HaftanınÇok Okunanları
KAYNAR OLJAY 1
Osman Çeviksoy 2
SALIM ÇONOĞLU 3
FATİH SULTAN YILMAZ 4
İ. M. Galimcanova 5
Gülzura Cumakunova 6
Kader Pekdemir 7
Akademik Ananiasz Zajaczkowski, Türkçe konuşan halkların dili, tarihi ve kültürü üzerine çok sayıda eserin yazarıdır. En önemli araştırmaları, Memlük ve Kızılorda devletlerinin etnik tahlilinin yanı sıra Türk halklarının farklı yerlerdeki yerleşimi, eski Osmanlı edebi anıtları ve Türk paleografisine adanmıştır.
A. Zajaczkowski, ayrıca Altın Orda şairi Kutb`un “Hosrov ve Şirin” eserinin ciddi tahlilleri üzerine eserler yazmış ve onu Nizâmî Gencevî'nin aynı adlı eseriyle karşılaştırmıştır.
Nizâmî Gencevî'nin "Hosrov ve Şirin" eseri sadece Azerbaycan edebiyatının değil, tüm dünya edebiyatının en büyük eserlerinden biridir. Bu romantik eserde, aşkın kişiyi kaba cinsel duygulardan arındırmasından ve sevdiği uğruna onu fedakarlığa sevk eden büyük gücünden bahseder.
14. yüzyılda, "Hosrov ve Şirin" efsanesini Altın Orda şairi Kutb konu edinmiştir. Nizâmî 'nin "Hosrov ve Şirin" eserinin Doğu-Türkçe versiyonunu içeren bu eserin tek nüshası, Paris Milli Kütüphanesi'nde tutulmaktadır ve bu konudaki ilk bilgi Fransız bilim adamı Jean Denis tarafından verilmiştir.
Bu arada, bugün Kutb'un muhtemelen Tatar-Meşeryak (Orta Volga bölgesinde yaşayan halk) olduğu biliniyor. O, eğitimini 1312'den 1320'ye kadar Altın Orda'nın başkenti olan Mohshi'de (şimdi Narovchat) yaptı. 14. yüzyılın başlarında burası tüm devletin bilim ve sanat merkeziydi. Özbek han, bugünkü Saratov yakınlarında yeni bir başkent inşa edip oraya taşındığında, en büyük oğlu Tini Beg, Mohshi'de kalarak, orayı yönetmeye başladı. Tini Beg ve eşi Meleyke'nin aşk hikayesi (asıl ismi Anuşirevandı. O, İran`ın Celairi hanedanının kurucusu Şeyh Bozarig'in kardeşi Şeyh Ali'nin kızıydı) Kutb'un “Hosrev ve Şirin” eserinin temelini oluşturur. 1337'de Tini Beg ve karısı Beyaz Orda'ya gider. Eseri bitirdikten sonra Kutb da, Tini Beg`in yanında hizmette bulunmak için - Beyaz Orda'nın başkenti Signak'a gider. Fakat 1342'de Tini Beg, ortanca kardeşin adamları tarafından katledilir. Şair Kutb'un ve güzel Meleyke`nin bundan sonraki kaderi konusunda hiçbir bilgi yoktur.
Sovyet oryantalist akademik A.N.Samoyloviç'in 1920'lerde yazdığı bir kısım eserde, Kutb adlı bir şairin Uygur-Kıpçakça karışık bir dil ile yazdığı “belirsiz bir edebi anıttan, Kutb isimli bir şairin karışık Uygur-Kıpçakça yazılmış “Hosrov ve Şirin” romanından” bahsetmiş 1934'te İstanbul`da düzenlenen Türk Dil Kongresi'nde bu konuda bir tebliğ sunmuştur.
Polonyalı şarkiyatçı A. Zajaczkowski Kutb`un “Hosrov ve Şirin” eseriyle ilgileninceye kadar, bu eser Nizâmî poemasının mustakil çevirisi olarak kabul ediliyordu. Akademik Y.E.Bertels, el yazmayla tanıştıktan sonra bu sonuca varmıştır. Ayrıca, o, bunların Azerbaycanlı şairin eserinden kötü tercüme edilmiş pasajlar olduğuna inanıyordu.
1951`de Leningrad şarkiyatçısı A.T.Tahircanov Kutb`un “Hosrov ve Şirin” eseri üzerine doktora tezi yapmıştır. Fakat A. Zajaczkowski`nin sözlerine göre o, bu araştırmanın sonuçlarıyla tanışmamıştır.
A. Zajaczkowski kırklı yıllarda adı geçen el yazmasıyla tanışırken bu sonuça varmıştır ki, bu sadece Nizâmî`nin eserinin doğrudan mustakil bir çevirisi değil, aynı zamanda onun "çok maharetli" bir yorumudur. Polonyalı şarkiyatçı, Kutb`un eseriyle ciddi şekilde ilgilenmeye karar verir. O, geldiği bilimsel sonuçları “Kızıl Orda yazılı abidesi”, “Kutb`un “Hosrov ve Şirin” eseri”, “Hosrov ve Şirin” poemasının Kutb`un yaratıcılığındaki eski Türk versiyonu”, “Hosrov ve Şirin” poemasının Altın Orda şairi Kutb`un yaratıcılığındaki Türk versiyonunda yas merasiminin tasviri”, “Hosrov ve Şirin” poemasının Kutb`un yaratıcılığındaki Türk versiyonunun üslubiyat ve poetikasının araştırılması” vs. gibi eserlerinde yayınlatmıştır.
“Hosrov ve Şirin” eserinin Kutb`un yaratıcılığındaki versiyonu Nizâmî`nin aynı adlı eserinin edebi olay örgüsünün en eski Türkçe yorumudur. O, Mir Alişir Nevai`nin ünlü “Ferhat ve Şirin” eserinden yüz yıl önce yazılmıştır.
A. Zajaczkowski`ye göre Kutb'un eserinin orijinalle bağlantılı olduğuna hiç şüphe yoktur. Büyük şairin adının eserde defalarca anılması bunu kanıtlamaktadır. Her şeyden önce Kutb kendisi de, eserinin Nizâmî`nin eseriyle bağlantısını göstermiştir:
Qazan-t äq qajnab oš sävda bišürdüm
Nizāmi baly-dyn hälvā bišürdüm
Fakat onun hacmi hayli azdır – Nizâmî `deki 7000 beyit karşılığında 4700 beyittir. Ve eğer eserin başlangıcı orijinale aynen uygun gelirse, eserin ortalarına doğru mısraların sayısı azalır, sondaysa hayli az kalır. A. Zajaczkowski`ye göre Kutb kendi versiyonunda metne sanki ilave olarak eklenen ve eserin genel içeriğinden asılı olmayan yerleri geçmiştir. Örneğin, o, Türkçe metinde Barbed`in 30 müziğinin bulunmadığı görüşünü savunmuştur. O`na göre, Nizâmî`nin “Hosrov ve Şirin” eserinin hacmi çok sayılı el yazmasının hazırlanması sırasında enterpolasyonlarla genişletilmiştir. Öte yandan Kutb, modern araştırmacıların ellerinde bulunandan daha doğru bir el yazması kullanmıştır.
Türk interpretasyonu da mesnevi şeklinde, orijinalin bahrinde yazılmıştır ki, bu da Kutb`un eserinin Nizâmî`nin eseriyle biçimsel bağlılığını kanıtlar. Fakat A.Zajaczkowski eserin Allah`ın, Hz.Muhammed peygamberin, Tini Beg`in ve eşi Han-Meliğin övgüsünü anlatan giriş bölümünü kıyaslarken, burada Altın Orda ve Memlükler devletleri arasında bulunan tarihi ilişkilere de işaret olduğunu tanımlamıştır.
Bu gözlemler ve sonuçlar Kutb'un eserinin tamamen farklı bir kültürel ve tarihsel bağlamda yazıldığını açıkça kanıtlar. Ancak onun leksik yapısı Nizâmî 'nin eserinin metninde kullanılan sözlüğün aynısıdır. A. Zajaczkowski şöyle yazıyordu: "Bu çok ilginç sonuçlara yol açıyor: çünkü görünüşe göre şiir gerçekten bir Türkçe metin izlenimi veriyor, ancak Farsça orijinali çok güzel bir şekilde ifade ediyor, aynı kelimeleri fakat Türk kalıbında kullanıyor. “Orijinaldeki kelimelere, hemen hemen aynen tekrarlayan mısralara, daha fazla hareket içermeyen, ancak orta çağ Pers şiirinde popüler olan birçok genel üslup kuralı içeren ilk başlıklarda rastlanır. Tekrar, aynı zamanda ayrı ayrı tasvirlerde, örneğin ziyafetlerin veya elbiselerin tasvirinde de görülür. Ancak, onlar nispeten azdır. Bununla birlikte, alime göre bu mısralar Nizâmî'nin eserinin incelenmesi için çok büyük değere sahiptir, çünkü bazı durumlarda Kızıl Orda el yazması orijinal metni okumak için diğer kaynaklardan daha iyi fırsatlar sunar.
Her iki eserin karşılaştırmalı analizinin bir sonucu olarak, bilim adamı şu kanaate gelmiştir ki, Kutb kendi metnine genellikle orijinalda bulunmayan detaylar dahil etmiştir. Bu değişiklikler maddi kültür, folklor ve geleneklerle ilgiliydi, bu da yazılı anıtın farklı bir tarihsel ve sosyo-ekonomik ortamda yaratıldığını kanıtlamaktadır. Tasvirler “İran Sasanilerinin saraylarını değil, Altın Orda'yı anımsatıyordu”. Mesela, Nizâmî, Huzistan`daki şeker kamışından bahseder. Nitekim Arap coğrafyacılarına göre en iyi şeker kamışı türleri oradan İran'a getirilirmiş. Kutb`sa Mısır'dan Kızıl Orda'ya getirilen Mısır kamışından bahseder.
A.Zajaczkowski Türk halk şiirinden alınmış ve Nizâmî`nin kendi eserlerinde kullandığı folklor motiflerinin yanı sıra, atasözü ve darb-i mesellerin ortaya çıkarılmasında Altın Orda şairi Kutb`un eserinin önemini defalarca belirtmiştir. “Yazar, Türklerde halk yaratıcılığının bu türünün çok eski olduğunu yazıyordu. Türk atasözlerinin içerik ve muhtevası bunu gösterir. Aynı zamanda elimizde güzel temel bir kaynak, Türk atasözlerinin en eski toplusu XI.yüzyıl yazarı Mahmut Kaşgari`nin “Dîvânu Lugâti't-Türk” eseri bulunmaktadır.”
Polonyalı şarkiyatçı her iki eseri karşılaştırarak Nizâmî`nin kendi eserlerinde Azerbaycan atasözü ve darb-i mesellerini kullandığını açıkça göstermiştir. O, çoğu Türk kökenli olan bu atasöz ve darb-i mesellerin biçim ve içeriğinin Kutb tarafından eserinde güzelce anlatıldığını belirtmiştir. Bilgin şöyle yazıyordu: “Kutb böylelikle Nizâmî`nin kullandığı guya İran atasözlerine eski Türk biçimini getirmiştir”.
A. Zajaczkowski, Nizâmî'nin eserinin metni üzerinde çalışmak için, özellikle de, “Azerbaycan`ın büyük sanatkarı - Nizâmî`nin kaleminin ürünü olan eserlerde” onun fikince o zaman neredeyse öğrenilmemiş olan Türk folkloru kaynaklarının ortaya çıkarılmasında Kutb`un eserinin önemini defalarca kaydetmiştir.
Kapsamlı ve karşılaştırmalı analiz yapan A.Zajaczkowski, Kutb'un “Hosrev ve Şirin” eserinin Nizâmî Gencevî'nin aynı adlı eserinin çok değerli bir yorumu ve “özellikle Azerbaycan şairinin ölümsüz eserinin Türk dilinde kullanımının ilk ve en büyük çabası” olduğu sonucuna varmıştır. Ayrıca yazarın gözlemine göre Nizâmî`nin çok sevdiği eşi, erken hayattan göçen karısı - Kıpçak güzeli Afak`ın aziz anısına yazdığı eser, Kutb`un eseri sayesinde yüz yıldan biraz fazla bir süre sonra Kıpçak halkı için de erişilebilir olmuştur.
Akademik A.Zajaczkowski, Kutb'un eserinin Kızıl Orda yazılı anıtı olarak, aynı zamanda Nizâmî Gencevî`nin yarattığı “Hosrov ve Şirin” eserinin olay örgüsünün çok sayıda nazireleri ve edebi interpretasyonlarının uzun zincirindeki ilk halkalarından biri olarak müstesna değerini doğrulamıştır.