HaftanınÇok Okunanları
Gülzura Cumakunova 1
HİDAYET ORUÇOV 2
Osman Çeviksoy 3
HUDAYBERDİ HALLI 4
UFUK TUZMAN 5
Emrah Yılmaz 6
KEMAL BOZOK 7
Bilim sahibi, eğitimli halklarda “bilim yarışı” adı verilen uygulamalar var. Bu yarışta yarışacak ve ödül alacak olanlar, âlimler ve eğitimli olanlar. Onlara ödül vererek yarıştıranlar da zenginler veya bazı topluluklar. Ödül vermek ve yarışmak bizim Kazak’ta da var. Fakat bizde zenginler ya özel ve güzel günlerde eğlence düzenleyip at yarışı yapıyorlar ya da bir ölünün arkasından yemek verip yarış yapıyorlar. Zenginliğine ve insanlığına göre verilen yemeğin de şölenin de büyüğü ve küçüğü oluyor. Şölenin ne kadar güçlü ve büyük olduğu, verilen ödülün değerine, çağrılan insanların sayısına ve kesilen hayvan sayısına bakılarak anlaşılıyor.
Ziyafetlerde verilen yemek oldukça masraflı. Kesilen hayvan, çay şekeri için harcanan para, içilen kımız, verilen hediyeler paraya çevrilip de hesaplandığında birçok işi görecek miktarda bir paraya tekabül ediyor. Bütün bunlar halkın bir iki gün yiyip içmesi için yapılıyor. Bundan ne memlekete bir fayda geliyor ne de ziyafeti verene bir sevap yazılıyor. Sadece boşa giden bir mal... Düşünüldüğünde ziyafetin amacı, mal saçmak, dağıtmak olup çıkıyor. “At yarıştırıp ziyafet verdi” denmesi de en çok beş-on yılı geçmiyor. Bu Kazak cömertliğinin bir türü ve bir ifadesi olarak kabul ediliyor.
Eğitimli memleketlerin bilim yarışına gelecek olursak onların anlamı da amaçları da bambaşka. Yarışlar, birkaç boyun toplanıp birkaç gün sohbet etmesi, et yiyip kımız içmesi için yapılmıyor. Yarış, bütün milletler ve dünyadaki tüm halklar için, insanlık için yapılıyor. Dünya hayatının ağırlığını hafifletmek ve bu hafifliği rahatlığa çevirmek için yapılıyor. Ne kadar bilim, sanat varsa, hepsinin amacı hayatı daha yaşanır kılabilmek. Rahat yaşamayı sağlamak. Bilim ve sanata ilgi arttıkça dünyadaki zorluklar da azalacak. Buna akıl yoran ve akıllıca üreten bütün ülkeler bilim ve sanata destek olmak ve ilerletmek için gayret ediyorlar. Bu işlerden biri de bilim yarışları.
Bilim yarışı dediğimiz şey şu: Zengin bir adam binlerce lirayı ödül olarak vereceğini ve paranın filanca işi yapan kişi tarafından alınacağını açıklıyor. Örneğin, filanca hastalığın tedavisi için çare bulan, şu veya bu bilim konusunda yeni bir yol bulan ya da filan şahıs veya şey hakkında kitap yazıp yayınlayan kişiye ödül verileceğini ilan ediyor.
Böylece ödül belirleniyor. Eğer bu bir at yarışı olsaydı herkes atını hazırlayıp ödüle koşardı fakat bilim yarışı olduğu için sadece bilgili olanlar yarışa katılabiliyor. Ödülü kazanmak için ümitli olan bilgi sahipleri birbirlerini geçmek için mücadele ediyorlar. Bul denileni bulmak için düşünüyor ve yap denileni yapmak için uğraşıyorlar. Sonunda herkes bulduğunu, hazırladığını incelenmek üzere tetkike gönderiyor.
Bu incelemeyi bilim merkezlerinde bulunan âlimler yapıyor. Bunlar çalışmaları inceleyip, çalışmalara bakıp öyle ödül veriyorlar. Örneğin, Avrupa'da Nobel bilim yarışı var. Bu yarışta ödülü bilim alanında ya da edebiyat alanında hizmet eden insanlar ya da savaşa karşı ve halklar arasındaki yakınlaşma için çaba sarf eden, fikir üreten insanlar alıyor.
Bu yıl da Rojdestvo bayramı öncesinde İsveç'in başkenti Stockholm'de bilim yarışında birinci gelenlere ödülleri verildi. 1912'de Nobel ödüllerini alanlar;
Onların ve daha pek çok kişinin her yıl birinci seçilerek aldıkları ödül, İsveçli Nobel adlı bir mühendisin bilim ödülü diyerek ortaya koyduğu 18 milyon akçedir.
Bu şekilde memlekete faydalı ve örnek alınacak iyi bir işi halkın kulağına iyice yerleştirmek gerekir. Bizim de söylemek istediğimiz bu. Bilim yarışı her ülkenin elinden gelecek bir iş. Yapmak isterse pekâlâ Kazaklar da bunu becerebilir. Avrupa'daki kadar zor işler olmasa da “ayağını yorganına göre uzat” düsturundan hareketle biz de bir şeyler yapmış oluruz.
Avrupa'da bilim ve sanat tam, Kazaklarda ise izi bile yok. Onlar gelişmenin de üzerine çıkmak için çalışıyorlar, bizler de onları takip etmeliyiz. Bin yılkısı olan zenginler malım az derken, bir atı bile olmayan fakirin bir şey yapmadan oturması doğru mu? Bilim ve sanat konusunda bizim durumumuzda o fakirin durumu gibi. Bilimin gittiği yolu izlemeyi bırakın, bizde bu bilime el uzatacak mecal yok.
Bilim, memlekete öğretmekle, göstermekle, anlatmakla yayılır. Bilimin ilk kuralı kitaptır. Kazaklar arasında bilimin yayılması için önce okulların uygun olması, daha sonra bilim saçan kitapların kaliteli olması ve halk arasında yayılması gerekir. Buna ulaşabilmek için en gerekli olanlardan biri de bilim yarışıdır.
Bilim yarışının olumlu özelliklerinden biri de bunun için harcanan paranın boşa gitmemesi, bir amaç doğrultusunda kullanılmasıdır. Ekin eksen ürün alamazsan, emeğinin boşa gitme ihtimali var, aynı şekilde bilgi vasıtasıyla aldığın ödül bir fayda sağlamazsa da emeğinin boşa gitme ihtimali var. Faydası olacak işi yapmadan kimse yarışa falan girmez. Böyle olduğu için de bunun için verilen para hiçbir zaman boşa gitmez. Avrupa’nın zenginleri bu tür yarışlara bütün paralarını koyarak cömertliklerini sergiliyorlar. Zenginler verdikleri parayı kendi mallarını çoğaltmak için değil, ilk önce memleket için, çoğunlukla da hayırlı işler yapmak için harcıyorlar. Kazak zenginleri bilim ödülüne parasının büyük kısmını koymuyor, bu konuda o kadar cömert değiller. Paranın kendilerine dönüşünü sağlayacak ödüle yatırım yapıyorlar. Aslında bunu şöyle yapmak mümkün. Mesela yukarıda açıklandığı gibi yapılacak bilim yarışlarında ödül, Kazaklar arasında bilimi yayacak kitap çıkaranlara verilsin.
Bilim çeşit çeşittir. Bilimin her türünü aynı ölçüde bilen insan azdır. Bir çeşidini iyi bilenlerden birini bulmak zor değildir. Doktorluk (tıp) bilimini okuyanların sağlık açısından gerekli olan kitapları yazmaları mümkündür. Çiftçilik işleriyle ilgili alanlarda yetişmiş insanların bu alana dair eserler vermesi mümkündür. Eğitim konusunu iyi bilenlerin de okul kitaplarını iyi bir şekilde yayınlayacağına inanıyoruz. Edebiyat alanında bilim sahibi olanların insanların karakterlerini, düzeltmeleri gereken huylarını anlatan ve örnekler veren romanlar veya diğer edebi türlerde eserler vermeleri mümkündür. Bu tür kitaplara, gerçekten alanına katkı sağlayacak yayınlara ödül verilse, ödül alan kitabı bir veya iki defalığına bir zengin yayınlatsa, gelirini alsa ve bundan sonraki yayınlar kitap yazarının kendine ait olsa; bilim alanında bu şekilde yarışlar yapılsa iyi olmaz mı? Niçin derseniz, incelemeden geçip de ödül kazanabilecek bir kitap hakkında “Ya bu incelemeden geçemezse?” diye korkup şüphelenmemek için bu işi yaparken cömertçe ödüller dağıtmak pek uygun olmayabilir. İkinci olarak yazar için de uygun bir yol. Yayınladığı eser iyi ise, takdir edilip emeği için ikram edilen ücreti alıp ondan daha iyi bir eseri hazırlamaya girişir. Emek verdiği eserin takdir edilip ödüllendirilmesi yazarın üreticiliğini artırır, huzurlu çalışmasına vesile olur. Ülkenin her bölgesinden bu tarzda yazarların çıkması bilimin de ilerlemesi anlamına gelir.
Ödül alan için de veren için de uygun olan ve memlekette bilimi yayma, ileri götürme konusunda yapılabilecek en iyi yol, bizce budur. Bu konuda sizler ve zenginlerimiz, ne derler acaba? 1913