Azrail’in Dili


 01 Mayıs 2019

Gün geceye bırakmıştı yerini. Karanlık ve sessizlik hüküm sürüyordu. Yaşar, gelenek haline getirdiği gece haber bültenini izliyordu. Kemalin geleceğini unutmuş olacaktı ki, çalan kapı ziline; 

“Hayırdır bu saatte?” diyerek şaşırdı. 

Karşılama faslını kapıda geçirdikten sonra, içeriye geçtiler. Salonda televizyonun karşısında, Yaşarın annesi Nazife hanım oturuyordu. Nazife, Kemalin hasta halasıydı. Hastalığının etkisinden de arada bir görünmeyen insanlarla konuşurdu. Kemal halasının elini öperek yanında oturdu, ve bir çay eşliğinde sohbete başladı. 

“Ee Kemal anlat. Nasıl gidiyor işlerin?” diye sorarak sohbete girdi Yaşar. Kemal, gönüllü bir kaç genç arkadaşıyla, müdürü olduğu köyün okulunda Türkçe dilinde eğitim için bir müddettir mücadele ediyordu. 

“Çalışıyoruz Piskolog bey. Hayırlı bir netice alacağız inşallah.” Diye Cevaplayarak, sohbete bağlandi Kemal.  Bu arada da Nazife anlaşılmayan kelimeler söylemeye başladı. Yaşar annesine ilaçlarını verdikten sonra Kemale döndü. 

“Ya müdür, sen de biliyorsun ki yıllardır buralarda Makedonca konuşuluyor, halka da Makedon müslüman deniliyor. Ben bile gerçeğin böyle olduğunu düşünüyorum.” Diyerek Kemalin moralini bozdu. Bin ikiyüz kişinin yaşadığı köyde Kemal’den başka Türkçe bilen de yoktu. Kemalin işi oldukça zordu.  Aslında köy çok eski bir köy değildi. Savaş dönemlerinde yaşanılan imkansızlıklardan dolayı kaçan bir kaç Türk aile o zamanlar boş bir yer olan, şuanki köy bölgesine sığınmış  ve mevcut köyü kurmuş. Kemal de buna dayanarak halkın gerçek kimliğine kavuşturmak istiyordu. 

“Hem bak, köyde Türkçe bilen bir kişi bile yok. Ana dilimizin Türkçe oldugunu ispatlamamız çok zor.” Diyerek, devam etti Yaşar.  

Çayını içmiş, morali bozuk, kalkarken, elinden Halası tuttu Kemal’in.

“Baba bekle, ben de geleceğim.” Kemali babası sanmış olacaktı ki yıllar önce ölen babasıyla konuşur gibi Türkçe konuştu bilincini kaybeden Nazife. Türkçe konuştuğuna ilk defa şahit olan Yaşar ile Kemal hayretler içinde kaldı. Kısa bir zaman sonra Nazife de hakkın rahmetine kavuştu. Yaşar Kemal’in haklı olduğunu, Türkçenin zorla unutturulduğu kanaatine vararak, Kemalin Türkçe mücadelesine katıldı. 

Okulda resmi olarak Türkçe eğitime başlama kutlaması yapılıyordu. Yaşar da katıldı, ve Kemalin yanına gelerek; 

“Şimdi annemin ölmeden önce neden Türkçe konuştuğunu anlıyorum.” Dedi. 

“Nedenmiş psikolog bey?” Tebessüm ederek sordu Kemal. 

“Ölmeden önce her insan çocukluğuna kadar döner, annen de çocukluğuna dönerek Türkçe konuştu. Şimdi hayatının bir yerinde Türkçe bildiğinden eminim, fakat unuttu mu, konuşmaya korkuyor muydu bilmiyorum.” Dedi 

“Allah rahmet eylesin.” Dedi Kemal ve okulda düzenlenen Türkçe eğitime başlama merasiminde selamlama konuşmasını yapmak üzere kürsüye yöneldi. 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 149. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 149. Sayı