HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Süleyman Abdulla 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
ERKUT DİNÇ 6
İdris Özler 7
Benim adım Asanali. Astana’daki
Kazak Beşeri Bilimler
ve Hukuk Üniversitesi 2. sınıf
öğrencisiyim. Ben beşinci
nesilden Alaş aydını, Avukat
Seydazim Kadırbay’ın torunuyum.
Geçenlerde babam Kayrat,
Alaşçı bilim adamı amcalarım
Uşkın ve Yeldos beylerle
dedem Seydazim’in defnedildiği
Rusya’nın Voronej
şehrini ziyarete gidip döndük.
Bu gezi ve gezi sürecinde
yaşadığım duygularımı
yazmak istiyorum.
Bu geziyi uzun bir süre hayal ettik ve planladık.
Sonunda büyükbabamın mezarına
dökmek amacıyla atalarımızın göbek kanının
damladığı Torgay’daki Kızbel toprağından ve
Bolşevikler zamanında siyasi durumla bağlantılı
olarak göçüp köklerimizi yaydığımız
Jezkazgan toprağından da yanımıza aldık.
Allah’ın izniyle 15 Nisan’da bu büyük yolculuğa
başladık. Astana’dan Moskova’ya uçtuk
ve Moskova’dan Voronej’e gittik. Voronej
şehrinin dışında, büyükbabamın defnedildiği
Dubovka köyündeki siyasi baskı kurbanlarının
anıt mezarına geldik. Bu anıt mezarda
45.000’den fazla siyasi baskı
kurbanı defnedilmiş. Anıt
mezar sık bir orman içerisinde
yer almaktadır. Bu kadar
çok insanımızın defnedildiği
yerde kalbim tuhaf duygularla
doldu. Dedemin mezarına
varıncaya kadar yol boyunca
kendimi bu kurbanların yerine
koyarak olanları hayal
etmeye çalıştım. Bu hayaller
içinde korku ve pişmanlıkla
dolu bir duygu seline kapıldım.
Özellikle defnedilen
kişilerin arasında atasının
olduğunu öğrenince insanın
aklına farklı farklı düşünceler, gönlüne çeşit
çeşit duygular geliyor...
Bu gür ormanın içinde yürüye yürüye ilerledik,
bir müddet sonra birçok ölmüş insanın
anıt mezarını geçe geçe dedemizin mezarına
ulaştık. Uzun zamandır beklediğim, hayal ettiğim
ana ulaşmıştım. Dedemin mezar taşını
ellerimle sildim, temizledim. Mezarının baş
kısmına yanımızda getirdiğim memleketimin
toprağını serptim. Gönlümde karmakarışık
duygular dans ediyordu ve karmakarışık bir
ruh hali içindeydim. Yavaş yavaş düşüncelerimi
toplayarak atam Seydazim’le sohbet etmeye
başladım. Büyükbabama kendimi tanıttım
ve ona tüm kalbimle defalarca minnet duygu
larımı ifade ederek teşekkür ettim. İşte o an
bütün vücudumu bir gurur ve övgü kapladı,
farklı bir dünyadaydım sanki… Çok değişik
izlenimler yaşadım. Vatanı için canını feda
eden bir vatandaşın torunu olmanın değerini
anladım, o gururu hissettim. Ülkemizin bayrağını
aynı duygularla çıkarıp dedemin mezar
taşına örttüm. Vatanımızın özgür ve bağımsız
olmasını dileyerek bu yolda canını feda eden
dedeme “Hayallerin gerçek oldu, hasret kalıp
da özlemini çektiğin o günleri torunların gördü”
diyerek gök renkli bayrağımızı yukarılara
kaldırıp dalgalandırdım.
Mezarın başına oturdum, başladım Kuran
okumaya. Dürüst olmak gerekirse bu sefer
daha da heyecanlıydım. Bu kadar uzun bir
yolculuk sonucunda dedemle tanışmıştım.
Bu tanışma ve görüşme benim için büyün bir
bahttı. Ne kadar talihliydim…
Seydazim Kulmagambetulı Kadırbay, benim
büyük dedem, millî kahraman, Alaş yiğidi,
büyük bir şahsiyet. Ben ise onun torunu olduğumu
gururla ve övünçle göğsümü gere gere
söyleyebilirim. Büyük dedem Seydazim’e bütün
halkımız adına yaptığı fedakarlık ve kahramanlıklar
için, vatanı için döktüğü ten ve
kanı için, bugünkü açık ve aydınlık gökyüzümüz
ve huzurlu günlerimiz için teşekkür ederim.
Bu kahramanlar gelecekleri için kendilerine
acımadılar, bu yüzden de böyle güçlü
ve fedakar vatandaşların adlarını her zaman
hatırlamalıyız!
Ben hukuk okuyorum. Ben de bu alanda bir
uzman olarak dedem Seydazim’in yolunda
ilerlemeye çalışacağım. Dedem şahit Seydazim’in
adını sadece bütün halkımıza değil
bütün insanoğluna tanıtmaya çalışacağım.
O, benim çok arzuladığım büyük hedefim ve
idealim.
Bu gezinin benim için büyük bir misyon olduğuna
inanıyorum. Alaş’ın adı anılası bir
yiğidinin soyundan geldiğimi anladım ve
sorumluluğumun ne kadar büyük olduğunu
anladım. Bu yoldan ayrılmadan ve gelecekte
kendi torunlarımla dedemin başına geleceğim
mutlaktır. Dedemin ve atalarımızın adı
asla unutulmayacak. Onu saygıyla anacak,
sonsuza kadar kalbimizde yaşatacağız!