Beklenen Süvari


 01 Şubat 2025

BEKLENEN SÜVARİ

İhtişamla yeşeren çınarın gölgesinde
Gürül gürül bir tarih su gibi akıyordu
Fazilet ki cihanın her ân yörüngesinde
Neşve devşiren kuşlar şafakta şakıyordu
Delik deşik edilmiş çocukların rüyası
Çelikten yaylarını geriyor Türk dünyası!

Yarılmış insanlığın ciğeri şerha şerha
Yedi kıtayı birden o zûl zelzele vurmuş
Ne hoş sadâlar kalmış ne güllerde hoş nefha
Firavunlar yeniden kanlı tahtını kurmuş
Al duvaklı gelinin yâre almış hülyası
Yaslı kalplere çâre arıyor Türk dünyası!

Haritalar herc ü merc, kum saatleri yorgun...
Kuzgunlar, kumruların mezarını kazıyor
Zihinlerde bir bozgun, yüreklerde hep vurgun...
Sabrı taşan hokkalar "Yeis bitsin!" yazıyor
Yazmasın aslâ elem minaremin mahyası
Kubbemin gölgesinde yürüyor Türk dünyası!

Nergislerin ezkârı, secdesi sümbüllerin
Kesilmesin bir vakit ezânlarımın sesi
Susmasın şadırvanda ötüşen bülbüllerin
"Vatanım âh" çığlığı inletmesin kafesi
Kanaviçesi, gonca... Hamra güldür oyası
İlmek ilmek o aşkı örüyor Türk dünyası!

Ey garibin hâmîsi, ey evlad-ı şühedâ
Durma, atla yeniden eyerine atının
Durdurmaz aslâ seni ne kış ne şeb-i yeldâ
Sadrı yakar ateşi tutuşan şu çatının
Bir kıvılcım bekliyor Balkanlar'ı, Asya'sı

O kıvılcım için cân veriyor Türk dünyası!

Biz ki, o fatihlerin peşinden cenke dalıp
Şehâdet muştusuyla aşkımızı kuşandık
Tahta kılıçla muhkem kaleler teslim alıp
Hırçın ummanlar ile sarp dağları aşandık
Sönmesin diye bir dem ümitlerin ziyası
Hayâlleri ufuğa sürüyor Türk dünyası!

Mührümüzü vurmuşuz Türkistan'dan Mostar'a
Nice köhne diyârı gülistan eylemişiz
Yıldız olmuş Horasan, Halep, Bağdat, Buhara...
Korkmadan karanlıktan hep Hakk'ı söylemişiz
İman ile yoğrulmuş coğrafyamın mayası
O inançla özünü koruyor Türk dünyası!

Kuru yaprak misali güz yeli savururken
Kalplerin dal ucuna ağır bir melâl değmiş
İstiklâl iştiyâkı bağrını kavururken
Dön, bak tarihe, hasmın nasıl da boyun eğmiş!
Zincirlerden usanmış son asrın son paryası
Paslı prangaları kırıyor Türk dünyası!

Hasret iklimlerinde yanıyor dağlar, çöller...
Sancağın gölgesinde serinlesin toprağım
Yollarını gözlüyor hem hısmın hem yâd eller
Dalgalansın coşkuyla zirvelerde bayrağım
Çalkalanırken her dem turnaların deryası
Derin gözlerde hüznü görüyor Türk dünyası!

Yüzyıllar var yeryüzü feryadıyla mazlumun
Volkan volkan köpürüp inim inim inliyor
Çağdaş denilen Batı hep oynarken üç maymun
Kimi çalıp oynuyor kimi sâde dinliyor
Çözüm değil küffarın maskelenmiş riyası
Bir medeniyet düşü kuruyor Türk dünyası!

Başını kaldır, bak dost! Tarih bize aynadır
Malazgirt, Çanakkale, bir Tuna'mız var bizim

Artık eğme başını, erenler pusuladır
Gönüllere şems olan Mevlana'mız var bizim
Fütüvvet menbaıdır Bursa, Sivas, Konya'sı
Hamiyetle irfanı karıyor Türk dünyası!

Göçmen kuşların dostu, ak doğanların yâri
Yürü şafak sökende, yürü kızıl elmaya!
Mor dağların ardında beklenen son süvari
Yürü ki, allı turnam kanatlansın semaya
Parça pincik olurken kibrin o sert kayası
Aşk bağından çiçekler deriyor Türk dünyası!

Bal rengi duvarlarda petek petek sırların
Tarihin imbiğinden geçer gibi süzülür
Nakış nakış işlenmiş öyküsü asırların
Serencamın gizemi hece hece çözülür
Mezbele şatosunun dökülürken boyası
İnşirâh burçlarına varıyor Türk dünyası!
Yeniden karılıyor harcı medeniyetin
Yolumuzun işaret taşları döşeniyor
Yola revan olmuşuz şem'iyle hürriyetin
Yaşanırsa vatanla, bayrakla yaşanıyor
Yolda kalmaz o millet varsa eğer hayâsı
Kervan kervan vuslata eriyor Tük dünyası!

Şahlanır yağız atlar, doludizgin kısraklar
Mefkûrenin gür sesi dört nala yayılıyor
Bâd-ı sabâ faslında yeşerirken yapraklar
Nevbahar müjdesine, sabret, gün sayılıyor
Doğu Türkistan, Kudüs, Arakan ve Kenya'sı
Gülsün diye kösleri vuruyor Türk dünyası!

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 218. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 218. Sayı