HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Osman Çeviksoy 2
HİDAYET ORUÇOV 3
KEMAL BOZOK 4
ŞEFA VELI 5
NIKA ZHOLDOSHEVA 6
HUDAYBERDİ HALLI 7
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, 28 Mayıs 1918’de Gürcistan’ın Tiflis şehrinde başkanlığını Mehmet Emin Resulzade’nin yaptığı Azerbaycan Millî Şurası tarafından ilan edilmiştir. Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyarak resmi görüşmelere başlayan ve çeşitli anlaşmalar imzalayan ilk devlet Osmanlı devleti olmuştur. O tarihte Bakü, Ermeni çetelerinin ve Bolşeviklerin işgali altında olduğundan Fethali Han Hoyski başkanlığında oluşturulan geçici Azerbaycan hükümeti bir süre faaliyetlerini Gence şehrinden sürdürmek zorunda kalmıştır.
2019 yılı, kardeş Azerbaycan’ın 101. bağımsızlık yılıdır. TRT Avaz, bu anlamlı yıldönümünü, seçkin davetlilerin; kültür sanat adamlarının katıldığı resepsiyon ve Ahmet Cevat’a Vefa konseriyle görkemli bir biçimde kutlandı. Konserden önce Azerbaycan’ın istiklal şairi Ahmet Cevat hakkında hazırlanan belgesel tanıtıldı. Yine aynı programda, yayınladığı kitaplarla Türkiye’de Türk dünyasının tanınmasına büyük katkı sağlayan, kısa bir süre önce kaybettiğimiz kültür bakanı yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anıldı. Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu danışmanlığında hazırlanan Ahmet Cevat Belgeseli konserin hemen ardından yayına girdi.
Kısaca yakın tarihe göz atacak olursak…
Bakü dahil Azerbaycan’ın pek çok yeri Ermeni çeteleriyle Bolşevik birliklerinin işgaline uğramıştı. İşgalcilerin tehdit ve katliamları her gün biraz daha artarak devam ediyordu. Azerbaycan devleti aralarında imzalanmış olan güvenlik anlaşmasına dayanarak Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Nuri Paşa (Killigil) komutasındaki Kafkas İslam Ordusu Azebaycan’a girdi; Göyçay, Saylan, Ağsu, Kürdemir’İ Bolşeviklerden ve Ermeni Çetelerinden temizleyerek Bakü’ye ulaştı. Şiddetli çarpışmalar sonunda Türk askeri 15 Eylül 1918 günü Bakü’yü de işgalden kurtardı. TRT Avaz, işte bugünün ve bağımsızlığın 101. Yılını, Sovyet rejimi tarafından 1937’de kurşuna dizilerek öldürülen Ahmet Cevat’ın bestelenen şiirlerinin ağırlıkta olduğu harika bir konserle kutladı. Hiç şüphesiz iki ülke arasındaki dostluğun, kardeşliğin zirvelere yükseltilerek pekiştirilmesini sağlayan tarihî şahsiyetlerden biri Ahmed Cevat diğeri Nuri Paşa’dır.
Ahmet Cevat, 1892 yılında Gence şehrinin Şemkir ilçesi Seyfeli köyünde doğmuş, çocuk yaşta babasını kaybederek yetim kalmıştır. Annesinin ve ağabeylerinin desteğiyle tahsilini Gence’de tamamlamış on altı yaşında öğretmenliğe başlamıştır. Sovyetlerin Stalin döneminde kurşuna dizilerek öldürülünceye kadar öğretmenliğine ve şiir yazmaya devam etmiştir.
Ahmet Cevat, Türk ve İslam dünyasını yakından takip eden, sorunlarını bilen bir gençti. Özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan büyük üzüntü duyuyordu. 1912’de “Kafkas Gönülüleri”ne katılarak Balkan Savaşlarında Osmanlı ordusu içinde yer almış askerlerimizle birlikte düşmana karşı savaşmıştır. Daha sonra savaşlar neticesinde yetim kalan Türk çocukları için yardım kampanyalarına katılmıştır. Özellikle Ermeni işgali altındaki Erzurum, Kars, Van, Artvin gibi şehirlerin halkına “Kardeş Kömeği” adı verilen yardım faaliyetlerinin aktif olarak içinde yer almıştır. Azerbaycan tarafına geçirilen kimsesiz çocukların yurtlara, ailelerin yanlarına yerleştirmede büyük çaba göstermiştir.
Ahmet Cevat yirmi beş yaşında millî ve manevi hassasiyetlerle kaleme aldığı şiirlerini kitaplaştırmaya başlamıştır. Kendi ifadesiyle “çiğnenen bir ülkenin ‘Hak!’ diye bağıran sesi olmuştur. 1918’de Üzeyir Hacıbeyli tarafından bestelenen “Selam Türkün Bayrağına” adlı şiiri o günlerden bu günlere kadar Türk gençliği tarafından okuna gelmiş; gönüllerdeki vatan, millet, bayrak sevgisini, kardeşlik, dostluk ve birlik olma duygusunu güçlendirmiştir.
Ahmet Cevat, Türk dünyasının dağınıklığından, parçalanmışlığından ve düşürüldüğü kötü durumlardan dolayı büyük üzüntü duysa da umutsuzluğa kapılmayan, millî, manevi coşkusunu yitirmeyen bir şairdi. Bağımsızlığını kaybetmiş ya da bağımsızlığı tehlikeye düşmüş Türk milletini yeniden ayağa kaldırmayı hedefleyerek yazıyordu. Azerbaycan, Kazak, Kırgız, Tatar… bütün Türkleri istiklal mücadelesi vermeye çağırıyordu. “Azerbaycan Marşı, Selam Türkün Bayrağına (Çırpınırdın Karadeniz), Vatandaş, İstanbul, Hak” şiirleri bunlardan birkaçıdır. Daha pek çok şiirinde vatanseverlik ve bağımsızlık konusunu işlemiştir. Ta öğrencilik yıllarında hem Azerbaycan hem Türkiye’deki yayın organlarında çıkan şiirleriyle dikkatleri üzerine çekmişti.
Ahmet Cevat Çanakkale Savaşı’ından itibaren Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın takipçisidir. Onun sözleri, yaptıkları ilham kaynağı olmuştur. Atatürk’ün “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” sözünden özellikle etkilenmiş, bu sözü; “Vatan için ölmek göze alınmazsa, işgal ve zillet kaçınılmazdır.” anlamında eserlerine yansıtmıştır.
Ahmet Cevat, 1920’de Acaristan Hanı Süleyman Bey’in kızı Şükrüye’ye aşık olmuş ve kaçarak evlenmişlerdir. TRT Avaz’ın muhteşem konserinde çalınıp söylenen parçalardan biri de Ahmet Cevat’ın karısına yazdığı “Şükrüyem” şiiriydi.
Vatan sevgisini, özgürlük isteğini dile getiren şiirlerinden dolayı halk düşmanlığıyla, Türkiye’ye yakınlığından dolayı ajanlıkla suçlanan Ahmet Cevat defalarca tutuklanır, zindanlara atılır, ağır işkenceler görür. Nihayet 1937 yılında dakikalarla sınırlı, göstermelik bir yargılama sonucu kurşuna dizilir. Ardından ailesi sürgüne gönderilir. Sovyet savcılığının girişimiyle 1955’te Ahmet Cevat tekrar yargılanır ve hakkındaki bütün suçlamalar asılsız bulunur. Ancak çok geç kalınmıştır. Çünkü artık Ahmet Cevat yoktur ve ailesi sıkıntılarla dolu bir sürgün hayatı yaşamıştır.
Söz konusu ikinci şahsiyet Nuri Paşa, Enver Paşa’nın kardeşidir. 1890’da Manastır’da doğmuş, ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra Manastır Harbiyesi’ne kaydolmuş 1909’da buradan mezun olmuştur. 1911’de Trablusgarp Savaşına katılmış, 1917’ye kadar Trablusgarp ve Bingazi’de İngilizlere, İtalyanlara, Fransızlara karşı yapılan bütün savaşlarda yer almıştır. Ağabeyi Enver Paşadan dolayı saraya yakındır; padişah yaverliği de yapmıştır.
Azerbaycan’ın Osmanlı devletinden yardım istemesi üzerine Nuri Paşa ağabeyi Enver Paşa tarafından kurulan Kafkas İslam Ordusunun komutanlığına getirilmiştir. Nuri Paşa, bin kadar Azerbaycan askerinin de katılımıyla 12000 kişiye ulaşan ordusuyla Göyçay, Salyan, Ağsu, Kürdemir’i Bolşevik birliklerinden ve Ermeni çetelerinden temizleyerek Bakü’ye ulaşmıştır. Bir günden fazla süren şiddetli çatışmalardan sonra 1130 şehit vererek Bakü’yü işgalden kurtarmıştır. Bu sebeple Nuri Paşa Azerbaycan’da çok bilinen, derin saygı duyulan ve kurtarıcı olarak görülen bir Türk kumandanıdır. Başta Bakü olmak üzere Şeki, Şamahı, Gobustan, Göyçay, Kürdemir, Neftçala, Hacıkabul, Guba gibi Azerbaycan’ın on dört yerinde Türk askerine ait şehitlik vardır. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kuvvetli dostluğun, giderek gelişen iş birliğinin, uluslararası konulardaki dayanışmanın bugünkü seviyeye ulaşmasında büyük pay sahiplerinden biri Ahmet Cevat, diğeri Nuri Paşa’dır.
18 Eylül 1918’de kurtarılan Bakü, 28 Nisan 1920’de Sovyet ordusu tarafından tekrar işgal edilmiş, Bakü ile birlikte bütün ülkeyi kapsayan işgal, yeni kurulmuş olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin de sonu olmuştur.
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla 18 Ekim 1991 tarihinde Azerbaycan yeniden bağımsızlığına kavuştu. Bağımsız Azerbaycan’ı tanıyan ilk ülke yine Türkiye oldu. Çünkü biz rahmetli Haydar Aliyev’in deyimiyle tek millet iki devletiz.