Çağrı


 01 Şubat 2025


Çağrı
Şanslıyım ben: İşte karşımda,
Bilgisayar, kağıt ve masa.
Dünya ile benim kavgamda
Uçar yaratılan ne varsa.


Dünya eski arabasında
Gider kederle tıklım tıklım.
Onun sonsuz şarkılarından
Sağ çıkar benim ağlayışım.

Bir gizli çağrı var hatırda
Ve sebepsiz ateşte yanış…
Mesleğim çok basit aslında –
Geleceği anıp kıvranış.

 

Neler Ettim Kendime!
Ah ki neler ettim kendime!
Dost oldum sese, kargaşaya,
Dikip gözlerimi yükseğe,
Nasıl düştüm kara mezara.

Şiiri usulca çıkarıp,
Elde tuttum ağır nesri.
Kemiğim çıktı çatırdayıp,
Söz dilimden aktı, tesirli.

Yaşadım dört mevsimi birden
Sığdı ömrüm ânın içine…
Düşündüm ki böyle yaşarsam,
Hayat geçer daha merdâne.

Gitmek olmaz, dünya nizamî
Akar kendi gönlüne göre…
Yüzüme bak, seyret şiiri:
Ah ki neler ettim kendime!

 

Gök
Ben göğüm, güneşini yitirmiş bir gök,
Güneşin hasretini gel içimden sök.


Göğsümde yanıp söner sayısız yıldız,
Lakin beni özleten güneştir yalnız.

Söyleyin dostlar, o güneş ne divâne,
Göğü terk edip, gidilir mi hiç böyle?


Ağlarım fecrin koynunda, ona muhtacım,
Kimse görmez – belki yokum, belki varım.


Ne tuhaf, o güneşe veremem hüküm...
Göğüm ben, güneşini yitirmiş göğüm.

 

Aheste Aheste
Aheste aheste yağıyor yağmur,
Aheste aheste esiyor rüzgâr.
Aheste aheste saçıp da bir nur,
Görünür bulutların ardından hilâl.

Aheste aheste ağlıyor bir kız,
Güvercin tüyünden yumuşak derdi…
Gece yaşar… Bir kulak asarsanız
İşitilir onun yürek sesleri…


Ne zarif tufanlar içine girdik!
Sevgilim otur sen, sessizce kalıp
Sanki dünya bebek kalbinden nazik,
Sanki bir iç çeksen gider yıkılıp...

 

Taş
Saldım göğe de bir taş
Eğer suçluysa güneş,
Günahkârsa o güneş
Geri gelmesin o taş.
Gökyüzü olsun hasmım
Geri dönse yok gamım!
Bir taş düşerse düşsün,
Dağ gibi benim başım.

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 218. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 218. Sayı