Hepimizin Gurur Kaynağı


 01 Mart 2015


Omor Sultanov deyince, günümüz Kırgız şiirinin piri, Kırgız edebiyatının büyük mesafeler kat etmiş aksakallarından biri gelir aklımıza. Onun edebiyata adım atması, doru atın dörtnala koşması gibi olmuştur. Kendine has stili, yenilikçiliği, zamana ayak uyduran şiirsel düşünceleri, kaleminin dünya çapında güçlü olmasıyla Kırgız halkını şaşırtmayı başarmış bir edebiyatçıdır. Eserleri SSCB’yi oluşturan ne kadar devlet ve halk varsa, onların tamamına yakınının dillerine çevrilmiş, ünlü şairler arasındadır. Sultanov, her zaman okurların “Acaba şimdi daha ne tür ilginç şeyleri yazacak?” diye merakla bekledikleri şairlerden biridir. Birçok şiiri, ünlü bestekârlar tarafından bestelenerek, çeşitli toplantı ve eğlencelerde halk tarafından beğenilerek söylenen ve dinlenen şarkılara dönüşmüştür. Kendini usta bir şair olarak tanıtan Omor Sultanov, sonra bir gün “Ak Col, Kök Asman” (Ak Yol Mavi Gökyüzü) öyküsünü kaleme alarak, okurlarını ve eleştirmenleri bir kere daha şaşırttı. Bu öykü sadece Kırgızlar arasında değil, Moskova’ya kadar ulaşıp büyük bir tartışma başlatacak kadar ses getirme başarısı gösterdi. Rusların büyük eleştirmenlerinden   birinin, “Bu öykü, Cengiz Aytmatov’un “Cemile” adlı öyküsünden geri kalmaz. Eğer ondan önce çıkmış olsaydı, dünyayı en az onun kadar kendine hayran bırakırdı.” Diyerek, esere övgüler düzdüğü dün gibi aklımdadır. Aradan biraz daha vakit geçince, şiir sanatının talep ettiği şekilde kaleme aldığı şiir ve manzumelerinden hariç “Turmuş Colu” (Hayat Yolu) adlı manzum romanını ortaya çıkararak, bir kere daha insanları kendine hayran bıraktı. Sanat hayatına atıldığının üzerinden yarım asır geçmişti. Omor Sultanov, şiir sanatına sığmadığı için, ortaya birçok film senaryosu, makaleler, dünya klasiklerinden çeviriler ve Alman yazarla birlikte kaleme aldıkları birkaç roman çıkarmıştır. ‘Bu kadar yorulmak bilmeyen yetenek, adeta canını ortaya koyan iş aşkı var mıymış?’ dedirtti. Evet, varmış! Kırgızstan’ın dünyaca ünlü Isık Gölünün kıyısında yer alan ve çok da fazla tanınmayan Tosor köyünde dünyaya gelmiş ve çocukluğu yetimliğin zorluklarıyla geçmiş birinin, Allah’ın verdiği yeteneğinin, bitmek bilmeyen bir çaba sonrasında dört bir yanda tanınması kolay bir iş değildir. O, Moskova’da Rasul Gamzatov, Mustay Karim, Saken Sayfullin, David Kugultinov, Sergey Mihalkov, Robert Rocdestvenskiy ve elbette Cengiz Aytmatov gibi SSCB’nin büyük kalem ustaları ile genç bir edebiyatçıyken tanışıp, uzun yıllar birlikte çalışma imkânı buldu. O yıllarda böyle bir dereceye milyonda bir kişi ulaşırsa ulaşırdı, yoksa kendi halkı içinde sıradan biri olarak, kaybolur giderdi. İşte öylesi bir dereceye, Kırgızstan’dan sadece Cengiz Aytmatov ve Omor Sultanov ulaşabilmişlerdir. Büyük edebiyatçılarla bir araya gelerek çalışmasının sayesinde Omor Sultanov edebiyatın büyük, uzun ve zorluklarla dolu dünyasını yakından tanıma fırsatı yakalamış ve bir şeyler kapabilmiştir. “İyiye yakın olursan, ışığı gelir” atasözünde olduğu gibi, onun eserlerinin büyük payelere ulaşmasının altında yatan gerçek, bu olsa gerektir. Omor Sultanov, daha otuz yaşına çıkmadan SSCB Yazarlar Birliğine kabul edilmiş, akabinde hem orada, hem de Kırgızstan Yazarlar Birliğinde yöneticilik yapmış, ayrıca çeşitli sosyal kurumların çeşitli kademelerinde idarecilik yaparak, zamanını her yönüyle anlayabildi ve zengin bir tecrübeye sahip olmayı başardı. Şu an onun zorluklarla dolu zamanı, dünyanın ve insanoğlunun bugünü ile yarınını en iyi şekilde anlayarak, berrak düşüncelere daldığı ve kaleminden yeni eserlerin taşmak üzere olduğu vakittir. O, eserleri dünyanın birçok diline çevrilmek suretiyle, sadece Kırgız halkının değil, tüm Türk dünyasının gururu olarak, adını Cengiz Aytmatov’dan sonra duyurmuş bir edebiyatçıdır. O, hepimizin gururudur. 2015 Türk Dünyası Yılın Edebiyat Adamı olarak seçildiğini duyunca, bizler, Isık göllü hemşerileri ve edebiyatçılar olarak çok sevindik ve en doğru seçimin yapılmış olmasından dolayı mutluluk duyduk. “Ödül bir kişinin, övünç herkesin” şeklinde bir atasözümüz var. Omor Sultanov ile sadece bizler değil, aynı kandan gelen Türk halkları olarak, hepimizin övünmesi gerekir. Çünkü o, Türk dünyası edebiyatının, günümüzdeki en büyük temsilcilerinden biridir. 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 99. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 99. Sayı