Kırım Tatar Edebiyatı’nın Sürgünlük Devri ve Vatan Kırım’a Avdet Devirlerinin önde gelen mühim şahsiyetlerinden birisi Şakir Selim’dir. O, 10 Nisan 1942’de Kırım’ın Akşehir Reyonu’nun Büyük As köyünde doğmuş tur. Bütün Kırım Tatarlarının vatanları Kırım’dan sürgün edildiği 18 Mayıs 1944 tarihinde henüz iki yaşındadır. Ailesiyle birlikte Özbekistan Cumhuriyeti’nin Semerkant Vilayeti’ndeki bir köye sür gün edilen Şakir Selim, sekiz Kardeşin en küçüğüdür. Yedi yaşındayken annesini kaybetmiş, ağabey
Kırım Tatar Edebiyatı’nın Sürgünlük Devri ve Vatan Kırım’a Avdet Devirlerinin önde gelen mühim şahsiyetlerinden birisi Şakir Selim’dir. O, 10 Nisan 1942’de Kırım’ın Akşehir Reyonu’nun Büyük As köyünde doğmuş tur. Bütün Kırım Tatarlarının vatanları Kırım’dan sürgün edildiği 18 Mayıs 1944 tarihinde henüz iki yaşındadır. Ailesiyle birlikte Özbekistan Cumhuriyeti’nin Semerkant Vilayeti’ndeki bir köye sür gün edilen Şakir Selim, sekiz Kardeşin en küçüğüdür. Yedi yaşındayken annesini kaybetmiş, ağabey ve ablaları ta rafından büyütülmüştür. Altı yaşında köydeki ilkokula başlamış, 1958’de ortaokulu bitirmiş, Semerkant’ta öğretmen okulunda öğrenim görmüştür. İki yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Sibirya’ya asker olarak gönderilmiştir. 1965 yılında Semerkant Üniversitesi Filoloji Fakültesi’nin Rusça bölümüne girmiş ve 1971’de buradan mezun olmuştur.
İlk şiirleri 1963’te Kırım Tatarlarının Taşkent’te çıkarttığı “Lenin Bayağı” adlı gazetede yayımlanmıştır. Şakir Selim’in 1974’de “Aqbar daq”, 1979’da “Duyğularım”, 1982’de “Sevgi Alevi”, 1986’da “Uyavuv”, 1990’da “Yellerini Dinle” adlı şiir kitapları Özbekistan’da Gafur Gulam adına Edebiyat ve Sanat Neşriyatı tarafından, Taşkent’te neşredilmiştir.
Şair, annesini küçük yaştayken kaybedince şiir yazmaya onun hasretiyle başlamıştır. 1989’da Kırm’a dönmeden önce yazdığı şiirlerinde aile si, annesi, sevdiği kişiler, ha yat kavgası gibi konulara yer vermiştir. Kırım Tatar Edebiyatı’nda önemli bir yeri olan Eşref Şemizade ile tanışmasını hayatının dönüm noktaların dan biri olarak değerlendiren şair, onu yâd eden şiirler yazmış, onun adına ve eserleri ne zaman zaman şiirlerinde yer vermiştir. Bu dönemde Lenin Bayrağı gazetesindeki yazılarında ve şiirlerinde Kırım Tatarlaryla ilgili meseleleri dönemin sansürcü uygulamaları sebebiyle açıkça yazmaktan ziyade bazı sem bollerle anlatmaya çalışmıştır. Numan Çelebi Cihan, Bekir Sıtkı Çobanzade gibi tarihî öne me sahip kişileri, onların eserlerinden bazı kelimelerle okuyucularına hatırlatmıştır. Onların yanında II. Dünya Savaşında Rus ordu sunda pilot olan Kırım Tatarı Amet Han Sul tan ve partizan Alime Abdennova gibi kişileri de şiirlerine konu etmiştir. Ayrıca Kırım Tatar kültür ve sanatında mühim yeri olan Sabriye Erecebova ve Asiye Saale gibi yırcılara, Zarema Trasinova gibi ressamlara, Âşık Ömer, Çerkes Ali, Emil Amit, Cengiz Dağcı, Ayder Osman, Basır Gaffar gibi ediplere ve bütün Türk dünyasının gelişmesi için ömrünü vakfeden İsmail Bey Gaspıralı’ya atfettiği şiirleri kaleme almıştır.
Şair Selim, dünya edebiyatından da eserler okuyup bunlardan bazılarını Kırım Tatarcası na tercüme etmiştir. Şiirlerinde Puşkin, Lermantov, Mayakovskiy gibi Rus şairlerini ve yazarlarını da okuyucusuna hatırlatmayı ih mal etmemiştir. Onlar için de şiirler kaleme almıştır.
Türk Dünyasının önde gelen şair ve yazarlarını takip eden şair, Kazan Tatarı Abdullah Tukay’ın şiirlerinin birkaçını Kırım Tatarcası na aktarmıştır. Ayrıca onun şiirlerine nazireler yapmış ve bazı şiirlerinde onun şiirlerinden mısraları alıntı olarak kullanmıştır. Şiirlerinde dibacelere, alıntılara yer vermeyi hayli seven şair, Özbek şairi Çolpan’dan, Türkiye’deki şairlerden Nazım Hikmet’ten, Mevlâna’dan, Arif Nihat Asya’dan ve Mehmet Akif’ten alıntılar yapmıştır. Türkiye’den Nazım Hikmet ile ilgili iki şiir kaleme almıştır.
II. Dünya Savaşı, şairin şiirlerinde mühim yer tutmaktadır. Savaş hakkında yaklaşık yirmi şiirden oluşan ve Kırım Tatar şairi Irgat Qadır’ın gözünden ailesiyle mektuplaşmalarını da içeren “Tur Arqadaş” adlı poemayı kaleme almıştır. Ayrıca savaş sırasında Japonya’daki Hiroşima ve Nagasaki şehirlerine atılan atom bombasının yarattığı faciayı şiirlerinde işlemiştir. Bloka’da günleri diye bilinen ve savaş sırasında yaklaşık 300 gün süren açlık günle rini de “Leningrad Şiirleri” başlığı altında “En Küneşli Şeer”, “Çavdar Ötmegi”, “Piskaröv Kabristanı” şiirlerinde anlatmıştır. Şair, yaşa dığı coğrafyaya hayli uzakta olan Nikaragua ve Şili gibi ülkelerin 1940 ve sonrasında yaşa dığı siyasî gelişmelerini, o ülkelerin sanatçılarına ve liderlerine de atıflar yaparak şiirlerine taşımıştır.
1980’lerin sonlarına doğru Sovyet Rusyasının içe dönük ve dış dünya ile iletişime kapalı olan siyaset anlayışının değişmesi edebiyat dünyasını da etkilemiştir. 1989’da “Bar Küçnen” adlı poemasını kaleme alan şair, şiirinde artık her şeyin değiştiğini dile getirmiştir. Kırım Tatarlarının da kendi hakları için bu değişen durumla birlikte, daha çok güçleneceğini ve bu mücadelede birlikte hareket edilmesi gerektiğini söylemiştir. 1989’da vatanı Kırım’a dönebilen şair, pek çok hadiseye şahit olmuş tur ve bunları şiirlerine yansıtmaya başlamış tır. Şair, 1990’da “Yellerni Diñle” kitabını Özbekistan’da bastırmıştır. Bu kitabında yer alan “Yaralanğan Türküler” ve “Adları Silingen Köyler”şiirlerinde Kırım Tatarlarının Kırım’a döndüklerinde karşılaştığı zorlukları, yaşadık ları siyasî ve içtimaî hadiseleri işlemiştir. Kırım Hanlığı’nın tarihî başkenti Bahçesaray’ın eski günlerinden, hâlinden eser kalmamasını, sürgünden sonra şehrin başına gelenleri de “Bagçasaray” şiirinde anlatmıştır.
1989 senesinden sonra dergicilik ve gazete cilik faaliyetlerinde ve başka yazarlık alanlarında da faal olan şair, çeşitli yerlerde görev alır. Şair, 1989 yılında Kırım’a döndükten sonra burada yeni çıkmaya başlayan “Dost luk” gazetesinde başmuharrir muavini olarak çalışır. “Lenin Bayrağı” gazetesi ve “Yıldız” dergisinde yazarlık yapanlar, vatanları Kırım’a döndüklerinde “Kırım Tatar Edebiyatı Kurultayı”nı düzenlerler. Şakir Selim de bu kurultayın başkanı olarak seçilir (vefatına ka dar da devam ettirir). O, aynı zamanda SSCB Yazarlar Birliği’nin ve Ukrayna Yazarlar Birliği’nin azalığını da yürütür.
Tercüme sahasındaki faaliyetlerini son yıllar da daha da arttıran şair, N. Gogol’un “Evlen me”, Mustay Kerim’in “Ay’ın Tutulduğu Gece de”, W. Shakespeare’in “Makbet” eserlerini Kırım Tatarcasına tercüme eder ve ödüllendi rilir. Ayrıca şair, W. Shakespeare’in “Makbet” eserlerinin tercümesinden dolayı tiyatro top luluğuyla beraber Kırım Muhtar Cumhuriye ti’nin Devlet ödülüyle mükafatlandırılır. Şakir Selim’in, 1997’de Kırım Tatarcasına tercüme ettiği Adam Mickiewicz’in “Kırım Sonetleri” isimli eseri Polonya’da Leh dilinde ve Kırım Tatarcasında iki ayrı kitap olarak basılır. Şair, bu kitabından dolayı Polonya medeniyeti yardımlaşma fonu olan “Polkul”un “Polonya Ödülü”nü kazanır.
1996’da “Tüşünce”, 2006’da “QırımnameI” ve 2008’de “Qırımname IITamçılar” adlı adlı kitaplarını neşreden şair, diğer yandan “Yıldız” dergisinin editörlüğünü üstlenmiştir. Şair, 1990’larda Kırım Tatar Millî Hareketinin de içinde yer almış, Kırım’da çıkarttığı bu iki kitabında da lirik aşk şiirlerinden çok Kırım Tatarlarının içtimâi meselelerini, siyasî problemlerini, gelecekleri hakkında fikirlerini dile getirmiştir. Onun “Tüşünce” adlı şiiri, Türki ye’de düzenlenen Kutlu Doğum Haftası şiir yarışmasında birinci olmuştur. Şair, “Qırım Cennet Degil Dostlar” şiirinde Kırım Tatarlarının vatanlarına döndüklerinde karşılaştıkları “barınma, anadille eğitim, sağlık, insan hak ları” gibi siyasî ve içtimaî mevzuların vaziyetini ortaya koymuştur. “Sos!” ve “Tuvğan Ti lim” gibi şiirlerinde Kırım Tatarcasının içinde bulunduğu tehlikeyi gözler önüne sermeye çalışmıştır. “Bir Gecede”, “Kün Siyardı” gibi şiirlerinde ise, 18 Mayıs 1944 sürgününü anlatmıştır. Sürgünün Kırım Tatarlarının üzerindeki tesirini okuyusunun gözünde canlandırmaya gayret sarf etmiştir. “Ev” şiirinde,sürgünden dönen şairin vatanında tutunma çabası ve Kırım Tatarlarının yerleşim meselelerini işlemiştir. “Qırımlı Şairler” şiiri ile geçmişten bugüne kronolojik bir anlatımla Kırım Tatar Edebiyatında yer alan şair ve yazarlar hakkında bilgileri okuyucularına sunmuştur.
Şiirlerinde sembolik anlatımlara yer veren şair, anlatmak istediklerini somutlaştırarak, bazen parça bütün ilişkisi etrafında eser şair hatırlatması yapmıştır. Şairin Özbekistan’da neşrettiği kitaplarında Kırım ve Kırım Tatarlarıyla ilgili konulara az değinilmiştir. Bu konular ifade edilirken kişilerin ya adları, ya eser leri ya da onları çağrıştırıcı sembol kelimeler seçilmiştir. Kırım’a döndükten sonraki şiirle rinde Kırım ve Kırım Tatarlarıyla ilgili konula ra epeyce yönelen şair, bu üslûbunu devam ettirmekle birlikte teşhis ve intak sanatını da üslûbuna katmıştır. Mesela, “Zıncırlı Medrese” şiirinde medreseyi konuşturmuş ve onun başından geçenleri anlatmıştır.
Didaktik bir üslûbu da olan şair, şiirlerinde tarihî kişileri, hadîseleri, belli tarihleri vurgula yıp okuyucusunu bilgilendirmeye çalışmıştır. Meselâ “Kara Özencik” şiirinin yanına tarih yazar ve bu tarih Puşkin’in öldüğü tarihtir. “Kara Özencik” de Puşkin’in kenarında yaralanıp sonradan öldüğü nehrin adıdır. Şiirle rinde, “Caferler, Numanlar, Bekirler, Eşrefler, Mehdiler, Aşıqlar, Avcıköy’de doğğan küneş” gibi ifadeler kullanarak Kırım Tatarlarının tarihî, siyasî ve içtimaî hayatında önemli rol üstlenmiş şahsiyetlere dikkat çekmek istemiş tir. Ayrıca, Kırım Tatarlarının devlet sembolü “Kök bayraq” ve millî marşı “Ant etkenmen”i şiirlerinde vurgulamıştır.
Şakir Selim, Kırım’da doğmuş ancak sürgün sebebiyle 66 yıllık ömrünün 47 yılını Özbekistan’da geçirmiş, 1989’dan beri vatanı Kırım’da yaşamış, hayatında bunca acıya rağ men doğru bildikleri için mücadele etmekten vazgeçmemiştri. Şair, bir dönem Kırım Tatar Millî Meclisi’nin üyeliği görevini üstlenmiş hastalığı sebebiyle vazifesinden ayrılsa da Kırım Tatar Yazarlar Biriliği’nin fahri başkanlığı ve Avrasya Yazarlar Birliği’nin fahri üyeliğini 18 Kasım 2008’de Kırım’da vefat edene kadar devam ettirmiştir
Devamını Oku