Çağdaş Kırgız edebi- yatının ilk romanı Uzak Yol’un yazarı Mukay Ele- bayev 1906 yılında Isık Göl bölgesi, Tüp Mahal- lesi, Çon-Taş köyünde dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşında anne ve babasını kaybeden ço- cukluk ve gençlik yılla- rı çok büyük zorluklar içinde geçen Elebayev, dönemin şartları göz önünde bulunduruldu- ğunda o yaşlarda okuma yazmayı öğrenmiş ender kişilerdendir. 1916 yılın- daki Ürkün’den2 sonra Çin’e göç etmek zorunda kalan Kırgız Türkleri’nin arasında o da vardır. Rus Çarı’nın
Çağdaş Kırgız edebi- yatının ilk romanı Uzak Yol’un yazarı Mukay Ele- bayev 1906 yılında Isık Göl bölgesi, Tüp Mahal- lesi, Çon-Taş köyünde dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşında anne ve babasını kaybeden ço- cukluk ve gençlik yılla- rı çok büyük zorluklar içinde geçen Elebayev, dönemin şartları göz önünde bulunduruldu- ğunda o yaşlarda okuma yazmayı öğrenmiş ender kişilerdendir. 1916 yılın- daki Ürkün’den2 sonra Çin’e göç etmek zorunda kalan Kırgız Türkleri’nin arasında o da vardır. Rus Çarı’nın askerleri tarafından ezilen halkın açlıktan, susuzluktan ve bulaşıcı hastalıklardan kırıldığına şahit olur. Daha çocuk yaşında bu acılarla yüzleşir.
Elebayev 1919 sonbaharında memleketi Isık-Göl’e döner. Hayatını devam ettirebilmek için ağır işler- de çalışır ve sürekli yer değiştirir. Kısa süren ilk eğitimini Isık-Göl yakınlarındaki Cıluu-Bulak kö- yünde alır. Aynı yıl (1921) Karakol şehrindeki yatılı okula kaydını yaptırır. Ancak buradaki öğrenimi de fazla sürmez, yaşı büyük olması nedeniyle okuldan atılır. 1924 yılına kadar yine çeşitli işlerde çalışır. 1924’de Tüp bölgesi Monastr köyünde kurulan Zi- raat Fakültesi’ne girer. Edebî faaliyetlerine burada başlar. İlk şiiri Erkin-Too gazetesinin 6. Sayısında yayınlanır (1925). Ede- biyat dünyasına şiirle adım atan Elebayev, Erkin-Too gazetesin- de yayınlanan ilk şii- rinin halk tarafından ezberlendiğini, çünkü şiirinde o zamanlarda okumak isteyip de bu isteğini gerçekleştire- meyen Kırgız gençleri anlattığını, hatta bu şiirin gençlerin ade- ta ağıdı olduğunu belirtir.3
Elebayev’in Ziraat Fakültesi’ndeki faali- yetleri sadece öğrenim görmek ve şiir yazmak- tan ibaret değildir; aynı zamanda sanatçı ve çok yönlü kişiliğini de sergilemeye başlar. O günlerde Mukay oyun- cu yönünü de gösterir. Okulda ve o zamanlar Çiftçiler Evi olarak bilinen kültür merkezinde gös- terilen oyunlarda rol alır; gösterimi yapılacak pi- yeslerin reklamları yapılırken oraya buraya asılan afişlerin en göze görünür yerine büyük harflerle “Genç yetenek, şair Mukay Elebayev de katılıyor.” yazısı düşülür.
Buradaki eğitimini 1926’ya kadar devam ettiren Elebayev aynı tarihte Kırgızistan’da zamanın en saygın ve büyük enstitüsü olarak kabul edilen Biş- kek şehrindeki Merkez Eğitim Enstitüsü’ne kayıt yaptırır. Eğitim Fakültesi’nde Batı, Kazak ve Rus edebiyatıyla tanışır, zamanının çoğunu okumakla geçirir. O dönemde kurulup sonradan Kızıl Uçkun adını alan edebiyat derneğinin kurulmasında öncü rol üstlenir. Kızıl Uçkun edebiyat derneği daha sonraları Kırgızistan Yazarlar Birliği’nin çekirdeğini oluşturması açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte ilk ve tek Kırgızca gazete Erkin-Too’da şiir ve makalelerini yayınlatır; muhabir olarak da görev yapar. 1930 yılında öğrenimini tamamlar ve Kızıl Kırgızstan gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başlar. İlk hikâyeleri bu gazetede yayınlanır.
1931’de ilk şiir külliyatı Toplu Şiirler adıyla yayın- lanır. 1932 yılında Meydan adlı ikinci şiir külliyatı yayınlanır. 1936 yılında hem kendisinin hem de çağdaş Kırgız edebiyatının ilk romanı Uzak Yol yayınlanır. 1938 yılında ise hikâye külliyatı Zor Za- manlar adıyla okurlarıyla buluşur.
1937-1939 yılları arasında Kırgızistan Devlet Matbaası’nda edebiyat redaktörü olarak görev ya- pan Elebayev bu görevi sırasında Sarinci-Bököy, Kococaş, Kurmanbek, Er-Töştük gibi Kırgız des- tanlarını yayınlatır. Kırgız atasözlerini derleme işini yürütür. Çağdaş Kazak yazarları Sapargali Bega- lin, Sakin Kaçkinov ve Muhtar Avezov’la mektup- laşarak Kırgız ozanı Toktogul’un şiirlerinin Kazak Türkçesi’ne, Kazak ozanı Cambıl’ın şiirlerinin ise Kırgız Türkçesi’ne aktarılması işlerini yürütür. Kazak destanı Er Targın’ı 1938 yılında Kırgız Türkçesi’ne aktarır. Folklorik malzemelerin bir milletin hazinesi olduğunu ve bunları yayımlayarak halka sunmak gerektiğini belirtir.5 Atasözleriyle ilgili olarak ise 29 Haziran 1940 tarihli günlüğünde şöyle demekte- dir: “Atalarımızın yüzyılların derinliklerinden gü- nümüze taşıdığı atasözlerimizi toplayıp bastırma- mız gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak resmî makamlarımızın bugüne kadar hiçbir şey yapma- mış olması affedilemez bir hata teşkil etmektedir. Atasözleri bir milletin hazinesi değil midir?”6
Elebayev’in 1938 yılında Toplu Şiirler adıyla şiir külliyatı yayınlanır. 1940’da Tartış adında bir piyes kaleme alır. Çağdaş Kırgız edebiyatında Sovyet re- jimini eleştiren ilk edebî eser olma özelliğine sahip bu piyes yazarın sağlığında yayınlanmaz. Daha doğrusu eser de yazarı da bir nevi cezalandırılır. Eser aradan 28 yıl geçtikten sonra, 1968 yılında ünlü Kırgız dramaturgu Mar Bayciyev’in girişimle- riyle Ala-Too edebiyat dergisinde Aç Közdör adıy- la yayınlanır.
II. Dünya Savaşı başladığında Kırgızistan Yazarlar Birliği tarafından oluşturulan tiyatro kumpanyaları yöneticisi olarak ülkenin değişik yerlerine gönde- rilen Elebayev ilk olarak Tyan-Şan, Oş ve Isık Göl bölgelerinde bulunur. Daha sonra Calal-Abad ve tekrar Isık-Göl bölgelerine gönderilen yazar, Isık- Göl gezisi biter bitmez askere alınır (Eylül, 1943). Elebayev askerliğe alındıktan cepheye gidene ka- dar yerli askerlerin eğitildiği kışlada eğitim görür.
10 Kasım 1943 tarihinde Pişpek istasyonundan cepheye gönderilir, eşi Burulça Elebayeva ile ve- dalaşamaz. Cephede Elebayev’e yazarlık kimliği getirdiği takdirde kendisinin ülkesine geri gönderilebileceği söylenir. Zira savaş yıllarında Kırgızistan Yazarlar Birliği’ne bağlı birçok yazar ve şair cephede değil ülkesindedir. Bunun üzerine Elebayev defalarca kez Kırgızistan Yazarlar Birliği’ne mektup yazarak durumu iletir, ancak birçok Türkçü yazarın öldürülmesinden de (Kasım Tınıstanov, Sıdık Kara- çev..gibi) sorumlu tutulan Yazarlar Birliği Başkanı Aalı Tokombayev Elebayev’e –hâlâ Kırgız edebiyat çevreleri tarafından tartışılan bir meseledir bu- ya- zarlık kimliği göndermez.8 31 Mart 1944’de savaşa katılan Elebayev, 15 Mayıs 1944’de cephede ha yatını kaybeder. Mezarı St. Petersburg şehri, Pskov kasabası, Lonev mahallesindedir.
Çağdaş Kırgız edebiyatının oluşumunda büyük rolü olan, yazdığı edebî eserlerle söz konusu ede- biyatın gelişmesini sağlayan Mukay Elebayev 38 yıllık kısa ömrüne birçok hikâye, şiir, bir piyes ve bir de roman sığdırmıştır. Doğuştan parlak bir ze- kaya sahip olan Elebayev çocukluğundan akıl bali olana kadar hayatın her türlü zorluğuyla yoğrula- rak, becerikli, gayretli ve çalışkan bir kişiliğe sahip olmuştur. Ağır hayat dersleri onun hayat tecrübesi- ni zenginleştirmekle kalmamış, aynı zamanda do- ğuştan getirdiği zekasını da geliştirmiştir. Öğrenim görmeye başlamış, ilmin tadını tatmaya başladık- tan sonra edebiyata gönülden bağlanmıştır.
Elebayev hayattaki en büyük arzusunun eğitim görmek ve iyi bir edebiyat adamı olmak olduğunu her fırsatta belirtmektedir. Yazar yaşam mücade- lesi verdiği yıllarda bile okumak, yazar/şair olmak arzusunu hiç yitirmemiş ve hep bunun mücadele- sini vermiştir. Nitekim bir edebiyat adamı olması- na etken olan sebep anlamında söylediği şu söz oldukça manidardır: “Ben uzaktaki ak karlı dağla- rın arasında doğmuş bir Kırgız evladıyım. Her ne kadar deha olarak doğmasam da, hayatımda gör- düklerimden ve başımdan geçenlerden aldığım 8 Mayıs 2006’da Bişkek Sosyal Bilimler Üniversitesi konferans salonunda Mukay Elebayev’le ilgili katıldığımız bir toplantıda bu mesele tekrar gündeme gelmiş, Elebayev üzerine birçok çalışma yapan sayın Omor Sooronov, Aalı Tokombayev’in Elebayev’e yazarlık kimliğini göndermediğini, çünkü Elebayev’in önceki dönemlerde Aalı Tokombayev’i yaptığı yanlışlardan ötürü eleştirdiğini ve aralarının açık olduğunu ifade etmiştir. (Sooronov Mukay adlı çalışmasında da bu meseleyle ilgili ilginç bilgiler vermektedir.) Ancak o dö- nemde hiçbir hukuk veya devlet organının Aalı Tokombayev’i bu hususta yar- gılamadığını dolayısıyla Aalı Tokombayev’in hukukî olarak herhangi bir suçu tespit edilemediğinden söz konusu durumun resmî olarak belgelenemediğini belirtmiştir. Elebayev ile ilgili yaptığımız araştırmalarda da bu hususta birtakım tartışmaların olduğu bilgisine ulaşmamıza rağmen, Elebayev’in ölümün tesirle bunların çoğunu yazmadan edemedim.”
Elebayev iyi bir yazar olabilmek için yazarın sürekli kendini geliştirmesi ve daha önce yazdığı eserleri ileride eleştirebilmesinin gerektiğini belirtir. Ger- çek anlamda iyi bir yazar olabilmek için yazarın önündeki engelleri birer birer kaldırması, lafa, söze, dedikoduya aldırmaması gerektiğini söyler. Etrafında olup biten olumsuzluklara karşı müca- dele etmesini, bir kenara çekilmemesini belirtir.11 İyi bir yazarın sadece bir kişiden etkilenmesinin veya öğüt almasının yetersiz olduğunu, yazarın sü- rekli okumasının kendi yararına olacağını söyler. Aynı zamanda yazarın/şairin sadece edebiyatla değil, diğer bilim dallarıyla da haşır neşir olması gerektiğini söyler. Yetkin bir yazarın övüngenliğe, havalara girmeye, meşhur olma hevesine ihtiyacı olmadığını, dalkavukluk ve tellallık yapmaması ge- rektiğini belirtir. Elebayev edebiyata özel ve bü- yük bir sorumlulukla yaklaşmak gerektiğini bütün edebî faaliyeti süresince kanıtlamıştır. Bu bağlam- da yazarın Kırgızistan Yazarlar Birliği’nin ilk top- lantısında yaptığı konuşma oldukça önemlidir: “Bu güne kadar halledilemeyen meselemiz yazar ve şairlerimizin eserlerini değerlendirme ve bunlara sadece edebî esere göre değer veremeyişimiz. Yazarına göre değil; eserine, toplumsal içeriğine, eserinin kalitesine göre değer vermemiz gerekir. Bizde kim nasıl bir yazar, eseri nasıl, sınıfsal içeriği nedir gibi sorulara cevap aranıyor; gerçek edebî analiz ise yapılmıyor. Edebiyatımızda üç büyük sorun bence şunlardır: 1. Yazarlarımızın tecrübe- sizliği, 2. Edebiyatımızın sadece proleter dünya görüşünün dileklerine göre şekilleniyor olması, 3. Edebiyatımızdaki sahipsizlik veya edebiyatı gerçek manasında değil, zamanın siyasi propagandasına göre değerlendirmeye çalışmamız.”
Mukay Elebayev yazar olmasının yanında eleş- tirmendir de. Henüz şekillenmekte olan çağdaş Kırgız edebiyatına sadece edebî eserleriyle değil, aynı zamanda eleştirmenliği ile de hem renk kat- mış hem de gelişmesini sağlamıştır. 1930 ve 40’lı yıllarda Elebayev’in eleştirisi her ne kadar ken- disine ve özel hayatına zarar getirmişse de onun değeri edebiyat tarihinde her zaman var olacaktır. Elebayev edebî eleştirinin nasıl olması gerektiği hususunda eleştiriyi sıradan bir iş olarak görmenin cahillik olduğunu belirtir. Eleştirmenin geniş bir bilgi birikimine sahip olması gerektiğini, edebiyatı bilmesi gerektiğini söyler. Dönemin edebî eleştiri- sini de eleştiren Elebayev eleştirmenlerin bir edebî eseri eleştirirken sadece ideolojinin propaganda- sını yapıp yapmadığına dikkat ettiklerini, eserin edebî boyutuyla fazla ilgilenmediklerine dikkatleri çeker.
Mukay Elebayev 1937-39 yılları arasında daha çok genç yazarlara yönelik olarak birçok eleştirel makale kaleme almıştır: “Genç Yazarlar Hakkında Birkaç Söz (Leninci Genç, 1937, Eylül), Genç Ya- zarlar Hakkında (Kızıl Kırgızistan 1938, 10 Mart) Gençlere Biraz Öğüt, (Leninci Genç, Mart 1941), Edebiyatımızdaki Hatalar Üzerine (Leninci Genç, 1937, Ekim), Kaliteli Eserler İçin (Leninci Genç, 16, 1938), Folklor Üzerine (Leninci Caş, 1938), Eleşti- ride Prensip Eserde Sanat Olsun (Kızıl Kırgızistan, 1939) Geniş Su’yun 2. Cildi Üzerine (Kızıl Kırgızis- tan, 4 Aralık 1938), Edebiyatımızdaki En Önemli Arzu - Gerçeklik (Kızıl Kırgızistan, 1939, 28 Ağus- tos), Gerçek Söz Gerek (Kızıl Kırgızistan,1939).”
Genellikle genç yazarların yetiştirilmesi için çaba sarfedilmesi gerektiğini belirten Elebayev genç ya- zarlara gereken ilginin gösterilmemesinden şikayet etmektedir. Edebiyatımızdaki Hatalar Üzerine adlı makalesinde, yayınlanan makaleler üzerine yapı- lan eleştirilerde, eser değil yazarın kişiliği, eleştir- men ile yazar arasındaki ikili ilişkilerin ön planda tutulduğu; dolayısıyla eleştirinin sağlıklı olmadığı- na değinmektedir. Edebiyat Oyuncak Değildir adlı makalesinde şair Coomart Bökönbayev’in Kap- çıgay Okuyası adlı manzumesini eleştirmektedir. Gerçek Söz Gerek adlı makalesinde çağdaşlarına seslenip “edebiyatçının aynı zamanda kendinden sonraki nesilleri eğiten bir kişiliğe sahip olması gerekir” demektedir. Genç yazarların üstatlarının kaleminden çıkacak eleştirel yazılara çok ihtiyaç duyduklarını belirtir. Eleştiride Prensip Eserde Sa- nat Olsun adlı makalesinde ise eleştirinin objektif ve kültürel özelliklere sahip olması gerektiğine, edebiyat çevrelerinin ve okurların sadece eserleri öven eleştirilere değil, aynı zamanda yeren eleşti- rilere de yer vermesi gerektiğine değinmektedir.13
Çağdaş Kırgız edebiyatında ilk profesyonel yazar- lardan olan Elebayev, eleştiri sahasında da ilklere imza atmış, sadece genç yazarların değil çağdaşı yazar ve şairlerin eserleri üzerinde de fikirlerini belirtmiştir. Bu noktada, çağdaşları Aalı Tokom- bayev, Cusup Turusbekov, Coomart Bökönbayev, Kubanıçbek Malikov gibi yazar ve şairlerin eserle- rini analiz etmiş, eserlerinin hatalı yanlarını orta- ya koymuştur. O kendi sanatçılığını da eleştirmiş, önceki eserlerinde birtakım hatalar yaptığını, ha- valara girdiğini, çevresindeki edebî faaliyetleri ge- rektiği kadar ciddiye almadığını, hatta hiç ilgilen- mediğini belirtmiştir.14 Daha sonra Geniş Su’yun İkinci Cildi Üzerine adlı makelesinde ise Tügelbay Sıdıkbekov’un romanındaki teknik hatalar üzerine değinip kalemdeşinden çok sözlülükten kaçınma- sını ve daha çok çaba sarfetmesini ister.
Yazar, Kaliteli Eserler İçin adlı makalesinde edebi- yatın ucuz ve kolay bir iş olmadığını, yazarın derin bir bilgi birikimine sahip olması gerektiğini, bu bil- gi birikimini, bütün gücünü ve zekasını edebî eser- lerine harcaması gerektiğini belirtir. Edebiyatımız- daki Baş Dilek Gerçeklik adlı makalesinde yazarın bütün gücünü vermeden, heyecanlanmadan, orta hâl bir psikolojiyle güzel bir eser ortaya çıkarma- sının mümkün olmadığını belirtmektedir. Yazarın edebiyatın işçisi olması gerektiğini belirtir.
İleri görüşlü bir yazar olan Mukay Elebayev kısa süre içinde edebiyat dünyasında tanınmıştır. Ede- biyata hayatı adamak gerektiğini, hayatı iyi bilme- yi, zamanında profesyonelliğe ulaşmayı ve sürekli çalışmak gerektiğini dönemin diğer yazar ve şairlerinden daha önce idrak etmiştir. Eserlerin sadece edebî boyu- tuyla değil diliyle de ilgilen- miştir. Çağdaşlarını kendi ana dillerinde yazmaya çağırmış, başka dillerin heveskârlığını yapmamalarını salık vermiştir.
Elebayev özellikle küçük hikâye vadisinde başarı gös- termiştir. Hikâyelerinde yerli tip ve konuları yazarlık hayal- gücüyle birleştirmeyi bilmiştir. İlk hikâyelerini Kazak, Batı ve Rus edebiyatının tesiri altın- da Kızıl Kırgızistan gazetesi muhabirliği yaptığı sıralarda kaleme almıştır. Hemen bütün eserlerinde gerçek hayattan kesitler, yerli konu ve tipler yer alır. Elebayev re- alist roman ve hikâye anlayışına bağlı olarak bize ferdî ya da sosyal hayattan alınmış bir olayı veya bu hayata ait bir kesiti sunar. Yazar hikâyelerinde dönemin yaşantısına eğilmiş; gördüklerini, ba- şından geçenleri ve tanık olduğu birtakım olay- ları hikâyelerine konu etmiştir. Yazarın hikâyeleri 1916-1943 yılları arasındaki Kırgız sosyal yaşantı- sının edebî bir aynasıdır, diyebiliriz.
Mukay Elebayev’in ilk hikâyesi Yeni Medeniyet Yolunda adlı dergide yayınlanan “Yürek Ağza Gelince” adlı hikâyesidir.16 Hikâyede, rüyada gö- rülen bir kâbus anlatılmaktadır. “Karşılaşma” adlı hikâyesinde iki eski dostun tesadüfen karşılaşıp geçmiş günlerini yad etmeleri hikâye edilmektedir. Hikâyede diyaloglar aracılığıyla yazarın hayata ve eski günlerine dair düşüncelerine rastlanılır. “Ki- tap Ararken” adlı hikâyesinde okumayı çok seven hikâye kahramanının Rus ve Dünya edebiyatına ait eserleri bulmak için Leningrad, Moskova ve Taşkent gibi şehirlere gidişi anlatılır. “Uşak Arte- li” adlı hikâyesinde Sovyet hükümetinin yeni yeni hüküm sürmeye başladığı 1920’li yıllarda Tolubay ve Baymurat gibi kimselerin yıllarca çalışarak elde ettikleri mallarını kaybetme korkusu işlenmektedir. Yazar bu hikâyesinde kahramanlarının psikolojik derinliklerine inebilme başarısı gösterir. “Son Bir Gün” hikâyesinde kocası savaşta ölen Saykal ve halkın acılarına ortak olmak için diyar diyar dola- şan Kencegul arasındaki henüz filizlenmekte olan aşk konu edilir. Hikâye sosyal içeriğinin yanında bir aşk hikâyesi hüviyetine de sahiptir, diyebiliriz.. “Uzaktaki Dağdan” adlı hikâyesinde II. Dünya sa- vaşı sırasında cephedeki askerlere erzak temini
Devamını Oku