HaftanınÇok Okunanları
HUDAYBERDİ HALLI 1
Süleyman Abdulla 2
Ayşe Solmaz 3
MUHİTTİN GÜMÜŞ 4
KEMAL BOZOK 5
HÜLYA ÇEL İKTENYILDIZ 6
Osman Çeviksoy 7
O gün hiç farkında olmadan arabayı senin mahallene sürmüştüm… Arabadan inmeden beklemeye karar verdim. Belki de sensizlikten bunalıp kapına kadar geldiğimi hissedeceksin. (Kim bilir?)
Birazdan bahçeye ineceğini hayal ettim. Gözlerime bir ışık yayıldı. Ah çeker gibi derin bir nefes aldım. Bu nefes, sanki yıllarca nefessiz kalmışım gibi ruhuma yayıldı. Şimdi senin mahallenden, senin yakınlığından içime öyle bir tatlılık yayıldı ki, ruhuma sükûnet ve huzur çöktü. Düşündüm de daha seni görmeden bu kadar mutlu oluyorsam seninle karşılaşınca ruhum kim bilir sevinçten nasıl da havalara uçacak.
Beni hayallerimden ayak sesleri ayırdı. Birkaç dakika sonra, bu ayak seslerinin bir kişiye değil, birkaç kişiye ait olduğunu hissettim. Başımı direksiyona yaklaştırıp uyuyormuş gibi yapmak zorunda kaldım. Ayak sesleri bana doğru daha da yaklaştı. Başımı direksiyonun üzerinden azıcık kaldırıp gizli gizli ayak seslerine kulak astım.
Bu sendin. Değişmeyen bir tek gözlerin ve sesin kalmıştı. Saçların beyazlamıştı. Yine de hala uzun boylu ve yakışıklıydın. Ellerimi uzatsam sana değecekti. Ama ellerin boş değildi. Küçük bir kız çocuğunun elini sıkıca tutuyordun. Büyük ihtimal kızındı. Başka kim olacaktı ki…
Nasıl oldu bilmiyorum ama arabanın yanından geçip giderken baktığını gördüm. (Heyecandan) yüreğim göğsüme sığmadı. (Tam o sırada), bir anda, (işte) o şiiri hatırladım:
Ellerimden ellerinin sıcaklığı
Ne çabuk geçmiş, ellerimin hatırası
Ben istiyorum ki gecikmesin gelecek
Sabahıma köprü kurayım bu gece
Seni bana unutturabilecek
Bir nağmeni nereden alayım bu gece (Bahtiyar Vahapzade)
Ne ben seni unutturabilecek bir şarkı bulabilmiştim ne de sen benim ellerimin sana verdiği sıcaklığı karşılayabilecek biriyle karşılaşmıştın…
Bir an için küçük kız, ellerinden kaçıp top oynayan çocukların yanına doğru koştu. İşte o anda ismim kulaklarımda çınladı:
-Denizzz, buraya gel…
Beni çağırmadığını anladım.
Keşke bana sesleniyor olsaydın… Ama nerede? Sen aslında küçücük kızına benim adımı vererek her zaman yanında olmamı istemiştin…
Ben de senin gibi, yüksek sesle sana bağırıp ‘‘Buradayım! Hiçbir zaman senin yanından uzaklara gitmedim ki. Sen benim, kalbimde, ruhumda, canımdasın.’’ demek istedim. Diyemedim…
Sessizce ardından baktım. Heyecandan titriyordum. Sanki o (eski) günlerin üzerinden uzun yıllar geçmemişti. Sanki dün gibi.
-“Sen geldiğinde odamda çiçekler açıyor, her yer güzelleşiyor.” diye söylemen… Kendi sesim kulaklarımda çınladı:
-“Seni bırakıp gidemiyorum. Ayaklarım gitmiyor.”
Gözyaşlarım küçük küçük akmaya başladı.
-“Gidemiyorsan gitme, dön, gel.”
Hayalden ayıldığımda arabanın motor sesinden başka bir ses duyulmuyordu.
Senin sesini ise kalbime yazmıştım: “Gidemiyorsan gitme, dön, gel.”