HaftanınÇok Okunanları
TANER GÜÇLÜTÜRK 1
COŞKUN HALiLOĞLU 2
KEMAL BOZOK 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
AHMET KARTAL 6
Serdar Dağıstan 7
Sigara... Basit bir alışkanlık gibi başlamıştı Esra için. Ama zamanla evin havasına değil, ruhuna da işlemişti. Onunla bu yüzden defalarca tartıştık. Sesler yükseldi, kalpler kırıldı. Evde iki küçük kızımız vardı. Her kavga sonrası gözleriyle kaçacak yer arıyorlardı. O küçücük omuzlarına bizim kavgalarımızın ağırlığı biniyordu. En çok da bu acıtıyordu canımı.
O gün işten dönerken içimde ağır bir his vardı. Eve adımımı attığımda beni, o tanıdık, yakıcı koku karşılayınca içim burkuldu. Çocuklar, oyuncaklarını yere yaymış oyun oynuyordu. Ama o dumanın içinde… Esra yine sigarasını yakmış, oturuyordu. Göz göze geldik. Ne söylediysem, artık ulaşmıyordu ona. Sözlerim adeta duvara çarpıp geri dönüyordu.
Bir an çocuklara baktım. O dumana rağmen neşe içindeydiler. Tehlikeden habersiz masum halleriyle oyunlarına devam ediyorlardı. Ve ben, o an... Dayanamadım. “Yeter artık!” diye bağırdım. Yorgunluğum, öfkem, korkum bir anda döküldü ağzımdan. Söylediklerim söz değil, bir çığlık gibiydi. “Bitti!” diye haykırdım. “Daha fazla bu haline katlanamayacağım, bitti artık!”
Esra bir şey söylemeden yere yığıldı.
O an dünya durdu. Birkaç saniye içinde her şey silindi zihnimden. Sadece onun solgun yüzü kaldı geriye. Yanına koştum. “Ne oldu? Esra, ne olur gözlerini aç!” diye yalvarıyordum. Ellerimle omzunu sarsarken, içimde bir yere saplanan korku büyüyordu.
Titreyerek ambulansı aradım. Kızlar arkamda, birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı. O an onları kucağıma alıp komşunun kapısını yumrukladım. Kapıyı açar açmaz ağzımdan sadece şu döküldü: “Ablacım, çocukları alın... Esra bayıldı!” Sesim titriyordu.
Ambulansla hastaneye giderken Esra’nın elini tuttum. O eli sayısız kez tutmuştum ama ilk kez bu kadar soğuktu. Başımı ellerimin arasına alıp sustum. Korktuğum şeyle yüzleşmek istemiyordum: Onu kaybetmek.
Doktor uzun bir müdahalenin ardından beni odaya aldı. “Ne zamandır sigara içiyor?” diye sordu. Cevabını ben de bilmiyordum. Sanki onun sigara içmediği zaman hiç olmamış gibiydi. “Yıllardır.” dedim. “Çok uzun yılardır.”
Evet o hep sigara ve duman içindeydi. İçtikçe uzaklaşıyordu bizden. Doktor, kalp krizi geçirdiğini ve kısmi felç olduğunu söyledi. Yüzümdeki ifade dondu. Korkularım gerçeğe dönmüştü.
Ama hâlâ umut vardı.
O gece hastanede kalamadım. Çocukları komşuda bırakmaya gönlüm razı gelmedi. Onlara annelerinin iyileşeceğini söyledim. Onlar da sessizce başlarını göğsüme yaslayıp sarıldılar. Hiçbir şey söylemediler. Sessizlik, binlerce kelimeye bedeldi o an.
Ertesi sabah kızlarla birlikte hastaneye gittik. Esra gözlerini açtı, bizi görünce ağlamaya başladı. Biz de... O hastane odasında sarıldık birbirimize. Kırık, yorgun, ama hâlâ bir bütün olarak.
“Ben size ne yaptım...” dedi Esra. Sesi çok kısıktı ama içindeki pişmanlık yankı gibiydi. “Sigaranın bana zarar verdiğini biliyordum ama size... Çocuklara… Bunu öğrenince içim parçalandı.”
Sonrası uzun bir iyileşme süreciydi. Esra evimize döndüğünde farklıydı. Artık kahvaltı sofralarına taze ekmek kokusu yayılıyordu. Evin havası değişmişti. Sabahlar sessiz değil, umut doluydu. Kızlar annelerinin boynuna sarılırken, ben de içimden her gün şükrediyordum. Eşim, sadece kendi sağlığıyla değil, bizim sağlığımızla da yakından ilgileniyordu. Ailecek tatile, kampa gidiyorduk. Sevgimiz son derece artmıştı, birbirimize kenetlenmiştik. Çocuklarımız da bize bakıp artık mutlu oluyorlardı.
Nihayet sürekli kontrollerin son ve en önemlisi kalmıştı. Doktor kontrolleri tamamladı. “Artık tehlike geçti.” dedi. En sonunda bu mutlu haberi almak, emeklerimizin, sevgimizin ve dualarımızın kabulüydü.
Ama yüzündeki felç kalıcıydı. Esra aynaya her baktığında bunu görüyor, ben her defasında onun gözlerine bakıp başka bir şey görüyordum: Hayatta kalmayı seçmiş bir anne, ailesi için savaşmış bir kadın.
Eksik kaldığımız yerlerde birbirimizi tamamlayarak yaşamayı öğrendik. Direnmememiz ve sevgimiz en zor anda bile bizi bir arada tutmuştu. Artık bu evde her sabah bir mucize gibi başlıyordu.
(Avrasya Yazarlar Birliği Balkanlar Çevrim İçi Hikâye Atölyesi, Nisan 2025)