Dilimizle Kavuşuyoruz


 01 Nisan 2024

 Türk dünyası gezgini Aşkın Kuray ve Avrasya Yazarlar Birliği’nin düzenlediği, Edebiyat Akademisi Yazarlık Atölye çalışmalarına katılan, Avrupa Türklerinden biri de bendim. Bizler, gönlünde Türkçe yazma sevdası taşıyan şanslı katılımcılar olarak, dünyanın çok yakında bir salgına teslim olacağını bilmiyorduk.  

Vatanımızdan binlerce kilometre uzakta, AYB Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu, atölye hocamız Yazar Osman Çeviksoy‘un ciddi özveri ve emek vererek gerçekleştirdikleri çevrimiçi çalışmalara, büyük bir şevk, ciddiyet ve azimle iştirak ettik. İki dönem devam eden atölyemiz, Covid 19 salgınının günlük yaşamımıza olan etkilerini hafifletmese de içinden geçtiğimiz zor günleri, harika hikâyeler yazarak, verimli bir şekilde atlatmamıza vesile oldu. 

Türk dünyasının ortak edebiyat dergisi Kardeş Kalemler ve ortak kitabımız Kardeş Sesler‘de yayınlanan hikâyelerimizin, bizlere yaşattığı sevinç ve gurur, ruhumuza çöldeki vaha gibi iyi geldi, şifa oldu. Güzel kültürümüzün, “Her şerde, bir hayır vardır.” deyimi, bu etkinlik sayesinde bizler için gerçekleşti.

Bizler, kocaman evrende, minik bir gezegen olan Dünyamız üzerinde yaşayan, TÜRK milletinin birer fertleriyiz. 

Orta Asya’da köklenmiş devasa bir ağacın, kuvvetli dallarında yeşerip, rüzgârın farklı coğrafyalara taşıdığı çiçekler gibiyiz. Zor şartlar altında sürüklendiğimiz topraklara dilimiz, kültürümüz, inancımız ve genlerimizin tohumları ile kök salmışız. Bir çoğumuz farklı kültürler, inançlar ve dillerle tanışarak değişik kimlikler edinmemize rağmen, özümüzü korumayı başarmışız.  

2008 yılında AYB şemsiyesi altında, Edebiyat Akademisi Yazarlık Atölyelerini kuran değerli hocalarımız, bizleri güzel dilimiz ve edebiyatın gücü ile bir araya getirmeyi hedefleyen bu kutlu yola, Ankara’da başlamışlar. 

Zaman içinde Balkanlar ve Batı Avrupa’da yaşayan, Türkçe ana dilinde yazma sevdası olan herkes için düzenledikleri atölye eğitimleri ile genç, yaşlı demeden yeni yazar ve şairleri Türk edebiyat dünyasına kazandırmayı başarmışlar. Milletimizin gelecekteki birliği için, önemli mihenk taşlarından biri olduğunu düşündüğüm, Türk Dünya’sının edebiyat ailesine ait olmak benim için tarif edilemez bir onur. 

Bu etkinlikler sayesinde, ortak kültürel değerlerimiz, kadim tarihimiz ve en önemli mirasımız dilimizi kullanarak, tüm dünya Türkleri birbirimize kavuşuyoruz. 

Gelişmiş dünya düzeninde, varlığını sürdürmek ve emin bir geleceğe umutla bakabilmek için Kıbrıs, Azerbaycan, Kırım, Kazakistan gibi Türk devletlerinde yaşayan soydaşlarımızla, ortak hareket etmemiz büyük önem taşıyor. 

Babamın 55 yıl önce göç ettiği Almanya’da büyüdüğüm için, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan, kader ve soy kardeşlerime karşı farklı anlayış ve sevgiyle bağlıyım.

Ben, yabancı ülkede özünü koruyarak başarılı bir hayat sürmenin, zor fakat mümkün olduğunu bizzat deneyimledim. Kendi vatanında evlat yetiştirmenin doğal zorluğu, yabancı ülkede bambaşka engel ve tehlikelere maruz kalarak artıyor. 

Çocuklarımız evleri dışında ana dillerinin konuşulmadığı, kültürleri, inanç ve adetlerinin hakir görüldüğü toplumların içinde, dışlanmış hissettikleri gibi, aidiyetleri dolayısıyla okulda, iş ve sosyal hayatlarında aşağılamalara ve haksızlıklara maruz kalmaktalar. 

Bu durumu hasarsız atlatabilmek için, yeterli bilgi ve donanıma sahip çocuklar yetiştirmek büyük önem arz ediyor. Bu vasıflara haiz olmayanlarımız, ayrımcılığa uğramamak için, soy bağını inkâr ederek, yabancı oldukları toplum içinde eriyorlar. Gönüllü özden kopmayı tercih edenler gibi, bunu yasal sebeplerden ötürü yapmak zorunda kalanlar çok fazla.

Kimliğine sahip çıkarak, iş veya akademik kariyer yapan Türklerin şansı, aile eğitimi ve terbiyesi yanı sıra, devletimiz tarafından geçici görev ile yurtdışına gönderilen, Türkçe kültür ve ahlak dersi öğretmenlerimiz oldu. 

Değerli atölye hocam, yazar Osman Çeviksoy gibi fedakâr ve vatansever hocalarımız, bizler ve çocuklarımızın hayat yolunda, birer mihenk taşı oldular. Kendi ailelerinden, sevdiklerinden uzakta, verdikleri emek sayesinde bizler dilimiz, kültürümüz, vatanımıza karşı merak ve sevgimizi diri tutmayı başardık. 

Özüme duyduğum merak ve özlem sayesinde, yurtdışında oluşumun 45. yılında, Almanya’da yaşayan Türk dünyası gezgini, kadim Türk tarih sevdalısı Aşkın Kuray Bey’in düzenlediği bir gezi ilgimi çekti. 

Konu, yıllardır Macaristan’ın Bugac şehrinde, 27 Türk devletinin katılımıyla gerçekleşen, Türk-Hun Kurultayı idi. Bilgi almak için aradığım Aşkın Bey ile bu vesile ile tanıştım. Sağlık sorunlarım yüzünden Moğolistan, Tonyukuk- Orhun yazıtları, Ötüken, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan gibi Türk Yurtlarına düzenlediği kültür gezilerine henüz katılamadım. 

Fakat, kurduğu Kuray Çevrim içi Yazarlık Atölyesi sayesinde, Avrasya Yazarlar Birliği ile tanıştım. Gençliğimden beri yazmayı sevmeme rağmen, Allah vergisi yeteneği ile şiirler veya edebi eserler yazarak, harikalar yaratan sanatçılardan değildim. Eğitim almadan, bir roman veya hikâye nasıl yazılacağına dair hiçbir fikrim yoktu. 

Bana onlardan biri olmadığımın hatırlatıldığı, yabancı ülkede olduğu kadar, değersiz hissettirildiğim kendi vatanımda da yaşadıklarımı dile getirmek istiyordum. Yazma isteğim olsa da cesaretim yoktu.

Değerli hocam Osman Çeviksoy’dan edebi eserler yazmanın yanı sıra, bu süreçte yaralı ruhumu şifalandırmayı öğrendim. Hikâyelerim sayesinde, kendimi tecritte hissettiğim, hayat yolum bir anlam kazandı.

58 yaşımda Bengü Yayınevi tarafından basılan ilk kitabım, ARAFTA UYANIŞta çoğunlukla Almanya’da yaşayan Türklerin öykülerini anlattım. Hikâyelerimde kendilerini bulan, dertlerinin, sevinçlerinin sesi olduğumu söyleyen okurlarımın, övgü dolu geri dönüşümleri beni çok mutlu etti. 

Birçok arkadaşım, kişisel kitaplarını çıkardıkları gibi, ulusal ve uluslararası edebiyat yarışmalarına katılıp ödüller aldılar. AYB’ne gönül vermiş hocalarımızın ve bizlerin emeklerini taçlandıran bu güzel gelişmelerle yaşadığımız sevinç ve gurur, çalışmalarımıza daha büyük azimle sarılmamıza neden oldu.  

Yazmamın önemli sebeplerinden biri, yurtdışında yaşamlarını sürdüren evlatlarıma örnek olmak, onlara ailemizin hayat yolunu anlatan, kalıcı bir miras bırakmaktı. Benimle gurur duyduklarını söylediklerinde, dünyanın en mutlu annesi bendim. 

Biz, Türkçe diline gönül verenleri bir araya getiren, duygu ve tecrübelerimizi edebi bir dille ifade etmemize, geniş kitlelerle paylaşmamıza olanak sağlayan, AYB Edebiyat Akademisi Yazarlık Atölyemizin var oluşunun on beşinci yıldönümü kutlu olsun. 

Bu vesile ile değerli atölye hocalarımız Yakup Ömeroğlu, Osman Çeviksoy, Ataman Kalebozan ve Nurhan Buhan ve bizlere emeği geçen adını sayamadığım değerli Bengü Yayınevi çalışanlarına teşekkürü borç bilirim.  

Tüm Türk dünyasının dil, kalem ve gönül dostlarına selam olsun. 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 208. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 208. Sayı