“Âlem İçre Kimse Kalmaz, Ad Gezer”


 01 Eylül 2024

Olağanüstü karakteri, kendine has kişisel manevi dünyası, özgün sempatik görünüşü, edebiyata dair ilgi çekici bilimsel, teorik görüşleriyle Avrasya Yazarlar Birliği'nin Çevrimiçi Türkçe Kursu’nun ve Hikâye Atölyesi'nin katılımcılarının, bütün Türk dünyası yazarlarının ve şairlerinin, edebiyatçı ve tarihçi bilginlerinin, pek çok okuyucunun ve radyo dinleyicisinin  gönlünde büyük bir yere sahip olan Yakup Hocamızın ani vefatıyla hepimiz derinden yaralandık. Bu kayıp bütün Türk dünyası için büyük bir sarsıntı oldu. Böylesine güçlü sarsıntının kalbe saldığı acı hiç bitmiyor.

Çocukken yere düştüğümüzde büyüklerimiz, doğuştan kronik böbrek hastalığımla baş edemediğimde doktorlarımız 'Erkekler ağlamaz, erkek olur, dayanır' derdi. Ama, erkeklerin de dayanamayıp ağlayabilecek derdi oluyormuş bu dünyada. Yakup Hocamızı kaybetmek bizim için en büyük acılardan biriydi.  Bu acının şiddeti yüreğime sığmadı, gözlerim yaşlarla doldu. 'Erkekler ağlamaz' deseler de insan yüreğini burkan böyle bir acı erkekleri de zayıflatabiliyormuş. Gün geçtikçe Yakup Hocamıza olan özlemimiz daha çok artıyor. Onun varlığında geçmiş güzel günlerimiz hafızamızı kuşatıyor. Yakup Hocamızla yüz yüze tanışmasak da internette tanışıp konuştuğumuz harika günleri asla unutmayacağız. O bizim kalbimizde ömrümüzün sonuna kadar yaşayacaktır. Büyük Türkmen düşünürü Mahtumkulu Firaki’nin "Âlem içre kimse kalmaz, ad gezer" dediği gibi Yakup Hocamızın adı bütün Türk dünyasında sonsuza kadar gezer, ebediyen yaşar.

Türkmenistan halk yazarı Atamırat Atabayev'in Temmuz 2011'de "Diyar" dergisinin yedinci sayısında yayınlanan "Kardeşler buluşunca..." yazısını okuduğumda Yakup Hocamın ismine ilk kez rastladım. Atamurat Bey bu yazısında: "Türkiye'de bulunan Avrasya Yazarlar Birliği'nin "Kardeş Kalemler" dergisi de çok ilginç.  Bu Yazarlar Birliği, Türkmen edebiyatı da dâhil olmak üzere tüm Türk halklarının eserlerinin tanıtılması konusunda büyük çalışmalar yapıyormuş. Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu'nun toplantıda söylediklerini burada hatırlıyorum: "Elbasan atamız 960 yıl önce buraya gelmiş. Siz İstanbul'da kendinizi misafir olarak görüyorsanız ben de Ankara'dan geldim, dolayısıyla ben de misafirim. Hayır öyle değil, siz burada misafir değilsiniz, siz kendi ülkenizdesiniz".

Çok güzel ifade edilmiş sözler. “Biz, gerçekten de orada kendimizi kendi evimizde hissettik" şeklindeki satırları beni çok etkiledi. Bu satırlar ben de Avrasya Yazarlar Birliği'yle, Avrasya Yazarlar Birliği'nin "Kardeş Kalemler" dergisiyle ve Avrasya Yazarlar Birliği başkanı Yakup Ömeroğlu'yla tanışma isteğimi çok artırdı, yakından tanımak için büyük ilgi uyandırdı.

Ben o günlerde internetin şu andaki kadar gelişmiş olmamasından dolayı üzülüyordum. Çünkü, ben Temmuz 2011'de sağlık durumum nedeniyle Ankara'da Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi görüyordum. Keşke internet o zamanlar da bugün olduğu kadar erişilebilir olsaydı, ben hastanedeyken telefonumdan internete girerek, Avrasya Yazarlar Birliği, Avrasya Yazarlar Birliği'nin "Kardeş Kalemler" dergisi, Avrasya Yazarlar Birliği başkanı Yakup Ömeroğlu hakkında Türkmenistan'ın "Diyar" dergisinin 7 Temmuz 2011 sayısının "Kardeşler buluştuğunda..." yazısında yer alan bilgiyi bir ay önceden biliyor olurdum ve Yakup Hoca, Avrasya Yazarlar Birliği'nin üyeleri ve çalışanları ile Ankara'da görüşürdüm, selamlaşırdım, tanışırdım. Ama, bu bana nasip olmadı. Yakup Hoca'yla o vakit yüz yüze tanışmak, benim kısmetimde yoktu belki. Ancak, o vakitten 11 yıl sonra bana Yakup Hoca'yla yüz yüze olmasa da, çevrimiçi tanışmak, sohbet etmek nasip oldu.

Ben Temmuz 2022'de cep telefonumu yeniledim ve Facebook, Instagram, WhatsApp gibi sosyal medyalara girip Avrasya Yazarlar Birliği'nin hesabına, Yakup Hoca'nın hesabına ve Avrasya Yazarlar Birliği'nin üyelerinin hesabına arkadaşlık isteği gönderip, onları kendi hesabıma ekledim. Daha sonra sosyal medyadan Avrasya Yazarlar Birliği'nin Türk halklarının genç yazar ve şairleri için Çevrimiçi Türkçe Kursu düzenlediği haberini okudum ve bu kursa Türkmen-Sahralı yazar Maya Saparova'nın yardımıyla kabul edildim. Bundan sonra Yakup Hoca'yla internetten de olsa yakından tanışmak mümkün oldu.

Ben Yakup Hoca'dan "İki Çınar" kitabını okumak istediğim için, onun PDF’sini bana göndermesini rica ettim ve aldım. Bu kitaptaki tüm hikâyeleri baştan sona okudum. Hikâyeler beni çok etkiledi. Kitabın başında Yakup Ömeroğlu'nun hikâyelerinin Azerbaycan'da, Kazakistan'da, Kırgızistan'da, Özbekistan'da, İran'da ve Rusya'da, bu ülkelerin yerel dillerinde yayımlandığı söyleniyor. Gördüğüm kadarıyla Yakup Hoca'nın hikâyeleri Türk halkları arasında sadece Türkmenistan basınında Türkmen dilinde yayınlanmamış. Ben bundan sonra Türkçeyi daha iyi öğrenebilmek için hikâye çevirileri yapmaya başladım.

İlk çeviri çalışmamı Türk halklarının gençlerini bir araya getirerek çevrimiçi Türkçe kursunu düzenleyen Yakup Hocam'ın hikâyeleriyle başlatmaya karar verdim ve "İki Çınar" kitabından Türkmence'ye çevirdiğim 7 öykü, Türkmenistan'ın elektronik yayınlarında yayımlandı.

Yakup Hocam'ın öykülerinin yayınlandığı Türkmenistan'ın elektronik yayınlarının bağlantılarını kendisine her zaman gönderdim. Yakup Hocam bu bağlantıyı şahsi Facebook hesabında paylaşırdı.

Avrasya Yazarlar Birliği'nin Türk halklarının genç yazar ve şairlerine yönelik düzenlediği çevrimiçi Türkçe kursunun 1. aşamasını tamamladığımızda, Yakup Hocam da çevrimiçi kapanış törenine katılarak bir konuşma yaptı. O sırada Yakup Hocam, benim Türkmen diline çevirdiğim hikâyelerden bahsederek bana teşekkür etti ve bizim hepimize kendi ülkemizin ünlü yazarlarının eserlerini Türk diline, ünlü Türk yazarlarının eserlerini, kendi aramızda birbirimizin eserlerini öz ana dilimize tercüme etmemizi, kendi aramızda edebî ilişkiyi daha da güçlendirmemizi önermişti. Bu durum beni çok mutlu etti ve çeviri yapmaya her zamankinden daha fazla motive etti.

Daha sonra ben Türk diline ünlü Türkmen yazarı Aşırmet Garlı'nın "Cennet Kapısı Kapanmasın" ("Kardeş Kalemler" uluslararası dergisi №12.2023) öyküsünü, "Uğuldayan Altın Oklar" ("Göçebe" uluslararası dergisi №02.2024) öyküsünü, Celaleddin Menguberdi Hakkındaki "Dağların Kartalı, Bozkırın Kurdu" makalesini ve yazarın biyografisini ("Kardeş Kalemler" uluslararası dergisi №07.2024), Maysa Taycıkova'nın "Arkadaş Hediyesi" öyküsünü ("Kardeş Kalemler" uluslararası dergi №08.2024) tercüme ettim ve Türkiye'deki uluslararası edebiyat dergilerinde yayımlandı.

Bir gün Yakup Ömeroğlu'nun, Osman Çeviksoy'un, Nurhan Buhan'ın sosyal medyalarında Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Yıl Hikâye Atölyesini açtığı ve hikâye yazmaya hevesli gençleri memnuniyetle kabul ettiği, Nurhan Buhan'ın öğretmenlik yaptığı hakkında haber verildi. Ben o sırada Yakup Hocamızın, Osman Hocamızın, Nurhan Hocamızın şahsi Facebook hesaplarına beni Hikâye atölyesine kabul etmelerini isteyen bir yazı yazdım. Onlar bana Hikâye Atölyesi’nin sadece Türkiye sınırları içerisindeki hikâye yazmaya hevesli gençler için açılacağını söylediler. Ben yine de yazarlık atölyesine kabul edilmeyi isteyip, defalarca başvurdum. Ben yine aynı cevabı aldım. Ancak uzun bir aradan sonra Yakup Hocam'ın benim şahsi WhatsApp hesabıma 15. Yıl Hikâye Atölyesi’ne kabul edildiğimi ve ona katılabileceğimi belirten bir yazı yazması beni çok mutlu etmişti. Onun ardından Nurhan Hocam da şahsi WhatsApp hesabıma 15. Yıl Yazarlık Atölyesi’ne kabul edildiğimi ve ona katılabileceğimi belirten bir yazı yazdı. Böylece ben Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Yıl Hikâye Atölyesi’ne de katıldım. Yakup Hocam benim bu ricamı yerine getirmek için Avrasya Yazarlar Birliği'nin Hikâye Atölyesi’nde bütün Türk dünyasından hikâye yazmaya hevesli gençleri bir araya getirmiş.

Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Yıl Hikâye Atölyesi'nin ilk aşamasını tamamladığımızda Yakup Hocamızın, Osman Hocamızın, Ataman Hocamızın, Nurhan Hocamızın ve ünlü Türk yazarlarının katılımıyla Avrasya Yazarlar Birliği'nin 65. Mürekkebi Kurumadan toplantısı çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

 

Bu toplantıya katılanlar, Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Yıl Hikâye Atölyesi'nde eğitim alan 13 yazarın hikâyesini dinledi. Daha sonra Yakup Hocam bizimle sohbet etti ve bizi Avrasya Yazarlar Birliği'nin 65. Mürekkebi Kurumadan toplantısına katılan tüm katılımcılarla tek tek tanıştırmıştı. Bu toplantı hayatımızın en unutulmaz toplantılarından biri olmuştu. Yakup Hocamızın, Osman Hocamızın, Ataman Hocamızın, Nurhan Hocamızın çabalarıyla "Kardeş Kalemler" uluslararası dergisinin №04.2024 sayısı Avrasya Yazarlar Birliği'nin Hikâye Atölyesi'nin 15. yıl dönümüne ithaf edildi. Ben derginin bu sayısında iki yazımın yayınlanmasından mutluluk duyuyorum. Yakup Hocam ile Osman Hocamın TRT Avaz TV kanalının "Kültür, Sanat, Avaz" programında Avrasya Yazarlar Birliği'nin Hikâye Atölyesi’nin 15. yıl dönümü, bu dönemde yapılan çalışmalar, Avrasya Yazarlar Birliği Hikâye Atölyesi’nin Avrasya iklimindeki Türk halklarının sınırları içerisini kapsadığı hakkında bahsederek Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Hikâye Atölyesi’ne katılımcıların ülkelerinin adlarını, "Türkmenistan" diyerek benim de ülkemin adını söylediklerinde çok mutlu oldum.

Benim Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Yazı Atölyesi'ne katıldığımda Mahtumkulu hakkında Türkçe yazdığım eserlerim: "Mahlas" hikâyem "Kardeş Kalemler" uluslararası dergisinin №03.2024 sayısında, "Miras" hikâyem "Kardeş Kalemler" uluslararası dergisinin №04.2024 sayısında, "Anne Özlemi" hikâyem ise "Göçebe" uluslararası dergisinin №03.2024 sayısında yayımlandı. Mahtumkulu Firaki hakkında Türkçe yazdığım makalem "Göçebe" uluslararası dergisinin №02.2024 sayısında ve "Türkçem" uluslararası dergisinin №03.2024 sayısında yayımlandı. Benim Türkçe bir dergide yayınlanabilecek düzeyde makale ve öyküler yazabilmemde ilk olarak Avrasya Yazarlar Birliği'nin Türk halklarının genç yazar ve şairleri için çevrimiçi Türkçe kursunu ve 15. Öykü Atölyesi’nin kurucu Yakup Hocamızın hem de Osman Hocamızın, Ataman Hocamızın, Nurhan Hocamızın, Adem Hocamızın, Yusuf Hocamızın, Hamiyet Hocamızın gösterdikleri çabalar büyük önem taşımaktadır.

27 Ocak 2024'te Avrasya Yazarlar Birliği'nin Türk devletlerinin 18-35 yaş arası genç yazar ve şairleri için düzenlediği çevrimiçi Türkçe kursunun ikinci aşamasının açılışı gerçekleştirildi. Açılışta Yakup Hocamız katılımcıların her biriyle, benimle de sohbet etti ve bize başarılar diledi. Çevrimiçi Türkçe kursunun ikinci aşamasını 14 Temmuz 2024'te tamamladık. Yakup Hocamızın kursun kapanış toplantısına katılmasını hepimiz sabırsızlıkla bekliyorduk. Ama o katılmadı, sadece Yusuf Hocam ile Hamiyet Hocam katıldı. Yakup Hocamızın katılmamasının da bir nedeni varmış. O kanser hastalığına yakalanmış. Kimse bize bu konuda bir şey söylemedi. Biz bunu Yakup Hoca'nın ölümünden bir gün önce duyduk ve sanki üzerimize kaynar su dökülmüş gibi olduk.

Türkmenistan'ın iki ayda bir yayınlanan "Dünya Edebiyatı" dergisinin Haziran 2024 üçüncü sayısında benim Türkmen diline çevirdiğim Yakup Hocam'ın biyografisiyle birlikte "İki Çınar" öyküsü de yayımlandı. Ben bu derginin PDF’sini sosyal medya üzerinden Yakup Hocam'a gönderdim. O sırada Yakup Hocam bana: "Teşekkür edirim Toylı. Benim için çok güzel bir bayram hediyesi oldu" diye mesaj yazdı. Ben Yakup Hocam'ın bu sözlerine çok sevindim. Çünkü Yakup Hocamın "İki Çınar" hikâyesi Azerbaycan'da, Kazakistan'da, Kırgızistan'da, Özbekistan'da, İran'da ve Rusya'da bu ülkelerin medyalarında kendi dillerinde yayınlanmıştı, Türk halkları arasında sadece Türkmen basınında Türkmen dilinde yayınlanmamıştı. Yakup Hocamızın bu hikâyesinin "Dünya Edebiyatı" dergisinde benim çevirimle Türkmen dilinde yayınlanması beni çok mutlu etti. Yakup Hocam bunun için bana teşekkür etmesine rağmen Türkmenistan'ın "Dünya Edebiyatı" dergisinde yayınlanan "İki Çınar" adlı hikâyesinin PDF’sini ve internet bağlantısını kişisel Facebook hesabında paylaşmadı. Daha önce Türkmenistan'ın elektronik yayınlarında Türkmence yayınlanan hikâyelerinin internet bağlantısını gönderdiğimde kişisel Facebook hesabında paylaşırdı. Bu sefer neden kişisel Facebook hesabında paylaşmadığı kafamda soru işareti oluşturdu. Aklıma takılan ikinci soru işareti ise Yakup Hocam ile WhatsApp üzerinden en son iletişim kurduğumda ortaya çıkmıştı. Ben o zaman Yakup Hocamızdan Türkmenceden Türkçeye çevirdiğim makalemin "Kardeş kalemler" uluslararası dergisinin Temmuz ayındaki yedinci sayısında yayınlanması için rica etmiştim. Yakup Hocam o sırada tek kelimeyle: "Tamam, Toylı" diye yanıt vermişti. Onun bu cevabı kafamda yine bir soru işareti daha yarattı. Çünkü biz onunla daha önceler iletişim kurduğumuzda sanki yakın bir akrabasıyla konuşuyormuş gibi çok mükemmel bir saygıyla selam verirdi. Bu yüzden de Yakup Hoca'nın kendisine yazdığım mesaja tek kelimelik cevabı kafamda soru işareti yarattı. Aklıma takılan bu sorunun cevabını sevgili Hocamızın vefatından bir gün önce öğrenmiştim. Meğer, Yakup Hocamız hastanede kanserle mücadele ediyormuş. Bu haberi çok geç öğrendim. Ben doğuştan kronik böbrek hastalığım nedeniyle Ağustos ayında neredeyse bir hafta on gün boyunca sosyal medya hesaplarıma giriş yapamadım.15 Ağustos akşamı kişisel Facebook hesabıma girdiğimde insanlar Yakup Hocamızın sağ salim iyileşmesi için yürekten dua ederek yazı yazıyordu. Ben bu yazıları okuduğumda, bu yazıları gözlerimle gördüğüme inanamadım.

Hemen internetten Ataman Hoca'ma mesaj yazıp, Yakup Hoca'mızın durumunu sordum. O: "Maalesef  Toylı Yakup Hocam hastanede yoğun bakımda. Kanser tedavisi görüyor" diye yazı yazmıştı.  Bu yazıyı okuyunca sanki üzerime kaynar su dökülmüş gibi dona kaldım. O gün gece boyu Yakup Hoca'nın sağlığına kavuşması için Yüce Allah'a dua ettim. Ama Yakup Hoca'mızı Yüce Tanrı yanında istedi herhalde. Ertesi gün sabah Nurhan Hocamız Avrasya Yazarlar Birliği'nin 15. Yıl Hikâye Atölyesi'nin Whatsapp sayfasında: "Arkadaşlar, Yakup Hocamız Hak'ın rahmetine kavuşmuştur. Bütün Türk dünyasının başı sağ olsun" diye yazmıştı. Bu yazıyı okur okumaz bütün vücudum sarsıldı. Ama, kan ağlayıp ne kadar çok üzülsek de yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Bizi yaratan Allah. Allah istediği zaman kendi yarattıklarından birini geri alır. Bu doğanın değişmez bir kanunudur. Dolayısıyla yapabileceğimiz tek şey Avrasya Yazarlar Birliği tüm Türk dünyasının yazarları, şairleri ve edebiyatçılarıyla hep birlikte Yakup Hocamızın yolundan ilerleyip onun ruhunu şad etmektir. Yakup Hoca Üstadımızın yolundan giderek, onun ruhunu şad edecek dostlarının varlığı için Allaha şükürler olsun! 

Avrasya Yazarlar Birliği'nin yeni başkanı Ufuk Tuzman'ın "Üyelerimizin çabaları, okurlarımızın destekleriyle bugünlere gelen AYB, bundan sonra da Türk dünyasına aynı şekilde hizmet etmeye devam edecektir. Kurucumuz Yakup Ömeroğlu'nun başkanlığında yükselen AYB'yi, daha ilerilere birlikte taşıyacağız. AYB, ilk günden beri geliştirerek, çeşitlendirerek devam ettirdiği faaliyetlerine aynı heyecanla, aynı kararlılıkla, aynı çizgide devam edecektir. Avrasya Yazarlar Birliğimiz gönlü Türk dünyası sevgisiyle dolu herkese açıktır" şeklindeki ifadesi de beni çok mutlu etti. Yakup Hocama bir kez daha Allah’tan rahmet dilerken, Avrasya Yazarlar Birliği'nin yeni Yönetim Kuruluna da işlerinde başarılar dilerim!

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 213. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 213. Sayı