Büyük Şair, Çok Yönlü Yetenek


 01 Mart 2015


Bendeniz, bir insanın hangi tür mesleği yaparsa yapsın, ne tür işle meşgul olursa olsun, onun emek ve çabalarının günün birinde halka mal olmasının hem önemli, hem de gurur verici bir şey olduğu kanaatindeyim. Halkının sevgi ve saygısını hak eden, yapmış olduğu işlerin en azından bir kısmı halkı tarafından el üstünde tutulan bir insan, gerçek talihli insan demektir.  Öyle bir insanın emekleri zayi olmamış, hayatı da boşa geçmemiştir diyebiliriz. Şair Omor Sultanov da öyle insanlardan biri, gerçek bir halk şairidir. Şiirleri, öykü ve manzumeleri sadece Kırgızların değil, birçok ülkenin okurları tarafından büyük bir beğeniyle okuna gelmektedir. Kalıy, Rıspay, Asankalıy, Tügölbay gibi ünlü bestekâr ve müzik adam Omor Sultanov ve Cengiz Aytmatovlarımız tarafından şiirleri bestelenmiş ve ortaya çıkan şarkılar uzun yıllardan beri halkımız tarafından dinlene gelen klasik şarkılara dönüşmüştür. Halk şairi diye adlandırılması bundan dolayı olsa gerektir. Geçen yüzyılın 1960-70’li yıllarında Omor Sultanov daha 25 yaşındayken, “Too Kündörü” (Dağ Günler) adındaki kitabıyla, geniş okur kitlesinin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Şair o yılların Kırgız ve Sovyet edebiyatına doru atın koşturması gibi bir hızla giriş yapmıştı. Edebiyata büyük önem verilip, el üstünde tutulduğu o yıllarda düşünceleri, sözleri, hayata karşı özel bakış açısıyla geleceği olan bir şairin giriş yaptığı açıkça belli olmuştu. Gerçekten de öyle oldu. Omor Sultanov’un “Otuzunçu Stantsiya” (Otuzunca İstasyon), “Aeropanorama”, “Köz İrmem” (Kaşla Göz Arasında), “Sen Cönündö Poyema” (Senin Hakkında Poem), “Çarçoonun Cüzünçü Irı (Yorgunluğun Yüzüncü Şiiri) gibi çok sayıda şiir, manzume ve nesir kitapları basılmaya ve çevrilmeye; sadece Kırgızstan’da değil, yüzlerce halkın yaşadığı bütün bir SSCB’nin dört bir yanına dağıldığı gibi SSCB dışına kadar taşmaya başlamıştı. Öyle bir şairin dünyaya çok fazla gelmeyeceği açıktır. İşte bizim yazımıza konu olan, şair Omor Sultanov, öyle bir dereceye daha 30-40’lı yaşlardayken çıkmayı başarmıştı. Halkımız eskiden beri onun eserlerini okudukça, acaba daha ne tür çalışmalara imza atacak diye beklemeye başlardı. Şair, daha edebiyata girmesinin üzerinden fazla geçmeden, yeni söz ve stilleri, düşünceleri dünya edebiyatının seviyesine çıkararak kaleme almaya, Kırgız şairlerinin henüz bilmediği forma-lardaki şiirleri yazmaya başlamıştı. Arayıcılığı, yenilikçiliği onu diğer şairlerden farklı kılan, günümüzde de aynen o şekilde görülen ve tarihe mal olan yönlerinden biridir. O, her bir şiirinde hayattan, insan ve şairin kaderinden, zamandan ve devirden bir tutam görünüş sunar okurlarına. Dünyaya geniş açıdan bakarak, derin ve felsefî düşüncelerle kaleme alır şiirlerini. Omor Sultanov, aynı zamanda büyük bir öykücü ve romancıdır. O, daha “Ak Col, Kök Asman” (Ak Yol, Mavi Gök) adındaki ilk öykü kitabıyla, nesir alanındaki ustalığını da ispatlamıştır. Zamanında ta Moskova’daki eleştirmenler tarafından bu öykü C. Aytmatov’un “Cemile” öyküsü ile denk görülen bir eser olmayı başarmıştır. Yazarın, C. Aytmatov’un öyküsüne antitez olarak kaleme aldığı bu eserini, realist felsefeyle kaleme aldığı “Adamdın Turmuşu” (İnsanın Hayatı), “Argasız Karakçılar” (Çaresiz Haydutlar), “Acıdaar Aralı” (Ejder Adası), “Sırduu Çabandes” (Sırlı Çoban), “Arkı Düynödön Kabar” (Öbür Dünyadan Haber) romanları büyük bir yazarın kaleme alabileceği birer sanat eserleri olarak okurlarına ulaşmıştır. “20. yüzyılın Homeros’u” olarak adlandırılan ünlü Manasçımız Sayakbay Karaleyev hakkındaki film senaryosunu, Omor Sultanov’un kaleme aldığını öğrenince şaşırmıştım. Eğer o film çekilmemiş olsaydı, hem Manas Destanımızın, hem de ünlü Manasçımızın insanî vasıflarını, olağanüstü özelliklerini günümüzdeki gibi bilemeyebilecek olma ihtimalini düşündükçe, şimdi bile ürperiyorum. Kısaca söyleyecek olursak, Omor Sultanov her yönüyle kendini aşmış bir yetenek olup, sanki Allah ona bu yeteneği özel olarak fazladan vermiş olmalıdır. Onun dünya klasiklerinden Kırgızcaya kazandırdığı, birkaç cilt olacak kadar kitap ve film senaryosu vardır. Onun bu kadar verimli bir şekilde çalışarak ortaya çıkardığı onca eserin arkasında, harcadığı büyük çaba, yorulmak bilmeden arayışta olması, yenilikçiliği gibi özellikleri vardır. Omro Sultanov’un 2015 Türk Dünyası Yılın Edebiyat Adamı olarak seçilmesinin, Kırgızların halk şairlerinden birine verilen en büyük ödül, layık olduğu payelerin en güzellerinden birisi olduğuna inanıyorum. Çünkü onun şiir dünyasıyla, Türk dünyasının da tanışmasının vakti çoktan gelmiştir. 1990’lı yıllara kadar SSCB’nin siyaseti, bu tanışmaya izin vermiyordu. Şimdi artık aynı kandan gelen kardeş devletler olarak, insanları sevgiye, başkalarına saygıya, derin düşüncelere, doğaya nazik muamelede bulunmaya yönlendiren Omor Sultanov’un şiirlerini serbestçe okuyup, öğrenmesi, Türk Dünyasının her bir vatandaşının omzundaki önemli görevlerden biridir.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 99. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 99. Sayı