin olduğu Şamahı’da doğmuş; küçük yaşlarında yetim
kalmış; uzun zaman akrabalarının himayesinde yaşamıştır. Sık sık yer değiştirme mecburiyetin- den düzenli bir eğitim alamamış; daha çok ken- di kendini yetiştirmiş; belli ölçüde Arapça, Rusça
ve çok iyi seviyede Fars- ça öğrenmiştir. Osmanlı Türkçesi ve edebiyatına mükemmel bir şekilde aşina olduğu da şiirle- rinden anlaşılmaktadır.
1905’ten so
Muhammed Hadi (1879- 1920), Azerbaycan’da klasik eğitim ve kül- tür hayatının çok güç- lü ve zengin olduğu Şamahı’da doğmuş; küçük yaşlarında yetim
kalmış; uzun zaman akrabalarının himayesinde yaşamıştır. Sık sık yer değiştirme mecburiyetin- den düzenli bir eğitim alamamış; daha çok ken- di kendini yetiştirmiş; belli ölçüde Arapça, Rusça
ve çok iyi seviyede Fars- ça öğrenmiştir. Osmanlı Türkçesi ve edebiyatına mükemmel bir şekilde aşina olduğu da şiirle- rinden anlaşılmaktadır.
1905’ten sonra hız- la gelişen Azerbaycan matbuatı ve kültür ha- yatı, Hadi’nin üzerinde de olumlu etkiler ya- ratır. Hüseyinzade Ali Bey’in arkadaşlarıyla birlikte çıkarttığı Hayat gazetesinde ve Füyu- zat dergisinde şiirleri, yazıları yayımlanır. Bir ara, akrabası ve aynı zamanda hamisi olan Mustafa Lütfi Şirvanî’nin
Astarhan’da (Hacıtarhan veya Heşterhan’da) çıkardığı Burhan-ı Terakki gazetesinde çalışır. O sıralar Hüseyinzade Ali Bey’in daveti üzerine Bakû’ya gelerek Füyuzat’ta ve daha başka gaze-
te ve dergilerde çalışmaya başlar.
1910-1914 yılları arasında Türkiye’dedir. İstanbul’da Tanin gazetesinde tercümeler ya- par; Şehbal, Mehtap, Hilal, Rübab gibi der- gilerde yazıları, şiirleri yayımlanır. 1908’den sonra Türk dünyasının çeşitli yerlerinden büyük ümitlerle İstanbul’a gelen birçok aydın, şair- yazar gibi Hadi’yi de İttihatçılar hayal kırıklığına uğratır. Hürriyetçi olarak tanıdığı İttihatçıların çok geçmeden Abdülhamit devrinin istibdadına rahmet okutmaları, onu derinden sarsar. Bazı yazıları sebebiyle 1913’de Selanik’e sürgün edi- lir; macera ve tehlikelerle dolu sürgünden bin bir zorlukla kurtularak Azerbaycan’a döner.
1914’te Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus or- dusuna alınan ve Karpatlar, Galiçya, Polonya cephelerinde savaşlara katılan Azerbaycan birliklerine tabur imamı olarak katılır. İşsizlik, çektiği maddî sıkıntılar, düşünce ve idealleriyle hiç uyuşmayan böyle bir işi kabule, onu, mec- bur etmiştir. Savaşın bitiminden sonra bazı ar- kadaşlarıyla seyahat amacıyla Petersburg’a gi- der. 1918’de perişan bir şekilde Azerbaycan’a döner. Bu dönemde kendi eserlerini sokaklar- da satarak geçinmeye çalıştığı bilinmektedir. 1920’de Bolşevik Rus ordusunun Gence’yi ele geçirdiği sırada hastanede vefat etmiştir.
Sovyet devri Azerbaycan kaynaklarında onun “bir müddet Müsavatçıların yalan sloganla- rına aldandığı”1 belirtildiğine göre M. E. Re- sulzade önderliğinde bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasında önemli rol oy- nayan ve bu devletin fikrî temellerini hazırla- yan “Musavat Partisi”nin idealleri benimsediği anlaşılıyor. Bilindiği gibi Musavat Partisi’nin temel görüşleri, Hüseyinzade Ali Turan, Ahmet Ağaoğlu ve Ziya Gökalp gibi Türk dünyasının önde gelen düşünürlerinden gelen ve M. E. Resulzade’nin Azerbaycan şartlarına başarıyla uyarladığı “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasır- laşmak” fikirlerine dayanıyordu. Günümüzdeki Azerbaycan bayrağı da bu idealin renklerle ifa- desinden ibarettir.
Bu durumda Hadi’nin bütün eserlerinin ve dün- ya görüşünün, günümüzde mutlaka yeniden
1 Eziz Mirehmedov, “Azerbaycan Romantizminin Görkemli Nümayendesi”, Mehemmed Hadi; Seçilmiş Eserleri, I. C., Tertip edenler: E. Hüseynov, E. Mi- rehmedov, E. Hüseyni, Bakû, Elm Neşriyyatı, 1978, s. XXXVIII. (Kaynak göste- rilen yer, esere yazılan giriş kısmıdır)
gözden geçirilmesi, Sovyet değer yargılarından ve damgalamalarından arınmış bir şekilde, ob- jektif olarak araştırılması gerekmektedir. Esasen Sovyet döneminde de, ne kadar çarpıtılmaya ça- lışılırsa çalışılsın Hadi’nin millî düşünceleri, hür- riyet aşkı, hümanizmi, şiirlerinde açık bir şekilde görülmekte idi. Onun şiirlerinde Namık Kemal, Tevfik Fikret, Abdülhak Hamid’in etkisi açıkça belli olsa da taklitçi bir şair değildir.2 Azerbay- can romantik edebiyatının ve ulusal düşüncesi- nin olgunlaşmasında önemli rol oynamıştır.
***
Hadi’nin burada metnini yayımladığınız “Kah- raman Türk Askerlerine” adlı manzumesi, Hü- seyinzade Ali Turan Bey’in arşivinde bulunmak- tadır. Şiir, 22,5x36 Cm. ebadında bir varağın tek yüzüne basılmış 13 dörtlükten ibarettir.3 Metnin sol alt tarafında “Abdüsselimzade Mu- hammed Hadi” imzası vardır. İmzanın altındaki satırda “Gence, 13 İyun [Haziran] 1918” tarihi yazılıdır. Yani 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Gence’de bağımsızlığını ilân edilmesinden sadece 16 gün sonra basılmış bir şiirle karşı karşıyayız.
Devamını Oku