Ellerim


 01 Ekim 2025

Bir avuç duadır su damlaları, 
Göklere açılıp eser ellerim. 
Vatan denince kopar fırtına, 
Coşar dalga dalga Hazar ellerim. 

Bu ağır havada çekmek içindir ah, 
Gâh sine kabartır, göğüs gururlanır. 
Duman içindedir açılan sabah, 
Suskun ufukları süsler ellerim. 

Kızıl ışıklar serpilir pırıl pırıl,
Havası mis gibi, sanki taze çığ.
Galiba kendisini unutmuş Ülker,
Saldı tan yerine nazar ellerim.

Bağda barına bak, dağda karına,
Başka çim aramak gelmez arına.
El çırpar dünyanın iyilerine,
Eder pislerinden hezer ellerim.

Adamın gölgesi batar çiçeğe,
Şehir uykusunu katar çiçeğe.
Sana dost diyeni tutar çiçeğe,
Ama kem bakanı ezer ellerim.

Sen su misalisin durudan duru,
Coşkun şelaledir şua gurubu.
Gündüzler derim gözümün nuru,
Geceler uykuda gezer ellerim.


soğuk payız da ayrılık
Ayrılık faslını soğuk payızısın,
Katıp gazellere süpürsem seni.
Dişimin dibinden hırs idi çıkan,
Gürze zehri gibi tükürsem seni.

Olanda sevgi de, kin de ten olur,
Adın gelen zaman tutan cinim var.
Nefret dedikleri sevgiden olur,
Sana ne gazabım, ne de kinim var.

Payız güneşinin sıcağı olmaz,
Grubu boyayan şualar sarı.
Yüzü boza gitmek çetindir bir az,
Gerek sinemize çekek yolları.

Sabır kasası var mey dolu camın,
Yürek sıkılır da, vakit daralır da.
Baktıkça gözleri donar adamın,
Havalar da soğuk, eh, aralar da...

Ağrısı başkadır yitik bir sesin,
Alından ter gibi gam sızıp çıkar.
Diyorum adamın çarkı dönmesin,
Nereye dönse yol payıza çıkar.

Önde gözleyenin adı bellidir,
Ötesi payızda, gelesi yazda.
Bahttan küsmek bir tesellidir,
Talihe sinirim tutuyor biraz da.

Biraz zaman yıpratır, biraz kader,
Titreyen dile ne fark eder kışın...
Bir ömür boyu susmak da olmuyor,
Sütten korkusu var ağzı yanmışın.

Yine kaşlar çatılır, yine iner gece,
Karışıp payıza yutuyor gam seni.
Yüzün kışa dönük, eser sert rüzgâr,
Güreze zehri gibi tükürsem seni


özün de susarsın...
Özün de susarsın, telefonun da,
Bari sitem dolu küçük bir ses at.
Bu hak dünyasında mahşer günün,
Elimi yakanda unuttum, kes, at.

Mühlet de bin yılda olur tek tek,
Çektiğim hasreti bir gün çek tek.
Seni görmek için estim yürek tek,
Ahını üstüme gül gibi es, at.

Bu aşk yoluysa vardır dert bela,
Yoksa ömrü verdik ümitle bada.
Taşı atılmışlar çoktur dünyada,
Kimi bekliyorsun, ya neyi peki, at.

Ne göktür, ne yerdir boş avuç açan,
Gözümü çıkardı kalbimde yatan.
Bir var gönül alan, bir adam satan,
Ne al yüreğimi, özümü ne sat.

Resmine baktım, melek donunda,
Bütün davaların sulh var sonunda.
Özün de susarsın, telefonun da,
Bari bir boş mesaj, bir sözsüz ses at.


ümidi kırılanların şiiri
Ümit kırıntısı gibidir zaman,
Sonu yalan çıkan masaldır dünya.
Kurduğu bir hayal var idi, hayıf,
Bir göz kırpımında dağıldı dünya.

Yolu bozulana ne dere, ne düz,
Kahrolur arzular düşünce yele.
Birinin ocağı sönmüştü gündüz,
Bir gece birinin ışığı ela.

İnamdan yıkılmak iyi iş değil,
Buradan ötesi uçurumdur artık.
Biri fısıldadı “çiğ düşüyor” ama,
Tanrı ağlıyordu sabaha karşı.

Sanki vaktin kendisi can çekmekteydi,
Zamane sınava çeker adamı.
Ağrıyla çıkıyordu güneş buluttan,
Duman çekiliyordu...
Susmuştu herkes.

Yıkık mabette sönüyordu son mum,
Ne fani dünyaymış, ne gidi zaman.
Dokunma elini keser ey adam,
Ümit kırıntısı gibidir zaman.

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 226. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 226. Sayı