HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Süleyman Abdulla 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
ERKUT DİNÇ 6
İdris Özler 7
AHİLİK KAVRAMI
Kelime kökü olarak Arapça “kardeşim” manasındaki ahî kelimesinden geldiği ifade edilmekle birlikte, bu kavramın Türkçedeki akı ile alakalı olduğu kabul edilmektedir. Divânu Lugâti’t-Türk’te “akı” kelimesi; eli açık, cömert olma olarak açıklanmaktadır. Ahilik; Türk töresine, kültürüne, ahlakına, Yesevi anlayışıyla şekillenmiş İslami değerlere bağlı olarak kurulmuş bir meslek kurumudur. Toplum değerlerinin içselleştirilmesi ile ortaya çıkmış mesleki bir sivil toplum kuruluşudur. Türk töresi ile İslam inancını kaynaştıran, birleştiren, insanı temel alan kurumsal bir yapıdır. Bu yapıda karşılıklı rıza, köklü eğitim, güçlü birlik anlayışı bir araya getirilmiştir. Ahiliğin temel ögeleri; halkın birliğini, gönencini, toplum düzenini, maddi ve manevi temel gereksinmelerini karşılamaya yöneliktir. Türkler tarafından kurulan esnaf ve sanatkâr gibi üretici birliklerini mesleki, ahlaki, siyasi, ekonomik temel anlayışla bir araya getiren uygulamalardır. Toplumda düzeni, güvenliği sağlayan gönüllü savunma gücüdür. Anadolu, Trakya, Balkanlar ve Kırım’da yaygınlaşan sivil toplum kurumudur.
Ahi Teşkilatı, Ahi Evren’in 1205 yılında Hoy’dan Anadolu’ya gelip, Kayseri’ye yerleşmesi ile kurulmuştur. Bu kuruluş aynı zamanda Moğollara karşı sivil direniş hareketini de oluşturmuştur.
AHİLİK DEĞERLERİ
1.Kişisel Değerler
Kendini bilmek; kim olduğunu, ailesini, akrabalarını, komşularını ve toplum içindeki yerini, kendini, kendiliğini bilmedir. Yunus Emre’nin “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir” söyleşinin hayata geçmiş hâlidir. “Kendin bilme nefsin bilme, nefsin bilme Rabb’in bilme”dir. Kimliğini, kendini, kendiliğini, kişiliğini bilmedir. İnsanın kendisi, kendiliği ruhsal evreninin özünü oluşturur. Kendini, kendiliğini, kendi özünü bilen kişi kendi değerini de bilir, bu da kişiyi seçkin kılar. Kendini, kendiliğini geliştiren kişi korkularından gerginliklerinden kurtulur, üzüntüyle ve stresle başa çıkmaya karşı yüreklenir. Bu aşamaların gerçekleşmesi için Ahilik kültüründe, yamaklıktan şeyhliğe uzanan çizgide sürekli olarak kendini, kendiliğini geliştirme eğitimi verilmektedir.
Sevgi ve saygı dolu olmak; canlı cansız bütün varlıkları sevmektir. Yunus’un “Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü” düşüncesi temel düsturdur. Türk töresine bağlı olarak insan sevgisinin temeli kendinden küçüğü sevmedir. Bütün insanları sevmek esastır. Saygı ise kendinden büyük olana hürmet duyma ile başlar. Bütün varoluşlara, olana, canlı cansız her şeye saygıdır. Kendine duyulan saygı ile başlar ve yaşam boyu geliştirilir.
Utanma, ar, haya duygusuna sahip olmak; yaptığı davranıştan söylediği sözlere, bakışlara kadar her alanda edebe uygun incelikli davranmak, insanları canlıları ve nesneleri incitmemek ve rahatsız etmemektir. Utanma, kime, nerede, nasıl davranacağını belirleyen, insanın doğuştan getirdiği duygulardan biridir. Utanma duygusunun olması insana güzellik katar, güvenilir kılar. Toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde önemlidir.
Dürüst, namuslu olmak; doğruluk, özü sözü bir olmak, gerçeği olduğu gibi ortaya koymaktır. Hz. Mevlana’nın “ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol” ilkesine uymaktır. Olduğundan başka görünmemek ve doğruluktan, doğru yoldan “yalnız kalınsa da” ayrılmamaktır. İnsanın kendini gerçekleştirmesinde, kendiliğini geliştirmesinde dürüstlüğün yeri özeldir. Toplumun ahlak kurallarına uymak, değerlerine sahip olmak, sahip çıkmak, doğruluk ve dürüstlüktür. Bunlar toplumsal ilişkilerde güvenilir olmayı getirir.
İyi kalpli, iyilik sever, iyi ve güzel huylu olmak; insanlara, hayvanlara, doğaya, nesnelere karşı duyarlı olmak, karşılık beklemeden yapılan destek ve yardımın yanı sıra, sevecen, yakın, içten olmak. Zarar vermemek, faydalı olmak, başkalarını düşünmek, sevmek olmaktır. İnsanı, canlı cansız bütün varlıkları önemsemek ve hep zaman iyiliği düşünmektir. Olaylara, durumlara, gidişe, akışa iyi gözle bakabilme, iyiye, güzele, hoşluğa yönelebilme, yöneltebilmedir. Ahi her zaman iyiye, güzele yönelir ve yöneltir.
Adil olmak; Hakk’ın, hakikatin yanında olmak, kendinin, herkesin, her şeyin varoluşa uygun olmasını istemektir. Temel gereksinimlerin yerli yerince sağlanması, töreye, genel ahlaka, hukuka bağlı davranmaktır. Gerçeği çarpıtmamaktır. Tek başına kanunlara ve hukuka bağlı olmak yetmez. Adil olmak için hukuk da yetmez. Adil olmak, erdemli, ahlaklı ve vicdanlı olmayı gerektirir. Gönül ve gönül gücü işidir. Herkesi, her şeyi layık olduğu yere koymak, ölçülü, dengeli kendi ile barışık yaşamaktır. Adil olmak, bize düşmanlık edene bile borçtur. Hakkı haklıya teslim etmedir. Herkesin hakkını gözetmektir. Ahi adildir, adil olmayı öğütler.
Güvenilir olmak; sözüne, yaptığına güvenmeyi getirir. Kendine güvenme ile başlayıp kişilere, nesnelere, durumlara güvenmeye uzanan çizgide seyreder. İnsanla birlikte varlığa değer vermek, insana kendisinin değerli olduğunu hissettirebilmektir. Kendinden emin, kararlı, tutarlı, yalın, abartısız, gerçekçi, gizlisi saklısı olmayan, sorun çözen, bilinen olandır. Güvenilir olma ahiliğin en temel değerlerinden biridir.
Çalışkan ve üretken olmak; kişinin istekli, gayretli, düzenli, sabırlı, azimli üretme gücü olmaktır. İş, aile, toplum ve doğaya karşı sorumluluklarını yerine getirme, bunları görev bilerek çaba sarf etme, çalışmaktan yılmama, çalışmayı sevmedir. Çalışma, canlı, hareketli, bir şeyler üretmeyi getirir. Ahi her noktada üretkendir. Üretme gücü vardır. Yeni şeyler, farklı ürünler ortaya koyar, verimlidir, yenilikler üretir.
Bilgi ve kültüre yatkın olmak; bilgi, evrendeki varlıktı ve bu anlamda bütün olanlardır. Evreni, dünyayı oluşturan, canlı, cansız varlıkların oluşumlarındaki ilkeler, kanunlardır. Şeyler arasındaki ilişki ve etkileşimlerdir. Bilgi, evrenin, varoluşun ve sürekliliğin sebeplerini açıklar. Gerçeğin anlatımıdır. Aktarma, gözlem, algı, düşünce, sezgi ve bilişim yoluyla edinilir. Kültür, nesilden nesile aktarılan, toplumların yaşam süreci içinde ortaya koydukları her türlü değerler bütünüdür. Toplumun geliştirdiği dil, dille geliştirilen sözlü ve yazılı sanat eserleri, yemekten barınmaya günlük yaşam için geliştirilen her şeyi kapsar. Ahi bilgiye ve kültüre sadece sahip çıkmaz, aynı zamanda geliştirir.
Alçak gönüllü olmak; ahi gösterişten, kibirden, övünmeden ve övmeden uzaktır. Övülmeyi de sevmez. Büyüklük, ululuk, kendini beğenmişlik, benlik, bencillik, üstünlük göstermez. Kendini olduğundan büyük görmez, hatta aşağı görür, başkalarını küçük, değersiz görmez. Engin, yüce gönüllüdür. Yerini, haddini bilir, saygılıdır.
2.AHLAKİ DEĞERLERİ
Erdemli olmak; ahiliğin en temel düsturudur. Doğru, dürüst olmak, iyiye yönelmek ve yöneltmek, iyi yürekli olmak, yiğitlik, bilgelik, ölçülü olmaktır. Kararlı, cesaretli, dengeli, kendini bilen, güvenilir olandır. Yüce gönüllü, gönül gücü yüksek, varlığın, varoluşun bilgisinde ve bilincinde olmaktır. Adil, saygılı, kendine güvenen, soğukkanlı, zor zamanlarda bile sorumluluklardan uzaklaşmayan, kaçmayandır. Kesinlikle kin, nefret, öç alma, intikam, düşmanlık, kötülük düşünmekten uzaktır. Kimseyi kıskanmayan, çekememezlik yapmayandır. İnsanları, olayları, durumları, nesneleri olduğu gibi bir şey katmadan, eksiltmeden kabul etmektir.
Güler yüzlü, tatlı dilli olmak; içten davranan, yakınlık gösteren, gülümseyen, şen, iç güzelliğinin, iç uyumunun, kendi ile barışık olmanın dışa vurumudur. İnsanlar ve canlı cansız her şey için iyi, güzel duyumsayan, düşünendir. Beklentisi olmadan, olana razı olarak yaşama gülümsemektir. Yaşam akışı içinde hoşlanılan, hoşlanılmayan olayları, yergiyi, alayı, eksik görmeyi gülümseme ile karşılayabilmektir.
Kötü söz ve davranışlardan kaçınmak; hoşa gitmeyen, inciten, dışlayan, aşağılayan, küçümseyen söz söylememe ve davranışlarda bulunmamaktır. Küfürbaz, alaycı, ötekileştirici, çirkin, kötü, kendini aşan söz söylememe, davranışlar göstermemektir. Yalan söylememek, iftira atmamak, gıybet etmemektir. Dedikodu etmemek ve aleyhte konuşmamaktır. Doğa olaylarının var olduğunu olduğu gibi kabul etmektir. Ahilikte yalan, iftira, gıybet, dedikodu gibi kötü davranışların yanı sıra aleyhte konuşanlara ahilikten atılmaya kadar uzanan cezalar verilir.
Sözünde durmak; söylediği söze sahip çıkmak, sahip olmaktır. Verdiği sözün arkasında durmak, gereğini yerine getirmektir. Söylediği sözün, verdiği sözün sorumluluğunu taşımaktır. Konuşunca doğruyu, hakkı söylemektir. Bilmediği konularda konuşmamaktır. Yapmayacağı ve yapamayacağı işi yaparım diye söylememektir. Verilen sözü, yapılan anlaşmayı yerine getirmektir.
Sır tutmak, sırrı saklamak; dillendirilmemesi, gizlenmesi gerekeni açığa vurmamaktır. Gördüğünü, duyduğunu başkasına söylememektir. Hz. Ali “söylediğin sözün esiri, söylemediğin sözün emirisin.” diyor. İnsanı özgür kılan bir söz, gizlenmesi gerekeni başkasına söylememektir. Kendisine söyleneni başkasına söylenmemesi isteneni, gerekeni saklamaktır. Sırrı açığa vurmamak, birilerine, başkalarına söylememektir. Ahinin ağzı sıkıdır. Pek çok sanatkârın da sırrı vardır. Bir buluşu olduğunda bunu gizler, mesleği bırakırken veya ölmeye yakın bu gizi el vereceği birine aktarır.
Sabırlı olmak; yoksunluk, yoksulluk, hastalık, acı, ızdırap veren durumlar, haksızlığa uğrama, olanı, olacağı, geleni, geleceği endişe duymadan bekleme, acele etmeme erdemidir. Cesur, güçlü, dayanıklı, dirençli, gönül gücü yüksek, dayanç olma hâlidir. Günlük yaşamda her şeyin, her işin, bütün doğa olaylarının oluş biçimi ve süresi vardır. Hiçbir iş ve olay istenen zamanda, istenen biçimde olmaz. Bu süreyi endişesiz, kaygısız dayanıklılıkla beklemektir. Olanların her türlü zorlamasını olduğu gibi kabul etmek, olana razı olmak, şikayetçi olmamaktır. Ahi, sabırlı, güçlü, cesur, dayanıklı, sıkıntılı durumları ortadan kaldırmaya yönelik davranandır.
İki yüzlü olmamak; özü sözü, yaptığı, ettiği, içi dışı bir olmaktır. İnandığından, bildiğinden, olduğundan başka olmamaktır. Kendini başka türlü göstermeye çalışmamak, başka türlü görünmemektir. Hiç kimseyi, hiçbir yerde, hiçbir zaman aldatmaya çalışmamaktır. Sahip olmadığı duygu, düşünce, davranışları, değerleri, erdemleri varmış gibi göstermemektir. Ahi neyse odur.
Başa kakmamak; yapılanı edileni, iyiliği yüze vurmamaktır. Pişman ettirmemektir. İyilik yaparken, yaptıktan sonra insanları üzmeme, incitmemektir. Yapacağı varsayılan iyiliği önceden dillendirmemektir. Muhannet deyişinde olduğu gibi “İyilik etmeden başına kakar…” mısrası bunun en güzel örneğidir. Bir biçimde yaptığı yardıma, desteğe, iyiliğe karşı bunaltı, gönül azabı vermemektir. Azarlamamak, aşağılamamak, ötelememektir.
Kötülüğe iyilikle karşılık vermek; en erdemli davranışlardan biridir. İyiliğe iyilikle, kötülüğe kötülükle karşılık vermek her kişinin, kötülüğe iyilikle karşılık vermek er kişinin harcıdır, denir. Kötü söz ve davranışlar, hemen her zaman kötülüğü, güzel söz, güzel davranışlar güzelliği, iyiliği çağırır, çağrıştırır. Kötü söz, kötü davranış ve kötülüğü iyilikle, güzellikle karşılamak iyiliğin, güzelliğin, bağışlamanın, dostluğun, yardımlaşmanın toplumda yayılmasını sağlar. Yine düşmanlığın, dışlamanın, ötekileştirmenin azalmasına büyük ölçüde yardımcı olur. Kötülüğe iyilikle karşılık vermek ahiliğin özelliklerinden biridir.
İyiliğe yöneltmek, kötülükten uzak tutmak; iyiyi, güzeli görmek, iyi hissetmek, iyi, güzel davranma iyiliği, güzelliği davet eder. Bağışlama, acıma, esirgeme, yardım, koruma duygu, düşünce ve davranışları insanları iyiliğe, güzelliğe yönlendirir. Dostluğu, yakınlığı, birlikte olmanın sevincini, aidiyet duygusunu, İyiliğe yöneltmeyi arttırır, pekiştirir. Ahi hem kendisi iyiliğe yönelir hem de iyiliğe yönlendirir.
3.MESLEK VE SANAT DEĞERLERİ
Yetenek ve ilgisine uygun bir sanatı işi olmak; ahi olabilmek için olmazsa olmaz şarttır. Ahinin sadece bir işi olur. Birden fazla iş sahibi olamaz. Sanata başlamanın birinci basamağı yamaklıktır. Mesleğe başladığında, mesleğe, sanata yatkınlığı, ilgisi, yakınlığı olup olmadığı yordanır. Bu aşamada yamak ve çıraktan en başta meslek-sanat alanında kalfa sorumludur. İlgisinin, yeteneğinin olduğu alan, alanlar belirlenmeye çalışılır. Başladığı mesleğe, sanata yeteneği ve ilgisi varsa böylece o sanatın, mesleğin eğitim süreci başlamış olur. Yok, değilse yeteneği ve ilgisi olan alana yönlendirilir. Ahilikle başlayıp alim, devlet adamı olan çok sayıda kişi vardır.
Sanatını, işini düzgün yapmak; işin gerektirdiği malzemeden, verilen emeğe kadar her aşamaya hakkını vermektir. Ahilikte işini bilerek, düzgün, iyi, güzel yapmak, işine, mesleğine insanlara ve ahilere iyilik yapmaktır. Bu vaziyet ahiye saygınlık, güvenilirlik kazandırır.
İşini söylediği, söz verdiği gibi yapmak; hangi iş, nerede ve kime yapılıyorsa yapılsın ne yapacağını hangi malzemeleri kullanacağını, nasıl yapacağını, ne zaman teslim edeceğini bildirmeli, gerekiyorsa kayıt altına alınmalı, söylendiği gibi ve söylediği zamanda teslim edilmelidir. Ahiliğin temel düsturlarından biridir.
İşinde güvenilir olmak; yapılan işin söylendiği gibi yapıldığından emin olmaktır. Özüne, sözüne, yapılan işe güvenmektir. Güven vermek, güvenilir olmak ahinin beklenen özelliğidir. Güvenilir olmak bilgi ve beceri sahibi olmayı, istekli, samimi, içten, dürüst, sözünün eri olmayı içerir. Ahi, işine sahip, sadık, kendine güvenen olmalıdır.
Ayrım yapmamak; insanlar arasında din, mezhep, dil, ırk, milliyet, toplumsal konum, cinsiyet, fakir, zengin gibi herhangi bir ayrım yapmamaktır. Farklılıkları karşıtlık, düşmanlık olarak görmemek, toplumsal çeşitlilik ve zenginlik olarak görmektir. Ahi insanı temel alır. İşi kime yaptığının önemi yoktur. İşi yaparken de kişiye göre iş yapmaz, işi işe göre yapar.
İş değiştirmemek; istikrarlı olmaktır. Süreklilik, kararlılık, yerleşik olmaktır. Kendine, işine, iş yaptığı insanlara saygılı olmak, güven vermektir. Arandığında bulunandır. Yeri belli, mesleği bellidir. Ahilikte pek çok kişi mesleği ile anılır. Süreklilik, bilinilirlik, saygınlık kazandırır.
4.EĞİTİM İLİM DEĞERLERİ
Doğumdan ölüme kişiyi yaşama hazırlamak; insan doğumdan ölüme bilgiye gereksinim duyar. Doğumda çok fazla bilgi ile gelir, getirdiği bilgiden çok fazlası ile göçer. Öğrenme de temel gereksinimlerinden biridir. Ancak bilmeyene öğretemezsiniz, istemeyene asla. Ahi hem kendisine gerekli bilgiyi hem de insanların gereksinimini sağlayacak bilgiyi edinir. Lakin bilmek de yapabilmek değildir. Ahi yapabilmeyi de öğrenir. İşi, mesleği, sanatı yapabilmek bilmekten önemlidir. Ahi hem öğrenci hem de öğretmendir. Mesleği öğretirken yaşamayı da öğretir.
Alimlerle dost olmak; bilenlere yakın olmak, bilgiye açık olmak, öğrenme isteği, bilgiye yatkın, istekli, eğilimli olmaktır. Alimlerle beraber olanın bilgisi artar. Alimlerle dostluk ilmi, inancı, bilgiyi, bildiğini, bilmediğini, gaflette olup olmadığını, değerleri, insanı, edebi ve kendini bilmeyi öğretir. Gönül gücünü, dayanıklılığı, cesareti, cömertliği, kendiliğini geliştirmeyi arttırır. Alimlerle dost olma ahiliğin temel öğretilerinden biridir. İnsan evreni bir okul olarak görürse kendisi bu okulun hem öğrencisi hem öğretmenidir, öğrenirken öğretir, öğretirken öğrenir.
Bilgi sahibi olmak; insan, yaşamı, varoluşu sürdürebilmek için asırlardır her yerde çok şeyi bilmek durumunda kalmıştır. Ateş yakmayı, yangını, yangını söndürmeyi, yemek yapmayı, yemeyi, kendini, üstünü başını, etrafı temizlemeyi, ekip dikmeyi, biçmeyi, meyve sebze toplamayı, sökük düğme dikmeyi, bağlamayı, çözmeyi, dinlemeyi, anlamayı, kavramayı, konuşmayı, konuşma yapmayı, gönül almayı, okumayı, yazmayı, hızlı okumayı, kavga etmeyi, kavgayı önlemeyi, iyi, kötü haber verebilmeyi, alet yapmayı, kullanmayı, eski zamanlarda ata binmeyi, kılıç kullanmayı daha pek çok şeyi bilmek, yapabilmek durumundaydı. Günümüzde bunlara ilave olarak bilgisayar, sosyal medya, yabancı dil, birçok ulaşım ve iletişim aracını bilmek durumundadır. Ahilikte yaşam ve varoluş öğretileri yol atası tarafından verilir. Özel eğitim alanıdır.
İlim sahibine, ilim yapana saygılı olmak; ilim sahibine, ilim yapana saygı göstermek ilme saygı göstermektir. İlmin kendisi bir değerdir. “Hiç bilenlere bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer 39/9) ile anlatılan gerçeğin arkasındaki gerçeğin bilinmesidir. Biliş sahibi olmayı, bildiğini ve bilmediğini bilmeyi içerir. İlme, ilim sahibine, ilim yapana saygı gösterilmesi saygı gösterenin saygınlığını arttırır.
Öğrenmeye istekli, eğilimli olmak; insan iki sebeple öğrenir. Birincisi gereksinimdir, yaşamı sürdürebilmek için temel gereksinimleri karşılamak için bilgi şarttır. İkincisi merak, ilgi, eğilimdir. Yaşamın akışını, yaşam süreçlerini, varoluşu anlamaya kavramaya yönelik istek ve eğilimlerdir. Ahi her an akışın, sürecin içindedir.
Mesleğini ilgili olana iyi öğretmek; ahilikte ustabaşı ustaya, usta kalfaya, kalfa çırağa, çırak yamağa bildiklerini öğretmekle yükümlüdür. Öğretmede ve öğrenmede ilgi esastır. İlgisi yoksa, ilgi alanına yönlendirilir. İlgisi olana da meslek en iyi şekilde öğretilir.
5.TOPLUMSAL DEĞERLERİ
İnsanlarla dostluk kurmak; sosyal bir varlık olan insan için dostluk hayatın akışı ve sürekliliği açısından önemlidir. Zor zamanlarda, kutlu zamanlarda yanında olmak, sık görüşmek ve iletişim kurmak, dinlemek, dertleşmek, yapıcı olmak, sır saklamak, samimi ve yakın olmak dostluk kumanın temel ögeleridir. Bunların hemen hepsi ahiliğin kişisel ve ahlaki değerleri içinde bulunmaktadır.
Akrabalara yakın olmak; akrabalık kan bağı, evlilik bağı-hısımlık, toplumsal anlam yüklenen (ahretlik, musahiplik, kirvelik gibi) bağlanmalardır. Hem kendinin hem eşin birinci derecede en yakın akrabaları anne, baba, çocuklar ve kardeşlerdir. Ahlaki, toplumsal, dinî ve hukuki açıdan sorumlulukları içerir. Kan bağı azaldıkça sorumluluklar azalır. Yükümlülüklerin ötesinde Türk töresi, dinimiz ve ahiliğin en belirgin ilkelerinden biri de akrabaya yakın olmaktır.
Komşuluk ilişkilerinde yakın, hoşgörülü olmak; komşuluk birbirine bitişik veya yakın yerlerde oturanların arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan hak ve sorumluluklardır. Komşuluk ilişkileri, dayanışma, yardımlaşma, karşılıklı saygı, sevgi ve güven temeline oturduğunda sağlıklı yürür. Ahilikte ev komşuluğundan daha önde olanı iş komşuluğudur. Aynı arastada aynı işi yapanlar yan yana bulunurlar. Bu durum komşusu siftah etmeden ikinci müşteriyi almamayı getirmiştir denilebilir.
İkram da bulunmak; ahiliğin en temel üç açık olma ilkesi; eli, kapısı, sofrası açık olmadır. Eli açık olmak cömertliği gösterir. Ahi cimri olmaz, olamaz. Kapısı açık olmak geleni geri çevirmemektir. Tanrı misafiri anlayışına göre köy odaları bu anlayışın köylerdeki yapılanmasıdır. Yardımseverliktir. Sofrası açık olmak, gelene ikramda bulunmak, misafirperver olmaktır.
Gönlü açık olmak; huzurlu, neşeli, sevgi dolu, gönlü bol, varoluşa, olana, akışa razı olmaktır. İçi, gönlü huzurlu olmak, olana, yaşanana razı olmak, insanları, canlıları, cansızları bütün varlıkları sevmektir. Yunus’un “yaratılanı severim yaratandan ötürü” düşüncesine uymak ve uygulamaktır. Gönlü bol olmak yaşananı kabullenmek yaşamdan karamsar olmamaktır. Ahinin gönlü her zaman açık, bol ve tok olmak durumundadır.
Fakirlerle dostluk kurmak; fakire fakirliğini hissettirmeden, dışlamadan, ötelemeden, aşağılamadan, küçük görmeden içtenlikle, diğer dost dediği kişilerden ayırt etmeden yakınlık, dostluk kurabilmedir. Kendinden görebilmedir.
Örf, adet ve töreye uymak; ahi Türk töresine, İslam örfüne, ahilik adetlerine uymak zorundadır. Uymayanların ahilikle ilişkisi kesilir.
Yaptığı iyilikten karşılık beklememek; iyiliği göstere göstere yapmamaktır. Sağ elin verdiğinden sol elin dahi haberdar olmamasıdır. Ahilikteki yardım sandığı, askı gibi uygulamalar bunun en güzel örnekleridir. Eli açık olan ahi bunu gösteriş, ün ve övünme için, karşılık bekleyerek yapamaz. İyilik, yardım yapmak övünmeye yönelik değildir.
Başkalarının mallarına hainlik yapmamak; bir mal açıkta da olsa, kimin olursa olsun ahi bu malı korumak durumundadır. Habersiz, izinsiz kullanamaz, kullanmak isteyene de engel olur. Hatta mala zarar gelmesi, cana zarar gelmesi ile bir tutulur, “mal canın yongasıdır” denir. Herkes birbirinin malını gözetmekle yükümlüdür. Ödünç aldığı malı sapasağlam iade eder.
Vatan savunması, kargaşayı durdurmak; ahiliğin kuruluş sebeplerinden biri de Moğol istilasına karşı koyuşu sağlamak, istilayı önlemektir. Kuruluşundan itibaren Kayseri’de, Konya’da, Kırşehir’de Moğollarla savaşmışlardır. Osmanlının kuruluşunda hemen bütün fetihlerde görev almışlardır. Moğol istilasına karşı koyuşun en güzel örneği 1290 yılında kurulan Ankara Ahilik Teşkilatıdır. Hemen her tür kargaşada devletin ve milletin yanında savaşmışlardır.
6.İLETİŞİM DEĞERLERİ
Gelmeyene gitmek; ahiliğin kuruluş döneminde iletişim yollarının sınırlılığı dikkate alınırsa gitme-gelmenin önemi anlaşılır. Ahilikteki gelmeyene gitme çok aha önem kazanır. Haberdar olmak, çekinmek, kendini yeterli görmemek hâllerinde çok daha önemlidir. “Veren el alan elden hayırlıdır” anlayışı gelmeyene gitmede de anlamlıdır.
Dedikodu etmemek; arkadan aleyhte konuşmamak olarak bilinir. Başkalarını çekiştirmek, kınama konuşmalarıdır. Hiç kimsenin özel konularını dillendirmemektir. Dedikoduda bazen gerçeklerin söylendiği ifade edilse de aktarımlar sırasında mutlaka eklemeleri ve çıkarmaları içerir. Bu yüzden hiçbir dedikodu gerçeği anlatamaz. Öte yandan kişiler arasında kavga ve toplumda kargaşa çıkartmak maksadıyla yapılan dedikodular da toplum ilişkilerini bozar. Ahilikte dedikodu yapmamak ve dedikoduya inanmamak bir kuraldır. Dedikoducu ahiliğe alınmaz, dedikoducu olursa ahilikten atılır.
Hataları yüze vurmamak; yanılgıların, yanlışların çoğu istemeden, bilmeden yapılır. Hataları yüze vurmak, her an hatada olduğunu söylemek olumsuz eleştiride bulunmak, düzeltmeye kalkmak, kişilerarası ilişkileri bozar. Ahilik hataları yüze vurmaya izin vermez.
Suçluya yumuşak davranmak; yumuşak huylu olmanın zaten kötülükleri, sert davranışları önleyici bir yanı vardır. Suçlulara yumuşak davranmak, suçlunun, insanlara karşı oluşacak kin, öç, öfke duygularını azaltır. Pişmanlık düşüncelerini ortaya çıkarır. Suçu azaltmada, önlemede etkilidir. Ahilikte genellikle yumuşak davranma önemlidir. Vatan savunması, ailesini, kendini savunma ve bir kötülüğü önleme dışında saldırganlık ve öfke hoş görülmez. Ahilikte suçlulara da yumuşak davranmak kuraldır.
Küçüklere sevgi, büyüklere saygı duymak; sevgi, saygı doğuştan getirdiğimiz temel duygularımızdan ikisidir. Sevgi birlikten doğar, birliğe götürür. İnsan sever, sevmek için bir nedene gerek yoktur. Yaradılış yeterlidir. Yunus’un “Yaratılanı severim yaratandan ötürü” dediği gibi insan her şeyi sever. İnsan en çok da insanı sever. En çok sevgiye gerek duyan canlı çocuktur. Sevgi ortamında büyüyen çocuğun bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişimi daha sağlıklı olur. Çocukları sevmek insani bir görevdir. Çocuğun bedensel, ruhsal ve toplumsal kimliklerine saygı duyarak sevmek en güzelidir. Saygı ise ikilikten doğar, ikilikte kalır. Saygı için bir başka insana veya nesneye gerek vardır. Saygı (Türkçe Sözlük, 2005); değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi, yakınlık duygusudur. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi Türk töresinde ve İslam ahlakında hemen aynı anlamlarda kullanılır. Ahiliğin de temel ilkelerindendir.
Tatlı dilli, güler yüzlü olmak; tatlı dil, gönül alıcı söz, tatlı sözdür. Hoşa giden, gönül okşayıcı, kırmayan sözlerdir, güzellikleri çağırır, çağrıştırır, yılanı deliğinden çıkaran sözdür. Tatlı dil, kişilerarası ilişkileri düzenler, daha sağlıklı etkileşimler, ilişkiler kurulmasını sağlar. İş verimini artırır. Güler yüzlü olma, yakınlık gösteren, içten davranan (Türkçe Sözlük, 2005) şeklinde tanımlanır. Sıcak, incelikli, sevgi dolu, özenli, merhametli olma duyularına sahip olmayı içerir. Ahi her zaman güler yüzlü, tatlı dilli olmak durumundadır.
Öfkesine hâkim olmak; öfke, engelleme, incinme, gözdağı karşısında saldırganlık, kızgınlık tepkisi vermektir (Türkçe Sözlük, 2005). Öfke de doğuştan getirdiğimiz temel duygulardan biridir. Uygun yer ve zamanda kendine, başkasına, canlılara, nesnelere zarar vermeyen öfke tepkileri koruyucudur. Hem öfkeleneni hem de diğerlerini korur. Kendini, ailesini, insanı, canlıları, eşya ve şeyleri korumaya, zarar verilmesini önlemeye yönelik saldırganlık anlaşılabilirdir. Aşırı, anlamsız öfke ve taşkınlık ise hem öfkelenene hem de diğerlerine zarar verir. Öfkeyi denetlemek bastırmaktır, bir süre sonra sebepsiz patlayabilir. Öfkeyi yönetmek öfkeye hâkim olmada daha yararlıdır. Niye, neden, nasıl, nerede, kime, nelere öfkelendiğini bilme öfke yönetimini sağlar. Bilgili, bilinçli öfkelenme öfkeyi yönetmektir. Ahilikte hem ustası hem yol atası tarafından hem de bağlı bulunan tarikte öfke yönetimi eğitimi verilir. Aslında bu yaşam boyu eğitimdir.
7.EKONOMİK DEĞERLERİ
Malını övmemek; ahi yaptığı, yapacağı malın hizmetin, sattığı malın yapımında kullanılan malzemeyi yapımı kısaca anlatır. Bunlar doğru bilgilendirmedir. Malla, yapılan, yapılacak olan işle ilgili aşırı anlatımlar yapmaz. Malla ve kendi ile ilgili övgüye yer yoktur. Mal ve hizmet hakkında öncesinde ve sonrasında reklam yapılmaz, yapılamaz. Ahilikte rekabet yoktur, haksız rekabet ve reklam ahilikten atılmayı getirir.
Aza kanaat etmek; olanla yetinmek, hâlinden memnun olmak, elindeki ile geçinmektir. Çok azdan olur, aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. Kanaatkâr olmak, emeği ile elde ettiğine razı olmak, başkasının malına kazancına göz dikmemek, kıskanmamaktır. Kanaatkâr olmamak, özellikle de kıskanmak ahilikten atılmayı getirir.
Depolama yapmamak; mal üreten, ticaret yapan gerek duyduğu mallar dâhil mal depolama yapamaz. Fiyat artışı yapmak, aşırı kazanç sağlamak için ve ahi kardeşinin üretimini engellemek amacıyla mal biriktiremez. Zaten arastaya gelen hammadde aynı meslek sahiplerine ustabaşı veya şeyh tarafından eşit olarak dağıtılır. Depolama (stokçuluk) ve karaborsa yapanlar ahilikten atılır.
Üretilen, satılan mala güvence vermek; ahilikte güven esastır. Üretilen mala, hizmete, satılan mala her türlü güvence verilir. Kusurlu, beğenilmeyen mal mutlaka geri alınır. Sanayi devriminden sonra Batıda tüketici ve işçi haklarının verilmesi için yoğun çaba harcama gerekmiştir. Bu hakların hâlâ tamamen verildiği de söylenemez. Ahilikte ise hem çalışanın hem de tüketicinin hakları fazlası ile verilmektedir.
Müşteri odaklı olmak; ahilikte temel hedef para kazanmak değil insanları memnun etmektir. Müşteri velinimettir. Ahi mal ve hizmet üretirken müşteriyi ve müşteri memnuniyetini esas alır. Üretim-tüketim ilişkisinde, bir malın ne kadar üretileceği müşterilerin gereksinimleri ve istekleri esas alınarak yapılır. Üretim kaliteye dayanır, müşteri memnuniyeti kalite, gereksinim ve isteklerin karşılanması iyi güzel davranışlarla sağlanır.
Ölçünlü-standart üretim yapmak; üretilen malın boyutları, ölçüleri, hangi malzemeler kullanılarak, ne miktarda yapılacağı, fiyatının ne olacağı önceden bellidir. Bunlar neredeyse her gün zaviyelerde konuşulur, kararlaştırılır. Ahi ürettiği, sattığı mal, yaptığı hizmet belirlenen ölçülere uygun değilse veya ölçüde tartıda hile yapıyorsa/yapmışsa yaptığı hataya göre ahilikten atılmaya giden cezalar verilir.
Lüks, israf ve aşırı tüketimi önlemek; üretim-tüketim ilişkisinde iki temel anlayış bulunur; gereksinimler ve istekler. Kişinin ve toplumun gereksinimleri sınırlıdır. Bireyin temel gereksinimleri, yeme-içme, barınma, toplumun ise sağlık, eğitim, güvenlik, ulaşım, iletişimdir. Elbette toplumun gereksinimleri aynı zamanda bireyin de gereksinimleridir. İsteklere gelince, istekler sonsuzdur. İhtirası, lüksü ve israfı beraberinde getirir. Karşılanması hem pahalı hem de güçtür. Ahilikte üretim toplumun temel ihtiyaçlarının giderilmesine yöneliktir. Üretim kâra yönelik değildir. Lüks ve aşırı üretim yapılmaz. Dar gelirlinin temel gereksinimleri esas alınarak üretim yapılır. Yemeni yapılırken zengin de fakirde aynı yemeniyi alır, kullanır. Üretim-tüketim zinciri her safhada denetlenir. Ayrıca lüks ve israf, gurur, kibir ahilikten atılmaya kadar götürür. Ahi kanaatkârdır.
Fiyat ayarlaması yapmak; üretim-tüketim ilişkisinde ahilik kâra yönelmez. Fiyat ayarlaması, malın, ürünün, hizmetin üretiminden önce fiyat belirlenir. Fiyatlar toplumun en alt kesiminin alım gücü dikkate alınarak yapılır. İsteyen istediği gibi fiyat belirleyemez. Toplumsal dengenin, düzenin ve uyumun sağlanması insanın huzurunu esas alır. Fiyatlar, üretim-tüketim ilişkileri hemen her zaman zaviyelerce belirlenir.
Gelir dağılımını dengelemek; ahilik, az kârlı ve çok insan çalıştırmaya dayalıdır. Geliri tabana yayma noktasında gelir paylaşımını esas alır. Çalışmadan kazanmayı, ederinden çok kazanmayı, aşırı kârı hedeflemez. Kârı ve kârlılığı değil faydayı, toplumsal dengenin, düzenin ve uyumun sağlanmasını, insanın huzurunu hedefler.
8.SORUMLULUK DEĞERLERİ
Kendinden, ailesinden sorumlu olmak; sorumluluk, insanın kendi davranışlarının, etki ve yetki alanına giren olayların, durumların sonuçlarını üstlenmesidir (Türkçe Sözlük, 2005). İnsan, bedeninden, aklından, bilincinden, ruhundan, kendinden, kendiliğinden, benliğinden, bildiklerinden, bilmediklerinden, duygulanımlarından, yaptıklarından, yapmadıklarından, söylediklerinden, söylemediklerinden, istediklerinden, istemediklerinden, geçmişinden hâlinden, geleceğinden sorumludur. Evrende sorumlu olan tek varlık insandır. İnsanın sorumluluğu da aklı başında olmaya bağlıdır. İnsanın birincil sorumluluğu vicdani sorumluluktur. Vicdan, iyiyi kötüden ayırma, adil, dürüst, ahlaklı, insani değerlere sahip olmayı içerir. Ahi, kendinden, kendi yapıp ettiğinden ailesinden en üst düzeyde sorumluluk duyar, sorumluluklarını yerine getirir.
Mesleğinden sorumlu olmak; ahi mesleği ile ilgili her tür sorumluğa sahiptir. Yaptığı işten, malzeme alışından, ürün ortaya çıkarmaya, satışa her aşamadan sorumludur. Zaviyede alınan kararlardan, ahiler arası ilişkilerden, çarşı, pazarın işleyişinden, üretilen maldan, hizmetten sorumludur.
Yanında çalışandan, yamağından, çırağından, kalfasından sorumlu olmak; ahilikte usta, kendinden olduğu kadar yanında çalışandan, yamaktan, çıraktan, kalfadan, onların mesleki eğitim, öğretim ve gelişimlerinden, gidişattan, maddi, manevi gereksinmelerinin karşılanmasından sorumludur. İşle ilgili yaptıkları hata ve yanlışların düzeltilmesinden de sorumludur.
Toplumdan sorumlu olmak; ahiliğin kuruluşu, esnaf ve sanatkârlığın oluşma ve gelişmesi kadar, toplumda düzenin, işleyişin sağlanması, kargaşanın önlenmesi, topluma dışardan gelecek saldırının önlenmesine yöneliktir. Toplumun sürekliliğinin sağlanmasında ahiliğin taşıdığı “toplumdan sorumlu olma” bilincinin var ve yüksek oluşunun yeri büyüktür. Bu sorumluluk aidiyet bilincinin hâlâ devam ediyor olması Türk toplumunun varoluş ve sürekliliğinin çok özel göstergesidir.
Fizik ve doğal çevreden sorumlu olmak; arastadan bedestene, hanlara dükkândan eve kadar yaşanılan yerlerin yerleşiminde doğayı korumak esastır. Temizlik, tertip, düzen kendine göredir. Yaşadığı, çalıştığı sokaktan, mahalleden, şehirden, bağdan, bahçeden ağaçtan, ormandan, canlı, cansız varlıklardan sorumludur. Ahilikte çevreden sorumlu olmak bilinci yüksektir.
SONUÇ
Ahilik değerleri insanın kendisini, kendiliğini, kişiliğini geliştirmede hâlâ önemli bir yere sahiptir. Kişilerarası ilişkilerin dengeli, uyumlu olmasında çok daha önemli olduğu görülür. Toplumun sürekliliğini, gelişmesini, kişilerin toplumla bütünleşmesini, aidiyet duygusunun pekiştirilmesini sağlamakta özel bir yere sahiptir. Toplum düzeninin devamı, kargaşanın giderilmesi, dış saldırıların önlenmesinde etkileri günümüzde de görülmektedir. Yardımlaşma, destek ve birlikte hareket etmede ahilik değerlerine hâlâ sahip olduğumuzun en güzel örneği 6 Şubat 2023 tarihindeki son depremde toplumun birlik içinde hareket etmesi gösterilebilir.
Bu makalede ahilik kavramı kısaca ele alındı. Asıl hedef ahiliğin değerlerini irdeleme ve ortak özelliklere göre değerlendirme oldu. Ahilik değerlerinin ortak özellikleri dikkate alınarak, sekiz ayrı başlık altında sıralandı. Ahilik değerlerinin günümüze yansıyan ve gereksinim duyulan hususları alt başlıklar şeklinde bir araya getirildi. Alt başlıkların her biri makale sınırları içinde açıklanmaya çalışıldı. Her bir alt başlık çok daha geniş anlatılabilir. Amacımız ahilik değerlerini bölmek ve ayrıştırmak olmadı. Daha kolay anlaşılabilir şekilde bütünlüklü olarak ifade etmek amaçlandı.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
AKDAĞ, Ö; KURTULUŞ, M. (2016). Ahilik ve Meslek Ahlakı. Konya, KTOKÜ.
ÇAĞATAY, N. (1981). Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, İkinci Baskı, Konya, SÜF Yayını.
ÇAĞATAY, N. (1990). Ahilik nedir? Ankara, KBAD Yayınları.
ÇAĞATAY, N. (2000). Ahlakla Sanatın Bütünleştiği Türk Kurumu Ahilik Nedir? Ankara,
TESK Yayını.
ÇOBAN, M. (2018). Değerler Eğitimi ve Ahilik İlkeleri. AEÜSBED. 4:1, Kırşehir, s.87-102.
EKİCİ, Y. (1989). Ahilik ve Meslek Eğitimi, İstanbul, MEB.
EKİCİ, Y. (2011). Ahilik, 11. Baskı, Ankara.
GÜLLÜLÜ, S. (1977). Ahi Birlikleri, İstanbul, Ötüken Yayınevi.
KALA, A. (2019). Anadolu Sanayi Devrimi, İstanbul, Kuveyt Türk Katılım Bankası Kültür
Yayınları.
KAYA, U. (2013). Değerler Eğitiminde Bir Meslek Teşkilatı Ahilik, Değerler Eğitimi Dergisi,
11:26, s.41-69
KAZICI, Z. (1988). “Ahilik”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, C.I, . s. 540-542
ÖZATA, M, ŞENER, E. (2019). Esnaf ve Sanatkarların Ahilik Değerlerine Sahip Olma
Durumlarının Bazı Değişkenler Açısından Belirlenmesi: Kırşehir Örneği, BER Jurnal, 10:(4), s.945-958
ÖZDEMİR, A. (2013). Ahilik, Ahilik Teşkilatı ve Konya’daki İzler, Konya, KTO İpek Yolu
Konya Kitabı XIV.
SOYKUT, R. (1971). Orta Yol Ahilik. Ankara, TESK Yayını.
TÜRKÇE SÖZLÜK, (2005), Ankara, Türk Dil Kurumu Yayını.
-----(1996). I. Uluslararası Ahilik Kültürü Sempozyum Bildirileri, Ankara, KBY.
-----(1999). II. Uluslararası Ahilik Kültürü Sempozyumu Bildirileri, Ankara, KBY.
-----(2007). II. Ahi Evran-ı Veli ve Ahilik Araştırmaları Sempozyumu Bildiriler, Ankara.