Gayret


 01 Ocak 2025

Yaz aylarına yeni giriyorduk, okulun kapanmasına birkaç gün kalmıştı. Hepimiz çok mutlu ve heyecanlıydık. Ne de olsa yorucu geçen bir okul yılını daha geride bırakıyorduk. Ben Yunus, ailemle beraber bir sahil kasabasında yaşıyorum. Benim haricimde iki kız kardeşim de var. Annem ev hanımı, babam ise fabrika işçisi. Durumumuz pek iyi değil ama bir şekilde idare ediyoruz işte.

Bugün arkadaşlarımla sahilde buluşmak için sözleştik. Biraz sohbet edip kumda top oynayacağız. Arkadaşlarım çoğu zengin ama hiçbiri şımarık değil. Arkadaşlarımın birkaçıyla ağır ağır sahile doğru yürüyorduk. Karşıdan gözümüzü alan kırmızı bir bisiklet belirdi. Güneş ışınlarının bisiklete yansımasıyla  kıpkırmızı renkte olan bisiklet âdeta bir ateş topu gibi görünüyordu. Barış bisikleti ilk kez kullanıyordu, babası daha yeni satın almış. Bir görseniz gıcır gıcır her tarafı tertemiz, hem sağ hem de sol tarafında da aynası vardı. Korna sesi de çok hoşuma gitmişti. Ben de iki yıl önce babamdan istemiştim ama durumumuz olmadığı için alamamıştı. Geçen sene ise Berber Ahmet Amca’da çırak olarak çalışıp bisikletin parasını kendim toplamıştım fakat bir süreliğine babam işsiz kalınca, biriktirdiğim parayı babama vermek mecburiyetinde kaldım. Zaten çok geçmeden okullar da açılmıştı, bisiklet hayalimi biraz olsa da unutmuştum. Bu yıl, Barış’ı bisikletiyle görünce yine arzum kabardı. Yanlış anlamayın ha! Kıskandığım için değil ama hangi çocuk bir bisikleti olsun istemez ki? Buluştuğumuz o gün top oynarken gözüm hep Barış’ın bisikletine kayıyordu. Arada göz ucuyla bisikleti süzüyordum. Akşam eve gidince babama bisiklet konusunu açmak istedim. Yemeğe oturduk. Ben mevzuya nasıl gireceğimi düşünürken, annem babama doğru bakarak “Bey, malum yaz geliyor. Bizim buzdolabının hâli ortada. Döküldü, dökülecek. Gerektiği gibi soğutmuyor artık. Yenisini almak şart oldu. Bugün biraz gezindim, mağazalarda bütçemize uygun taksitli birkaç model beğendim. Durumumuz uygunsa, sen de bir bakabilir misin?’’ dedi. Babam da “Tamam hanım, sen uygun gördüysen bütçemizi zorlamadan bir şeyler ayarlamaya çalışırız.’’ dedi. Durumumuzu bildiğim için bir şey söylemeden sadece yutkundum. Ertesi gün okulun son günüydü, karnelerimizi aldık. Arkadaşlarımın çoğu tatil planları yaparken, ben çoktan Berber Ahmet Amca’nın dükkânının yolunu tuttum. Dükkân kapısından içeriye bakarken, Ahmet Amca beni aynadan görmüş olacak ki, “Ooo Yunus, hoş geldin. Nasılsın ? Saçını kestirmeye mi geldin?’’ diye sordu. Ben de, ‘’ Hayır, Ahmet Amca. Çırağa ihtiyacın olup olmadığını sormaya geldim.’’ dedim. Ahmet Amca tonton, sevimli bir amcaydı. Yüzünden neşesi hiç eksik olmazdı. “Tabii ki var oğlum. Senin gibi delikanlı çırağa her zaman ihtiyacım var. Yarın sabah erkenden işbaşı yaparsın.’’ dedi. Eve gidince aileme, işe başlayacağımı anlattım. Daha önceki yıl da orada çalıştığım için hiç sorun etmemişlerdi. Küçük kasaba, tanıdık bildik yer ne de olsa. Sabah erkenden işe başladım. Günler birbirini kovalayıp geçti. Derken, ay sonu geldi. Ahmet Amca maaşımı verdi, toplamış olduğum bahşişler de vardı, onları da maaşıma ekledim. Hesapladım, böyle giderse iki hafta daha çalışıp bisiklet parasını toplayacaktım. Yaz mevsimi kendini iyice belli etmeye başlamıştı, kavurucu sıcaklardan dolayı öğlene doğru dükkâna kimsecikler uğramıyordu. Sıkıntıdan patlıyordum. Berber koltuğuna oturmuş, bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum. Tam o sırda Barış, eli yüzü simsiyah bir şekilde yanımıza geldi. “Yunus! Bisikleti sürerken sokağın başına girdiğimde, bisikletin zinciri düşüverdi, o kadar uğraşmama rağmen zinciri yerine takamadım. Rica etsem, sen bir bakabilir misin?’’ dedi. “Tamam, olur.’’ dedim. Biraz uğraştırdı ama sonunda zinciri yerine oturtmayı başardık. İkimiz de çok sevindik. Barış bana teşekkür edip, istediğim zaman onun bisikletini kullanabileceğimi söyledi. Ne kadar çok bisiklet sahibi olmak istediğmi biliyordu. Ben de ona bisikleti dikkatli kullanmasını söyledim. Barış bisikletine binip, sokaktan yavaş yavaş gözden kaybolmaya başladı. Günler geçtikçe sevinçten havalara uçuyordum. Parayı biriktirdiğim kutu, gün geçtikçe dolup taşıyordu. Nihayet! Bisiklet parasını toplamıştım. Dükkânlara göz gezdirmeye başladım. Vitrinlere bakınırken, gözüm gök mavisi rengi olan bir bisiklete ilişti. İçeriye girip, satıcıya yarın geleceğimi söyleyip, bisikleti başkasına satmamaması için rica ettim. Ertesi gün çalışıp, biriktirmiş olduğum avuç dolusu parayla koşarak dükkâna gittim. Bir baktım ki, vitrin boş! Beğendiğim bisiklet orada yoktu. Belki satıcı başkasına satılmasın diye içeride saklıyor diye düşündüm. İçeriye girdiğimde başka bir satıcı vardı ve o bisikleti bir adama sattığını, benim ricamdan haberi olmadığını söyledi. 

Çok üzüldüm. Gözlerimden yaşlar süzüle süzüle oradan ayrıldım. O gün, yine arkadaşlarla buluşmak için sözleşmiştik. Sahile vardığımda gök mavisi olan bisikletin üzeri süslerle doluydu ama yanı başında kimse yoktu. Bisikletin olduğu yere yaklaştım, etrafında bir tur attım. Derken, Barış yanıma geldi. O da bisikleti beğenmişti, bana övüp duruyordu. Konuşmasının son bölümünde “Güle güle kullan. İyi günlerde kullan!’’ dedi. Ben şaşırıp kaldım. “Nasıl yani?’’ diye sordum. Meğer benim vitrinlere bakındığım gün, Barış babasıyla birlikte arabayla oradan geçmişler. Beni gören Barış, babasına “Aaa, Yunus! Parasını biriktirmiş olacak ki kendisine bisiklet bakıyor.’’ demiş. Bunu duyan Selim Amca, Barış’a neler olduğunu sormuş. Barış da Selim Amca’ya bisikleti almam için ne kadar çaba sarf ettiğimi anlatmış. Selim Amca da bana o bisikleti hediye etmeye karar vermiş. Barış’a babası Selim Amca’ya teşkkürlerimi iletmesini rica ettim. O gün çok mutlu olmuştum. Sanki dünyalar benim olmuştu. Arkadaşım Barış’la beraber akşama kadar bisikletlerimizi sürmüştük.                                                       

Eve gidince de, biriktirdiğim parayı buzdolabı taksitlerini ödemesi için anneme verdim.

 

(AYB Balkanlar Çevrimiçi Hikâye Atölyesi, Aralık 2024)

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 217. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 217. Sayı