HaftanınÇok Okunanları
Ayşe Solmaz 1
FEYZA TUĞÇE FIRAT 2
ZEHRA TAŞDEMİR 3
NIKA ZHOLDOSHEVA 4
Emrah Yılmaz 5
HİDAYET ORUÇOV 6
KEMAL BOZOK 7
“İki insan birbirini seviyorsa buna mutlu bir son yoktur.”
Ernest Hemingway
Aşkı yaşamaktan çok yazmak daha zor sanırım… Bu yazıda bahsedeceğim aşk ise milletinin çekmiş olduğu zorluklara kalem olmuş, onların sessiz çığlıklarını duyuran büyük yazarın aşkı…
Aytmatov zor yaşam mücadelesine rağmen başına gelen tüm olumsuzluklara karşılık kalbinin sesini dinlemiş ve ona kulak vermiştir. Aşkın daima ‘emek’ olduğunu vurgulamış, aşkı hiç yok saymamıştır. Hemen hemen her eserinde bir aşkı anlatmıştır. Cengiz Aytmatov “ilk aşkım” dediği aşkını savaş yıllarında yaşamıştır. Ondan yaşça büyük olan bu aşk "Cemile" ve "Erken Gelen Turnalar" adlı eserlerine ilham olmuştur. Aşık olduğu kadın Aytmatov’dan büyüktür, aynı şekilde bilge yazarın da kadına ilgisi büyüktür fakat ilgisine karşılık alamamış ve o aşk Aytmatov’un kalbinde hep kalmıştır. Halbuki nereden bilebilirdi aslında yıllar sonra daha büyük bir aşka tutulacağını…
“Aşk hissettiğin kadardır.”
Aytmatov’a aşkı iliklerine kadar hissettiren, onu kendine büyüleyen kadın ise Kırgızlar’ın ünlü balerini Bübüsara’dır. Bilge yazar gönül bağı kurduğu insana defalarca evlenme teklifi etmiş ve her seferinde olumsuz cevaplar almıştır.
Çünkü Kırgız kültüründe ve Türkistan coğrafyasında, evlendikten sonra eşlerin boşanması tamamen ayıplanacak bir durum olarak karşılanmaktadır. Boşanmak isteyen kişi halkın gözünde değersizleşmekte ve itibarını kaybetmektedir.
Bübüsara’nın, Aytmatov’un evlilik teklifini defalarca reddetmesinin sebebi de budur. Aşık balerin sevdiği adamın itibarını düşünüp aşkında vazgeçmeseydi, evlenselerdi Aytmatov’u derinden sarsan bir aşk olmayacak; belki de Aytmatov’u Aytmatov yapan unsurlar olmayacaktı…
Bübüsara’ya göre evlilik aşkı öldürüyordu, ona göre aşk kavuşulmaz ve zor olandı. Onların aşkı da zordu ve nihayetinde yarım kalmıştı.
Aytmatov’un, Muhtar Şahanov ile kaleme aldığı röportaj tadında olan “Şafak Sancısı” adlı kitabındaki kadınlar bölümünde Bübüsara’ya ve onunla ilgili birçok anısına yer vermiştir. Bu aşkını kitapta şöyle anlatır:
“Hiçbir zaman unutamadığım, bir tek gerçek aşk yaşadım. Kendisini arayıp bulmadım. Tesadüfen rastladım. Ancak o tesadüf benim için her şeyden değerliydi. Beklenmedik bir anda tanıştığım, gönlümü kapan o canımdan kıymetli insan Kırgız balerin folklor sanatının gözdelerinden Bübüsara Beyşenaliyeva idi. Leningrad’ın beyaz gecelerinde Neva kıyısında el ele tutuşarak sevgilimle doyasıya vakit geçirmiştim. İnanılması güç ama bir süre evdeki yengeni de, iki çocuğu da unutmuştum sanki... Hayatımın en tatlı anlarını yaşamıştım.” (Aytmatov Şahanov, s.392-393)
İnsan hayatında bir kere aşkı bulur; bu aşkın zamanı ve yeri yoktur. İnsan kendi kaderini tamamıyla kendisi yazmamış, kendisi de şekil vermemiştir. Bu aşktan dolayı bırakıp gittiği Kerez hanımdan defalarca özür dileyip af dilemiştir fakat hiçbir zaman pişman olmamıştır.
Cengiz Aytmatov geç rastladığı aşkına maalesef erken veda etmiştir. Bübüsara, genç yaşta verem hastalığından hayata veda etmiştir. Söylenenlere göre ise Aytmatov ona derin duygular yaşatan büyük aşkının cenazesinde çocuklar gibi hüngür hüngür ağlamış ve kendisini zor sakinleştirmişlerdir. Onu büyüleyen kadına ve anılarına veda etmesi de çok zor olmuştur. Gittiği her davet, davet edildiği her ortamda çalan her müzik kendisine Bübüsarayı hatırlatmıştır.
Aşk insanları acıyla terbiye etmiştir. Bilge yazar da hem aşk acısına hem de döneminin getirdiği tüm acılara göğüs germiş hayata karşı yenilmemiştir. Aytmatov aşkı şöyle tanımlıyor:
“Aşk… Geleceğin tanrıçasıdır! Aşk olmazsa insanın geleceği olmaz. Aşk yaşamın temelidir. Aşk olmazsa, onunla bağlantılı tutkular da olmaz. Ve insan yaşamı bomboş olur. Ve ayrıca, aşk olmazsa çocuklar da olmaz, bizi geleceğimize bağlayan nedenler. Doğanın verdiği her şeyi, yıldızları, kozmosu – aşk hepsini içerir. Aşk bir senfonidir, dünyanın senfonisi.
Bübüsara’dan sonra da kalbinin sesine kulak veren bilge yazar tek aşkım dediği kadını ve onun yaşattıklarını unutmamış onu her zaman tebessümle hatırlamıştır.
Aşk insana öyle kolay uğramaz aşk insanı sınar, acıyla olgunlaştırır ve geriye tatlı bir tebessüm bırakır. Eminim ki Cengiz Aytmatov hayatının en güzel yıllarını Bübüsara ile yaşamıştır. Aşk insana acı mutluluk verir, bu mutluluk acıtır fakat insan o acıdan unutulmaz hazlar alır.”
Aldığın ve hissettirdiğin hislere, özlemle bilge yazar…