HaftanınÇok Okunanları
KAYNAR OLJAY 1
SALIM ÇONOĞLU 2
Kader Pekdemir 3
Kardeş Kalemler 4
İ. M. Galimcanova 5
Osman Çeviksoy 6
Gülzura Cumakunova 7
Güz
Bu nasıl bir sarılık, nasıl bilmece
Yaprak nerden öğrenmiş ki daldan kopmayı
Bulutlar altında sallanır durur
Bağlar tıpkı kestirilmiş saç gibi
Sevdim seni sarı denizin damlası
Sende ilkbaharın kâhinliği yok
Parçalayıp çıkıyorsun sarı zamçadan
Duygularım çok.
Keder senfonisin yağmur çalınca
Nemlenir bu güzün altın yalları
Ah, yüreği alev-alev yanan yabancı
Kucaklamış çıkmış yeşil bağları
patika
Mihrap ışığında yalnız patika
İp gibi uzuyor beyaz gecede
Hoşuma gidiyor iyi bir yönü
Zalimleri yürütmüyor üstünde
Bilmem, kimin patikası acaba
Ya da hüzün yürüyor mu ileri geri
Islatıyor ayağımı masmavi yonca
Yoksa gözlerinden sızan gözyaşları mı
Çokça düşünürüm onun hakkında
Bahse girmiş on binlerce yıldız gülümser
Kalbimi doldursa hüzün aniden
Patikanın kalbi yerinden oynar
Bu düşüncelerle adımlarımı
Tek bu patikaya basmak geçiyor
Bazen de bu patikayı ip yapıp
Kendimi o ipten asmak geciyor.
sevda
Temiz gecelerin sacağın acıp
Esrarlı sohbetler yapamadık ki
Bekledim saçıma kar yağana dek
Sen zaten gelmedin ki.
Gözlerin kalmış olsa da yoluma bakıp
Buz gibi ahenkli türkü dinledin
“Dinleriz” demiştin “nazik türküler”
Nazik türkü dinlemeye gelmedin
Yırttım gecelerin kalın perdesin
Göz yaşlardan yastık yaptım inledim
Gelseydin, olacaktın şifa dertlerime sen
Dertler de bitmedi, sen de gelmedin
Sararıp kalmışlar ilk mektuplarımız
Soğuk gülle gibi kelimeler bitkin
Aynı mevsim yine geldi de gitti
Sen ise gelmedin.
Artık problemler de ayrılıklar da
Eskimişler, hep içine akıtarak dertleri
Görüştük…
Tebessüm ve saygı ile
Fakat sevda gelmedi.
kapıma
Kapım, sade, celikten yapılmış kapım
Sen bilirsin bir tek benim bilmediğimi.
Bir de beni bu gecede ışığımı acmış
Kâğıt gibi param parça güzide
Ne için uyumak istemediğimi.
Biliyorsun, ben sonrasında uzun yolculuğumun
Önce gelip seni “selamladığımı”
Bir tek sana, bir tek sana, senden sonra
Başkalarla gidip görüştüğümü
Hadi söyle, azizim, nazik şairi
İtten güzelini sorduğu gibi
Ben de sende umutlarımı soruyum.
Sen konuş bakalım?
Ben uzak ellerde başka kapımın
Cebimde taşırken anahtarını
Senin anahtarın ise durmuş kenarda
Yanımda, bana hiçbir şeyler gerekmez
Şöyle boyu uzun hem okyanus gözlü
Anlamlı, masallar kahramanı dek
Bir yiğit geldi mi arayıp beni
O aşırı güzeldir, aşırı güzel
Bir yiğit çaldı mı demir kaddini
Yavaş yavaş fısıldadı mı sana
Ah, demir topraklım, bir anlatsana
“Konuş” diye yalvardı mı o sana
Demir kapım, söyler misin, güzeldir
Kardeş Kalemler Haziran 2023
Saçlarında parmakların izi var
Mahir yolları da dökülüyordur
Geldiğinde adımları merdemdir
Işıktan nur saçan mahrem yüzü var
Vücudu sağlam, üzerinden onca
Sehra güllerinin kokusu geliyor
Omuzları bulutların vatanı
Olan asumanı taşıyacak ipe bağlarsan
Pelinlerin şad rüzgâra elenmiş
Fısıldamaları candanlığıdır
Ötesinden fırtınalı yaylanın
Söke, söke, söke, söke gelen yar
Bana intizardır, sana intizar
Bakışları akarsudur, deryadır
Bir de o gamzenin tam merkezinde
“ – Göz içinde yıldız kucak açmıştır
Duru bulak gibi kameti vardır
Ellerinde bana yazdığı şiiri
Çiçek getirirdi daha önceler
Ya bu defa elleri de boş muydu?
Söyle kapım, ne tür, nasıl haldeydi
Susmasana, yoksa, şimdi yolda mı?
Bana geliyor kucak açarak
Bağrına basmaya yeşil cevherin
Söyle kapım, bir tek sen şahitsin kısmete
Ben bekleyeyim mi, yar gelir diyu
Yar gelince eve
Yaz gelir diyu.
o yer…
Senin beni, benim seni beklediğim
Hal – ahvali sorduğumuz
Bir gün küstüğümüz
Hem- de barıştığımız
Düğünü beklediğimiz yerimiz – o yer…
Sevindi de asuman, vurdu davulu
Gönlümden gövdemi kopardı attı,
Yaprakları “kavurmaya” başladı soğuk
Biri olsa, bin birisi olmadı,
Umudu kırılan serimiz – o yer…
Sarıldın, soğuk hava içinde
Azizlerdim, sana belli etmeden
Arzumu gönderdim, kazlar göçünden
Göğe gönderilen nefesimiz – o yer…
O bizi, o bizi bekler mutlaka
Bizim buluşacak yerimiz – o yer…
Buluşsak, coşardı yeşillik birden
Öptün, sarhoş oldu, nemli toprağım
Varmayınca, baksana, bağlar kuruyor.
Söyle, gelmezsen, ya gelmezsem ayıp olur
Yerimiz – o yer…
Buluşsak, coşardı yeşillik birden
Öptün, sarhoş oldu, nemli toprağım
Sevindi de asuman, vurdu davulu
Düğünü beklediğimiz yerimiz – o yer…
Gönlümden gövdemi kopardı attı,
Yaprakları “kavurmaya” başladı soğuk
Biri olsa, bin birisi olmadı
Umudu kırılan serimiz – o yer…