Bir Nehir Olup Aktım Rumeli’de


 01 Ekim 2024

Gâh duru gâh bulanık

Bir nehir olup aktım Rumeli’de

Bir yanım türkü 

Bir yanım kor

Bir yanım kavga

Öteyi ne sen sor 

Ne ben söyleyim 

 

Önce dilim sonra dilim

Haykırıp durdum Rumeli yollarında

Dağını bağını gökkubbesini

Gökkuşağını sevdim

Yağan yağmur karını

Gök gürültüsünü

Çakan şimşeğini sevdim

Beşikte uyuyan bebeği

Yüzümü okşayan Şar Dağı yellerini

Kocalı’da tütün toplayan

Yörük Mümine’nin kınalı ellerini sevdim

Ayını sevdim güneşini sevdim

Tarlaya giden tozlu yolu

Geceleri ışıyan

Ay yıldızını sevdim

 

Kaldırımlı sokağını

Gün batımını

Kiraz karpuz üzümünü sevdim

Ahşap evin çardağında

Yuva yapan kırlangıcı

Avlumuzdaki ayva ağacında öten kumruyu

Ağustos ayında atla dövülen harmanı

O neşeli akşam dönüşlerinde 

Alnımızda ateşböceklerinin yanıp söndüğü 

Sonbahardaki bağbozumlarını sevdim

 

Gâh duru gâh bulanık

Bir nehir olup aktım Rumeli’de

Sevdim sevdim

Her şeyi dilimce sevdim

Kerpiç evlerin yıkık dökük

Yüzyıllık ahşap kapılarını

Anamın kaldırımda inadına açan

Rengârenk yıldız çiçeklerini

Sıriye yengemin temmuz sıcağında içilen

Buz gibi kadife gülü şuruplarını

Sevdim çok sevdim

 

Sevinç bir çığ 

Zaman bir çay içimi gibi

Kaydı avuçlarımızdan Rumeli’de

Eskisi gibi masallar

Teselli etmiyor artık

Yüksek duvarlar mı örüldü

Güneş bile yüzün’ göstermiyor

Bindiğim atlar bezgin

Ağaçlar kuşlara hasret

 

Şimdi bir başka çalar sazım 

Körağa Sokağı’nda göç yarası daha bir acıtır

Şardağı tepesini duman bürümüş

 

Prizren, Aralık 2019-Eylül 2024

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 214. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 214. Sayı