HaftanınÇok Okunanları
Emrah Yılmaz 1
FEYZA TUĞÇE FIRAT 2
KEMAL BOZOK 3
ZEHRA TAŞDEMİR 4
HİDAYET ORUÇOV 5
NIKA ZHOLDOSHEVA 6
Ayşe Solmaz 7
Ahmet Doğan, seksenli yılların ikinci yarısından itibaren Ankara’daki birçok üniversiteli gence ağabeylik yaptı. Türk Ocağı Ankara şubesinin müdavimleri olan bu gençlerin hayatlarına dokundu. Ona ait olan Ecdat Kitapevi hem bu gençlerin hem de o dönemdeki üniversite hocalarının, bürokratların, şair ve yazarların buluştuğu ikinci bir ocak oldu. Yakup Ömeroğlu, Ahmet ağabeye çok değer verirdi hatta Facebook’ta Ahmet Doğan Dostları Grubu adında bir sayfa açmıştı. Osman Çeviksoy, Kardeş Kalemler dergisinin Yakup Ömeroğlu anısına çıkan bu özel sayısında onunla bir mülakat yapmamı istediğinde çok mutlu oldum. Ahmet ağabeyin dostlarıyla buluştuğu simitçide buluşup aşağıdaki görüşmeyi yaptık.
Ahmet Ağabey bu görüşmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Ağabeylik yaptığın gençlerden biri de Yakup Ömeroğlu’ydu. Onu ne zaman, nerede tanıdın?
1986 yılında Ziraat Fakültesinin, Veterinerlik Fakültesinin hocaları tarafından Türk Ocakları tekrar açıldığında buraya ilk gelen üniversiteli öğrenciler bu bölümlerdendi. Bu vesileyle kendisini tanıdım.
Ona dair o yıllardaki ilk izlenimin nasıldı?
Keçiören'de baba evine de çok gittik birlikte. Annesi ve babasına karşı çok saygılıydı. Zaten çok gani gönüllü insanlardı, Yakup da onların üzerine toz kondurmazdı.
Akademik çalışmalar yapabilecek, gelecek vadeden, idealist bir gençti. Türk Ocağında konferanslar düzenleniyordu. Gençlere fırsat tanımak, gelişimlerine katkıda bulunmak için ayda bir gencin konferans vermesi planlandı. İlk konferansa Yakup hazırlanmış ve başarılı bir şekilde Yunus Emre’yi anlatmıştı.
Yakup Ömeroğlu’nun Türk dünyasıyla irtibatı nasıl başladı?
Mezuniyetinden sonra kadrosu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesindeydi ama doktorasını yapmak için Ankara’ya gelmişti. Bu yıllarda Türk Ocakları Genel Merkezi bünyesinde düzenlenmeye başlayan Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’na başkanlık etti. Böylece o yıllarda Türk dünyasıyla ilgili çalışmalarına başladı. Ben Türkiye’dekilere bir de Ohri’de olana katılmıştım. Çok güzel organize etti.
Bu kurultaylara katılım gittikçe daha genişledi, aşağı yukarı otuz sekiz otuz dokuz Türk bölgesinden katılım oluyordu. Bağımsız devletlerin yanı sıra daha küçük Türk topluluklarından mesela Finlandiya Fin-Ugor, Irak Türkmeneli, Suriye, İran Türklerinden de katılımcılar olmuştu. Gençler komisyonlarda farklı konuları görüşüyorlar sonra ortak bir bildiri yayınlıyorlardı. Aslında o günün gençleri bugünün yetişkinleri olarak bir Türk birliğinin temelini oluşturdular. Bu gençlerden birçoğu daha sonra ülkelerinde öğretim görevlisi, kültür bakanlığı gibi görevlerde bulundu. Yakup’un Türk dünyasındaki çevresinin temelleri bu kurultaylarda atıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesindeki görevi vasıtasıyla da Türk dünyası gençleriyle yakın irtibatı oldu. Bu dönemde Türk lehçeleri alanında da kendini geliştirdi.
Avrasya Yazarlar Birliğini kurduğu süreçte görüştünüz mü?
Avrasya Yazarlar Birliğini kurma düşüncesi olduğu zaman bana da danıştı. Benim tavsiyem, siyasetten uzak durmasıydı. Kendi duruşundan taviz vermedi ve çalışmalarını siyasete bulaştırmadan yürütmeyi başardı. Kendisinin siyasilerle irtibatı, devlet kurumlarıyla bağlantılar kurmak amacıyla Türk dünyasıyla ilgili çalışmaları yürütebilmek noktasındadır. Avrasya Yazarlar Birliği hiçbir siyasi partiyle bağlantılı olmamıştır.
Onun Türk dünyası üzerine yaptığı çalışmaları nasıl değerlendiriyorsun?
Bu çalışmaları akademik hayatının önüne geçti. Akademik kariyeri üzerine devam etseydi bu işleri yapamazdı. O, Türk dünyasının kültürel birliği yolunda gayret gösterdi. Bu sahada zaman zaman yapılan başka çalışmalar oldu ama onun gibi başarılı olan çıkmadı. Yakup bu işi sıfırdan alıp bu seviyeye getirdi. Çok güzel çalışmaları oldu.
Görüşmeyi kabul edip anlattıkların için çok teşekkür ederim. Yakup Ömeroğlu ile ilgili son olarak ne söylemek istersin?
“Selam, selamların en güzeliyle selam.” diye başlayan “Sizin gönül pencereniz her zaman dostluğa, sevgiye açık kalsın.” diye biten radyo ve televizyon programları gönlümüze dokundu. Programlardan sonra arar tebrik ederdim. Vefatı on üç ülkede haber olmuş. Bu az şey değil. Suya yazı yazmadı. Yaptıkları iz bıraktı. Allah, rahmeti ve merhametiyle muamele eder inşallah.