Edebiyatın Uzlaştırıcı Dilinde Buluşmak: Avrasya Başkentlerinin Yazarları Uluslararası Forumu’ndan Geriye Kalanlar


 01 Temmuz 2019

Geçtiğimiz günlerde Kazakistan Yazarlar Birliğinin Nur-Sultan şubesinin müdürü, Kazakistan Cumhuriyetine Emek Veren Vatandaş, tanınmış ve yetenekli akın, edebiyat bilimci Devletkerey Kepulı tarafından güzel bir fikir hayata geçirildi. Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da 4-5 Temmuz tarihlerinde, “Dünya Edebiyatı: Kalıpları Kırmak” (Alemdik Adebiyet: Stereotipten Arıluv) sloganıyla Avrasya Başkentlerinin Yazarları Uluslararası Forumu düzenlendi. Forum fikrinin sahibi ve asıl düzenleyicisi Kazakistan Yazarlar Birliğinin Nur-Sultan Şube müdürü Devletkerey Kepulı idi. Edebiyatın halklar arasında sağlam dostluk ve barış köprüsü kurma rolünün öne çıkarıldığı Forum’un düzenlenmesinde başta Kazakistan Kültür ve Spor Bakanlığı ile Kazakistan Yazarlar Birliği de paydaş olarak yer aldı. Nur-Sultan şehrinde iki gün süren Forum’da yirmiden fazla ülkeden şair, yazar ve çevirmenler bir araya geldi. Forum’a Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Tataristan, Saha Cumhuriyeti gibi Türk kardeş cumhuriyetlerden katılan temsilcilerin yanı sıra, Rusya, Ukrayna, Moğolistan, İran, Afganistan, Hindistan, Mısır, Ermenistan, İsrail, İspanya gibi pek çok ülkeden şairler, yazarlar ve çevirmenler katıldı. Ayrıca Kazakistan’ın farklı bölgelerinden gelen önemli edebiyat adamları, şair, yazar ve çevirmenler de Forum’a yoğun bir ilgi gösterdiler ve katılım sağladılar. Forum yurt içinden ve yurt dışından pek çok edebiyat adamını bir araya getirdi. Türkiye’yi temsilen günümüz Türk şiirinin önemli isimlerinden, Mağcan Cumabay’ın şiirlerini Türkiye Türkçesine uyarlayan değerli şair Ali Akbaş ve Kazak nesrinin önemli örneklerini Türkiye Türkçesine kazandırdığımdan dolayı ben de çevirmen kimliğimle onur konuğu olarak Forum’a katıldım.

Forum’un açılışı siyaset, sanat çevrelerinin ve edebiyat meraklılarının katılımıyla oldukça görkemli bir şekilde gerçekleştirildi. Tanınmış Kazak şairi ve diplomatı Oljas Süleyman ve yine tanınmış Kazak yazarı, nesir ustası Akim Tarazi, İspanya’nın tanınmış şairi Justo Jorge Padron gibi değerli edebiyat adamlarının açılış konuşmaları yanı sıra Kazakistan Kültür ve Spor Bakanı Aktotı Raimkulova başta olmak üzere Kazakistan’ın devlet adamlarının katılımıyla Forum’un açılış oturumu yapıldı. Forum’un açılış oturumunu Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı, şair Ulugbek Esdevlet yönetti.

Açılış oturumunun ardından Forum, üç farklı salonda üç ayrı oturum ile devam etti. Bu oturumlardan biri nazım, biri nesir ve bir diğeri de dünya edebiyatı ve çeviri başlıklı oturumlar idi. Şair, yazar ve çevirmenler kendileriyle ilgili oturumlara katılarak hem sunumlarını gerçekleştirdiler hem de fikir alışverişinde bulundular. Oturumlarda sorun tespiti yapılıp çözüm önerileri sunuldu. Gelecekte dünya edebiyatının durumu ve Kazak edebiyatı ile dünya edebiyatı arasındaki ilişkiler konusunda yeni yaklaşımlar üzerine değerlendirmelerde bulunuldu. Forum’un birinci günü aralıksız devam eden üç verimli oturum ile tamamlandı.

Forum’un birinci günü akşamında farklı ülkelerden gelen edebiyat adamlarının ve Kazakistan’ın değerli edebiyatçılarının katılımıyla gerçekleşen gala yemeği yapıldı. Yemekte tam da Forum’un sloganında belirtildiği gibi toplumları birbirinden uzaklaştıran bütün önyargılar ve kalıplardan uzaklaşarak şair, yazar ve çevirmenler edebiyatın birleştirici gücü sayesinde aynı masada oturup farklı lisanları konuşsalar bile edebiyatın uzlaştırıcı dili ile anlaştılar. Gala yemeği esnasında Kazak halk dansları gösterisi, dombıra ve kopuz dinletisi ve Kazak müziğinden örnekler sunuldu. Bu hoş gösteriler aracılığıyla gelen yabancı konukların Kazak halkının millî zenginlikleri ile tanışması sağlandı. Kazak halkının millî müziği, halk dansları ve millî çalgıları konukların büyük beğenisini kazandı.

Forum’un ikinci günü Gumilyev Avrasya Millî Üniversitesini ziyaretle başladı. Forum’un katılımcıları Üniversite Rektörü Prof. Dr. Yerlan Sıdıkov ve Rektör yardımcılarının büyük bir konukseverliğiyle karşılandı. Öncelikle üniversite içindeki müze gezildi. Üniversite binasının merkezine dikilen Kültigin Bengütaşı konuklarda oldukça ilgi uyandırdı. Rektör Prof. Dr. Yerlan Sıdıkov’un ev sahipliğinde Forum katılımcıları ile gerçekleştirilen toplantıda Forum’un bazı katılımcıları Kazakistan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Avrasya Üniversitesi tarafından verilen Kültigin Madalyası ile ödüllendirildi. Madalya ile ödüllendirilenlerden biri de bendim. Kazak edebiyatından Türkiye Türkçesine kazandırdığım eserler ve Kazak edebiyatının Türkiye’de tanıtılmasına katkılarımdan dolayı Rektör Yerlan Sıdıkov’dan çok kıymetli Kültigin Madalyası’nı büyük bir mutlulukla aldım. Tarihçi olan Prof. Dr. Yerlan Sıdıkov’un kaleme aldığı Şakerim adlı monografi Bengü Yayınları arasında birkaç yıl önce yayımlanmıştı. Bu kitabı büyük bir ilgiyle okumuştum. Büyük Kazak ozanı Abay’ın yeğeni, Sovyet devrinde katledilen Kazak yazar, şair, düşünür, âlim, filozof Şakerim Kudayberdi hakkında Türkiye’deki en kapsamlı ve güvenilir bilgiler Yerlan Sıdıkov’un kitabında yer alıyor. Bu sebeple hem Kültigin Madalyası ile ödüllendirilmiş olmaktan hem de kitabını beğenerek okuduğum Sayın Rektör Prof. Dr. Yerlan Sıdıkov ile yüz yüze tanışma, konuşma fırsatını bulmaktan, üstelik de elinden madalya almaktan dolayı mutluluktan adeta içim içime sığmadı.

Gumilyev Avrasya Millî Üniversitesinde gerçekleştirilen oldukça bereketli ve faydalı toplantının ardından Rektör ve Rektör yardımcıları geldiğimizde bizi nasıl ki çok sıcak ve içtenlikle karşıladılarsa aynı şekilde de uğurladılar. Kazakistan’ın incisi olan Gumilyev Avrasya Millî Üniversitesinden hepimiz büyük bir memnuniyetle ayrıldık. Bize gösterdikleri konukseverlikleri için kendilerine memnuniyetimizi bildirerek oradaki etkinliğimizi de tamamladık. Üniversiteden sonraki rotamız Kazak millî yemekleriyle tanışma faslıydı. Forum’un dünyanın farklı farklı bölgelerinden gelen konukları Kazak millî yemeklerini tattı. Katılımcılar kımız içip Kazak millî yemeği Beşparmak’ı büyük bir afiyetle yedi. Beşparmak, Kazak halkının en özel yemeklerinden biridir. Haşlanmış et parçaları ve kalın hamur parçalarının pişirilmesiyle yapılan millî Kazak yemeğidir. Haşlanmış et parçaları içinde kazı adı verilen at eti de bulunur. Kazı da Kazak halkının kımız ve Beşparmak ile birlikte olmazsa olmaz sofra lezzetlerindendir. Bu millî yemekler, Kazak kültürel kimliğinin çok önemli bir parçasını da oluşturuyor. Kımız, Kazı ve Beşparmak adeta Kazak kültürel kimliğinin tanımlayıcıları arasındadır. İşte bu lezzetlerle donatılan Kazak dastarhanında (sofrasında) dünyanın farklı yerlerinden gelen şair, yazar ve çevirmenler bir araya geldi. Bütün kalıplardan, bütün önyargılardan arınan edebiyat adamları okunan şiirler, söylenen şarkı ve türküler eşliğinde hem birbirinden güzel Kazak yemeklerinin tadına baktılar hem de edebiyatın birleştirici gücüyle Kazak dastarhanında bir oldular, birlik oldular. Kendisi de büyük bir akın olan, tanınmış sanatçı Devletkerey Kepulı bu güzel yemeğin sonunda dombıra eşliğinde söylediği türküler ile bütün konukları mest etti. Her karşılaştığımızda olduğu gibi burada da çok sevdiğimi bildiği Balkadişa adlı halk türküsünü bana ithaf ederek söylemeyi de ihmal etmedi. Ağabeyine nazı geçen, şımarıklık yapsa da şımarıklığı hoş görülen küçük kız çocukları gibi hissettirdiği için çok değerli akın Devletkerey Kepulı’na bu inceliği için de ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu güzel yemek etkinliği de sanırım bende olduğu gibi bütün konuklarda ileride daima hatırlayacakları hoş bir anı olarak kaldı. Okunan şiirler ve şarkılar, türküler farklı dillerde de olsa gönül dilinde, edebiyatın ortak dilinde buluşmayı başardığımız için hepimiz bu çok özel Kazak dastarhanından büyük bir mutluluk içinde ayrıldık.

İkinci günümüzün öğleden sonrası Nur-Sultan’ın Akmol adlı ilçesindeki ALJİR (Akmolinskiy Lager’ Jën İzmennikov Rodinı/Akmol Vatan Haini Eşleri Kampı) adlı Sovyetler Birliği’nin ilk kadın suçlu kampını ziyarete ayrılmıştı. Bu kamp, Sovyetler Birliği döneminde, Stalin’in Kızıl Kırgın yıllarında haksız yere tutuklanıp sürgüne gönderilen ya da kurşuna dizilen kişilerin eşleri için kurulmuş Sovyetler Birliğinin ilk kadın suçlu kampıydı. Kampta Sovyetler Birliğinin farklı bölgelerinde yaşayan ancak kaderleri bir olan kadınlar bir araya gelmişlerdi. Sovyetler Birliğinin hemen her bölgesinden, her ulusundan bu kampta tutuklu olan kadınları bulmak mümkündü. Bu kadınlar hem suçsuz yere kampta esaret hayatı yaşıyor hem de Sovyet yönetimi tarafından bedava iş gücü olarak görüldükleri için durmaksızın çok zor şartlarda çalıştırılıyorlardı. İşte üzerinde nice dramlar biriktiren, nice acı hatıraların yer aldığı Akmol Kadın Tutuklu Kampı’nı da gözyaşlarımızı tutamayarak ziyaret ettik. Günümüzde müze haline getirilen ALJİR ziyaretçilerin kanını dondurmaya devam ediyor. Müzede burada tutulan kadınların hayatları, hikâyeleri, eşleri, çocukları ile ilgili bilgiler, görseller, eşyalar yer alıyor. Tutuklanarak buraya getirilen her bir kadın için hikâyeler, romanlar yazmak, sinema filmleri çekmek mümkün. Gözlerimizde yaşlar ve dilimizde dualarla ALJİR ziyaretimizi de tamamladık. Vatanları uğruna canlarını veren, suçsuz yere Stalin zulmüne maruz kalan, Kızıl Kırgın’ın kırdığı onlarca Türk’ü saygı ve rahmet ile andık. O asil vatan evlatları için şair Ali Akbaş ile bir Fatiha göndermeyi de ihmal etmedik. Fakat Stalin’in Kızıl Kırgın yıllarında elbette bu kampta daha dili, dini ve ırkı farklı olan onlarca insan zulme uğramıştı. Stalin zulmü sadece belli kişileri hedef alan değil, adeta insanlığı hedef alan bir zulümdü.

Bilindiği gibi şairler, yazarlar, edebiyat adamları herkesten daha farklıdırlar. Onların hissiyatı sıradan insanlara benzemez. ALJİR’in Forum’a katılan edebiyatseverlere düşündür92 Kardeş Kalemler Temmuz 2019 düğü, hissettirdiği de farklı oldu. Bu kamp, Forum’un hisli katılımcıları üzerinde çok derin bir iz bıraktı. Kim bilir, belki de ilerleyen zamanlarda onların ALJİR’de gördükleri, hissettikleri kâğıda dökülecek, bir sanat eserine dönüşecek.

Forum’da buluşan Türk Dünyası’nın farklı bölgelerinden gelen, kökü güçlü bir ağacın dalları olan Türklerle ilgili de son derece olumlu izlenimlerim oldu. Forum’a katılan Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Tataristan, Özbekistan ve Saha Cumhuriyetinden gelen edebiyat adamları kendi aralarında kurdukları bir gönül köprüsü ile hemen iletişime geçtiler. Türkçenin farklı kollarını konuşan bu Türkler, aralarındaki fiziksel mesafelere rağmen çabucak bir araya gelip ortak bir dil ile konuşup anlaşabildiler. Özellikle günümüzde Rusya Federasyonu içinde yer alan Türk dostlarımızın ana dili bilinci, ana dillerine olan sevgileri bizi fazlasıyla memnun etti. Bundan on yıl önce sıklıkla duyduğumuz “Hep Rusça konuşuyorlar. Hep Rusça ile kendi aralarında anlaşıyorlar.” şikâyetinin artık çok da gerçekçi olmadığına şahit olmak bizi çok sevindirdi. Bu gözlemimiz de Türk Dünyası açısından bize büyük bir moral ve motivasyon kaynağı oldu.

Bozkırın ortasında son derece modern bir şehir olan ve gün geçtikçe çiçeklenen, büyüyen Nur-Sultan’da Avrasya Başkentlerinin Yazarları Uluslararası Forumu tam da Forum’un “Dünya Edebiyatı: Kalıpları Kırmak” (Alemdik Adebiyet: Stereotipten Arıluv) şeklinde sloganlaştırılan düşüncesinde özetlendiği gibi, hedeflediği amacına ulaştı. Dünyanın farklı bölgelerinden gelen yazar, şair ve çevirmenler, farklı dilleri konuşsalar, farklı dinî inançlara bağlı olsalar, farklı ideolojileri savunsalar da iki gün boyunca edebiyatın uzlaştırıcı dilinde buluşmayı başardılar. Bu ortamı hazırlayarak bizi Forum’da buluşturan, aynı dastarhanda bir araya getiren, bir kez daha herkese edebiyatın gücünü gösteren değerli düzenleyicilere ne kadar teşekkür etsek azdır. Öncelikle Kültür ve Turizm Bakanı Aktotı Raimkulova şahsında Kazakistan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yazarlar Birliği Başkanı Ulugbek Esdevlet şahsında Kazakistan Yazarlar Birliğine edebiyatın gelişmesine verdikleri destekten dolayı şahsım adına teşekkür ediyorum. Ayrıca, gerek Kazakistan Yazarlar Birliğinin Nur-Sultan Şube Müdürü Devletkerey Kepulı gerekse Forum’da görev yapan, her an konuklarının rahatı ve mutluluğu için arı gibi çalışan, Forum’da görevli olan herkese verdikleri emek için sonsuz teşekkürler.

Bütün ayrılıkçı düşüncelere inat, edebiyatın uzlaştırıcı diliyle daha nice güzel etkinliklerde edebiyatsever gönüllerle bir araya gelmek dileğiyle…

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 151. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 151. Sayı