HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Süleyman Abdulla 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
ERKUT DİNÇ 6
İdris Özler 7
Alaş aydını.
1917’de “Kazak” ve “Sarıarka”
gazetelerinde Bütün
Rusya Kurultay Meclisi’nde
Kazak Türkleri adına konuşmaya
layık 43 kişinin adının
geçtiği bir mektup yayınlanır
(Deputtattar 1917). Alaş lideri
Alihan Bükeyhan’ın bizzat
kendisinin isimleri sıraladığı
devletin temelini atacak
meclise uygun grupta Seydazim
de yer alır. Mektubun
metninde Ahmet Baytursınulı
ve Mirjakıp Duvlatulı’ndan
sonra üçüncü sırada S.Kadırbay adı geçmektedir.
“Kır Balası”nın özellikle güvendiği
Seydazim Kadırbayulı kimdir? Alaş tarihinde
Seydazim Kadırbayulı nasıl bir yere sahiptir?
Onun yaşadığı hayatı bize hangi sırları anlatmaktadır?
Seydazim Kadırbayulı, Kazak halkının henüz
bilmediği bir isimdir. Ancak tarih açısından
bakacak olursak Alaş için çok büyük işler
başarmış değerli bir insandır. Alaş ordusunun
oluşumuna katılan bir millet evladıdır.
Kazak hukuk alanını oluşturmak için katkıda
bulunan eşsiz bir uzmandır.
Cesaretinin sınandığı zor bir
dönemde ülkesi için zorluklara
katlanmış bir adamdır.
“Alaş davasında” hüküm giyen
ve Voronej’e sürgüne
gönderilen bir vatandaştır.
Yabancı bir ülkede, yabancı
bir toprakta önce gazi olan
bir şehittir.
Kargaşalı dönemde tanınan
bir yiğit.
Seydazim zor dönemlerde
kendini tanıtmış bir adamdır.
Bir gayretkeş olarak ortaya çıkışı, 1916 isyanlarıyla
aynı zamana denk gelmiştir. “25 Haziran”
kararnamesinden dolayı Kazaklar arasından
işçi alımı nedeniyle ülke tam bir kaosa
sürüklenmişti. Her yerde insanlar ayaklanmıştı
ve bir kargaşa söz konusuydu. Bütün bir
ulus boyun eğmek ile direnmek arasında kalmıştı.
Bu zorlu sorunlarla karşı karşıya gelen,
Alihan Bökeyhan başta olmak üzere önderler,
halkı kararnameye uymaya çağırmıştı. Alaş
yolunda ileriyi görebilen bilgili vatandaşlar
bu görevi üstlenmişlerdi. Bu grubun başında
Seydazim de vardı. Otuz yaşına gelmiş bir
karakterin gayretkeşlik yolunda zirveleştirildiği
yapıcı ve eleştirici bir dönemdi bu dönem.
Kararnamenin açıklandığı günden itibaren
kaos ve kargaşa artmış, günler geçtikçe ülke
içindeki protestolar ve muhalefet yoğunlaşmıştır.
İşçi alımı listesini yapan liderlerin öldürüldüğü
haberi rüzgar gibi yayılmış ve ülke
büyük bir paniğe kapılmıştı. Böyle zor günlerden
bir gün iki arkadaş Mirjakıp ve Seydazim,
Aktöbe’ye gitmek üzere Orınbor’dan
ayrılmıştı. Mirjakıp Duvlatulı bu konuyla ilgili
şunları söylemiştir: “Aktöbe şehrinde binlerce
Kazak toplanmış. Öteki taraftaki Irgız bölgesinden
ve bu taraftaki Ural bölgesinin komşu
bölgelerinden çok sayıda kişinin geldiğini
duyduk. Vali yardımcısı onları ziyaret edecekmiş.
Bunu öğrendikten sonra Seydazim
Kadırbayulı ve ben kasıtlı olarak Orınbor’dan
Aktöbe’ye gittik”. (Mirjakıp, 1926).
Mirjakıp ve Seydazim, kararnamenin yayınlanmasının
ardından üç hafta sonra, yani 16
Temmuz’da Aktöbe’ye 15-20 kilometre uzaklıkta
bir yerde halkla baş başa görüşür. Heyecanlı,
kızgın ve öfkeli birçok insanla konuşmak
zordur. Ancak kardeşinin kanını boşuna
dökmemeyi görev bilen vatandaşlar bu görevi
yerine getireceklerdir. Mirjakıp bu olaylarla
ilgili şunları söyler: “İnsanlar bir tepenin başında
toplandı. Şehirde toplanan insanlardan
geriye hiçbir şey kalmamıştı. Bu grupta valileri,
mollaları, o zamanın Kazak soyluları ve
yeni eğitim görmüş olanları da mevcuttu. Çok
kargaşa dolu bir gruptu. Kim ne söyleneceğini
ve söyleyeceğini bekliyordu... Kararnameye
uyma duyurusunu kimse dinlemeyecekti.
Bu kelimeyi söylemek bile zordu. Sonrasında,
Orınbor’dan halkın buluşma yerine düşüncelerimizi
söylemeye geldiğimiz için sessiz
kalamadık. Çünkü halk böyle devam ederse
direnmenin büyük zarar getireceğini biliyorduk”
(Mirjakıp, 1926).
“Uymak” kelimesinin yararını ve zararını anlayamadığı,
anlamaya çalışsa bile uzun yıllar
çarın zalim politikasının eziyetine ve soğukluğuna
alışamadığı için mızrak ve baltayla silahlanan
gruplar çarın top ve tüfeklerle silahlanan
askerine karşı savaşa girişir. Özellikle
Jetisu, Torgay vilayetlerinde ceza timi isyancıları
acımasızca ezer ve öldürür.
Aralık 1916’da “Kazak” gazetesi Ahmet Baytursınulı,
Mirjakıp Duvlatulı ve Seydazim Kadırbay’ın
ortaklaşa imzaladığı bir çağrı yayınlanır
(Baytursınulı, vd. 1916). “Torgay ve Irgız
vilayeti halkına dair” diye gösterilen çağrıdan
siyasetin sırrının farkında olan ve arka planını
anlayan vatandaşların şefkatli dileklerini
anlamamak mümkün değildi. “Biz, bu mektubun
yazarları, sizin çocuklarınız, akrabalarınızız;
size gönülden canımız acımaktadır.
Anne babamız, akrabalarımız size dâhildir.
Biz Kazak çocuklarıyız, kanlarına dokunuyor,
ruhları acıyor diyorsanız, o zaman dinleyin:
kan dökmeyin, direnmeyin! Askere alınacak
gençler, milleti korumak amacıyla evdeki
dede ve ninelerimizin, çoluk çocuğumuzun
kurbanı olmasın! Bizi Rusça okuyan, Ruslar
arasında yürüyen, bizim durumumuzdan anlamayanlar
diye düşünenler, bizi Tanrı’ya ve
atalarımızın ruhuna teslim edin! ... Hala bu
ülkenin çocukları diyorsanız, bizim en son,
çok zor durumda aklımızı dinleyin! Sonunda
pişman olmanın bir anlamı yok. Ölüler
dirilmeyecek, ölüler geri gelmeyecek.” Çaresizce,
Tanrı ve atalarımızın affına sığınarak
seslenen bu yiğitlerin yakarışında, Ahmet’in,
Mirjakıp’ın ve Seydazim’in kanayan yüreği,
acı hıçkırıkları, dürüst evlat ağlayışları keskin
bir şekilde duyulur. Kuşkusuz, bu kargaşanın
temel nedenlerini açıklayan ve sonuçlardan
tam olarak farkında olan bu gibi olaylardan ve
haberlerinden duyurular, gazeteler ve grup
toplantılarında az bahsedilmemiştir. Alaşçıların
ilk andan itibaren görüşleri ve hareketleri
bu yönde gelişmiştir. Hiç eksik bırakılmayan
hareketler belli bir sonuca da ulaşabilmiştir.
Neticede Çar’ın ateşli silahlarından birçok
köy kurtulabilmiştir. Onlar da çağrıya uyarak,
destekleyerek bütün bir ulusu sakinleştirmeye
çalışmışlardır. Bu tür mektuplardan biri, Torgay
vilayetinin 1.Navrızım’ın bölgesi aksakallarından
gelmiştir. Seydazim’in babası Kulmagambet
Kadırbayulı başta olmak üzere 9
kişinin imzaladığı yazıda, köyün aksakalları şu
nasihatlerde bulunmaktadır: “Bizim Torgay
vilayeti 25 Haziran kararnamesine uymayıp,
çağrılan yerlere çocuklarını getirmedikleri
için, biz, aşağıda imzası bulunanlar, 1.Navrızım
bölgesinin Kazakları başta olmak üzere
Akmola bölgesi topraklarından dönerek
zahmetli bir şekilde gençlerimizi Kostanay’a
getirdik ve onları kabul yerine teslim ettik.
Getirdiğimiz 40 kişiden 15’i listeye dâhil edildi.
Geride kalan bütün millete söyleyeceklerimiz,
Çarın yönetiminden kaçamazsınız, boşuna
direnmeyi bırakın ve kararnameyi yerine
getirmeye çalışın. Biz öz çocuklarımızı teslim
ettik (Torğay.. 1916).
Mektubun sonuna cepheye gönderilen 15
kişiden biri Amirjan Kadırbayev’in kısa bir
notu da eklenmiştir. “Torgay vilayeti, 1. Navrızım
bölgesinden alınan yiğitler 19 Aralık’ta
Kostanay’dan ayrıldık ve Poetaev istasyonuna
vardık. Buradan nereye gönderileceği bilinmiyor.
Ülkemiz Çarın fermanından korktuğu
ve davet edildikleri yerlere gelmedikleri için
atalarımız onları Kostanay şehrine getirdiler.
Herhangi bir baskı altında değiliz, güven
içinde geliyoruz.”
Çarın 1916’daki tüm Kazak bozkırını yakacak
odunlar misali vuran emri, Kadırbay ailesini
de olduğu gibi bırakmamıştır. Ancak köyün
yaşlısı Kulmagambet de, oğlu Seydazim ve
aile üyesi Amirjan da ülkenin zor günlerinde
halkın bütünlüğü için cesaretlerini gösterebilmişlerdir.
Düşmanın iftirası ve itirazlarından
etrafını, akrabalarını koruyabilmişler, gereksiz
kan dökülmesini ve zamansız ölümleri
engellemişlerdir.
Şimdiki tarih, Alaş liderlerinin “uymak” gerek
demelerinin doğru bir varsayım olduğunu
kanıtlamıştır. Bilhassa Jetisu’daki isyanın
sona ermesi acımasız eziyetlere yol açmış,
Kazak-Kırgız halkı anavatanlarını, atalarını
terk ederek Çin’e kaçmak zorunda kalmıştır.
Yalnızca Jetisu bölgesinde “94 Kazak ve Kırgız
köyü tahrip edilmiş, 5373 ev ateşe verilmiş;
1905 kişi ölmüş, 684 kişi yaralanmış; 1105 kişi
tutuklanmış ve Jetisu nüfusunun dörtte biri,
yani 300 bin kişi Çin’e kaçmıştır” (Koygeldiev
2008: 257).
Lviv yönetimindeki Tüm Rusya Zemskiy Teşkilatı
aracılığıyla başta halkı “uymaya” teşvik
eden Alihan Bökeyhan liderliğindeki Alaşçılar
olmak üzere diğer ilgililer cephedeki gençlerin
barınma, beslenme ve yaşam koşullarının
iyileştirilmesiyle ilgilenmiştir. Onlara baştan
sona kadar rehberlik etmiştir. “Yiğitlere sahip
çıkmalıyız” diyen Alihan Bökeyhan’ın davetini
kabul eden Mirjakıp Duvlatulı, Mırzagazi Esbolulı,
Aspandiyar Kenje, Bilal Suley, Fayzolla
Galımjan, Eldes Omar, Gazımbek Birimjan,
Kayretdin Bolganbay, İmam Alimbek, Ahmet
Barjaksı, Teljan Şonanulı, Tamimdar Sapa,
Beyahmet Sarsen, Nazir Törekul, Mukiş Boştay,
Tel Jamanmurın, Şahmardan Kapsalam,
Musa Seydali, Ahmet Baykora, Şavhat Bekmuhamedulı,
Mırzahan Tolebay, Bazarbay
Mamedulı, Aisa Kiysık, Mukametkazı Şotay,
Hasen Bekentay ve diğer vatandaşlar askerlerle
ilgilenmeye gelmiştir. Bu grubun içinde
Ebubekir Aldiyar, Saduvakas Şalımbek (S.
Şalımbek askerleri tedavi ederken tifüsten ölmüş)
gibi doktorlar da vardı.
Askere işçi olarak alınmış Kazak oğulları bir
yıl bitmeden ülkelerine dönmeye başlarlar.
Gençler, Eylül 1916’dan alınır, ertesi yıl 5 Mayıs’ta
Geçici Hükümetin özel bir kararnamesi
ile iade edilirler. Ülkenin aydın ve eğitimli
insanlarının gerçek sevgisini hisseden, bilinç
ufkunu genişleten emekçiler, kendilerine verilmiş
paranın bir miktarını ayırarak okuldaki
öğrenciler yararına Alihan Bökeyhan adına
burs hazırlamaya karar verirler. Kapal ilçesinden
700 ve Aktöbe ilçesinden 94 adam
yaklaşık 2000 som toplar ve topladığı parayı
rehberleri aracılığıyla dönüş yolunda “Kazak”
yönetimine teslim eder. Bunu duyunca diğer
ülkelerin vatandaşları da bu kampanyaya katılır
ve devamını getirmeye başlar. Bu aynı
anda ilk zamanlarda ilerleyen Kazak halkının
örgütlü davranmaktan ne kadar fayda gördüğünün
de bir göstergesidir. Bununla birlikte
aynı yıl dar bir yerde başarıp geniş bir alanda
buluşan vatandaşların coşkusuyla “Erkin
dala” derneği kurulur. Seydazim Kadırbay,
Ahmet Baytursınulı ve Mirjakıp Duvlatulı ile
birlikte bu örgütün üyesi olur. 1916 ayaklanması,
Mirjakıp’ın dediği gibi, kimin kim olduğunu
göstermiş ve sever ile haini birbirinden
ayırmıştır.
Zamanın zorluklarını anlayan, sırların farkında
olan bir şahsiyet.
Seydazim, Geçici Hükümet ve Alaş orda
döneminde parlayan bir karakterdir. Bu dönemde
çeşitli siyasi ve sosyal işlerde aktif rol
alır ve yeteneğini arttırır. Seydazim Kadırbay,
Şubat devriminin ardından 2 Nisan’da Orın bor’da düzenlenen Torgay bölgesel Kazak
toplantısında kitlelerin güvenini kazanır ve
Moskova’da düzenlenen Müslüman toplantısına
4 kişiden biri olarak davet edilir. Aynı
ayın 20-28 Nisan tarihlerinde Orınbor’da,
Alihan Bökeyhan başkanlığındaki bir başka
önemli Torgay bölgesel Kazak-Rus ortak toplantısında
Tkachenko’nun Torgay bölgesel
yürütme komitesinin başkan yardımcısı olarak
kabul edilir. Bununla birlikte yürütme komitesinde
Ahmet Baytursınulı, Mirjakıp Duvlatulı,
Nısangalı Begimbetulı vardı. Torgay bölgesi
komiseri olarak A. Bökeyhan tarafından kabul
edilmesi, Alaşçıların Seydazim Kadırbay’a
büyük bir güveni olduğunu gösterir.
Kulmagambetulı, Kazak tarihinde önemli bir
olay olan, 2. Genel Kazak Konseyi sekreteri,
Alaş orda hükümetinin milletvekili, Tüm Rusya
Kurucu Konseyi milletvekili adayı olarak
seçilmiştir. 1918’de İç Savaş patlak verdiğinde
Torgay bölge askeri konseyinin bir üyesi
olarak Alaş ordusunun kurulmasına katılır.
Torgay bölgesinde Komuç1 temsilcisi olarak
çalışır.
Bir diğer önemli çağrı mektubu da her milletin
gelecek için mücadele ettiği bir dönemde
“Kazak” gazetesinde yayınlanmıştır.
Bu mektupta S. Kadırbay’ın da imzası atılır.
“Kazak halkına dair” başlıklı yazı, hükümet biçimini
belirleyecek olan Tüm Rusya Kurucu
Seçimi vesilesiyle nüfus ve mülkiyet sayımının
düzenlenmesi konusuna değinir. Nüfus sayımından
korkan ve raporu duyunca iç çeken
halka bunu anlatmak kolay değildir. “Kazak”
gazetesinin yayın kurulu A. Bökeyhan, A. Baytursınulı,
M. Duvlatulı, J. Janibekulı ile birlikte
S. Kadırbay, E. Ömerulı, E. Turmuhamed, N.
Begimbetulı’nın imzaladığı temyiz mektubunda
Alaşçılar birçok tartışmayı şu şekilde ele
alır: “Siz hayvanlarını gizleyip yanlış bir rapor
verirseniz, yarın Kurucu Meclis’te milletvekilleriniz
diğer insanlarla nasıl tartışacak? Kazaklara
çok toprak ver diyerek nasıl bir delil
getirebilir?... Hayvanlarınızı ve çiftçilerinizi
gizleyen yanlış bir rapor getirseler milletvekillerinizin
dili tutulmaz mı?... Kazaklar bunu
yapmazsa gelecek neslin gözyaşlarına bıra-
1 Komitet chleenov Vserossiyskogo Uchreditel’nogo
sobraniya / Tüm Rusya Kurucu Meclisi Üyeleri Kongresi.
kılacaktır. Geçen yıl 25 Haziran tarihli kararnamemizde
görüşümüzü dinlemeyenler çok
olmuştu. Onların “kazançlarına” şahitsiniz.
Orada da çok şeyi bilmiyorduk. Fakat çağın
niyetini gördük. Gelecekte de aynı olacak”
(Qazaq xalqına 1917). Devlete büyük bir katkıyı
kaybetmemek adına köylü ve hayvancılığın
doğru muhasebeleştirilmesinin önemini
yaygınlaştıran bu yazı, bir bilinç devrimine
neden olacak bir kıvılcım olmuştur. Devlet
kurma ve millet olma yolunda Alaş aydınları
çabalarını bırakmamışlardır. Ülke için önemli
konuşmalarda ve gerekli sözlerde adı her
zaman anılan, imzası liderlerin imzasının yanında
atılan Seydazim Kadırbay ise dönemin
sırlarını bilmiş ve eleştirileri kabul eden eşsiz
bir şahsiyet olmayı başarmıştır.
Büyüklerin yolunu izleyen bir oğul.
Seydazim, Kulmagambet’in dört oğlunun en
büyüğüdür. Onu üç küçük erkek kardeşi izlemiştir:
1889 doğumlu Seydahmet, 1901
doğumlu Askarbek ve küçük erkek kardeş
Meyrambek. Bu çocuklar arasında, büyüğünün
yolundan giden ve okumaya hevesli olan
Askarbek idi. Alaş yolunu birbirine bağlayan
bir bağlantı olarak erken fark edilen de odur.
“Kazak” gazetesinin “Kazak halkına dair” yaptığı
çağrıda güvenle okuyan bir genç olarak
Askarbek’in adını da anmıştı. Mektubun ek
bölümü “Torgay ve Irgız vilayetlerinden rapor
almayı gerekli gördük” diye başlar. Devamında
“bizim layık gördüklerimiz” diyerek
40 gencin isimlerini yazar. Seydazim’in küçük
kardeşi Askar da güvenilen öğrenciler arasındadır.
Mırzagazı Esbol, Bilal Suley, Karim
Toktabay, Ahmetsapa Jusup, İliyas Beymen,
Seyil Jiyenbay gibi Alaş’ın büyük oğulları ile
birlikte güven kazanan Askarbek Kulmagambetulı,
geleceğin parlak umutlardan biridir.
Fakat zaman milletin hayrına kucaklarını açamayacak
kadar dar ve sıkıntılıdır.
1929’da ağabeyi Seydazim tutuklandığında,
eğitimli bir oğlan ve ailenin destekçisi olan
Askarbek’e de “Batpakkara ayaklanmasına
katıldığı” şeklinde iftira atılır ve Karlag’ın Dolinka
hapishanesine hapsedilir. Geleceğin
belirsizliğini ve karanlık zamanların yol vermemesi
gerektiğini anlayan Seydazim hapishanede
bir yolunu bulur ve kardeşi Seydah met’e bir mektup gönderir. “Kardeşlerinizi
alıp yeni inşa edilen Karaganda’ya yerleşin,
madenlere inin işçi sınıfına katılın, soyadlarınızı
değiştirin. Ancak o zaman hayatta kalabilirsiniz”
diye yazar mektubunda. Küçük kardeşinin
Kadırbay ailesinin akıbetinden bahsettiğini
çok iyi anlayan Seydahmet, hemen
ailesini alıp Karaganda’ya taşınır. Oğlu Bakıtjan
ile birlikte madenci olarak bir madende
çalışmaya başlar. Sürgündeki Kadırbay soyundan
gelen nesillerin bundan sonraki hikayesi
Omarov adıyla devam eder. Hapisten
sağ salim dönen Askarbek ise 1937’de tekrar
halk düşmanı olarak tutuklanır ve 10 yıl sürgüne
gönderilir. 2. Dünya Savaşı’nda gönüllü
olarak savaşa katılır ve 1946’da sağ salim
döner. Bundan sonra 10 yıl yaşar ve 1956’da
gözlerini hayata yumar.
Ülkenin temelini atan.
Seydazim Kadırbay’ın adı, Kazak hukukunun
temellerinin atılması, ilk kanunların Kazak diline
çevrilmesi ve davaların açılmasıyla yakından
ilişkilidir. O, “Kazak Milletinin Hukuku”-
nu yazan Barlıbek Syrttanulı, Kazak kökenli
ilk Duma milletvekili, Alaşorda bakanı Ahmet
Birimjan, ilk hukuk uzmanı Jakup Akbay gibi
büyüklerin izinden giden aydınlardan bir tanesidir.
Bu gurupta Mustafa Şokay ve Janşa
Dosmuhamedulı ile birlikte Alaş hareketinin
önde gelen kişiliklerin arasında Seydazim Kadırbay’ın
adı da saygıyla anılmaktadır.
Seydazim Kadırbay’ın biyografisine bakacak
olursak kariyerinin doğrudan hukuk alanıyla
bağlantılı olduğunu görebiliriz. 1905’ten
çarlık hükümetinin yıkılışına kadar geçen 12
yılda Orınbor bölge mahkemesinde tercüman
ve sekreter olarak çalışır. 1917-1919’da
Alaş’ın devlet inşasına aktif olarak katılır. Seydazim
Kadırbay’ın kariyeri, Alaşçıların Sovyet
hükümeti ile uzlaşmaya vardığı ve bir devlet
kurmaya başladığı dönemde bile hukuk
alanının ötesine geçmemiştir. 1920-21’de
mahkeme konseyi üyesi ve 1921’den 1929’a
kadar Orınbor’daki Kazak SSC Hukuk Komiserliği’nin
yönetim kurulu üyesi ve adliye ve
mahkeme işlemleri departmanının başkanı
olarak çalışır. Kararnameler, Kanunlar, Yönetmelikleri
Kazak Türkçesine çevirir.
Seydazim’in kişiliği hakkında bir parça bilgi
“Ak Jol” gazetesinde bulunabilir. Adliye
memurlarının yetiştirilmesi üzerine yazılan
“Hukuk kursu açılacaktır” başlıklı yazıda Seydazim’in
adı Kazakça hukuk ilmi öğretebilecek
bir uzman olarak geçmektedir (Madiyar
1925). Yazar, “Kursun amacı mahkeme görevlilerini
geliştirmekse, aşırı maliyetlere göz
yummaktan ve Kazak gençliğine Kazakça öğretmekten
başka seçenek yok” diye yazar.
Bu fikrin hayata geçmesi için ön koşulların olduğunu
söylemeye devam eder: “Daha önce
aklıma gelen ikinci sorun, hukuk derslerinde
Kazakça öğretecek yeterli insan olmamasıydı.
Şimdi böyle düşünecek hiçbir neden yoktur.
Artık sadece Orınbor’da bile Kazakça hukuk
öğretebilen insanlar bulunmaktadır. İsimlerini
sayarsak, Boranbayulı Kanay, Ataniyazulı
Mırzagul, Bekmahanbetulı Şavkat, Nigmet
Nurmakulı, Birimjanulı Ahmet, Turlıhanulı Salimgerey,
Janaydarulı Seyilbek, Kadırbayulı
Seydazim. Yazarın isimlerini zikrettiği şahıslarla
ilgili olarak, “Çoğu yüksek hukuk ilmi
tahsil etmiştir. Bugün bile hukuk komiserliğinin
yüksek rütbeli memurlar, ilim ve irfanla
meşgul uzmanlar” diyerek değerlendirmesi
makalenin basıldığı tarih ile (15 Ocak 1925)
denk gelince yazının değeri daha çok artar.
Sadece Seydazim’in kişiliğini değil, Orınbor’da
çalışmış hukuk alanının önde gelen
uzmanlarını da sunarak kişi adlarının sayısını
ve kapsamını genişletmektedir. Bu makalenin
bir kaynak olarak önemi, ilk mahkeme uzmanlarının
eğitim ve gelişim sürecini bilgilendirmesi
bakımından da benzersizdir. Bu, aşağıdaki
metinden de anlaşılmaktadır: “Kurs 125
kişiliktir. Moskova bunun yüzde 70’ini bize,
yüzde 30’unu da Başkurdistan’a ayırmıştır. Bu
kurs yakında Orınbor’da açılacaktır. Hukuk
Komiserliği, Kazakistan’ın illerinden öğrencileri
kursa aşağıdaki sırayla davet eder. Semey
ilinden 13 kişi, Akmola ili - 10, Sırdarya - 10,
Jetisu - 8, Orınbor - 8, Aktöbe - 8, Ural - 8,
Kostanay - 7, Bökey - 6, Aday bölgesi - 4, Karakalpak
bölgesi - 4. Tümü - 88”.
Seydazim’in imzaladığı materyallerden biri de
“Enbekşil Kazak” yayınında yayınlanan “Rüzgar
doğru tarafa eser” (Kadirbayulı 1924) makalesidir.
Muhametjan Beysenulı’nın eleştirisine
cevap olarak yazdığı yazıya S. Kadırbay ve M. Baymenşeulı tarafından imzalanmıştır. Yazıyı
okuduktan sonra S. Kadırbay’ın söz konusu
yazıyı Kazakistan Hukuk Komiserliği başkanı
olarak yazdığı anlaşılabilir. Ayrıca bu makalede
de Kadırbayulı’nın Kazakistan’ın mahkeme
teşkilatı dairesinin başkanı olduğu bir gerçek
olarak tespit edilmiştir.
Basın sayfasında yer alan bu tür verileri gün
yüzüne çıkaracak olursak, Seydazim Kadırbay’ın
bir hukukçu olarak kişiliğini de tespit
etmiş oluruz. Şu anda mevcut olan bilgilere
göre, Kulmagambetulı bir takım kanunları bireysel
olarak bazılarını da ekip olarak tercüme
etmiştir. Ayrıca tercüme edilen kanunları
editör olarak redaksiyon ve düzeltmelerde
bulunmuştur. Bu da Seydazim’e bu alanda
büyük bir sorumluluk düştüğünü ispatlamaktadır.
Arşivlerde ve nadir el yazmalarında
bulunan en son veriler S. Kadırbay’ın 1929
yılına kadar aşağıdaki kanunların tercüme ve
editörlük işlerine katıldığını göstermektedir:
1. Ceza hukuku: Tüm değişikliklerle birlikte.
- 2. Baskı. /çev. S. Kadırbayullu. - Kızılorda:
Kazmembas, 1925. - 89 s.
2. Harçlar Kanunu (1 Haziran 1926’ya kadar
değişikliklerle) / Kazakçaya tercüme: Omarulı
E., Babasulı D., Duvlatulı M., Kadırbayulı S.,
Nuryımulı G. - Kızılorda: Kazmembas, 1926. s.
3. Arazi kanunu: (değişikliklerle birlikte) /Kazakçaya
tercüme: Omarulı Eldes. Düzenleyen
Kadırbayulı S. - Kızılorda, Taşkent: Kazmembas,
1927. - 82 s.
4. Rusya Cumhuriyeti’nin mahkûmların ıslahına
ilişkin kanunu /Çeviren: Baymenulı İlyas.
Çevirinin yöneticisi Kadırbayulı Seydazim’dir.
- eklemelerle düzeltilen 2. baskı, - Kızılorda:
Kazmembas, 1927. - 60 s.
5. Kann V. A. Tarla ve arazilerinin dengeli
dağılımı (soru cevap sırasına göre yazılmıştır)
Kazakistan Halk Komiserleri Konseyi Danışmanı
Kulımbetulı Uzakbay yoldaşın görüşü
dahil edilerek basılmıştır. Kazakçaya çeviren:
Nurımulı Gabbas. Çeviri Seydazim Kadırbayulı
tarafından düzenlendi. - Kızılorda: Kazmembas,
1927. -48 s.
6. Yeraltı madenleri, yolun konusu, veteriner
tüzüğü, kambiyo senedi, disiplin mahkemeleri
yolu, ara komiserler yolu / Kazakçaya çeviren:
Nurımulı Gabbas. Çeviri Seydazim Kadırbayulı
tarafından düzenlendi. - Kızılorda,
Taşkent: Kazmembas, 1927. - 120 s.
7. Ceza Hukuku: 1928 yılı 15 Mayıs’a kadar
değişiklerle birlikte / çev. S. Kadırbayullu. -
Kızılorda: Kazbas, 1928. - 63 s.
8. Evlilik, Aile ve Vesayet Yasası: 1928 1 Eylül’den
önce meydana gelen değişiklik ve eklemeler
ile/ Kazakça’ya çeviren A. Nurımulı.
Düzenleyen S. Kadırbayullu. - Kızılorda: Kazbas,
1928. - 58 s.
9. Mahkeme, tapu komisyonları ve yargı görevi
yapan diğer kurumlarda mahkeme harçları
ve özel daire harçları nasıl tahsil edilmektedir?
/ Kazakçaya çeviren Bürkitulı Kenjegul.
Çeviriyi düzenleyen: Seydazim Kadırbayulı.
Kızılorda: Kaz. Narkomzem, 1929. - 80 s.
Tercümanlığın uzmanı.
Seydazim’in edebî mirasında çeviri eserler
ayrı bir önem taşımaktadır. O, kanunları Kazakçaya
ilk çeviren tercümanlarından biri ve
onlara öncülük eden eşsiz bir uzmandır. Bu
nedenle onun hukuk alanına ilk kez kazandırdığı
isim ve kavramları incelemek önemlidir.
Hukuki terim ve isimlerle ilgili fikirleri hukukçuların
yetkinliğine bırakarak çevirinin dili ve
üslubu, çeviri becerileri üzerine biraz düşünebiliriz.
Bunun Seydazim’in mirasının tahlili,
hukukî görüşlerin açıklığa kavuşturulması,
tercüme kabiliyetinin tanınması sorununu
zenginleştireceğine inanıyoruz.
Seydazim’in çevirisini basında ilk yorumlayan
Mirjakıp Duvlatulı’dır. 1924’te “Ak jol” gazetesi,
Madiyar’ın “Suç nizamnamesi” (Madiyar
1924) başlıklı eleştirisini yayınlar. Yazar, “Yeni
kitap” başlığı altında yayınlanan materyalde,
“Suç nizamnamesi” ile Seydazim Kadırbay’ın
çevirdiği “Ceza Yasası”nı karşılaştırır. “Seydazim’in
kanunun manasını ve ruhunu iyi
anladığını ve tercüme edebileceğini Türkistanlıların
birçoğu bilir. “Ceza Yasası” 1923’te
Orınbor’da yayımlanmıştır. Şimdi bütün bunların
arkasından şu “Suç nizamnamesi” çıkar.
Bu çeviriyi Seydazim’in kitabıyla karşılaştırmak
gerekir ve ancak Seydazim’inki bundan daha gükötüyse
bastırılmalıdır. Ne kadar para ne kadar
kâğıt ne kadar iş boşa gidiyor” diyerek yazar,
düşük kaliteli çeviri ve boşa harcanan paralardan
yakınır. Aşağıda Mirjakıp’ın eleştirdiği
“Suç nizamnamesi” ile Seydazim’in çevirdiği
venliğini ve toplum düzenini koruyan kuralların
ihlali” olarak tercüme edilmiştir. “Kamu
güvenliği” ve “başkentin güvenliği” kavramlarının
tamamen farklı kavramlar olduğu düşünüldüğünde,
önceki çevirinin tatmin edici
olmadığı açıktır.
2. Kavram, Seyyadizm çevirilerinde açık ve
doğru bir şekilde sunulmuştur. Belirsiz kavramlar
yoktur. Örneğin, 166-171. maddelere
karşılık gelen bölümün başlığı Kulmagambetulı
tarafından “Kadın ve erkek arasındaki ilişkiye
ilişkin suçlar” olarak, “Suç” nizamname-
“Ceza Yasası”nın içeriğini karşılaştıralım.
Tüm Kanunlar koleksiyonunu değil de sadece
bu içeriği karşılaştırsak bile, Seydazim’in
çeviri becerilerine ilişkin aşağıdaki sonuçlar
çıkarılabilir:
Madde | “Ceza Yasası”nın içeriği | “Suç nizamnamesinin” içeriği |
1-4 | Ceza yasasının sınırlandırılması | “Suç” nizamnamesinin uygulanmasına ilişkin izlekler. |
5-23 | Cezanın genel temeli | Cezanın başlatılması için genel prosedürler |
24-31 | Ceza miktarının belirlenmesi | Ceza miktarının belirlenmesi |
32-50 | Cezayı ve toplum sakinliğini korumaya yönelik önlemlerin kaynağı ve türü | Ceza türleri, diğerbaşkenti koruma önlemleri |
51-56 | Ceza çekmenin sırası | Cezayı çekmekiçin prosedürler |
özel bir bölüm Devlete karşısuçlar | Yerli (kasıtlı, özel) bölümü. Devlete yapılan zulümler | |
57-73 | Devrim ileilgili suçlar hakkında | Değişime karşı işlenen zulümler |
74-104 | Ülkeye karşısuçlar | İktidar düzenine karşı işlenen zulümler hakkında |
105-118 | Hizmet olarak suçlar | Görev sırasındaki zulümler |
119-125 | Din işlerini devlet işlerinden ayıran kuralların ihlali | Din işlerini devletişlerinden ayıran kuralların ihlali |
126-141 | Çiftlik suçlar | Çiftlik vahşeti |
Kişinin yaşamına, sağlığına, özgürlüğüne ve insanlığına karşı suçlar | Bir kişinin yaşamına, sağlığına, özgürlüğüne ve ahlakına yönelik zulümler | |
142-148 | Cinayet | Öldürme |
149-162 | Kişinin vücudunu yaralamak ve kişiye karşı güç kullanmak | Bedeni yaralamak ve bir kişiyizorlamak |
163-165 | Risk altındabırakmak | Risk altındabırakmak |
166-171 | Kadın ve erkek arasındaki ilişkiye ilişkin suçlar | Şeriata gelmekleilgili zulümler |
172-179 | Birinin yaşamave insanlık sınırlarını aşmak | Bir kişinin yaşamını ve insanlığı yaralamak |
180-199 | Mülkiyet suçları | Mülkiyet zulümleri |
200-214 | Askeri suçlar | Askerlik sırasında yaşanan vahşet |
215-227 | Halk sağlığını ve kamugüvenliğini ve toplum düzenini koruyan düzenlemelerin ihlali | Halk sağlığını ve başkentin güvenliğini koruyan düzene karşı zulüm |
1. Seydazim’in çevirilerinin dili tanıdık ve anlaşılırdır.
Örneğin, “Suç” nizamnamesinde
bir kişiyi zorlamaktan bahsediyorsa, S. Kadırbay,
bunu bir kişiye karşı güç kullanmak olarak
yorumlar. Bununla birlikte son bölümün
başlığı “Suç” nizamnamesinde “Halk sağlığını
ve başkentin güvenliğini koruyan düzene
karşı zulüm” olarak adlandırır. Dürüst olmak
gerekirse, onu okuyan bir kişinin anlamadığı
takdirde (anlayabilse bile) anlamını bulması
pek olası değildir. Ayrıca “başkent” kelimesi
doğru kullanılmadığı için yanıltıcıdır. Aksine
“Ceza Yasası”nda “halk sağlığını ve kamu gükötüyse
bastırılmalıdır. Ne kadar para ne kadar
kâğıt ne kadar iş boşa gidiyor” diyerek yazar,
düşük kaliteli çeviri ve boşa harcanan paralardan
yakınır. Aşağıda Mirjakıp’ın eleştirdiği
“Suç nizamnamesi” ile Seydazim’in çevirdiği
venliğini ve toplum düzenini koruyan kuralların
ihlali” olarak tercüme edilmiştir. “Kamu
güvenliği” ve “başkentin güvenliği” kavramlarının
tamamen farklı kavramlar olduğu düşünüldüğünde,
önceki çevirinin tatmin edici
olmadığı açıktır.
2. Kavram, Seyyadizm çevirilerinde açık ve
doğru bir şekilde sunulmuştur. Belirsiz kavramlar
yoktur. Örneğin, 166-171. maddelere
karşılık gelen bölümün başlığı Kulmagambetulı
tarafından “Kadın ve erkek arasındaki ilişkiye
ilişkin suçlar” olarak, “Suç” nizamname sinde ise “Şeriata uymakla ilgili suçlar” olarak
çevrilmiştir. “Şeriata uymak” kelimesinin tam
anlamının ne olduğunu ve kelimenin kendisine
dayanarak hangi anlamı iletmek istediğini
bulmak zordur. Kanun böyle bir hatayı hoş
görmez.
3. Seydazim’in çevirilerinde dil temizdir.
“Suç” nizamnamesinde nizam ve name kelimelerinden
itibaren sayarsak “gayri”, “muvafık”,
“mahkeme”, “reis” gibi Arapça ve Farsça
oldukça fazla kelime vardır. Seydazim’in çevirileri
bu tür kusurlardan muaftır. Duvlatulı’nın
“Ceza Yasası” bizim için açık ama bu “Suç”
nizamnamesi garip, iğrenç, saçma, der. Nizamı
nizam olsun, namesi yol olsun demek istiyoruz.”
demesinin temelinde dil temizliğine
önem verdiğini anlarız.
Mirjakıp, “Yasa açık, net, dile aşina ve söz varlığı
oldukça Kazakça olmalıdır” diye vurgular.
Yukarıdaki örneklere bakarak ve aynı Kanun’un
iki tercümesini karşılaştırarak Seydazim
Kadırbay’ın tercümelerinin Duvlatulı’nın
beklentilerini karşıladığı kanaatine varmaktayız.
1926’da “Ceza Yasası” (RFSR.. 1926)
başlığı altında değişiklikler ve eklemelerle yeniden
basılan nüshanın yayınlandığını belirtmekte
fayda var. Anlıyoruz ki bu, Mirjakıp’ın
gündeme getirdiği soruna müspet bir çözüm
bulunması, Seydazim’in açtığı yolun büyük
bir cadde olarak devam etmesindendir...
Kaynakça
“Deputattar/Milletvekilleri”. Sarıarka. 6, 1917.
“Mirjakıp”. 1916. Eŋbekşi Kazak. 145, 1926.
A. Baytursınulı, M. Duvlatulı, S. Kadırbay, M. Tunganşin.
“Torgay ve Irgız yöresi halkına”. Kazak.
207, 1916.
“Torgay eyaleti”. Kazak. 210, 1916.
Koygeldiev M., Alaş hareketi. İlk cilt. Düzenlenmiş
ve eklenmiş ikinci baskı. - Almatı: Mektep yayınevi,
2008. - 480 sayfa, resimli.
“Kazak halkına”. Kazak. 234, 1917.
Madiyar. “Hukuk kursu açılacaktır”. Ak jol. 526,
1925.
Ş. Kadırbayullu, M. Baymenşeulı. “Rüzgar doğru
tarafa eser” sorusunun cevabı. Enbekşi Kazak.
237, 1924.
Madiyar. “Gaddarlık” nizamnamesi”. Ak jol. 436,
1924
RSFSR’nin “Ceza Hukuku”: 1926’dan 1 Mayıs’a
kadar, değişikliklerle birlikte. Yayıncı: Özbekistan
Hukuk Komiserliği’ne bağlı Hukuk Yayıncılık
Departmanı. Taşkent: Türkistan Devlet
Yayınevi, 1926. - 64 s.