HaftanınÇok Okunanları
HUDAYBERDİ HALLI 1
Süleyman Abdulla 2
Ayşe Solmaz 3
MUHİTTİN GÜMÜŞ 4
KEMAL BOZOK 5
HÜLYA ÇEL İKTENYILDIZ 6
Osman Çeviksoy 7
Bir Kadın Var
Bir kadın var
Onunla ne yılların geçmiş, ne günlerin ne de saatlerin.
Bir kadın var
Saçları hasret tarlalarının sarısı
Gözlerinin içinde ozon tabakasını delen ölüm silahı...
Bir kadın var
Nefesine açsın, kokusuna muhtaç.
Saatleri iple çekersin ona varmak için.
Ona gitmek için.
Tebessümüne bürünsen büsbütün aşk.
Ellerine dokunsan yum gözlerini.
Seni sen olan yerden alacak sinesine
Bir kadın var
Varlığında sen
Yokluğunda...
Yokluğunu konuşma.
Hiç mi?
Hiç mi hatıralar uyutmaz seni?
Hiç mi taşa dönmez bal gecelerin?
Hiç mi nefesinde düğümlenmiyor,
Bu tanış akşamlar, tanış geceler?
Uzaklaşan hâline tesellin nedir?
Tatlı yalanın zehir mi tadıyor?
Seni kendin kadar inandıran yok.
Seni kendin kadar kim aldatıyor?
Başın omuzunda şişti mi sesten?
Beyinde yükselen feryat sesi mi?
Kimin yasında o göz kapakların
Kim seni yitirdi, yahut sen kimi?
Ömrüm kollarında ölüm arıyor
Her adım başında nefes derecek
Derdiği sonuncu gül nefesini
Senin saçlarına çelenk örecek.
Serçeler
Herkesten ömrünü gizleyen adam,
İki yana açtı kollarını güneşe taraf
İçinde bütün yoklara varsın dedi
Ruhunu doğrayan keskin seslere yenildi.
Bilmedi gözünde intihar eden geçmişin endam ipi
Kimin saç örgüleridir.
Rüzgârlar yine yem arayan serçeleri aldılar
Suya anlatılan rüyalar bulutlara kavuştu.
Arzuların menzili uzak, arzular hâlâ yoldadır.
Evet, o adam, o adam!
Acaba nerededir?
Gören oldu mu?
Dediler ulaşmış geçmişine
Serçeler avuçlarındaki yeme toplanmışlar.
***
Her giden ayağında biraz ömür götürdü
Tükettiler, tükendik bir uğursuz anlarda
İçimizde kısılıp susacaktık belki de
Bir yudum mutluluğu tadacaktık sonlarda
Nefes nefes erimeğe yaşamak denirmiş
Herkes gibi bizi de bize veren olmadı
Bahttan başımız üstte hangi bulut düştüyse
Öyle kalın oldu ki bizi gören olmadı.
Ümit bilip büyüttük, seçti dönek olmayı
Sinemizde gezermiş ömrümüzün düşmanı
Her gece mırıldanma, her sabah okşamadır
Bugün yürek ağrısı, sabah ölüm ağrısı.
Üşüyen Heykel
Üşüyen heykelim yağmur altında
Sinemde yürek yok ısınsın canım
Kim yanıma gelir, kim hâlim sorar
Adamsız şehirde adam dört yanım.
Gözümden bin sual tuşlandı göğe
Sual yağmuruyla cevap veririm
Yağmurda kalmak biliyorum nedir
Tanrı, sana çok azap veriyorum.
Benim bağışlanmak isteğim yoktur
Son nokta topraktır, taştır uzağı
Bir gün birisi çıkıp soracak ki
Niye yağmur altında koydun uşağı?
Mono "Diyalog"
Gittiler, aniden toplanıp gittiler,
Bir ben kaldım bir de bomboz yeryüzü.
Kimileri beklemek hakkımı götürdüler
Kimileri konuşmak hakkımı da.
O gün sözlüğü duvara astım
Sustum...
Kahraman savaşçının tüfeğini duvara astığı gibi
Sustuğu gibi.
Bazen atamadıkların gözdağı olur
Bazen ulaşamadıkların.
Eh koca şair artık sözle işin yoktur,
Bir bakıyorsun yine aldandın, aklından çıktı geçmişin yoktur.
Gelecekte köprüdür, evvele uzantı gibi
Peki şimdi, peki bugün?
Bazen ölüm gibi, bazen yaşantı gibi.
Gözümde resmini kurşunladılar
Aktı kanı, aktı seki üstüne
Sonra götürdüler seni nereye
Ağladı adamlar resim üstüne.
Nerelerden bilmem adamlar geldi
Önce ağladı gibi içini çekti
Sonra herkes gibi sese karıştı
Sonra herkes gibi gözyaşı döktü.
Birden yavaş yavaş gitti adamlar
Sonra bir tek o kişi geri geldi
Gözün yaşını dökmüyordu daha
Neredeyse kendini avutup geldi
Bir bulut misali, duman misali
Çöktü köşesine soğuk odanın
Sonra bu dünyada en güzel resmi
Çizdi köşesine soğuk odanın.
Sonbahar Sükûtu
Sen de kollarını biraz geniş aç
Sığsın yüreğine konuştuklarım
Kendimden çok önce yerle bir oldu
Benim ümit deyip tutunduklarım.
Baktığın sonbahar, havada ah var
Baktığın güneş bile utanıyor.
Evet, yoldan geçen güller belki de
Vallah benim için bu dehşetlidir.
Bak, bahçedeki yalnız çınara
Yapraklar rüzgârın alkış elleri
Böylece alkışla yolcu edecek
Bu çınar hem bizi hem de yılları
Bu sensin, bu benim, bu biz değiliz
Şahadet parmağın sus emri verdi
Bilmiyorum nasıl bizden habersiz
Biri bu talihe kes emri verdi.
Gittin...
Saçlarını dağıtan Bakü rüzgârlarını da
Aldın götürdün kendinle.
Sustu Hazar.
Gittin göklerin yıldızları da gitti
Hâlâ da inanmıyorum..
Donmuşum sükût gibi
Havalimanında
Gözlerim çıkış kapısında
Ümitlerimin elinde.
Bir “belki” bitmiş yüreğimin
Topuk vuran dilinde.
Gittin, gidişin çetindir demiyorum...
“Çetin” çok kolaydır şimdiki hâlimden.
Gözlerin kopmak istemiyor
Saçların ayrılmıyor hayalimden.
Ne uzun yol gitmiştik bu kısa zamanda,
Kendimize, gönlümüze...
Bu yolu dönmek çetin
Keşke “geleceğim” deseydin
Gelmesen bile beklerdim.