11 Kasım 1908 yılında,
Yakutistan’ın Üöhe Bülüü
(Verhnıy Vilyuysk/Yukarı Vilyuysk) vilayetine bağlı Kharbalah adlı alasta1
çok çocuklu fakir bir ailede dünyaya
gelir. Oldukça zeki, sevecen
ve çevresince takdir edilen
bir çocuktur Nikolay. Yıllar,
geçim sıkıntısının, yokluk ve
yoksulluğun kol gezdiği yıllardır. O kadar imkânsızlıkların
arasında, ailesinin her şeye
rağmen ona okuma imkânı
sağlayabilmesi, gerçekten
büyük bir şanstır onun için.
İlk ve orta öğrenimini, memleketi Bülüü’d
11 Kasım 1908 yılında,
Yakutistan’ın Üöhe Bülüü
(Verhnıy Vilyuysk/Yukarı Vilyuysk) vilayetine bağlı Kharbalah adlı alasta1
çok çocuklu fakir bir ailede dünyaya
gelir. Oldukça zeki, sevecen
ve çevresince takdir edilen
bir çocuktur Nikolay. Yıllar,
geçim sıkıntısının, yokluk ve
yoksulluğun kol gezdiği yıllardır. O kadar imkânsızlıkların
arasında, ailesinin her şeye
rağmen ona okuma imkânı
sağlayabilmesi, gerçekten
büyük bir şanstır onun için.
İlk ve orta öğrenimini, memleketi Bülüü’de
(Vilyusk şehrinde) tamamladıktan sonra 1927
yılında askerî okulda okumak için Yakutistan’ın
güney doğusunda, Çin sınırında bulunan bir
Rus şehri olan Viladivastok’a gider. Okulu,
pekiyi derecede bitirir ve Nikolay Zolatarev,
Sahalar içinden yetişen ilk sınır muhafız subayı olarak tarih kayıtlarına geçer. Daha sonra
görevi gereği, onu Moldova’ya gönderirler.
Moldova’nın yeşil ve şirin şehri Tiraspol’e yerleşir ve kaderi orada karşısına hayat arkadaşı Sofya’yı çıkarır. Kısa bir süre sonra bu iki
genç hayatlarını birleştirirler. Genç çiftin bu
evliliğinden Vilyuy adında bir erkek çocukları
1 alas: orman içerisinde iskâna müsait, ortasında genellikle gölü
bulunan, geniş otlağa sahip yerleşim birimi
ile Lena adında bir kız çocukları dünyaya gelir. Daha
sonra Zolatarev ailesi, Saha
Yeri’ne (Yakutistan’a) dönerler. Moldova’da yaşadığı yıllar yazarın hep vatan özlemi
ile geçer. Bu özlem o kadar
derinlerde seyreder ki; gurbette onu yazmaya iten en
büyük saik de yine bu olur.
Vatanından çok uzakta olmasına yüreği daima bu
hasretin sancılarını çeker ve
bu cezbenin etkisiyle kaleme kâğıda sarılır, içini kağıt
parçalarına dökerek rahatlamaya çalışır. Ondaki vatan özlemi o kadar
ileri safhadadır ki, bu vatan, millet âşığı genç
yazar, hassas yüreğinde bir türlü dindiremediği memleket özlemini belki bir nebze daha
dindirir, teskin eder ümidi ile doğduğu memleketine de adını veren Vilyuy ırmağının adını
çocuklarından erkek olanına koyar. Kızına ise
Saha Yeri’ni bir baştan bir başa kateden büyük Lena ırmağının adını verir.
Yazarlık hayatına 1938 yılında Moldova’da
başlar. 1939 yılında Tiraspol gazetesinde ‘Nikolay Yakutskiy’ adıyla ilk yazıları yayınlanmaya başlar. İlk edebi yazı çalışmaları; “Osobnyak Lyubı Odesskoy” (Lyuba Odesskaya’nın
Malikhânesi), “Muzaffer Ölüm: Ölümsüzlük”,
Nikolay Yakutskiy’in çok beğenilen diğer bir
romanı ise “Ütüö Umnullubat” (İyilik Unutulmaz)’ dır. Bu roman 19. yüzyılın ortalarında
Yakutistan’da yaşamış olan, o dönemde bölgenin dini idaresinden sorumlu Ortodoks
Başpiskoposu İnnokentiy Veniaminov’un
(Gerçek adı İvan Yevreseyeviç Popov) hayatını ve yaptığı iyilikleri konu edinir. İnnokenti
Veniaminov Yakutsk’a geldikten sonra kendisine bağlı din görevlilerinden Sahaların dilini
öğrenmelerini ve ayinlerini onların anlayacağı dilde yapmalarını şart koşar, aksi takdirde
başka yere gitmelerini söyler. Halkın diline ve
kültürüne saygı gösterilmesinin, onlarla daha
iyi dialog kurululabilmesi için şart olduğunu
ve mutlaka bu dilin öğrenilmesi gerektiğini etrafındaki görevlilere telkin eder. Sıradışı kişiliği ile bir İslam büyüğünün yaşantısını andırır
özellikler taşıyan bu erdemli, irfan ve gönül
ehli din adamı, halka çok sıcak ve candan
davranır ve onlar için birçok hayır faaliyetlerinden bulunur. Yaptığı iyilikler ölümünden
sonra da unutulmaz ve halk arasında uzun
yıllar anlatılır durur. İşte Nikolay Yakutskiy’in
kaleme almış olduğu bu roman, bir nevi onun
halkı adına bu Hıristiyan azizine duyulan minnet ve şükran borcunun bir temessülü, bir teşekkürnamesidir.
11 Aralık 1995 yılında, Yakutsk’ta fânî dünyadan ebediyete göç eTTİ.
Devamını Oku