HaftanınÇok Okunanları
KAYNAR OLJAY 1
Osman Çeviksoy 2
SALIM ÇONOĞLU 3
İ. M. Galimcanova 4
Gülzura Cumakunova 5
Kader Pekdemir 6
Kardeş Kalemler 7
İnsanoğlu bu dünyada sevinçler, mutluluklar, esenlik içinde güzel günler yaşarken bir gün o sevinçlerin, mutlulukların, güzel günlerini yerini kara günler alır. Doğal afetler içinde en çaresiz kalınanı deprem olsa gerek. Yangın, sel, heyelan vb. karşısında depremi ayrı bir yerde tutmak gerekir. Depremin tabiattaki yıkımı, insanı dehşete düşüren sarsıntıları, var olmakla yok olmak arasındaki mesafenin en yakın veya çok kısa olduğunu yaşadıkça, gördükçe ve anladıkça iç dünyamızda neler olabileceğini kesin olarak bilmek şöyle dursun tahmin etmek de zordur. İnsanın iç dünyasındaki depremler de can acıtır; ağlatır, sızlatır, söyletir, yakar kül eder; yürekleri paramparça eder ve sonunda kahrından ölür insan. Sevdiklerinden, özlediklerinden, doyumsuz duygular beslediği iyilerden, güzellerden, masumlardan, erdemlilerden, vefalılardan, mangal yüreklilerden, şefkat abidelerinden, merhamette ve cömertlikte yarışanlardan uzak kalmak büyük deprem yaratır her sağlıklı ve yufka yürekli insanda. Gerçek anlamdaki depremi izah etmek çok da zor değil. Sözlükte “bir şeyi hareket ettirmek, şiddetle sarsmak, vurmak” anlamındaki zelzele, “yer içindeki fay kırıkları üzerinde biriken enerjinin aniden boşalması sonucu meydana gelen yer değiştirme hareketinin yol açtığı, karmaşık, elastikî dalga hareketleri” şeklinde tanımlanır. Türkçede zelzelenin yerine daha çok deprem kelimesi kullanılırken Türk lehçelerinin pek çoğunda zelzele ya da Kırgız Türkçesindeki gibi zilzala, cer titiröö (yer titremesi) olarak kullanılır. Araştırmacı N. Aslantaş’ın İslam Ansiklopedisinde (2013, 44. Cilt, 231-233 s.) belirttiği gibi kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bir ayette zelzele, beş ayette aynı kökten kelimeler bulunur. Zelzele bu ayetlerin ikisinde kıyametin kopması esnasındaki yer sarsıntısını (el-Hac 22/1; ez-Zilzâl 99/1-2) ifade eder. “İslâm coğrafyasında büyük hasara ve can kaybına daha çok Akdeniz-Himalaya kuşağındaki depremler yol açmıştır. 24 Kasım 847’de meydana gelen, tahminen 7,0 şiddetindeki depremden Mağrib, Mısır, Antakya,Dımaşk, Musul, Humus ve bütün Cezîre bölgesi etkilendi. Şam Emeviyye Camii’nin dörtte biri yıkıldı. Bu depremde Antakya’da 20.000, Musul’da 50.000 kişi öldü. Akdeniz’in kabardığı, denizin ortasından kötü kokulu gazların fışkırdığı bu depremde Antakya’da Ekra dağı parçalanarak denize kaydı, bölgedeki bir nehir tamamen kayboldu Bu kuşakta kayıtlara geçen en büyük deprem 1302 yılında meydana geldi. Şiddetinden dolayı Mısır’da dağlar yarıldı, surlarda büyük çatlaklar oluştu, yerden sular fışkırdı, pek çok ev ve cami yıkıldı. İskenderiye’de de ağır hasara yol açan depremde Akdeniz’deki büyük fırtınadan dolayı şehrin önündeki gemiler karaya vurdu.” Yukarda belirtildiği gibi şiddetli depremin Antakya’da geçmesi, Kahramanmaraş merkezli 11 vilayetin etkilendiği alanın asırlar öncesinde de büyük felaket yaşadığı görülüyor. 6 Şubat 2023 günü olan depremin ardından Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün imkânlarını seferber ederek bölgeye zorluklar içinde ulaştı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu genişlikte ve bu kadar şiddette depremin yıktığı evler, söndürdüğü ocaklar, aldığı canlar, açtığı yaraların haddi hesabı yok. Tarihten ibret almak, başta depremden ve afetten, her türlü kaza ve beladan, felaketten ders almak zor geliyor insanoğluna. 6 Şubat 2023’te olan oldu ve bütün dünya Türkiye’ye yardıma koştu. Dost düşman ya da az çok demeden geldiler. Türk milleti kimse yardım etmese de Almanya kadar bir alanda meydana gelen depremin yaralarını sarmaya gücü yeterdi. Ancak zaman hızla ilerlerken enkaz altındakilerin zamanı ve tahammülü yoktu. Bu felaketten kurtarılmayı bekleyen daha nice hayallerini gerçekleştirme ümidiyle yaşamak isteyen her yaştan, her cinsten insanımız vardı. Yardım eli gerekliydi. İnsanın gözü kimi bekler, kimi dört gözle ve hasretle bekler? Tabii ki kardeşini, eşini dostunu, akrabasını, hısımını, komşusunu, aynı pilava kaşık sallayan işçi arkadaşını, aynı tarlada buğday biçen çiftçi biraderini bekler… Aynı hudutta nöbet bekleyen asker, aynı sırada kalem oynatan öğrenci, aynı pınardan su içen çoban da hep bir dost ve kardeş eli uzansın kara günde bana der. Türkiye’nin kara gününde kardeş Tük Cumhuriyetlerinden arama kurtarma ekipleri depremin ertesi günü Türkiye’delerdi. Yukarı Karabağ’da Ermeni işgalini bitiren muzaffer Azerbaycan başta olmak üzere Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın uzattığı el hepsinden kıymetli, hepsinden farklı niteliğe sahipti. İstanbul Havaalanında değişik ülkelerden gelen arama kurtarma ekiplerine “Hoş geldiniz. Nerelisiniz? Nerden geliyorsunuz?” diye soran bir Türk Hanımefendi “Kırgızistan!” cevabını alınca “Kırgız kardeşlerimiz, canlarımız bizim. Hoş geldiniz!” diyerek duygulu ifadeleri sosyal medyada çok etkileyiciydi. Yardıma gelen herkes kıymetliydi ama kardeş ülkelerin gelişi daha kıymetli geldi bize. Depremde arama kurtarma çalışmaları devam ederken özellikle Kırgızistan’da ve Özbekistan’da neler olduğunu ve yardım amacıyla halkın neler yaptığını izleme fırsatımız oldu. Bişkek’te Eylül 2022’den beri 9 katlı ve iki girişi bulunan 48 daireli bir apartmanın en üst katında oturuyorum. Türkiye’de deprem olduğunu duyan hiç tanımadığım komşularımın kapımıza gelip geçmiş olsun veya baş sağlığı (Kırgızca “könül aytuu”) dilemelerinden dolayı ne kadar duygulandığımı ifade edemem. Sosyal medya üzerinden Bosna-Hersek’ten, Somali’den, Kosova’dan, Bulgaristan’dan, İsveç’ten, Fransa’dan, Rusya’dan, Pakistan’dan ve daha pek çok ülkeden dostlarım, eski öğrencilerim baş sağlığı dilediler. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinde Kuran tilavetinin ardında dualar edildi. Maddi manevi yardım amacıyla çalışmalar yapılırken bu kadar cömert ve kadirşinas olduklarını daha yüksek seviyede görmenin bahtiyarlığını da böyle hayırsız bir hadise vesilesiyle görmüş olduk. Emekli aylığını gönderen 99 yaşındaki yaşlı anadan bursunu veren öğrenciye kadar herkes benimde çorbada tuzum olsun diyordu. Kırgız şairlerden ve Ömürbek Tillebayev, Gülzada Stanaliyeva, Atantay Akbarov, Bahpurbek Alenov, Taştanbek Çakiyev, Kocogeldi Kultegin, Altınbek İsmailov, Özbek şairlerden Yoldaş Eşbek, Muhayyo Rustamkızı, Fozil Farhod, Muhammad İsmail, Kosova’dan gurur duyduğumuz Türk şairlerimiz İskender Muzbeg ve Esin Muzbeg depemzelerei ve Tükiye’yi unutmadılar. Acıları paylaştılar. 159 Kardeş Kalemler Mart 2023 Kırgızistanlı sanatçılardan bestekâr ve sanatçı Cemile Muratova ile Asel Turdaliyeva sanat çevrelerinden topladıkları yardımları bizim aracılığımızla T.C. Bişkek Büyükelçiliği tarafından açılan hesaba aktardılar. Büyükelçilikteki taziye defterine uygu ve düşüncelerini yazdılar ve yardım çekini İdari Ataşe Gökberk Kutlu’ya sunarken Kültür ve Turizm Müşaviri Alparslan Akıncı da makamında sanatçıları konuk ettiğinde daha derin kardeşlik duyguları depreşti bizde. Cemile Muratova “Sesimi duyan var mı? diye bağırdıklarında tüylerim diken diken oluyor. Sanki ben enkaz altındayım ve beni Türk kardeşlerim kurtarıyor. Böyle hissediyorum. Muhittin Bey, lütfen bu konuda bir şiir yazın, ben bestelemek istiyorum…” dedi. 20.02.2023’te gece yarısı yazdım bir şeyler… “Sesimi Duyan Var Mı?” Dedin Sen Bana Yıkıldı can evim, karardı dünyâm. Döküldü kumlar, kapandı gözüm. Kesildi sesim, durdu nefesim. “Sesimi duyan var mı!?” dedin sen bana. Dünyâlar benim oldu sanki bir anda… Gel kardeşim dedim haydi yetiş imdâda. Ne oldu Allah’ım dedim ne oldu bana, Canım çok acır, yaram sızlar durur da Duâ ettim yalvardım hep yüce Allah’a “Sesimi duyan var mı?” dedin sen bana! Dünyalar benim oldu sanki bir anda… Koşup geldin kardeşim yetiştin imdâda. Duydun mu sen de canım kardeşim “Ah kardeşim ah” dedim ben sana Çâresizdim o gün, kör karanlıklarda “Sesimi duyan var mı?” dedin sen bana! Dünyalar benim oldu sanki bir anda… Koşup geldin Kırgız’ım yetiştin imdâda. Ölsem de gam yemem sesini duydum ya… Kara günde elini verdin, gönlünü açtın ya… Selâm olsun Taşkent’ime, Türkistan’a, Turan’a, Selam olsun Tanrıdağ’a, Isıkgöl’e, Alay’a Dünyalar benim oldu sanki bir anda… Yaşa, var ol Kırgız’ım, yetiştin imdâda. 20.02.2023-Bişkek/Kırgızistan Sanatçı Asel daliyeva gibi daha pek çok kadın meslektaşımız da “Kimsesiz kalan bir çocuğa bakmamıza müsaade etmezler mi acaba?” derken o kadar samimi duyguları vardı ki, kalemler ifade edemez o şefkat duygusunu. 15 Şubat 2023’te Türkiye’nin çok sayıda kanalı ortak yayınla “Tek Yürek Türkiye” programını canlı yayınlarken değerli gazeteci Klara Kudaybergenova’nın gayretletiyle Kırgız televizyonlarından Ala Too 24, Asia TV, El TR, 7. Kanal, 5. Kanal vb. kanallar da TRT Avaz üzerinden 02:00’a kadar yayınladılar. Yayın esnasında eşzamanlı çeviriyi Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü öğretim görevlisi Rahat Askarova ile Gülsanam Abduvaliyeva yaptı, biz de Ala-Too 24 ve 7. Kanalında canlı yayınla Türkiye Kırgızistan ilişkilerinden söz ettik. Temel konumuz depremle başlayan duygudaşlık ve “Biz dost değil, kardeşiz” dedik. Çünkü insanlar dostlarını seçebilirler, onlardan ayrılabilirler hatta bir daha birbirlerinin yüzlerine bile bakmayabilirler. Ancak kardeşlik istenildiği aman vazgeçilecek bir şey değidir, biz kardeşimizi seçemeyiz. Yüce Allah bizleri kardeş yarattı. O sebeple iyi günde, kara günde, zor günde hep birlikte olmalıyız dedik. Kırgız konuşmacılardan Nuriyet Abdulaziz 1911’deki Çüy depreminde, 1966 Taşkent depremi ve ondan sonraki bütün depremlerde Türk kardeşlerimiz bizimleydiler dediler. Bir günde 18 milyon Som yardım toplanması bizim için unutulmaz derecede kıymetlidir. Bişkek Büyükelçiliğinde her gün yardım paketleri hazırlanıyor, THY ve Pegasus Hava Yolları ile ücretsiz taşınıyor olması da tarihe not düşülmesi gerek. Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un T.C. Bişkek Büyükelçiliğine gelerek taziyelerini bildirmesi ve bunun eşdeğeri ziyaretleri Türk Devletleri teşkilatı üyesi diğer kardeş devletlerin Cumhurbaşkanlarının da yapmış olması çok önemlidir. Yüce Allah bütün insanlığı böyle bir felaketten korusun.