Dilek


 01 Şubat 2024


Ah bir desek ölümün adını 
Birileri devirir gözlerini
İnsanın o son saatini 
Yazacak zaman benim için geldi mi? 
Hayır! Çalmadı o saat, 
Yaşıyorum! 
Dünyadayım ben 
Hayatın hevesi duruyor beni dolayıp
Kanmadım tadına henüz ben 
Görmedi burnumu 
Kundak bezi kokusu okşayıp
O değil de ben kendim çocuğum 
Kesiyorum bıyığımı iyice 
Dese de can anam: 
- erken daha, yavrum! - 

 

“Yaşlanmak” henüz erken gerçekten de 
Çıkmadı bıyık bile bende
Değil ak sakal bile
Diyemem, ama fakat 
Hangi gün yıkılırım halsizleşip acep
Yakında mı, yoksa ileri de mi 
Kabrin sızısı ile ölümün sesi? 
Keşke uzakta olsa hep. 

 

A dostlar ömrü severim 
Yetiştirir yaşlılığa 
O değil derdim. 
Ağır görmez sakalı omuzum…

 

Dünya, kaç oğlun yıkıldı 
Evinden ocağından uzakta 
Söndüğünde ömrün çırası 
Nasip olmadan kefen ile tabut da 
Saçlarına beyaz kırağı düşmedi 
Kapmadı yaşlılığın kapanı 
Mert olup kaç hayali

 
Onları top yağmaladı.

 

A dostlar bu işte dert
O günü görelim hep
Bu yüzden gönlüm varmasa yaşlılığa
Niye dünyadaki bütün kullara 
Bir hayat dileyeyim hep:
Bebek olup gelecek, 
Dede olup ölecek!

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 206. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 206. Sayı