HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
FATİH SULTAN YILMAZ 2
HİDAYET ORUÇOV 3
Gülzura Cumakunova 4
KEMAL BOZOK 5
HUDAYBERDİ HALLI 6
Emrah Yılmaz 7
Gözlerimi açtığımda endişeli ve korkmuş şekilde olanları anlamaya çalışıyordum.İki duvar arasına sıkışmıs,karanlığın koca boşluğunda kaybolmuştum.Kalp atışlarımın giderek hızlandığını ve korkunun vucudumu yavaş yavaş sarmaya başladığını hissediyor gibiyim.Sakin kalmam gerek,biliyorum.Ama önce etrafımda ne olup bittiğini anlamam gerek.Hareket edebildiğim kadar cebimden kırık telefonumu çıkardım.Cam i kırık bile olsa bana ufak bir ışık kaynağı olacaktı.Telefon ışığıyla etrafta kullanabileceğim bir şey var mı diye bakıyordum ki aniden nefesim kesildi.Kız kardeşim benden biraz uzakta hareketsiz yatıyordu.
“ELİF! ELİF! LÜTFEN SES VER ABİCİM,LÜTFEN HAYATTA OLDUĞUNU SÖYLE.”
Elif ne hareket etti ne de hayatta olduğuna dair bir ses verdi. İçimden bir parça onun ölü olduğunu bilse de kalbim buna inanmak istemiyordu.Seslendim.
Gözyaşlarımı tutamadım.
Daha birkaç saat önce birlikte oyun oynadığım kardeşim şimdi burada cansız yatıyor.
“Neden Allahım ,neden o?O daha altı yaşında gencecik bir çocuktu.Neden beni almadın yanına?”
Çaresizce ağladım.
Artık soğuğu hissetmeye başladım.Saatlerdir buradaydım herhalde…..Yukarıdan sesler geliyor.Ağlamaktan şişmiş gözlerim,çığlık sesler duyan kulaklarım ,acıyan kalbim ve soğuktan titreyen bedenimle başbaşa kaldım.İçimde sadece bir umut kaldı ben ,annem ve babamın buradan canlı bir şekilde çıkarılması .Annem ve babam neredeler hiçbir fikrim yok ,ama hayatta olduklarını hisseder gibiyim..
Ah!Zaman geçmiyor gibi,sanki zaman durmuş ve şehir karanlığa bürünmüş gibi hissediyorum.Ne kadar zamandır buradayım onu bilmiyorum.Sekiz yada dokuz saat oldu sanırım ,emin değilim.Tek bildiğim fazlasıyla aç ve susuz olduğum.Sanırım biraz daha dayanabilirim ,mecburum çünkü buradan çıkacağım biliyorum.Telefonumun şarjı da bitmek üzere,yakında karanlıkta kalacağım.Yalnızlık ,karanlık ortam ve hareket edememek beni delirtiyor.Korkuyorum.Uyumaya çalıştım az önce , belki zaman geçer diye ama olmuyor,yapamıyorum.Gözlerimi kapattığım her dakika işkence gibi geçiyor,depremin yaşandığı an gözümde canlanıyor.Dua etmek dışında yapacak bir şeyim yok.
Telefonum sonunda kapandı, artık tamamen karanlıktayım.Ne hareket edebilecek,ne bağırabilecek gücüm kalmadı.Açlık iyice bastırıyor,vücudum tamamen güçsüz,yorgun.Üzerimdeki bu duvar artık sırtımı acıtmaya başladı.Daralıyorum.Her geçen saniye nefesim azalıyor.Ya burada öleceğim yada kurtulacağım.İçimde hala bir umut var.
15(on beş) saat sonra tam umudum kalmamışken …….
o karanlıktan yardım ekipleri tarafından kurtarıldım. ……..
Temiz hava almanın ,hareket edebilmenin değerini şimdi anlıyor gibiyim,çok şükür hayattayım.Bir hastanede tedavi gördüm uzun bir süre.Durumum iyiye gidiyor.Ailemizden hayatta kalan ben bir de annem olmuştu.Ne yazık ki babam ve kız kardeşim kurtulamamışlardı.Bu demek oluyordu ki annemle artık yalnızız. Önce hastaneden çıkınca kalacak bir yer bulmalıyız sonra temiz giysi ve yiyecekler.
İnanır mısınız? Çok fazla geçmeden ihtiyaçlarımız iyi insanlar tarafından kapatıldı. İnsanlık ölmemiş! Bu felaket bana dünyanın tek bir yürekte toplanabileceğini gösterdi.Üç gündür depremzedelere kapılarını açan bir otelde kalıyoruz ,ücret bile almıyorlar bizden,sonra giysilerde bulduk, sağ olsun Türk milleti ve dünyadan gelen yardımlar sayesinde.Yemek diğer ihtiyaçlar vs derken bize her konuda yardımcı oldular.Şimdi artık tek bir eksiğimiz var o da açılan yaraları kapatmak.
Bu yaşananlardan bir sonuç çıkarmam istenseydi:”Hayat düşündüğümüzden daha kısa ,ölümün kapımızı ne zaman çalacağı belli deği bu yüzden şansımız oldukça insan olmayı ve insan kalmayı öğrenmeliyiz,hiçbir zaman korkmamalıyız ve herzaman içimizde bir umut yeşermeli” derdim.
Tıpkı Cengiz Aytmatov un dediği gibi “Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir.”
(AYB Çevrim İçi Yazarlık Atölyesi, Ocak 2023)