15 Kasım 1931 tarihinde doğan Tölögön Kasımbek, ilkokul, ortaokul ve liseyi memleketinde bitirdi. 1952 yılında, o zaman adı Frunze
olan, başkent Bişkek’teki Kırgızistan Devlet
Üniversitesi, Filoloji Fakültesinde yüksek öğrenime başladı. 1957 yılında, Filoloji Fakültesi
Kırgız Edebiyatı Bölümünü’nden başarıyla
mezun oldu.
Yazarın ilk hikayelerinden Cılkıçının Uulu
1952 yılında Sovyettik Kırgızstan (Daha sonra Ala-Too) adlı dergide yayınlandı. Bunu
1958’de Tuulgan Cer ve 1960’da Adam Bolgum
15 Kasım 1931 tarihinde doğan Tölögön Kasımbek, ilkokul, ortaokul ve liseyi memleketinde bitirdi. 1952 yılında, o zaman adı Frunze
olan, başkent Bişkek’teki Kırgızistan Devlet
Üniversitesi, Filoloji Fakültesinde yüksek öğrenime başladı. 1957 yılında, Filoloji Fakültesi
Kırgız Edebiyatı Bölümünü’nden başarıyla
mezun oldu.
Yazarın ilk hikayelerinden Cılkıçının Uulu
1952 yılında Sovyettik Kırgızstan (Daha sonra Ala-Too) adlı dergide yayınlandı. Bunu
1958’de Tuulgan Cer ve 1960’da Adam Bolgum Kelet adlı hikâyeleri izledi. Kasımbek bu
ilk hikaye ve uzun hikayeleriyle edebiyat dünyasında tanınmaya başladı.
Adam Bolgum Kelet adlı uzun hikâyesinde
kahraman Asıl’ın yüksek öğrenim görmek için
gösterdiği gayret anlatılır. Hikaye kahramanı
Asıl’ın prototipi yazarın kendisidir, diyebiliriz.
Çünkü bu eseri yazarın gençlik yıllarından
belirgin izler taşımaktadır. Yazar bu yıllarda
Ala-Too edebiyat dergisinde sorumlu sekreter ve (1960-1966) genel yayın yönetmeni (1966-1971) görevlerinde bulunur. Daha
sonra çeşitli yayınevlerinde, yazarlar birliğinde ve çeşitli idarî görevlerde bulunur. 1973–
1974 yıllarında Cumhuriyet Devlet Komitesi
Redaktörü olarak görev yapar.
1966’da ünlü romanı Sıngan Kılıç yayınlanır
ve bu romanıyla büyük bir ün kazanır. Romanda 1842-1876 yılları arasındaki güney
Kırgızlarının hayatı, Hokand hanlığındaki saray ve halk arasındaki toplumsal, siyasi, sosyal
ve ekonomik ilişkiler, Çar Rusyasının bölgeyi
ele geçirme çabaları anlatılmaktadır. Romanda yer alan kahramanların büyük bir çoğunluğu örneğin Alımbek, Alımkul, İshak, Şerali,
Kudayarhan, Abdırahman, Çernayev, Skobelev gerçek hayatta yaşamış, anlatılan tarihi
olaylarda yer almış kişilerdir.
Yazar Kırgızistan bağımsızlığını kazandıktan
sonra Sıngan Kılıç adlı romanını tekrar kaleme
alır (1998). Sıngan Kılıç Özbek, Kazak, Türkmen, Uygur ve Türkiye Türkçesi’ne, Rusça’ya,
Ukraynaca’ya ve İngilizce’ye çevrilmiştir.
Sıngan Kılıç romanının sonundaki bir epizot
oldukça dikkat çekicidir: “Albay Maşin Namangan şehrinden Narın’a doğru üç yüz askeri ile gelip Abil biye rastlar. Abil biy onları
gördükten sonra onları karşılamak saygı göstermek istediğini tercüman aracılığıyla bildirir. Maşin bu teklifi kabul eder ve Abil Biy’in
evine misafir olur. Sofraya oturduklarında Maşin kadehe içki koyup Abil’e sunar. Abil “Ulu
komutanım, bizim Allah’ımız içki içmeyi yasaklamıştır.” der. Maşin ise “Bizim Allah’ımız
ise sizlerle aynı sofrada oturmayı yasaklamıştır, ama görüyorsunuz oturuyoruz..” der tehditkar bir tavırla. Bunun üzerine Abil çaresiz
kendisine sunulan içkiyi içer. Tercüman Tatar “Her şeye alışırlar, her şeye alıştırırlar; bu
özellikleriyle güçlü bunlar.” der Abil’e. Bu
epizot, Kırgız topraklarını işgal eden Rusların
bununla kalmayıp içkiyi de Kırgız toplumuna
nasıl soktuklarını göstermesi açısından dikkat
çekicidir. Bu epizotta aynı zamanda Rus yönetici takımının Abil gibi yerli yöneticileri kendi amaçları doğrultusunda nasıl kullandıkları
da gözler önüne serilmektedir.1
1976’da Cetilgen Kurak adlı romanı yayınlanır. Yazar bu romanında devrin sosyal hayatını anlatır. Yüksek öğrenimini bitiren Esen
adlı genç memleketine dönüp öğretmenliğe
başlar. Yüreği öğretme hevesiyle atmakta,
yeni yetişen nesli eğitmek istemektedir. Ancak
okuldaki bazı yöneticilerin yaptığı yanlışlara
ve haksızlıklara dayanamaz. Onların hatalarını yüzlerine söylemekten çekinmez ve tabi ki
1 Kırgız Adabiyatının Tarıhı 7, s. 210, Bişkek-2002
yönetimle arası açılır. Okul müdürü Biybala
Esen’e karşı Baymat ve Corokul’u kışkırtır, fakat bu sıralarda onun dolandırıcılığı ortaya çıkar ve Esen’in haklı olduğu anlaşılır. Romanda Esen ile Alıyma arasındaki aşk da dikkatleri
çeker. Edebiyat bilimci K. Edilbayev bu roman
için şunları belirtir: “Cetilgen Kurak romanı
sadece gelecek nesilleri eğitmede hala düzenlenememiş problemleri ortaya çıkarmasıyla değil, aynı zamanda belirli bir ölçüde söz
konusu problemleri söz sanatının günümüzün
talep ettiği sanatsal düzeyde çözmeye çalışmasıyla da dikkatleri çekmektedir.”2
Esasında,
Tölögön Kasımbek bu romanıyla daha önce
Sıngan Kılıç’la kazandığı başarının üzerine
yeni bir başarı koyamamış, hatta kendisinden
daha güzel bir eser bekleyen okur kitlesini
hayal kırıklığına uğratmıştır.
Yazarın ikinci tarihî romanı Kelkel (Diriliş)
1980 yılında bitmesine rağmen ancak beş
yıl sonra yayınlanabilmiştir. Bu romanında
ise 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın
başındaki sosyal hayatı işler. Esasen romanın konusu Kırgız halk şairi Toktogul’un hayatı ve kişiliğidir. Dönemin sosyal hayatı ise
romanda ‘fon’ oluşturur. Romanda Toktogul
iyi bir komuz ustası olan Niyazalı’nın köyünde misafir olarak kalmaya başlar. Niyazalı ve
Toktogul arasında atışmalar yapılır; Toktogul
köydeki ziyafetlere katılır. Her gittiği yerde irticalen çalar, söyler. Bir gün bir güzele âşık
olur. Ünlü Kırgız halk şairlerinden Cenicok
hanımıyla birlikte kızı istemeye gider. Kızın
babası Suvan bu durumdan hoşlanmaz, kızını da vermez ve başkasıyla nişanlar. Düğün
zamanı gelir, halk toplanır. Düğüne Toktogul
da katılır ve duygularını irticalen dile getirir.
Davetliler, kız ve Toktogul hemen herkes gözyaşlarına boğulur. Toktogul’un yüreğindeki
aşk acısı derindir. Uzun süre kendini evine
kapar. Romanda Kırgız folkloru, halk kültürü,
aşıklık geleneği ve düğünleriyle ilgili birçok önemli bilgi bulunmaktadır. Eser bu yönüyle
de Kırgız halk edebiyatının derin bir yapıda
ele alındığı ender romanlardandır.
Bir süre sonra Rus yöneticilere şirin gözükme çabası güden muhtar Kerimbay Rus hakimiyetine karşı ayaklanma planı yapıyorlar
suçlamasıyla Toktogul’u ve yaklaşık 60 kişiyi
tutuklatır. Halk buna büyük bir tepki gösterir. Tepkiler karşısında Kerimbay Toktogul’a
kendisinin şairi olduğu takdirde onu serbest
bırakacağını belirtir, ancak büyük Kırgız ozanı Toktogul bu teklifi kabul etmez, Sibirya’ya
sürgüne gitmeyi tercih eder. Uzun bir süre
Sibirya’da sürgün hayatı yaşar ve kaçarak
memleketine döner. Anlaşıldığı kadarıyla
Toktogul sadece bir halk şairi değil, aynı zamanda gerek edebî icrasıyla ve gerekse bilgeliğiyle bir halk kahramanıdır. “Toktogul’un
büyüklüğünü, yazar, sadece onun evliyalık
düşüncelerinden, halk önüne çıkıp, yağmur
gibi döktüğü şarkılarından değil, onun tertemiz insanî yönü, sevdiği memleketine canını
bile feda etmesine, annesine duyduğu saygı
ve sevgiyi, ölünceye kadar yanında olan arkadaşlarına, malını mülkünü değil, başını bile
verebilecek cömertliğini büyük bir hassasiyetle vermiş. Bir de Toktogul’un Toktogulluğu,
hiçbir insanda olmayan cömertliği, genişliği,
derinliği.... “Gerçeğin acısı var, kini yok” diye
bir söz var halk arasında. İşte bu halk sözüne
Toktogul’un karakteri uymaktadır.”3
Kırgız tarihinin önemli simalarından Kurmanca Datka da romanda yer alan şahıslardan biridir. Kurmancan Datka romanda Toktogul’a
halk şairliğinin önemine değinir.
Yazarın Sıngan Kılıç ve Kelkel romanlarının
yazıldıktan hemen sonra yayınlanmamasının
birtakım sebepleri olsa gerektir. Bunun sebebini yazarın bu eserlerde 19.yüzyılın ikinci yarısında Rusların Türkistan’daki işgal ve zulüm
politikalarını gözler önüne sermesi ve Kırgız
3 Ömürbayev S. “Dereceli Destan”, Frunze: 1989. (Saadettin Koç.
Kırgız Yazar Tölögön Kasımbek’in Romanlarında Halk Kültürünün
Yansımaları, www. http://www.hbektas.gazi.edu.tr/dergi/21 _ 30 _
yazilar/sayi _ 21/Koc.htm künyeli makaleden nakil)
gençliğinde yeniden milli duyguların oluşmasına öncülük etmesinde arayabiliriz…
Baskın adlı tarihî romanı ise 2000 yılında
yayınlanır.4
Romanda, Rus hükümetinin (Çar
Rusyasının) Kırgız topraklarını baskıyla zaman
zaman da hileyle ele geçirme çabaları ve
buna karşı koymaya çalışan Şabdan Baatır ve
arkadaşlarının mücadeleleri anlatılır. Yazarın
Kırgın adlı romanı ise 2004 yılında yayınlanır.
Romanın konusunu, Kırgız edebiyatında daha
önce birtakım romanlara konu olan (Örneğin
Mukay Elebayev’in Uzak Yol, Kubanıçbek
Malikov’un Azamattar, Aalı Tokombayev’in
Kanduu Cıldar romanları...) 1916 yılındaki
Kırgız ayaklanması oluşturur. Bilindiği üzere bu ayaklanma Kırgız tarihinde Ürkün diye
anılır. Ayaklanma sonrası birçok Kırgız Türkü
yerinden yurdundan olmuş, Çin’e göç etmek
zorunda kalmış ve yollarda bulaşıcı hastalıklardan, soğuktan ve açlıktan ölmüştür. Sadece Kırgız tarihinin değil Türk dünyasının en
trajik vakalarının yaşandığı bu olaylar yazarın
Kırgın adlı romanının konusunu oluşturur.
Ünlü Kırgız edebiyat bilimci Kaçkınbay Artıkbayev Tölögön Kasımbek’in edebî icrasını şu
sözlerle tanımlar: “Kırgız halkının başından
geçen en ağır tarihi bir süreci, Rusya’nın Kırgız topraklarını ele geçirme sürecini, ve o dönemin sosyal hayatını bir ilki gerçekleştirerek
edebî bir eserde işlemesiyle Tölögön Kasımbek çağdaş Kırgız edebiyatında tarihi roman
türünün yerleşmesini sağlamıştır. Sıngan Kılıç
ve Kelkel adlı romanlarıyla Kasımbek ölümsüz
yazarlar arasına girmiştir.”5
Türkistan coğrafyasının “tarihi roman” türünde en usta kalemlerinden biri olan Tölögön
Kasımbek’i ve edebî icrasını daha yakından
tanımak; aynı zamanda Türk dünyası ile ilgili
düşüncelerini daha somut bir düzeyde öğrenmek amacıyla yaptığımız söyleşinin bütün
edebiyatseverlerin ilgisini çekeceğini düşünüyoruz..
Halit Aşlar
Devamını Oku