HaftanınÇok Okunanları
Emrah Yılmaz 1
FEYZA TUĞÇE FIRAT 2
KEMAL BOZOK 3
ZEHRA TAŞDEMİR 4
HİDAYET ORUÇOV 5
NIKA ZHOLDOSHEVA 6
Ayşe Solmaz 7
Evde telefon ile kendisi ile konuşmamız sonrası gelen "Kimdi?" sorusunun yanıtı bu olurdu: "Bizim Yakup".
Türk Ocaklarının yeniden faaliyete geçtiği 1986 sonrasında Türk Ocakları'nın Orhan Kavuncu başkanlığındaki Ankara şubesinde çok samimi ve nitelikli bir ekip bir araya gelmişti. Genç bir akademisyen olarak Mehmet Şahingöz'ün Türk Ocaklarının yeniden açılışında rahmetli Ender Gökdemir ile birlikte verdiği emek de unutulmamalıdır.
Öyle ki, Şubenin faaliyetleri neredeyse Genel Merkez faaliyetlerinin önüne geçmişti. (Yıllar sonra 2000'de Ankara'ya atanarak gelip Türk Ocağı Ankara şubesinin "gençlikten boşalmış hali"ni gördüğümde çok üzülmüştüm ve hâlâ üzülüyorum.)
Türk Ocakları Ankara şubesinde düzenli seminerler, okuma gruplarımız ile adeta ikinci bir öğrenim alıyorduk. Aslında bugünden geriye baktığımda "self education" denebilecek bir program yaptığımızı görüyorum.
Türk Yurdu'nun yeni dönem sayılarındaki ilk şiir ve yazılarımız yanında, Ankara'ya taşınan ve Lütfi Şahsuvaroğlu'nun başına geçtiği, değerli hemşerim Beytepeli Ahmet Arslan'ın Yazıişleri Müdürü olduğu Yeni Düşünce yazmak için yer bulabildiğimiz zemin olmuştu. Yeni Düşünce de bu şekilde Yakup ile birlikte uğramadan edemediğimiz ikinci bir adresimiz olmuştu Ankara'da. Bir üçüncü adresimiz -daha çok etkinliklere katılma şeklinde- D. Mehmed Doğan'ın başkanlık yaptığı Türkiye Yazarlar Birliği'nin önce Kızılay Hatay sokakta sonra Müdafaa caddesinde yerleşen merkezi idi.
1990 öncesinde Türk Ocakları Ankara şubesinde bir araya gelen kadronun as elemanlarından birisi olan sevgili Yakup Deliömeroğlu (o zaman soyadı böyle idi) AÜ Veteriner Fakültesi öğrencisi idi. Ben de Ankara Tıp'ta ihtisas eğitimine devam eden bir genç hekim olarak ekipte yer almıştım. Tıbbiyeli Atila ve Muhittin Demirkasımoğlu kardeşler, Ziraat'ten Uğur Özyetgin, Siyasal'dan Murat Yılmaz ile Tuncay, Almula İdil, ODTÜ'den Mustafa Turan ile Gazi'li Gülkız ve daha pek çok ülküdaş...
Birlikte öğreniyor, Mustafa'nın pişirdiği Türkistan Pilavı ile birlikte iftar ediyor, birlikte -başta "Çırpınırdın Karadeniz"- olmak üzere marşlar söylüyorduk.
O günlerde Ocak'ta misafirler de eksik olmazdı. Afganistan Türklerinin lideri Azad Bek Kerimi, Almanya'dan doktorasını bitirip yeni dönmüş olan Ümit Özdağ, Paris'ten dönen Ali Gemuhluoğlu, ABD'den dönen Ruhi Özbilgiç hatırımda kalan bazı isimler.
***
O günlerin kalıcı bir birikimi Türk Dünyası müziklerini bir araya getirdiğimiz Türk Yurdu Kaset Kulübü koleksiyonu olmuştu. Bu koleksiyonda Şehriyar Ata'nın "Haydar Baba'ya Selam" kaseti en popüler olan parça idi. Abdurrahman Kuzeci'den Kerkük hoyratları, Başkırd Türklerinin Kuray ezgileri, Zeyneb Hanım Hanlar'ın Baba Mirzayev'in eşsiz icraları ile Azerbaycan mahnıları ve daha pek çok Türk boyundan sesler...
Bu koleksiyon o kadar bereketlendi ki rahmetli Ali Özaydın ve sevgili dostumuz İrfan Gürdal'ın üstün çabaları ve becerileri ile resmen kurulacak olan Kültür Bakanlığı Türk Dünyası Müzik Topluluğu'nun çekirdek repertuvarını da oluşturdu.
***
16 Ağustos 2024 günü bu fani dünyaya veda edip aramızdan ayrılan Yakup Ömeroğlu'nun vefatına yakın yıllarda zirveye ulaşan Türk dünyası ilgisine ve derin bilgisine başlangıç aramak gerekirse o günlere bakılmalıdır.
"BİZİM YAKUP" ve BENGÜ YAYINLARI
Yakup Ömeroğlu Türk Yurtları için yaptığı en kalıcı katkı, kurduğu Bengü Yayınları etiketi ile yayınladığı değerli Türk kültürü ve edebiyatı yayınlarıdır.
Doğu Türkistan'ın hiç bilinmeyen yazarlarından Karaçay-Malkar Edebiyatının büyük ismi Kazım Miziev'e kadar onlarca Türk boyunun yazarını Bengü çatısında buluşturdu.
Sözün tam anlamıyla "Bizim Yakup" olmasa kütüphanemdeki kitapların çoğu gün yüzü göremezdi.
"BİZİM YAKUP" ve TÜRKİSTAN AŞKI
1990'lı yıllarda bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri'nden Kazakistan'da açılan Hoca Ahmed Yesevî Üniversitesi birçok Turan sevdalısının ata yurda koştuğu bir merkez oldu.
1994-1995 öğretim yılında görevlendirilen ilk kadronun bir elemanı olarak görev yaptığım, Yesevi Tanuv dersi verdiğim üniversitede görev alan kişilerden "en kalıcı iz bırakan" Türkiye vatandaşı bizden sonra orada görev alan "Bizim Yakup" oldu.
Birçok "çok yetkili" kişi oralarda başta haysiyetleri olmak üzere "her-bir-şey"lerini heder ederken "Bizim Yakup" Türkistan'da Hazret Sultan Yesevî huzurundan aldığı feyz ile yapacağı büyük yayıncılık çalışmalarının temellerini attı, kalıcı işlerinin ağını ördü.
Aksakal Prof. Dr. Mekemteş Mirzaahmedoğlu gibi komünizmin en katı yıllarında sisteme kafa tutabilmiş yiğit soydaşlarımız ile geliştirdiği sağlam ilişkiler sonucu bugün birçok Türkistan aydınının eserleri "Bizim Yakup"un Bengü Yayınları arasında basılarak okunabilir hâldedir.
Sadece bu bile O'nun amel defterini beka yurdunda Yesevî Ata'sına övünerek göstermesine yeterlidir. O yılları kaleme aldığı sayfaları bu kitabından okumalısınız: TÜRKİSTAN
***