HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Süleyman Abdulla 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
ERKUT DİNÇ 6
İdris Özler 7
1. Deli Mustafa'nın Mektubu / Çanakkale
Fasulyeye tapanı ve post bıyıklısı iri gözlü
Çenesi balıkçı kayığı gibi olan
Ve anasının eteğinde yoğrulan
Ama çirkini ama kirlisi, ama sesi güzeli
Ama vatanı için savaşanı, öleni…
Geyik tırnaklısı burada oğlanların
Ceylan gözlüsü
Hepsi anasının kuzusu, hepsinin var bir
Karısı, nişanlısı, sözlüsü…
Çanakkale sırtlanlar mezarlığı
Çanakkale kanlı bir küllük etine
Sessiz ve sedasızca
Ve cenazeler kalkmaktaydı, hakkın rahmetine…
Ağlama anacığım -vatandır ipektir böcektir-
Gerçi şimdi kargası var bahçesinde
Ama merak etme sen, çok gitmez
Düşecektir…
Ah! Anacığım neden söyledim ki sana
Koptuğunu bacağımın
Şimdi gelmeye kalkarsın Niğde’den ta ki bu yana
Görmeyesin boş olduğunu kucağımın
Dert etme anacığım taş basarım bağrıma
Yeter ki toz konmasın güzel vatanıma
Ve karımın,
Hani içimden demek de gelmiyor ya
Öksüz kaldığını görmek çocuklarımın!
Ve uyanmak öpülesi yüzlerinde, anamın ve analarımın
Daima bayrak gibi görmek sizi
Seni karıcığım ve öksüz ciğerlerim
44. Taburdan ve deli Mustafa’dan
İyi günler dilerim!...
2. İznikli Ali’nin Yiğitliği / Maraş
Günlerden pazar,
Mor lepiska saçları sırtını dövüyor rüzgarın
Saat 6'ya 10 var!
Maraşlılar tüyden hafif bir tepeye çıktılar
Dizildiler aşağı yukarı, baştan başa
İznikli Ali çekti kılıcını bulutlara doğru,
Çekmez olsun,
Yekpare bir su gibi akmağa başladılar savaşa…
Maraşlılar, ciğerini söküp toprağa vurabilirdi…
Olabilirdi, bir destana devr-i muzaffer
Ve sanki, düşmana deli bir kurşun gibi yağardılar
Tüfek icat olmadan evvel...
Maraşlılar, ciğerini söküp toprağa vurabilirdi…
Diyardan diyara,
Güvercin üstünde varırdılar
Ve öylesine güçlüydüler ki
Hani karıncayı sıksalar kan çıkarıldılar...
Çiseliyordu yağmur
ve ılık bir yürek karanlığında kağnılar yürüyordu…
Kağnılar kağnılar gözü yaşlılar
Kağnısı öküz başlılar
Kağnısı yaşlı
Kağnısı öküz
kağnısı baş...
Ve ne verebildi ki bizlere ağır bir atom çekirdeğinden başka savaş...
Çiseliyordu yağmur
Bulutlar üstünde adımlar yürürdü,
Kışsa
Sıcak bir kar izi bırakırdı
Baharsa çamur...
vurrrr!
Haaaa!
vurrr!..
Maraşlılar, ciğerini söküp toprağa vuruyordu
Bu baharın toprağa bereketiydi bu sefer
Ve toprak bir kere bile yutamamıştı onları
Tüfek icat olmadan evvel!...
Maraşlılar direniyor!
Mavzer yatağında attan uzun
Yeleleri yüreğine çarpıyor
At yelelerinden uzun...
At yukarıııı
At aşağııı
Dur!
Git!
Dur!
vurrrr!
Haaaa!
vurrr!..
Çiseliyordu yağmur,
Ve ılık bir yürek karanlığında kağnılar yürüyordu,
Kağnılar kağnılar gözü yaşlılar
Kağnısı öküz başlılar
Kağnısı yaşlı
Kağnısı öküz
kağnısı baş…
Ne yakacak bir türkü kaldı, ne de taş üstünde taş
Savaş,
Öylesine isyansı, öylesine garip, öylesine yaman
Ve yaman yiğitler yazdırıyordu
Maraş'ın alnınına kahraman...
Çiseliyordu yağmur,
Ay'ın altında mukaddes kağnılar yürüyordu
Kağnılar zafere gülüyordu…
Kağnılar kağnılar gözü yaşlılar
Kağnısı öküz başlılar
Kağnısı yaşlı
Kağnısı öküz
kağnısı baş...
…
Maraşlılar, ciğerini söküp toprağa vurabilirdi…
Olabilirdi, bir destana devr-i muzaffer
Ve sanki, düşmana deli bir kurşun gibi yağardılar
Tüfek icat olmadan evvel...
Günlerden pazar,
Mor lepiska saçları srtını dövüyor rüzgarın
Saat 6'ya 10 var!
Günlerden pazartesi
Sol yanımda mor lapiska saçları dadaloğlunun
Ve ben bir sağa bir sola kılıç savuruyorum
Bilmeden bunun bir şiir olduğunun…
İşgal edilen kalbim
İşgal kadar hazinmiş meğer!…
Oysaki alışıktı dişi kuşatmalara!...
3. Büyük İşler İçin Ne Yapmalı?
Ölüler bayraklaşmalı!
Koşmalı,
Zincirli meydanları aşmalı
Taşmalı;
mülhem bir kuğu gibi
Havz-ı derinden…
Ve batarken
Akşam üzeri güneş
Ve güneş doğarken
Ferfecir bahr üzerinden
Silkinip silkinip hatırlamalı;
Zemheri karanlıklara
Elzemi bir ruh fanusu gibi vuran
Vaveylaları...
Kardeşlerim!
Kardeşlerim, Ölüler bayraklaşmalı!
Zira bu ölüler,
Bu ölüler ki siperdeydiler.
Henüz bulunmamışken Ümit Burnu'nun kıyıları
Henüz, kuzu boylarındaki Kolomb ve Mösyö Peder
Suda giden bir şimendifer üstünde aşmamışken feveran dalgaları
Yani Amerika keşfedilmemiş
Ve tezek kokusundan sevişememişken
Orta çağ Avrupasının bil-münis dalkavukları
Ordaydı o…
Bir derin
Bir büyük melaldaydı o…
Ve denildi ki haddizatında;
Doğruyu püskürten yanardağlara karşı
Yıkılmaz bir akarsu ağzı gibi durdu
Ve
Köhnemiş beyâban üstünde
Diyar-ı babil misali kurdu
Ârif-i irfan denilen yurdu…
- Emsali dilimde Hz. İbrahim pasajı -
Kardeşlerim!
Kardeşlerim, ölüler bayraklaşmalı!
Mamafih;
Bizim ölülerimizdir yalnız;
Bayraklaşan dünya ölülerinin
Ulubatlı Hasan'ı…
4. Az Zamanda Büyük Hünerimiz: Cumhuriyetimiz
Az zamanda büyük işler başarmanın vaktinde
Ve ulu evlerinde cephe gerilerimizin
Ne ellerimiz, ne ayaklarımız
Ne de ellere ayaklara hükmeden
Hür tabiatlarımız var idi.
Evlerimizin önünde, dertlerimize yabancı rütbeliler
Soluğumuzda açlığın hükümranlığı
Dağ başlarında
"Rızkına uluyor" gibiler var idi…
Toprak, aşını seçti mi bir günde alır
Çiçekli entariler kızıla boyanır
Ölüme meydan okuyan yiğitlerin ödleri
Deli dumrul gibi
Sıçrarr idi!
Velhasıl,
Gördesli'ye göğsünde 12 kurşun
Şirin'e Ferhad
Sülün'e pusat
Yâr idi.
Cephe gerisinde,
Korkut Ata’ya ekmek
Nasreddin’e kâr
Yunus’a dert
Rüzgâr idi.
Toprağın ezeli hükümdarları
Mâbuduna sarılı
bîzâr idi.
Ve
Sıçrayıp uyanmasak
Daha nice asırlar;
Bu şarkı dilimizde uzarrrrr!
giderdi;
Yâr gibi
Rüzgâr gibi
âhüzâr gibi...