Arslanlardan Biri: Seydazim


 01 Haziran 2023



1929 ve 1937 yılları arasındaki
Stalinist düşünce yüzünden
kovulan ve sürülenlerin
kurbanlarını anmak, adlarını
unutmamak için ülkemizde
sonraki bir iki yıl içinde çok
sayıda çiftçi susturuldu. Günahsız
olduğu halde cezalandırılanların
dürüst bir şekilde
isimlerini ve itibarlarını geri
vermek ve onların soyundan
gelenlerin yaşam şartlarını iyileştirme
çareleri ele alınmıştır.
Bu bağlamda, özellikle Cumhuriyetçi
“Adalet” Tarihi Eğitimi
Topluluğu Başkanı akademisyen
Manaş Kozıbaev’in yürüttüğü örgütsel
çalışmalardan bahsedilmeye değer. Dahası,
Kozıbaev’in önderliğinde hazırlanan ve yayımlanan
iki ciltlik “Yas Kitabı”nın içeriği nedir? Elbette
yayımcılar, yıllar önce NKVD üçlüsünün
kararıyla öldürülmüştür. Sürgünler hakkında bu
kadar bilgi ve veri toplamanın kolay olmadığı da
bilinmektedir.
Ancak bu derleme, Stalinist zulmün tüm kurbanlarının
isimlerini içermiyor. Hala “Yas Kitabı”na
dahil olmayan birçok insan vardır. Bunlardan
biri de Alaş hareketinin liderlerinden hukukçu
ve siyasetçi Seydazim Kadırbaev’dir. İsimsizleştirilen
bu değerli kardeşimizi ben iyi biliyorum.
Bu nedenle, mevcut verilere dayanarak o kişiyi
bizim insanımıza, günümüz kuşağına tanıtmanın
boynumun borcu olarak biliyorum.
Seydazim Kadırbay (1885-1938) Torğay bölgesi
Navrızım ilçesi Sarıkopa yakınlarında zengin bir
çiftçi ailenin içerisinde doğmuştur. Torğay’daki
iki yıllık Rus-Kazak okulu dışında nasıl bir eğitim
aldığını bilmiyorum. Eğitim konusunda
tutkulu, akıllı, temelde
küçük yaşlardan itibaren
kendi başına çalışmış, araştırmış
ve eğitimini tamamlamıştır.
1913-1918 yılları arasında
Seydazim Bey, Orınbor’da hukuk
alanında önemli bir liderdir.
Oradaki “Kazak” gazetesinin
yazı işleri müdürü Ahmet
Baytursınov ile abi kardeş ilişkisi
vardı. Babam Mirjaqıp ile
ikisi çocukluktan beri birlikte
büyüdüler, birlikte okudular
ve aynı yaşam tarzına sahip
insanlardı. Her ikisi de Alaş
hareketinin liderlerindendi. Aynı yıl doğmuşlardı
ve birbirlerine akrabadan daha çok saygı duyuyorlardı.
Hatırladığım kadarıyla Kadırbaev ailesinin Orınbor’da
yaşadıkları yıllarda çocuğu olmamıştı. Ben
o insanlara “Seydazim baba” ve “Jaňıl anne” diyerek
büyümüştüm. İkisi de bana “kızım” diyordu.
1925-1927 yıllarında Sovyet hükümeti altında
Seydazim ağabey Kızılorda’daki Halk Adalet
Komiserliği’nde çalışmıştı. Ünlü Avukat Ahmet
Birimjanov ile birlikte çalışmışlardı.
1929 tarihinde Seydazim ağa OGPU tarafından
tutuklandı. Duruşma Almatı’da yapıldı ve beş yıllığına
Voronej’e sürgüne gönderildi. Seydazim
ailesiyle birlikte Voronej’de yaşadı. Onlar orada
sürgündeyken Halel, Jiyhanşa, Dosmuhamedovların,
Kerim Toktabaev’in, Abdırahman Munaytpasov’un,
Muhtar Murzin’in aileleri ile tanıştılar.
Seydazim Ağa cezasını çektikten sonra yurda
dönmedi ve Voronej’de kaldı. Seydazim Ağa’nın
karısı, Aktöbe taraflarından Jağalbaylı boyundan bir ailenin kızıydı. Çok güzel ve zeki idi, ailesindeki
bütün Alaş boylarına karşı çok sevgili ve
saygılıydı. Boyu ortadan biraz daha kısaydı, arkadaşları
ona Jaňıl yerine Tepil diyorlardı. Jaňğak
adlı küçük kız kardeşinin kızı Gulya’yı o büyüttü.
Daha önce de belirttiğim gibi Halel Dosmuhamedov
da Voronej’de Seydazim Bey’le birlikte
sürgündeydiler. Kadırbayların evini iyi bilen
kızı Karaşaş ile buluşup sohbet etmişliğim var.
O, “Voronej’de Seydazim ağabey, Jaňıl teyze ve
kızları Gulya hepimiz birlikteydik. Genel olarak
Seydazim Kadırbaev ve Jiyhanşa Dosmuhamedov,
o zamanlar çok etkileşimde bulunduğumuz
insanlar evimize gelir giderdi.” diyordu.
“Jiyhanşa ağabeyin karısının adı Zeyre, Kazakça
bir isimdi. Ailem bu insanlarla çok iyi dosttu.
1938’de teyzemin düğününde Kadırbaevler de
ailecek katılmışlardı. Aynı yıl 1938’de Seydazım
ağabey ve babam Halel yeniden tutuklandı. O
zamandan beri Kadırbayevlerin ailesinden haber
almadım.”
Daha yenice Kadirbaev ailesi hakkında bir şeyler
duydum. — Ahmet Birimjanov’un annesi Guljavhar
Seydalina, Moskova’dan dönerken Aktöbe
istasyonunda Jañıl ile karşılaşmış.
Bu konu hakkında “Tren durduğunda peronda
Janıl-Tepil’i gördüm. Eskisi gibi balık etli değil,
takım elbise giymiş. Zor tanıdım “Hey yenge, eskiden
kendi işimi bile yapamazken şimdi hazine
tarafından işlerin başına geçirildim” diye yakınıyordu.
Büyükannemiz Guljavhar: “O bakış ve
sözler, gözlerimin önünde ve aklımda kaldı” diye
anlatmıştı. Ne yazık ki Jañıl annemize ne olduğunu
bile bilmiyorum.
Şimdi Seydazim Ağa’nın atalarına gelince, atası
Boykozı’nın altı oğlu olmuş. Onlardan ikisi Kadirbay
ve Alimbay. Kadırbay Baykozin’in dört evladı
olmuş. Onların ve çocuklarının adları şöyle:
1. Seydazim Kadırbayulı, onun çocuğu Gulya.
2. Seydahmet, onun çocukları Mükiş ve Bakıtjan.
3. Meyirjan, onun çocuğu yok.
4. Askarbek, onun evladı Mäeriyaş.
Alimbay Baykozin’in dört oğlu dünyaya geldi.
İsimleri ve soyundan gelenler şöyledir:
1. Kasım, onun evladı Almağambet, onun evlatları
Kadişa ve Hamit. Kadişa’dan - Muhiyt, ondan
Asiya, Hamit’ten de Adilbek oldu.
2) Jünis’in çocuklarını tam olarak bilmiyorum.
3) Zakariya, ondan - Asqar, ondan - Edige.
4) Qanafiya, ondan Sızay, ondan da Ziyna oldu.
Kadırbay Baykozin eski usul bir okulda okumuş,
Rusça bilen, ülkenin yöneticilerinden, çok nüfuzlu
ve çok zengin bir insanmış. Zamanında
Torgay bölgesinin Öteyler’e bağlı dört köyünde
yerel hakim olarak çalışmış. Torununun küçük
kardeşi Almağambet Kasımov, KazPİ ’de ve
okullarda öğretmenlik yapan bir eğitimcidir. O
dönemlerde Saken Seyfullin ve Ahmet Baytursınov
ile de çalışmıştır. Kazakistan’ın zeki ve saygın
vatandaşlarından biridir. Almağambet ağabeyin
eşi Meñeş de öğretmendi. Bu insanlar ailemizi
kendi aileleri gibi görüp hepimize kardeş gibi
davrandılar.
Kadişa ve Hamit’i Kızılorda’daki çocukluğumdan
tanıyorum. Hepimiz aynı okulda okuduk.
Almağambet ağabeyin küçük kardeşi Askar Zakarin,
Moskova’da yüksek öğrenim görmüştü.
Onun her zaman dayanak olan kardeşi Almağambet’ti.
Zakarin’in KazGU ‘da profesör olup
bu üniversitenin rektörü olduğunu herkesçe malumdur.
Bu aileden tanıdığım tek kişi Sızay’dır. O da Evliyeata’da
Almağambet ağasının gözetimi ve korumasında
büyümüştür. Sızay’ın karısının adı Kesira’dır.
O, Semeyli Akber hacının oğlu Kıstay’ın
evladıdır. Kesira, bizim evde büyüyen Azen Akberdina’nın
anne ve torununun ablasıdır. Azen
doktor oldu. Emekli olana kadar bir devlet hastanesinde
çalıştı.
Ve Hamit’in oğlu Alibek. O bugün tümgeneral.
İstanbul’da askeri ataşe olarak görev yapıyor.
Kadişa tıp biliminde öğretim üyesiydi, emekli
oldu. Oğlu Muhiyt’in uzmanlığı jeoloji alanında.
O, devlet ödülü sahibi.
Kısacası Alaş hareketine katılmış ve Stalin zulmüne
kurban gitmiş ancak başta da dile getirdiğimiz
gibi adı bilinmeden bir kenarda kalan harp
malulü kardeşlerimiz, başta da söylediğimiz gibi
hala oldukça fazla. Bahsettiğimiz Seydazim Kadırbay
buna bir örnektir. Alaş’ın sıradan bir üyesi
değil, grubun liderlerinden biri olan bu kişi unutulursa
diğerleri ne olacak?! Bence bunun sebebi
onları arayıp anacak nesillerinin olmaması.
Geleceğin ve bugünün gençleri, geçmişteki
Stalinist katliamını duymamışlarsa onlara, onun
kurbanlarına ruhlarını memnun edip adlarını
milletin hafızasında tutabilmek için, özellikle neslimizin
dikkatli olsa iyi olur diye düşünüyorum.
“Halkım” diyerek can verenlere karşı görevimizi
unutmayalım kardeşim.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 198. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 198. Sayı