Bizim Aramızda Bin Yıllık Yol Var


 01 Nisan 2015

Bizim aramızda bin yıllık yol var, 

Özüme yakınsın benden, İlahi! 

İçi cah-celallı cahan vermişsin, 

Durup bakiyorum genden*, İlahi! 

Gam arkadaşımdır, efkar sevgilim,

Sözle doğranırım ben dilim-dilim,

Yerden ayaklarım üzülüp, elim, 

Asılıp semada senden, İlahi! 

Yolumu göklerden yere döndürdüm, 

Her kelme sözünü dürre döndürdüm,

Ben seni milyondan bire döndürdüm, 

Sen beni ayırdın binden, İlahi! 

Bir az gec doğmuşum, birazcık erken, 

Benim sabrımdan da uzunmuş örken,

Sana yüreğimden şu yollar varken,

Köprü niye lazım dinden, İlahi? 

 

 * genden uzaktan                 

 

sefiller için vatan anlayışı 

 Vatan sığar 

onun gözlerine. 

O, Vatana sığmaz. 

En güzel anlayanı 

en çok sevdiyi 

“eh” kelimesi olsa gerek. 

(“e” ey ve “h” hayat sözlerinin kısa yazılışı) 

O Vetenden esirgemez

 sevgisinin odunu. 

Vatansa çoktan unutup 

onun gerçek adını*. 

(Onların her yerde bir adı var) 

Dünyanın her köşesi onların evidir. 

Gözleri, 

yürekleri, 

hatta adları da eynidir. 

... ne yapsa 

kurtulamaz 

içindeki Vatandan. 

Nereye gitse 

onu da kendisiyle taşır. 

Vetenin tozu kaplar 

her tarafını. 

Kaplar gözlerinin merakını. 

Ben de onu 

ölü merakın gömüldüyü 

gözlerindeki Vatandan tanıdım. 

Gülmeyin serserilere! 

Elbiselerindeki Vatanın tozudur... 

* adını ismini                         

 

annemin yüreği 

... Arzuların kanadında 

uçub gitti ilkbahar. 

Çektiyi bir derin “ah”dan 

eridi saçındakı kar. 

Baktı rahatsız-rahatsız 

dünyaya taraf. 

Korktu 

sorunun altındakı 

dayak noktasını 

yuyup götürsün gözyaşları. 

Geriye sesledi. 

dünyadan, 

hayatdan, 

ülkeden 

kovulanları. 

(Kalbinde yer verdi). 

Toprak küçüldükce, 

İnsan küçüldükce, 

her gün biraz daha 

büyüyor Annemin yüreği. 

Bütün evsizlerin, 

bütün Vetensizlerin, 

bütün kimsesizlerin 

gereği Annemin yüreği...       

 

 insan olmak suçdursa 

İnsan olmak suçdursa, 

acımayın gözyaşıma. 

Bırakın beni hayatın dibine. 

Sonra çekip gidin. 

Yapmadığım suçun cezasını 

yalnızbaşıma çekeyim. İnsan olmak suçdursa,

aldığım soluk yerine 

ömrümü vereyim. 

Bir yudum su yerine yüreğimin kanını içsinler. 

Bir parça ekmek yerine 

beynimin etini yesin efkarlar. 

İnsan olmak suçdursa, 

ağlatın beni. 

Unutturun gülmeyi. 

Yasak edin ezapdan başka her şeyi.

Hatta ölmeyi bile. 

İnsan olmak suçdursa, 

öldürün kalbimdeki 

merhamet duygusunu. 

Öldürün içimdeki BENi. 

Yüreğiniz rahatlamasa, 

ruhumu parça-parça edip 

yakın. 

Alovuna sevinin, 

oduna ısının. 

İnsan olmak suçdursa, 

adamlar listesinden 

çıkarın ismimi. 

“Katil”, “serseri”

 ne isterseniz söyleyin. 

Yeter ki, yüreğinizce olsun.

Siz, Siz insanlar, 

koymayın beni 

İNSAN olmağa...

 

oduncakla muhabbet 

İkimizi de yaktı 

sevda adlı bir ocak. 

Benim dert ortağım oduncak. 

Sen ağaç gibi yandın, 

ben adam gibi. 

Duman ruhlarımız karıştı. 

(nerdese odla su barıştı). 

Senden bir avuç kül kaldı, 

benden bir avuç toprak. 

Hangimiz daha güzel yandık, 

oduncak?..     

                         

“sahilsiz adam” dosyasından

 Sen bir denizsin, 

ucsuz – bucaksız, 

kıyıya hasret. 

İçinde tufanlar, 

fırtınalar oynar. 

Sen bir yapraksın, 

dalından kopan. 

Rüzgarlar oynatır. 

Sen bir gorsun, 

gizlisaklı dumanlanan, 

kendini yakarsın. 

Sen bir rüzgarsın, 

deli rüzgar. 

Bu şehrin duvarları 

arkan olamaz, 

sahilsiz adam.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 100. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 100. Sayı