Kaldır Başını


 01 Ağustos 2024


Kaldır başını, yurttaşım, kandaşım,
Göğsünde büyük şeref kaynasın,
Köklü aile efradıdır her bir Kırgız,
Köle olmasın emaneti Manas’ın.


Gök Tanrı ve tüm âleme sataşan,
Aciz olma, boyun eğerek sen,
Tanrı bize vermiş, büyük dağları,
Tüm dünyayı baksın diye tepeden.


Köle yapmasın, gelip giden misafiri,
Kırgız kızı Güneş gibi kıymetlidir.
Yiğitleri ise, beyefendi adam her biri.
Soysuz, değersiz bir köle olmayalım.


Atalarımızın iyi özelliğini örnek alalım.
Yetişkinler bilsin değerini vatanının.
Yurdunun dağ, su, ağaç ve taşların,
Benim diye korumazsan, öldüğün...


Göğüs ger, zorluk çıkarsa yolundan,
Yönelerek hemen tarihlere, geçmişe.
Tamamen bir dilini değil, büyük vatan
Kaybolmasın Kırgızca tek bir sözün!


Boyun eğme, kaldır başını, parlayıp,
Işık saçsın ruhuna altın yağıp.
Sen padişah, padişahsın ey, Kırgız!
Dağların ise Tanrı vermiş altın taht!

 

Ben Kırgızım
Ben Kırgız’ım, satılmayan, satmayan!
Ben Kırgız’ım, ata kültürünü saklayan!
Vatan için yaparsam diye bir şey,
Her gün “büyük savaşa” gidiyorum.


Ben Kırgız’ım, gök, yeryüzüyle yaşıtım!
Geçmişimle geleceğim amacım.
Teline bile zarar gelmesini istemem,
Gücünde olan ‘KIRGIZ’ iyi adının!


Ben Kırgız’ım, tükenirken türeyen!
Ben Kırgız’ım yok olurken çoğalan!
Ben Kırgız’ım, tarihi var, dili var,
Dönemlerin eksiğini gideren.


Ben Kırgız’ım, mütevazı, erdemliyim!
Kırılmayan nice azaplardan, büyüğüm.
Asırlara devam ettirecek halk göçünü,
Kırgız’ım ben, Er Manas’ın nesliyim!

 

biz bir milletiz!
Kuzey güney, başka diye sınırladığın,
Ecdatlarını hor görmekte olduğun
İktidar için, beyler, iktidar için,
Birliğini halkının parçalamayın!


Bir bütün olursak önde geliriz, biz
Birleşmezsek milleti yok ederiz biz!
Farklı yönden toplanan yığın değil,
Kırgız denilen milletiz, milletiz biz!


Kaygılanmasın öz kardeşin, kandaşın,
Ömür isteyip hiçbir ateş vurulmasın!
Kırgız memleketini koru, Yaradan,
Hiçbir zaman insan kanı dökülmesin!


Saygıdeğer oğlun meşhur olsun,
Büyük birlik bizim için silah olsun!
Köyü köye, nehri nehre ayırmayan,
“Kırgız” denilen tek bir ulus olsun!

 

sağ ol, Kırgız ülkem!
Kurban olayım, Kırgız memleketim!
Toplayarak gücünü yenileyin.
Kan canım derdine derman olursa,
Kanadını uzat bana, iyileştireyim!


Ölme, ülkem, yavru genç çağında,
Ölelim biz ardında kalmak yerine.
Kardeşler bakacak, göz bebeği gibi,
Nesiller için vatanımızı koruyalım!


Öldürür kurtlar çoktur her tarafta,
Yükün var bilirim dağ gibi sırtında.
Halkı koru, güzel Kırgız ülkem,
Vicdansız çıktı beylerin de hanların.


Yüreğini yay gibi delip deştik,
Perişan ettik, yuvarlandırdık.
Alay ettirerek düşmana bu dönemde,
Bey olacak seni biz diz çöktürdük...


Birliksiz güçlerden yoruldun mu?
Ağlıyorum, söndürme hiç ışığını
Ala- Too’m biz seni sevindiremedik,
Delice bakıyoruz anlamayıp değerini.


Kurban olayım, Kırgız ülkem, kurban olayım!
Yüksek dağlarını kucaklayıp öpeyim.
Silinmeyesin, haritadan silinmeyesin,
Hiçbir zaman sırası bozulmasın harflerin.


Sapasağlam daima ayakta durmalısın,
Ben ise şiirimdi sana ithaf etmeliyim.
Bizi affet, Ata yurt, sağ salim kalırsan,
Bir devirde istediğin gibi nesil gelecek.

 

doğduğum yer
Doğduğum yer, doğduğum dağ, tarlalar,
Ağaçların gibi senden büyüyüp yeşerdim.
Köken oldu bize ecdadımız,
Vücutlarını göğüslerine sığdıran.


Suların gibi senden çıkıp ayrılan,
Akıyorum dalgası büyük nehre.
Şiddetli yağmur gibi dökülerek,
Ama sana döneceğim yine de.


Ben böylece sana geliyorum yine,
Süzülerek arasından yılların.
Ömür boyu bir tek sana bağlı kalırım,
Senden başlar, sende biter seferim.


Senden uçan zaman akışının,
Kanat sesleri çok asırları geride bırakır.
Senden çıkan gür sesi de nalların,
Gürletir yaşamın şu tarlasını.


Uzaklaşırsam bile seni unutmam,
Ayrılmadan sen tarafa çekilirim.
Öyleyse de serbest uçan kuş gibi,
Geliyorum kaderimin peşinden.


Ama gelirim, gelirim sana tekrar,
Günlerin bir gününde birikmiş.
Sana olan özlemimi gidererek,
Neslimin kökenine dönüşeceğim...

 

üzülür müsün, anne?
Anne, beni dilden düşürmeden,
Amacımı tam anlayıp anlamadan.
Üzülür müsün uzaktaki oğluna,
Gelinin sıcak çayını içirmeyen?


Karşılaşırsa dostlarımdan birisi,
Ben zannedip, şefkatle yalvara.
‘Sizinle olsaydı beraber’ diye
Küskünsündür belki hâlâ oğluna.


Benim aklımı allak bullak ederek,
Bazen silip, bazen tekrar düzeltip,
Bir yerlere yanında götürmekte,
Şiir pirinin melekleri kandırarak.


Ne olur dinle, anne, hayatın akışını,
Geleceğin şiiri olarak yankılanırım.
Aksi takdirde yüksekliği arzu eden,
Amaç için kurban olarak giderim.


Zamanlar da geçmiş geriye uçarak,
Kaynak olarak akıp çıkarım yavaşça.
Şiir yazmak yarış değildir, fakat
Belki kazanırım, belki de tam tersi.


Anne, beni dilden düşürmeden,
Amacımı tam anlayıp anlamadan.
Üzülür müsün uzaktaki oğluna,
Gelinin sıcak çayını içirmeyen?

 

yollar tükenmez...
Birçok yıllar geçse, hayat bitiyor,
Zaman sessiz sedasız ilerliyor.
Hayatta bitmez yollar devam eder
Ama her şey günü gelir sona erer.


Yol görünür, göğe bakarsan,
Yollar bağlar gelecekle geçmişi.
Yollar, yollar bitmeyen hayat dolu,
Yerkürenin akan kan damarı.


Ayrılırsak bile yollardan ayrılırız,
Özleme de yollar ile son veririz.
Evden biri giderse bile ebediyen,
Ümidi yola bakarak alevlendiririz.


Coldubay adı konur yolda doğmuş ise,
Bu âdet devam eden gelenektir.
“Yolun açık olsun” diye el açarak,
Dua edilir uzak yola çıkanlara.


Çok zanaat var çaresini bulan için,
Görünmeyen fakat hayaletleri.
“Yol gibi uzun yaşa” diye dua edilir,
Yolu tamir eden ve inşa eden insanlara.


Yol inşa edelim hayal ve dileklere,
Yurda, millete ayrıca yüreklerimize.
Büyükler kendilerini vakfetsinler
Nesillere doğru yolu inşa etmeye.

 

ozanlar
Hiç yok yerden yetişmezler erenler,
Bir büyük güç tesiri var keramet.
İsteyerek ozan asla olunmaz
Ozan olmak bir lütuftur doğuştan.


Bir felaket olur yerin üstünde,
Birbirinden uzaklaşır yakınlar.
Ana gibi sancı çeker tüm dünya,
O sırada bu dünyaya gelir ozanlar.


Görmüş müydün nehirleri gürleyen,
Bazen hâlsiz, bazen yönünü değiştiren
Ozan bir nehirdir, akıp giden hayatta,
Dalga gibi dalgalandıran şiir ışıklarını.


Maalesef adı, özü layık olmayan,
Az olurlar ozan olarak kalanlar.
Ozan sıradan biri değil, bizim gibi,
O saf birisi, o adaletli...Peygamber!


Yaşıyoruz alnımıza yazılanı,
Gönlü çelse bile sonsuzlukla derinler.
Zaman ise seçer elbet gereğini,
İsteyerek ozan asla olunmaz...

 

hastanedeki şiir
Ne yazık... hayat pahalı,
Üzülerek iç çekiyorum!
Şiir ararım diye gençliğimle
Kendi canıma zulmettim


Kendimden geçirip şiir dünyası,
Kendi kendimi ateş içine soktum.
Küllere dönmüş müydü,
Ömürüm o ateş ile birlikte?


Suçlu tarafım yalnızca,
Günler geçti uçup giderek.
Hayatın değerini bilemeyip,
Tüm vücudumu zehirledim.


Kutsal şiir girerdi rüyama,
Kaybetmiş yıllarımda.
Olmadık şiir, gelir güzde
Canım sızlayıp ağrırken.


Yarısı yanmışsa sağlığın,
Tekrar nasıl yerine gelir?
Ayıp amma rahatsızlanmak,
Ayıp orta yolda bırakmak...

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 212. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 212. Sayı