HaftanınÇok Okunanları
MERYEM HAKİM 1
Süleyman Abdulla 2
Kardeş Kalemler 3
HİDAYET ORUÇOV 4
SEYFETTİN ALTAYLI 5
ERKUT DİNÇ 6
İdris Özler 7
XIX. yüzyılın son çeyreği ve
XX. yüzyılın ilk yıllarında Ulu
Türkistan ve Deşt-i Kıpçak
bozkırları uyanmaya, okumaya
ve eğitim almaya başladı.
Bu, Kazak Türklerinin uyanışlarına
ve ilerlemelerine
katkıda bulunan bir faktördür.
Rus İmparatorluğu’nun
sömürgeci baskısı altında
Rusya Müslümanlarının
uyanışında basının önemli
ölçüde etkisi olmuştur. Aynı
şekilde basında makaleleri
ve yazıları çıkan dönemin
şairleri, yazarları ve eğitimcilerinin de Kazak
toplumuna etkileri olmuştur.
Dönemin sesi olan Alaş gazete ve dergileri,
sömürge baskısı altında Kazak halkının onurunun
yükseltilmesinde ve uyanış sloganının
duyurulmasında tarihi bir rol oynamıştır. Aslen
“Türkistan Eyaleti Gazetesi”1, “Dala (Bozkır)
Vilayeti Gazetesi”2, dönemin önemli bilim
1 Türkistan Eyaleti Gazetesi, Türkistanskie Vedomosti gazetesine
(1870-82) ek olarak Taşkent’te yayınlanan ilk Kazakça
tercüme gazetesidir. Türkistan Genel Valisinin resmi
organıdır. Sadece Kazakça değil, Rus İmparatorluğu
altındaki tüm Türk halklarının dilinde yayınlanan ilk süreli
yayındır. Türkistanskaya Gazeta, Çarlık hükümetinin
kararıyla yerel yönetimin kontrolü ve finansmanı altında
belirli bir amaç için yayınlanan resmî bir gazetedir.
2 Dala Vilayatınıñ Gazeti, 1882 yılında kurulan Dala Vilayeti’nin
merkezi olan Omsk’ta, genel valinin emriyle Akmolinskiye
Oblastnıye Vedomosti (1871-1914) (Akmola Eyaletinin
Haberleri) isimli resmî Rus gazetesine ek olarak Rus
ve Kazak dillerinde çıkmış bir gazetedir. Dala Vilayatınıñ
Gazeti, 1888-1902 yılları arasında haftalık ve toplam 704
sayı çıkmış bir gazetedir. Dala Vilayatınıñ Gazeti, Kazak
Bozkırı, Türkistan, İdil - Ural Boyu, Kırım, Kafkasya ve Sibirya’da
takip edilmiş bir yayın organıdır. Yine bu geniş
coğrafyada yaşayan birçok Rus ve Türk aydınının yazıları
bu gazetede yayımlanmıştır.
adamlarından Ahmet Baytursunoğlu’na
göre yirminci
yüzyılın başlarında halkımızın
“gözleri, kulakları ve sesi”
haline geldi. Türkistan Eyalet
Gazetesi ve Dala Eyalet
Gazetesi o dönemde Çarlık
Rusyasının sömürge politikasının
amaç ve çıkarları doğrultusunda
yayınlansa da Kazak
maneviyatının güncel konularını
göz ardı etmemiştir.
Rus Devlet Duması milletvekili
Şaimerden Koşşıguloğlu’nun
malî desteğiyle, Alaş
aktivisti Miryakup Duvlatoğlu liderliğinde,
Tatar gazetesi “Ulfat’a” ek olarak, St. Petersburg’da
Kazak gazetesi “Serke”3 yayımlandı.
Gazete, şairin ulusun uyanışa davet eden
“Gençliğe” şiirini, sömürge sistemini kınayan
“Bizim Hedefimiz” makalesini yayınladı. “Kazak
halkı her şeyden önce Rusya’ya bağımlı
bir halktır... Haklarından yoksun olmaları kin
ve küskünlüğe neden olur... Halktan alınan
vergilerin çoğu halkın ihtiyacı bile olmayan
şeylere harcanmaktadır... “4 yazılarının ardından
baskı altında kapatılmıştır.
XIX. yüzyılın son çeyreğinde ve XX. yüzyılın
başında, en yetenekli Kazaklar Moskova, St.
Petersburg, Tomsk, Omsk, Orenburg, Viyana,
Kahire, Varşova, Kiev, İstanbul ve önde gelen
üniversite ve enstitülerde eğitim gördü.
3 Serke, Tatar gazetesi Ulfat’a ek olarak 1907 yılında St.
Petersburg’da yayınlanan bir gazetedir. Bilimsel literatür
sadece bir sayının yayınlandığını söylüyor. Başka bir deyişle,
bu gazete muhtemelen Ulfat’ın 1907 sayısına bir
ektir.
4 Subhanberdina U. Devitov S.(1995), Aykap, Almatı.
Kazak gençliğinin 1905 yılındaki siyasi adımı
Kazak milletinin rönesansı oldu. Yirminci yüzyılın
başlangıcı, Kazak milleti için bir uyanış
asrıydı.
1905 yılında Kazak gençleri Tavşan (Koyandı)
Fuarı’nda toplanmış, “Karkaralı Dilekçesi”-
5ni yazmış, Çarlık hükümetine göndermiş ve
Kazakların çıkarlarını savunmuştur. “Karkaralı
Dilekçesi”, Alaş millî kurtuluş hareketinin bir
adımı olarak büyük siyasi öneme sahip değerli
bir tarihî belgedir.
Alaş hareketi, yirminci yüzyılın başlarında
Kazak topraklarının tüm bölgelerini kapsayan
bir millî kurtuluş hareketidir. 26 Haziran
1905’te, “Karkaralı Yetkinlik” başlıklı Tavşan
Fuarı’nda, Rus çarlık hükümetinin Bakanlar
Kurulu’na ana dilde konuşma ve eğitim özgürlüğü,
din özgürlüğü vb. istekleri içeren
12.767 Kazak vatandaşı tarafından imzalanan
belge, hareketin başlangıcını oluşturdu.
Alihan Bökeyhan aynı yıl Kasım ayında
Moskova’da Kazak halkının durumu hakkında
görüş bildirecek ve Muhamedcan Tınışbay
otonomistler kongresinde konuşacaktı.
1905’te Uralsk’ta Kazak bölgeleri temsilcilerinin
bir kongresi düzenlenecek, “Kazak
Anayasal-Demokrat Partisi”nin6 kurulmasına
karar verilecek ve partinin programı kabul
edilecekti. Kazak Türklerinden birinin milletvekilinin
Devlet Dumasına seçilmesi, onların
Müslüman fraksiyonuna katılmalarına izin
5 Sömürge döneminin başında diğer milletler (Hintler,
Çinliler vb.) sömürgeciliğin güçlü yapısına direnmek için
“şiddet içermeyen direniş”, “kendini güçlendirme”, barışçıl
gösteriler, boykotlar gibi yöntemleri kullanmaya başladılar.
İmparatorluk içindeki ayaklanma biçimindeki silahlı
hareket kendini haklı çıkarmadı. Ulusun entelijansiyası,
ortak hedefler için ulusal yetenekleri harekete geçirebilecek
ve yeni mücadele yöntemlerini etkin bir şekilde kullanabilecek
sosyal bir güçtü. Onlar XX. yüzyıl başında yeni
mücadele yöntemlerini, nüfusun ulusal değerlerin korunması
açısından eğitilmesini teşvik etti ve gazete, dergi ve
kitaplar yayınlamaya başladı. XX. yüzyıl başından beri
(1902) barışçıl bir mücadele yöntemi olarak yazılı talep
yöntemini kullanmaya başladı - bir dilekçe. 1905 yılında,
Semipalatinsk bölgesindeki Karkaralinsk ilçesindeki Tavşan
Fuarı’nda ünlü “Karkaraly Dilekçesi” doğdu. A. Bökeyhanoğlu,
A. Baytursunoğlu, M. Duvlatoğlu gibi entelektüeller
tarafından organize edildi. 14,5 bin kişi imza attı. KR
OMM, F – 41, O – 4 , s.71
6 Kazak Anayasal Demokrat Partisi, Aralık 1905’te Uralsk’taki
bir kongrede kuruldu. Organizatörleri B. Karatayev,
G. Berdiev, M. Bakıtkereyev ve diğerleri yani Kazak
aydınlarıydı. Kongrede Kazak Anayasal Demokrat Partisi’nin
programı ve tüzüğü kabul edildi. Bu belgeler Tatarca
yayınlanan Al-Gasr-ul-Jadid gazetesinde yayımlandı.
verdi. Baktcan Karatay7, Seralı Lapin8 gibi
aydınların parlamenter fraksiyonun oluşumuna
dahil edilmesi, ulusal çıkarların gelişimi
üzerinde önemli bir etkiye sahipti.9
Millî Uyanışta Basının Rolü
Millî basın Kazak halkını uyandırdı. Millî basının
tarihinden bazı gerçekleri aktarmak gerekmektedir.
İlk Kazak ulusal gazetelerinden biri “Kazakistan”
10 idi. Şangerey Bökeyoğlu, Gumar Karaş,
Elevsin Buyraoğlu (Buyrin), Bahıtjan Karatayoğlu,
Gubaydolla Berdioğlu yayına katkıda
bulundu. Resmî olarak “Kazakistan” adını ilk
kez kullanan gazete, halkı toprağı sürmeye,
ekin ekmeye, bilim ve eğitim yoluyla gelişmeye
çağırdı. Elevsin Buyraoğlu (Buyrin) tarafından
derlenen “Izın” (Yzyn) koleksiyonu da
bu gazetede yayınlanan siyasi ve sosyal şiirlere
dayanılarak yayımlanmıştır. Koleksiyon,
E. Buyraoğlu’nun “Ah, Kazak!”, “Vatandaş”
şiirlerini, Rus şairlerinin edebî çevirilerini ve
Mağjan Jumabayoğlu, Ahmetkali Mametoğlu,
Mustaqım Maldıbayoğlu, İşenğali Beysenoğlu’nun
“Kazakistan” gazetesinde yayınlanan
şiirlerini içeriyor.
Şair, halk figürü Muhammetcan Seralin’in
editörlüğünü yaptığı ilk ulusal dergimiz “Aykap”
11, Kazak toplumunun önemli konularında
makaleler yayımladı. Bu makalelerde
ülkenin kalkınması için gerekli olan ilginç
konular gündeme getirildi. Dergi editörünün
“Sayın Bey” yazısında da belirttiği gibi, “Jurnal
şığaruvdağı maqsat – ataq şığarıp, bilim
satuv emes, halıqqa qızmet etüv boldı... Jurnalımızğa
«Ayqap» dep esim berdik... Bizdiñ
qazaqtıñ «Ay-qap!» demeytuğın qay isi bar?
7 Bakıtjan Karatayev (1860, Karatöbe ilçesi, Akbakay köyü
- 26 Ağustos 1934, Aktöbe) - halk kahramanı, avukat,
eğitimci-demokrat. Kazaklar arasında siyasi ve örgütsel
çalışmalarda aktif olarak yer aldı.
8 Serali Lapin (1869-1919) - Kazak kamu ve siyasi karakteri,
üniversite kayıt memuru, Semerkant bölgesinin askerî valisi
altında tercüman, Şura Ulema partisinin lideri, oryantalist,
Türkolog.
9 Koygeldiyev, M.(1995), Alaş Kozgalısı, s.49.
10 “Kazakistan” bir gazetedir. 10 Mart 1911’den Temmuz
1913’e kadar Orda şehrinde, 15 Kasım 1913’ten itibaren
Uralsk’ta o yılın sonuna kadar Kazakça, Rusça ve Tatarca
makaleler yayınlanmaktadır. Gazete demokratiktir.
11 Aykap dergisi, 1911 yılının Ocak ayından başlayarak 1915
yılının Eylül ayına kadar Troitsk şehrinde “Energia” basımevinde
kesintisiz bir şekilde yayınlanmaya devam etmiştir.
Derginin çıkarılması ve düzenlenmesi işlerini yazar ve
gazeteci olan Muhammetcan Seralin üstlenmiştir.
«Qap» degizgen, qapiyada etken isterimiz kör
bolğan soñ jurnalımız da ökinişimizge layıq
«Ayqap» boldy”. 12 Dergi, halkın manevi canlanmasına,
medeniyetin gelişmesine, yerleşim
yoluyla toprak edinimine özel önem veriyor.
Kazak ulusunun toprak sorununu çözmenin
en uygun yolları Muhammetcan Seralin’nin
“Açlık Üzerine”, “Gelecek Kaygısı”, “Kazak
Halkının İhtiyaçları”, “Kazak Gençliği”, “Yerleşen
Kazaklar Hakkında” adlı makaleleridir.
Kazak Türklerinin manevi lideri, büyük alim
Ahmet Baytursunoğlu’nun13 editörlüğünü
yaptığı ve Orenburg’da yayınlanan ulusal,
sosyal, siyasi ve edebî gazete “Kazak”14, sadece
millî kurtuluş ve aydınlanma fikirlerini
gündeme getirmekle kalmadı, aynı zamanda
ülke tarihinde silinmez izler de bıraktı. Yayın,
halkımızı milliyetçilik konusunda eğitmiş ve
onlara Alaş düşüncesini aşılamıştır. Gazete,
“Ulus davasının büyümesine katkıda bulunmak
Kazak çocuğunun görevidir. Öte yandan
geleneklerimize uygun olarak “Kazak kültürünü”
yaşatmak istiyoruz” dedi. Amacımız
“Kazak edebiyatını” inşa etmek ve Kazaklığı
korumaktır” dedi. Alaş aydınları, o yüce hedefin
doruklarında bulunmak için canlarını feda
ettiler. Çar gazeteyi sansürledi ve çalışanlarını
hapsetti. Yayınlarda refah, köktencilik,
millî kimliğin korunması gibi siyasi, sosyal ve
kamusal konular gündeme getirildi.
Basın, büyük bir ruhsal yenilenme okuluydu.
“Balapan” (1916-1918), “Birlik Bayrağı”
(1917-1918), “Sarıarka” (1917-1919), “Uran”
(1917-1918), “Jas Azamat” (1918-1919),
“Abay” (1918), “Ak jol” (1920-1925), “Tan”
(1924-1925), “Sana” (1923-1924) gazete ve
dergileri, “Kazak” gazetesinin elçilik ruhu geleneğini
takip etti. Gazete ve dergiler, ülkenin
niteliklerinin korunmasında ve ulusal fikrin
tanıtılmasında tarihî bir rol oynadı. Dönemin
12 Aykap, “Sayın Bey” makalesi, 1911, s.23.
13 Baytursunoğlu (1872-1937): Dilbilimci, edebiyatçı, araştırmacı
Türkolog, şair ve toplum bilimcidir. Kazak halkının
toplumsal-siyasi ve edebî hayatını yansıtan yazar, Kazak
gazetesinde toprak meselesi, Kazak halkını yabancı ülkelerle
münasebetleri, dünya savaşına katılan ülkelerle ilgili
makaleler yazmış ve aynı zamanda gazetenin baş redaktörlüğünü
yapmıştır. (Subhanberdina ve diğerleri.(1998),
a.g.e, s.451)
14 Kazak gazetesi haftalık olarak 2 Şubat 1913’te Orenburg
şehrinde yayınlanmaya başlamış; 2 Şubat 1913-16 Eylül
1918 tarihleri arasında toplam 265 sayısı çıkmıştır. Kalkan
İ.(2012), Orta Asya’da Siyasi Modernleşmenin Kökenleri:
Kazak Örneği (1822-1924), Yayınlanmamış Doktora Tezi,
İstanbul. s.153.
çarpıcı sözü olan “Alaş” sözcüğü, insanların
zihinlerine özgürlük ruhunu aşılamış, ulusal
kalkınmada küresel bilim ve eğitimin önemini
öne çıkarmış ve medeniyetin doruklarına
ulaşmanın yollarını göstermiştir.15
Kazak gazete ve dergileri zenginlerin himayesi
ile teşvik edildi. Zenginlerin malî desteği ortak
hazinede toplandı, bu da onların millî bir hükümet
ve bir ordu kurmalarına izin verdi.
Kazak eğitimcilerinin modernleşmesinin
gelişim aşamaları
Prof. Dr. Nadir Devlet’e göre Türkistan’da
Uyanış ve modernleşme dönemi, Rusya’daki
Türk-Müslüman hareketine benzer, ancak
farklı tarihleri vardır.16 Türkistan’da Kazak
Türklerinin uyanış dönemi ve modern düşüncenin
oluşum dönemi üç gruba ayrılabilir.
Yani, ulus tarihindeki Aydınlanma dönemi,
XIX. yüzyılın 60’larından XX. yüzyılın 30’larına
kadar yaklaşık yetmiş yıl sürdü. Ve birbiriyle
ilişkili üç bölümden oluşur:
1) İlköğretim (1860-1890).
2) Temel aydınlanma veya Alaş aydınlanması
(1890-1920).
3) Entelektüel aydınlanma (1920-1929).
İlk aydınlanma, XIX. yüzyılda toplumumuzu
aydınlatmaya çalışan Şokan Valikhanov17, Ibıray
Altınsarin18, Abay Kunanbayoğlu19, Mu-
15 Allabergen, K. Nuskabayulı, J.(1994), Altı Alaştın Ardaktıları,
Almatı.
16 Devlet, Nadir, (2014), Rusya Türklerinin Millî Mücadeleleri
Tarihi (1905-1917), s.28
17 Şokan Valihanov (gerçek adı Muhammed Kanafiya; 1835,
Kostanay bölgesi, Sarıköl bölgesi, Kuşmurun - 10 Nisan
1865, Köşentogan, Jetisu), büyük bir Kazak bilim adamı,
demokratik, aydınlanmış kültürün ilk temsilcilerinden
biri. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kazakistan’da doğdu.
Oryantalist, tarihçi, halkbilimci, etnograf, coğrafyacı,
eğitimci.
18 Ibıray Altınsarin (1841-1889). Seçkin bir Kazak eğitimci,
yazar, etnograf, halkbilimci.
19 Abay (İbrahim) Kunanbayeviç (1845-1904). Öğretmen,
şair, eğitimci, yazılı Kazak edebiyatının kurucusu, Kazak
edebî dili, filozof, besteci, çevirmen, siyasî karakter. İslam
reformuna dayalı Rus ve Avrupa kültürüne liberal yaklaşım
aracılığıyla Kazak kültürünü modernleştirmeyi amaçlayan
bir Kazak aydını.
hamedsalık Babacanov’un20 adımıydı. Eserleri,
dünya tarihindeki aydınlanmanın hemen
hemen tüm gerekliliklerini içermektedir. Bu
önerme, aydınlanmanın “birincil” olduğu
gerçeğiyle, aydınlanmanın ön saflarında yer
aldıkları ve bu bireylerin birlikte savaştıkları
gerçeğiyle açıklanmalıdır.
Ana aydınlanma (Alaş aydınlanması), milletin
birliğe doğru attığı adımdan kaynaklanmıştır.
Aydınlanma, Batı’da ve Doğu’da ortak bir
kavramdır. Bu dönemin insanlarının “aydınlanma
için çok çalıştıklarını” yazdıklarını da
unutmamak gerekir. Eğitimle ilgilenen insanlarda
birlik ve ortak eylem ve koruma vardır.
Uzun zamandır unutulan “Tek bayrak altında
toplanın” sloganı o dönemde gündeme geldi.
Entelektüel aydınlanma, yalnızca çevrede ve
Rusya’da gözlemlenen bir süreçti. Yani 1917
devrimi tüm sistemi sarstı. 1920’lerde başka
bir resmî cemiyet kuruldu. Ancak buna rağmen,
insanların kaderini ve manevi ideallerini
birkaç yıl içinde saptırmak imkansızdı. Bu
nedenle, temel aydınlanmanın kıvılcımlarıyla
adalet yaşamaya devam etti.
Alaş’ın eğitim platformu, ulusun eğitimcilerinin,
eğitimli insanlarının imaj ve zihniyet tanımına
yansır. Örneğin, Alihan Bökeyhan’ın
eserlerinde Şokan için “okuyan tek kişi”, Abay
için de “tek Kazak” olarak verilen tanımları
okuruz. Alihan, şairin ölümüne ithafen anılarında
şunları söyler: “Yetenekleri nedeniyle
Arap ve Fars dillerini bağımsız olarak okuyup
ustalaştı ve kutsal kitapların uzmanı oldu. Din
meselelerinde, Abay yerleşik normları çiğnedi.
Yetenek ve bilgisi dahilinde Abay, parti
mücadelesine dahil oldu ve burada da ülkeyi
alt üst etti. Abay, anavatanında erken doğmuş
saf bir asilzadeydi. Emekleri parti tartışmalarında
boşa gitmemeliydi” der.21
1920’lerde Mağjan “Kazak edebiyatının devi
Abay, Kazak bozkırlarına giren ve kan döken
kapitalizmin ve sömürgeciliğin ilk kurbanıydı”
20 Babajanov Muhamed-Salık (1832, Bökey Horde - 1871,
orada). Etnograf, halk kahramanı, eğitimci. İlköğrenimini
Horde’deki Rus-Kazak okulunda aldı. 1845’te mezun oldu
ve altı yıl sonra Orenburg’daki Neplyuyev Harbiye Kolordusunun
Asya şubesinden mezun oldu. 1852’den 1855’e
kadar Orenburg Sınır Komisyonu Konseyi’ne, 1855’ten
1861’e kadar İç Orda Geçici Konseyi’ne danışmanlık
yaptı. 1866’dan 1871’e kadar İç Orda’nın Kamıs-Samara
şubesine başkanlık etti, antik anıtları inceledi ve folklor
örnekleri derledi.
21 Kazak (1914), “Kazak halkı”, s.43.
diyen “Alka” adlı bir edebiyat örgütü kurmaya
çalıştı. Bize göre bu iki fikir arasında bir
devamlılık vardır. Bağlama baktığımızda, “zamansız”
kelimesinin zamandan daha fazlasını
ifade ettiğini fark ederiz. Öyleyse nerede?
Tabii ki, niteliksel bir aşamaya geçişten bahsediyoruz.
Alihan’a göre, Çokan niteliksel değişimin
ön saflarında yer alıyor, ancak “Rusça
Kazakça öğrenen tek kişi”. Alihan Bökeyhan,
G. Potanin’in doğumunun 80. yıldönümüne
ithafen bu hümanist, dürüst yurttaş bilim adamının
düşüncelerini okuyucuya sunuyor.
Ahmet Baytursunoğlu, XVIII.-XIX. yüzyılların
tarihsel ve manevi sürecini şöyle açıklar: “Bu
durumun sebebi çarlık hükümetinin politikasıdır.
Kazaklar olgunlaşmamış, yarı Müslüman
bir halktır” der.22 Bunu İslam’dan Hıristiyanlığa
çevirmek kolaydır. Çarlık hükümeti,
Kazakları ve Nogayları bölmek istedi. Ruslar
Nogay’a çekilirken, Nogaylar ona çekilir ve
ikisi iki yöne çekilirken, Kazaklar Avrupa edebiyatını
Rus edebiyatı üzerinden tanırlar. Bu
olgu, tesadüfen değil, hukuka uygun olarak,
yani Ahmet’in mantığıyla niteliksel değişimi
amaçlayan manevi güç talebi, Çokan, Ibıray,
Abay’ı doğurdu. Eğitimci bunu şöyle ifade
ediyor: “Sanatçı ancak Avrupa halkının eleştirel
edebiyatını gördükten sonra Avrupa edebiyatında
kök salmaya, Kazak edebiyatının
kemiklerini işlemeye ve kişiliğini düzeltmeye
başladı. Abay’ın sözleri Kazak edebiyatının
gelişmesinde güçlü bir etkiye sahipti. Ahmet
sık sık literatürde niteliksel bir değişimden söz
etse de, bu fikri bilim ve eğitimle ilgili olarak
düşünmek mantıklıdır. Bu nedenle, Ahmet
Baytursunoğlu’nun vizyonunu XIX. yüzyılın
gerçekliği ile bağlantılı olarak anlamak
gerekir. Ancak o zaman “mollaların beşiği”,
“olgun olmayan din”, “iki tarafa sürüklenen”,
“vücudu yetiştirmek ve ıslah etmek” kavramlarının
anlamı ortaya çıkacaktır. Ahmet, yukarıdaki
çalışmada bireysel aydınlardan oluşan
bir kitle olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verir:
“İşte akıllara şairin vizyonu geliyor: “Sözü
doğru dinle, kendini düzelt.”23.
Miryakup Duvlatoğlu, Çokan hakkındaki makalesine
de “eğitimcinin işi hakkında fazla
bir şey bilmemenin nedeni”nden bahsederek
başlıyor. Tarihsel meşruiyet konusunda
22 Kazak (1914), “Oku meselesi”, s.77.
23 Kazak (1914), “Tağıda oku meselesi”, s.84.
uyarıda bulunarak sözlerini noktalıyor: “Fakat
zamanla, insanların gözleri açıldıkça, edebiyat
geliştikçe ve basın yayılmaya başladıkça,
unutulmuş Çokanlar’ın geride bıraktığı sözler
yeniden canlandı ve gün yüzüne çıktı.”24 Miryakup
Duvlatoğlu, eğitimcinin tarihsel faaliyetini
şu şekilde özetler: “Çokan’ın asıl amacı
bilimi sürdürmek, Kazak halkına fayda sağlamak,
Kazak halkının yaşamını, geleneklerini ve
tarihini belirlemekti.” Yazar, Çokan’ın yaşamını,
yazılarını ve araştırmalarını aydınlanmanın
zirvesi olarak nitelendirir. Miryakup Duvlatoğlu,
Abay’ı Lomonosov’a benzetir. “Nerede büyüdüğünü,
atalarının kim olduğunu veya ne
yaptığını bilmeyenler için bu tartışmalı, dar zamanın
özel bir yeri yoktur. Bu nedenle Abay’ın
adının ortadan kaybolması muhtemelen daha
fazla dikkate alınmadan unutulabilir, Kazakların
ortadan kaybolması ile Kazak halkının ortadan
kaybolması aynıdır” der25. Miryakup Duvlatoğlu,
Çokan ve Abay’ı Kazak medeniyetinin
ilk tuğlaları olarak görür. Aynı zamanda yazar,
Çokan’ın hayatıyla ilgili olarak ülkede konuşulan
okuma yazma bilmeyen sözlerini yorumlayarak,
“milletini seven temiz kalpli, samimî bir
gençten” bahseder.
1920’lerde Altınsarin’i, tarihi yerini inceleyen
yazarlardan biri de Muhtar Avezov’dur.26
1922 yılında “Kazak Edebiyatının Modern
Çağı” adlı eserinde şöyle demiştir: “Edebiyat
Tarihi” adlı çalışmasında şunları yazmıştır:
Ama bunun tedavisinde, tek yönlü vurgu, akış
yoktur. Ülkenin farklı bölgelerine farklı tedaviler
uygulanmaktadır. Sanki ülkenin umutları
ve desteği genç nesle aktarılıyor”. Muhtemelen
Ibıray Altınsarin’i Muhtar’ın “şifacısı” olarak
görmek için her türlü sebep vardır. Bireysel
olarak, ilk aydınlar Kazak toplumuna neler
kazandırdı, sonraki dalga, milletin zihninde
ne kazandılar, ne elde ettiler, çalışmaları nasıl
değerlendirilmeli? Tüm bu sorular herkesi
ilgilendiriyordu. 20. yüzyılın başlarındaki entelektüellerden
birinci grup yani “ana eğitimcilerin”
çalışmalarının çoğu siyasi mücadeleye
ve aktif çalışmaya harcanmıştı, bu yüzden
ciddî bir çalışma yazmak için çok az zamanları
vardı. İkinci grup, kolonyal baskının bitmediği
bir zamanda, o sistemde başarılı olanla-
24 Kazak (1914), “Şokan Şınğısoğlu Velihanov”, s.109.
25 Kazak(1914), “Kazak hem Jer Meselesi”, s.165
26 Muhtar Auezov - büyük Kazak yazar, kamuya mal olmuş
tanınmış bir kişi, bilim adamı, Kazakistan Bilimler Akademisi
akademisyeni, Filoloji Doktoru, Profesör.
rın işi, o sistemde yetişenler için “tartışmalı bir
konu”ydu; “orada okuyanlar kalplerini iyileştirmediler”
onun yerine “zamanını beklediler”
diyorlar.27
Smagul Saduvakasoğlu28, sosyo-politik mücadeleye
ve sivil faaliyetlere rağmen, zamanın
ışığına odaklanan, siyasi sistemin karmaşıklıklarından
korkmadan tarihsel adalet bayrağını
yükselten insanlardan biridir. Smagul ilk entelektüeller
hakkındaki ciddî görüşünü daha
1918’de yarışırken dile getirmişti. Yazar,
1919’dan biraz sonra yayınlanan Rus “Kazak
edebiyatı” (“Kırgız edebiyatı”) konulu tarihsel
ve eleştirel denemesinde, ulusal bilincin niteliksel
bir düzeye yükselmesinin temellerini
attı. Smagul Saduvakasoğlu’nun fikirine göre,
Rus yönetiminin pervasız eylemleri öğrenciler
arasında öfkeye yol açtı ve protestolar meydana
geldi. Bu direniş, bilinci canlandırdı,
kaliteyi artırdı. “Birimler”in (Abay’ın sözü) doğuşunu
hızlandırdı.”
Alaş aydını Köşke Kemengeroğlu’nun29 1921-
1922’de yazdığı ve 1924’te Moskova’da ‘Künşığıs’
yayınevi tarafından yayınlanan “Kazak
Tarihinden” adlı çalışmasında Kazak toplumunun
XIX. yüzyıldaki durumu bir dereceye kadar
sistematik olarak analiz edildi. Bu çalışmanın
ana konusu, Çarlık Rusyasının kolonizasyonunda
Alaş halkının kaderidir. Bu çalışma aynı
zamanda erken dönem aydınlarının tarihsel
yerini de incelemektedir. Köşke’nin çıkardığı
sonuçları Smagul’unkilere benzer. Birbiriyle
ilgisi olmayan bu iki kişinin görüşlerinin çakışması
göz önüne alındığında, Çokan zamanına
yakın dalganın genel görüşünün yüksek olduğuna
inanmak için sebepler vardır.
Bu nedenle, “birincil aydınlanma”nın başlıca
aydınlanma temsilcilerinin değerlendirilmesi
şu sonuçlara yol açar: Birincisi, Alaş aydınlarına
göre aydınlanma, Kazak ulusunun tarihsel
gelişiminde meşru bir dönüm noktasıdır.
Yani Kazak toplumunun gelişmesinde iç ve
dış etkenler bu aydınlanmayı doğurmuştur.
İkincisi, orijinal aydınlar tek başlarına ortaya
27 Koygeldiyev, M.(1995), Alaş Kozgalısı, s.268
28 Smagul Saduvakas (1900-1933), Sovyet devlet adamı, siyasi
ve kültürel bir kişilik. Eski Kökşetav bölgesi, Akjar ilçesi,
Jarkın köyünde doğdu.
29 Koşmuhambet Kemenger (15 Temmuz 1896, eski Akmola
bölgesi, Omsk bölgesi, Beke volost, Karjas köyü - 21 Kasım
1937, Omsk). Ala’ın tanınmış kişilerinden, bilim adamı,
oyun yazarı, yazar, gazeteci.
çıkarlar ve Rusya’nın demokratik güçlerinden
büyük ölçüde etkilenirler. Bireysel aydınlanmacı,
dev bir sistem karşısında güçsüz
bir güçtür. Ancak sisteme karşı halkın yararı
için direnişin bir simgesidir. Üçüncüsü, ilk
aydınlanmacılar önce, içinde faaliyet gösterdikleri
resmî sistemin yalnızca “kültürel”
yanını okudular ve gördüler. Daha sonra bu
sistemin nasıl çalıştığını görünce Rusya’yı yeniden
canlandırmak istediler. Dördüncüsü,
ilk aydınlar ülke ile etkileşime girdikten sonra
yurttaşlarının hakları, dini ve ruhunun ihlal
edildiğini fark ettiler. Endişeyle, yetkililere ve
sevecen arkadaşlara birer mektup gönderdiler.
Bu onların ilk kavgasıydı. Mücadele işe
yaramadı. Beşincisi, ilk aydınlar birbirleriyle
ilgisiz olmalarına rağmen benzer fikir ve eylemleri
paylaştılar. Altıncısı, bu aydınlanmacılar
ulusu birleştiremeseler de ulusa sempati
duyuyorlardı. Dolayısıyla onların çalışmaları
yeni çağda milletin korunmasının ilk temeli
olmuştur. Onlar olmadan (meşru), kilit eğitimcilerin
ortaya çıkması gecikecektir. Böylece
devleti Batı’ya yönelen ve okuyucularının büyük
bir çoğunluğunu Doğu’dan besleyen Kazak
halkının geride kalması amaçlanmamıştır.
Sömürgecilik karşıtı vatandaşlık olgusunu hayata
geçiren bireysel aydınlanmacıların yerini
alması gereken Rus-Kazak ilişkileri içindekiler
değil, ideolojik aydınlanmacılar grubuydu.
Bunun nedeni, ön koşulların bireysel
olarak değil, toplu olarak sisteme karşı çıkmak
için yaratılmış olmasıdır. Rusça okuyan on
okuryazar kişiden biri, tarihten ders almış ve
onlardan dokuzu ile bir çalışma yolu bulmak
için anlaşmıştır. Rusya İmparatorluğu’nun dış
bölgelerindeki benzer durum nedeniyle, hemen
hemen tüm Müslüman milletler bu yolu
arıyorlardı. Bu halklar arasında Kazan ve Kırım
Tatarları da vardı. Bulunan yol “Ceditçilik”
30 kavramıydı. İlk aydınlanmacılar arasında
Abay’ın söylediği güzel yol ve Ibıray’ın gösterdiği
hümanizm Ceditçiliğe yol açmıştır.
30 Cedit: İsmail Gaspıralı’nın Kırımda yeni metot anlamına
gelen usul-i cedit okulları, daha sonraki dönemlerde Türk
dünyasındaki bütün reformculara isim babalığı yapmış ve
onların kendilerini “Cedit, Ceditçi” olarak tanımlamalarını
sağlamıştır. Eğitimde Arapça yerine Türkçe’nin kullanılmasını,
dinî bilgilerle birlikte matematik, tarih, coğrafya
gibi dünyevî ilimlerin de müfredata girmesini
amaçlayan bu anlayışın sadece eğitim alanı ile sınırlı
kalması mümkün değildir. Ceditçilik toplumsal değişim
ve reform taleplerini yansıtan bir terim olarak kullanılmaya
başlanmıştır. (Andican, A.(2003). Cedidizm’den Bağımsızlığa
Hariçte Türkistan Mücadelesi, Emre Yayınları,
İstanbul, s.2-3).
Ceditçilik kavramının Kazakça versiyonunun
iki geçişten oluştuğuna inanıyoruz. İlk geçiş,
1890-1911. Yani öğrenme, deneyim kazanma
yılları. İkinci geçiş, 1911-1920. Ceditçiliğin
ve Alaş hareketinin yayıldığı dönem. Bizim
bakış açımıza göre, Ceditçilik, Rus İmparatorluğu’nun
Müslüman bölgelerinde ortak
olan sentetik bir gelenek ve yenilik olgusudur.
Basitçe söylemek gerekirse, “yenilenme”, “ülkeyi
kurtarmak için yeni bir yön alma” anlamına
gelir. Rus İmparatorluğu’nun Müslüman
halklarının tarihinde, temel Cedit hareketinin
gelişimi tek tip değildir. XX. yüzyılın 10’lu yıllarında
Kazakistan’da Alaş, Azerbaycan’da
Müsavat, Kırım’da Millî Parti, Tataristan’da
Müslüman Birliği ve Özbekistan’da (Buhara,
Hive) “Cedidizm” adı altında hareket devam
etti, içeriği ilk ortaya çıktığı zamana göre biraz
değişmiş olsa da.
1911’de “Aykap” dergisinin ve 1913’te “Kazak”
gazetesinin yayınlanmasından önce,
Kırım Tatar, Kazan-Tatar figürlerinin ve yayınlarının
Kazakların manevi ve kültürel hayatındaki
rolü ve sosyo-politik kimliğin tanınması
gibi fenomenler önemliydi. Ayrıca Ahmet
Baytursunoğlu’un “Bi ismi-illahi-rahmani-rahim”
adlı kitabı 1912 yılında yayımlanmıştır.
“Yüzlerce yönteme göre düzenlenmiş Kazak
alfabesi” ders kitabından önce İsmail Gaspıralı’nın31
“Hoca-i sıbyan”, Barudi’nin “Savadhan”,
H. Maksudi “Abti” ders kitaplarını yayımladı.
Bu, İsmail Gaspıralı’nın yönü ile çelişmedi.
Ders kitaplarını ve eserleri Ceditçilik
bağlamında değerlendirmek yerinde olur. Bu
ilk deneyimdi. Daha sonra bunlar, Alaş ders
kitapları tarafından desteklendiler.
Seydazim Kadırbay (1885-1938) avukat, eğitimci,
gazeteci. Hukuk alanındaki başarılı
çalışmaları sonucunda Seydazim Kadırbay,
31 İsmail Gaspıralı: 1851 yılında Kırım yarımadasında Bahçesaray’ın
Avcı Köyünde dünyaya gelmiştir. Eğitimini
Moskova’da Rus okullarında almıştır. Ayrıca Fransa ve
Türkiye’de de bulunmuştur. 1875-1881 yılları arasında
Bahçesaray’da öğretmenlik ve belediye başkanlığı yapmıştır.
1879’da gazete çıkarma teşebbüsünde bulunsa da
başarılı olamamış, ancak 1881’de Tavrida gazetesinde
Rusça yayınlanan makalesinde eğitimde reform, millî
basının gerekliliği, kadının özgürleşmesi gibi yenilik hareketlerinden
bahsetmiştir. 1883’te Tercüman adlı gazetesini
çıkarmaya başlamıştır. 1884’te Bahçesaray’da ilk
ilkokulunu açarak yeni usullerle eğitimin temellerini atmıştır.
Ortaya attığı “Dilde Fikirde İşte Birlik” sloganı ile
Rusya Türklüğüne çağrıda bulunmuştur. (Devlet, N.
(2014). Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-
1917), TTK, Ankara. s.25).
1913-1918’de Orınbor kaza mahkemesi katipliğine
atandı. 1913’ten 1918’e kadar olan
dönemde Orınbor şehrinde “Kazak” gazetesi
yayınlandı. Seydazim Kadırbay, “Kazak” gazetesinin
editörleri Ahmet Baytursunoğlu ve
Miryakup Dulatoğlu gibi önderlik ettiği aydınlar
arasında yer alıyor.
Gazeteci Seydazim Kadırbay’ın yazıları daha
çok Kazak halkının günlük yaşamı, sosyal
hizmet konuları ile ilgilidir. Seydazim Kadırbay’ın
eserleri uzun süredir incelenmemiş
ve birçok makalesi toplanamamıştır. Kazak
entelektüelinin hayatı, yaratıcılığı ve kamusal
siyasi faaliyetleri daha yeni yeni incelenmeye
başlandı. Seydazim Kadırbay, büyük bir hukukçudur.
Kazak hukukunun ve hukuk eğitiminin
oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunan,
Kazak dilini hukuk dili haline getiren
uzmandır. Aslında, Seydazim Kadırbay hukuk
terim ve kavramlarını sistematize etmiş, sözlük
derlemiş, yasama ve yargıya müdahale faaliyetlerinde
bulunmuştur.
Millî kimliğin oluşumunda Kazak eğitimcilerinin
rolü
Alaş’ın eğitim platformu çok zor bir zamanda
kuruldu ve geliştirildi. Bununla ilgili tarihsel
veriler “Kazak”, “Sarıarka”, “Birlik Bayrağı”,
“Uran”, “Jas Azamat” vb. gazetelerdir. Hatta
“savaş durumunda eğitimin gelişimi” olarak
adlandırılabilir. Sistematik hale getirmek için:
1. Genel öğretmenlerin sosyo-politik çalışmalara
katılımı;
2. Kısa dönemli öğretmen yetiştirme kurslarının
düzenlenmesi;
3. Öğretmenlerin basına katılımı;
4. Zaten az olan paranın bir kısmını eğitime
harcamak, bunun için gerekli araçlar;
5. Temel okuryazarlıktan askerlik hizmete kadar
ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak için açık
fikirli vatandaşların eğitimi;
6. Ailenin ve toplumun mayası olan kızların ve
kadınların yeni bir hayata katılımı.
Siyasi güçler arasındaki çatışma döneminde
veya İç Savaş (1918-1920) sırasında Alaş
öğrencileri, zamanın zorluklarına dayanabilecek
bir eğitim alanı yaratmayı başardılar.
Örneğin 1918’de Taşkent’te (Türkistan Özerk
Bölgesi’nde) ilk pedagojik kurs olarak ilk Kazak
üniversitesi, daha sonra Abay’ın adını taşıyan
KazPÜ kuruldu. Bolşevik iktidarın tam
olarak kurulmasından ve 1920’de Kazak Sovyeti
özerkliğinin ilanından bu yana, Alaş’ın
eğitim platformu “Resmi Politika” (“Bolşevik
Aydınlanma” vb.) olarak yeniden adlandırıldı,
ancak dayanak noktasını kaybetmedi. 1920-
1921’de Ahmet Baytursunoğlu, Orenburg’da
Kazak Özerkliği Halk Eğitim Komiseri olarak
görev yaptı. 1920-1926’da Halel Dosmuhamedoğlu,
Taşkent’teki Türkistan Özerklik
Halk Eğitim Komiserliği Eğitim Komisyonunda
(birkaç yıl boyunca komisyon başkanı dahil)
sorumlu pozisyonlarda bulundu. Bu durum,
Alaş’ın eğitim platformunun yeni bir bağlamda
gelişmesinde olumlu etki yaptı. Alaş konusuna
geniş, derin ve kapsamlı bir şekilde bakacak
olursak, millî kurtuluş hareketinin Kazak
halkını siyasi, kültürel ve manevi bir gelişme
aşamasına yükselttiğini söyleyebiliriz32.
Çarlık sömürgesi milletini yok etmeye çalışan
baskı karşıtı bir güç olarak ortaya çıkan
Alaş hareketinin milleti birleştirdiğini, siyasi
ve yurttaşlık bilincini uyandırdığını, vatan
birliğini savunduğunu, anadilini ve ata dinini
korumak için mücadele ettiğini görüyoruz.
Alaş hareketi ülkeyi sömürge yönetimi altında
uyandırdı, ulusal basını yarattı. Yeni bir ulusal
yazılı edebiyat oluşturdu. İlk Kazak romanını
ve oyununu yazdı, ulusal tiyatroyu doğurdu.
Ulusal bilimi yarattı. Kazak halkı temelinde ilk
devlet yasal niteliklerini oluşturdu. Milletvekilleri,
ilk siyasi partiyi kurdu. Alaş Orda hükümetini
kurdu. İlk üniversiteyi açtı,. Kazak topraklarının
bütünlüğünü korudu. Kazak halkını
millet olarak birleştirdi. Ancak millet için yapılan
tüm bu çalışmalar, Alaş hareketi olarak
adlandırılan büyük tarihî olgunun mahiyetini
ve önemini tam olarak ortaya koymamaktadır.
Millî kimliğin oluşumu
Kazak toplumunda millî kimlik kavramı İsmail
Gaspıralı fikrinden hareketle oluşturulmuş
olsa da ortak bir Türk millî kimliği olarak ku-
32 Kamzabekoğlu, D. (2021), Türki Alkası, s. 144-145.
rulmamıştır. Bunun nedeni, Kazak okuyucuların
görüşlerinin çelişkisidir. Rus üniversite
mezunlarının Batılı bakış açısı, İsmail Gaspıralı’nın
yeni metodik medrese mezunlarının
bakış açısıyla tutarsızdır.
Kazak millî fikri, tarihî dönemlerde milletin öz
bilgisine yansıyan ve millî bilinci oluşturan bir
sosyo-politik görüşler sistemidir.
A. Bökeyhanoğlu, A. Baytursunoğlu ve M.
Duvlatoğlu gibi başka diğer Kazak gazetesi
yazarları için amaç, Kazakları birleştiren
Alaş kavramının anlamını çözmekti. Ş.Kudayberdioğlu,
N.Ormanbetoğlu, J.Aymavıtoğlu,
G.Karaş, N.Navşabayoğlu, A.Mametoğlu, S.
Torayğıroğlu, M.Jumabay’ın şiirleri, ülkenin
ruhunu yücelten, savaşçının kahramanlığını
hatırlatan şarkılar yazdı ve sık sık Alaş kelimesini
kullandı. Bu dönemde “Alaş” kelimesi,
“kurtuluş” kelimesiyle aynı şekilde alınmış ve
“Alaş” kavramı, esaret altındaki Kazak halkını
birleştiren ve yanıltıcı olmayan bir parlak yıldız
haline gelmiştir.
Alaş, birkaç yıl içinde milleti uyandıran, birleştiren
ve siyasi mücadele çağrısı yapan bir
slogan haline gelmiş; Aşiret halinde yaşayan
göçebe Kazak halkının bilincini ulusal düzeye
yükseltmiş, millî duygularını uyandırmış,
millî bilinci kuvvetlendirmiş, millet sevgisini
alevlendirmiş ve özellikle milliyetçiliğe karşı
uyarılarda bulunmuştur. Alaş arketipini yeniden
canlandırmış ve ulusal devletin sembollerini
oluşturmuştur.
Alaş hareketinin tarihî kökenleri, Kazak halkının
XVIII. yüzyılda Cungar egemenliğine,
ardından XIX. yüzyılda sömürge Rus İmparatorluğuna
karşı başlattığı ulusal kurtuluş
ayaklanmalarından ayrılamaz. Güce değil,
ilme güvenen milletin aydınları, yeni dönemin
reform adımlarıyla eşitlik ve özgürlük için
çalışmalarına başladılar.
Yirminci yüzyılın başlarındaki Alaş hareketi,
entelektüel, militan ruhta geniş bir coğrafi
alana sahiptir. Havarilerin Çarlık hükümetinin
sömürge politikasına karşı protestoları, Rönesans’ın
siyasi ve manevi yönünü belirledi.
Bu önemli adımlardan biri de ünlü Karkaralı
yargısıydı.
Rus sömürge hükümetinin Kazak halkının
protestolarından doğan siyasi talebi, 22 Haziran
1905’te Arka bölgesi Karkaralinsk yakınlarındaki
Tavşan Fuarı’nda imzalanarak
Rusya Bakanlar Kurulu’na gönderildi. Dilekçe
A. Bökeyhan, A. Baytursunoğlu, J.Akbayoğlu
tarafından hazırlanmıştı. T.Nurekenoğlu tarafından
Kazakça’dan Rusça’ya çevrilmişti.33
Bu on bir maddeden oluşan önemli bir tarihî
belge, Kazak halkının siyasi eşitliği ve manevi
bağımsızlığı için gerekli adımları içermektedir.
Toprak, din, eğitim, ulusal eşitlik talepleri
not edildi. Manda, sömürge sisteminin tiranlığı
tarafından çarpıtılan Kazak halkının tarihi,
ulusal adını geri alıyor, din özgürlüğünün
yolunu açıyor, cami ve medreselerin inşasına
izin veriyor, Kazak dilinde ticaret yapıyor,
adil bir seçim sistemi yürütüyordu. Kazak
milletvekillerinin seçilmesi, yargı süreçlerinde
suistimalin önlenmesi, kadim vatanın hak
varislerine iade edilmesi, vaftiz politikasının
yasaklanması ve Ruslaştırma taleplerinin engellenmesine
öncelik verildi.
“Soruşturma ve mahkeme kararı olmaksızın
idarî sınır dışı etmeyi yasaklayın”, “Misyonerlerin
Kazak halkını ziyaret etmesini yasaklayın”,
“Okullarda Hristiyanlığı öğretimine karşı çıkılmalı”,
“Kazakların kış ve yazlık otlakları eski
geleneğe göre onların mülklerinde kalsın”,
“Kazakların dağları, keşfedilen maden kaynakları
onların mülkü olsun, orada kurulan fabrikalar
Kazakların mülkü olsun”, “Kazaklar ağaç
kullanma, balıkçılık ve diğer haklarını kullanma
konusunda izin istiyor”, Son yirmi yılda
Kazakların el konulan ve başkalarına verilen
toprakları ile ilgili olarak Kazak liderlerin yeni
kuralları hazırladıkları toplantıda Kazaklardan
bir temsilcinin bulunması konusundaki yasal
gereklilikler, ulusal bilinçte büyükelçilik ayaklanmalarının
olgunlaştığına tanıklık ediyor.34
Karkaralı’nın yetkinliği, Kazak halkının siyasi
ilkelerinin kurtuluş fikirlerine dayandığını ve
millî kimlikleri ve özgürlüklerini korumak için
özverili bir şekilde savaşabileceklerini gösterdi.
Çarlık makamları tarafından acımasızca
bastırılan hırslı milliyetçi duygular, bunların
33 Özbekoğlu S. (2004). Karkaralı kuzurhatı s. 19-21.
34 Koygeldiyev, M.(1995), Alaş Kozgalısı, s.175.
söndürülemez ve yaşayabilir olduğunu kanıtladı.
Bu cesur gereklilikler bağlamında yazılan
yetkinlikler, geniş Kazak topraklarının her
köşesinde yasal bir devam bulmuştur.
Alaş millî kurtuluş hareketinin tarihî kökenlerini
belirleyen Karkaralı yargı yetkisi, Anavatan
tarihinde değerli bir belge olması açısından
özel bir önem taşımaktadır. Alaş Partisi35, tüm
milleti kurtuluş fikrinde birleştiren, bağımsızlık
ve eşitlik yolunda zaferine güven veren
Kazak topraklarındaki temel siyasi partilerden
biriydi. Millî yenilenme ve modernleşme
için gerekli reform adımlarını belirleyen parti
programı, laik demokratik bir devlet inşa etmeyi
amaçlıyordu.
Hem Batılı tarzda eğitim almış Kazak eğitimciler
(Kazak gazetesi personeli) hem de Müslüman
okuyucular (Aykap dergisi personeli) ülkenin
kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuştur.36
Kazak eğitimciler, yeni yüzyılda düzenli olarak
Türk tarihi, ortak dil, millî edebiyat, Müslüman
kültürü ve yaşam koşulları hakkında makaleler
yazdılar. Kısacası millî kimlik mücadelesi, milleti
millet olarak birleştirmeye çağrıdır.
Sonuç
XIX. yüzyılın ikinci yarısında ve XX. yüzyılın
ilk yıllarında Kazak aydınlarının görüşlerinin
oluşmasında İsmail Gaspıralı’nın fikirlerinin
büyük etkisi olmuştur. Gaspıralı’nın sözleri
onların dünya görüşüne ve Anavatan sevgisine
etki etmiştir.
“Aykap” dergisi ve “Kazak” gazetesinin Ceditçi
ve Kadimci öğretim yöntemleri hakkında tartışmalar
yaptığı doğrudur. Genel olarak tüm
Kazak eğitimciler, İsmail Gaspıralı’yı büyük
hocamız, yeni bir yol açan parlayan yıldızımız
olarak tanıdılar. Bu nedenle, Gaspıralı’nın Kazak
aydınlarının modernleşme ve ilerleme için
35 Alaş Partisi (1917-1920). Birinci Tüm Kazakistan Kongresi’ni
toplama kararı ve hazırlıkları Nisan 1917’de yapılır. A.
Bökeyhan liderliğindeki bir grup Kazak aydınından oluşan
parti. 20. Yüzyılın başındaki millî kurtuluş hareketi
tarihindeki kilit konulardan biri Alaş Partisinin oluşumu,
tarihî temelleri, siyasi ve sosyal doğası ve tarihteki yeridir.
Birinci Rus devrimi sırasında Kazak aydınları bir siyasi
parti kurmaya çalışmışlardır.
36 Özdemir, E.(2007), 20. Yüzyılın Başlarında Kazakistan’da
Fikir Hareketleri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara,
s.165-167.
verdiği millî mücadele üzerinde etkisi olduğuna
inanmak için birçok neden vardır.
Millî kimlik sorunu şekillenip gelişirken, Ekim
Devrimi gerçekleşti ve Bolşevikler Geçici Hükümeti
fethetti. Bundan sonra, Kazak aydınları
millî kimliğin korunması konusunu ciddî
şekilde ele alamadı.
Genel olarak, Alaş ve Sovyet otoriteleri arasındaki
millî devlet konusundaki çelişkiler, Alaş
özerkliğinin evrimsel adımlarının Kazak devletini
kökten geri getirmesine izin vermedi.
Bolşevik hükümetinin anti-hümanist ve anti-
millet politikalarını desteklemeyen Alaş
aktivistleri, Stalin tarafından zulme uğradı.
Ulusun liderleri komünist sisteme muhalefet
ruhunun yükselişini gösterdiler ve ulusa siyasi
ve manevi bir hizmet okulu kurdular.
Kaynakça
Andican, Ahat.(2003), Cedidizm’den Bağımsızlığa
Hariçte Türkistan Mücadelesi, Emre Yayınları,
İstanbul.
Allabergen, K. Nuskabayulı, J.(1994), Altı Alaştın
Ardaktıları, Almatı.
Devlet, Nadir, (2014), Rusya Türklerinin Milli Mücadeleleri
Tarihi (1905-1917), TTK Yayınları,
Ankara.
Kamzabekoğlu, Dihan, (2021),Türki alkası, Nursultan.
Kalkan, İbrahim, (2012), Orta Asya’da Siyasi Modernleşmenin
Kökenleri: Kazak örneği (1822-
1924), Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi,
İstanbul.
Koygeldiyev, Mambet (1995), Alaş Kozgalısı, Almatı.
Özdemir, Emin, (2007), 20. Yüzyılın Başlarında
Kazakistan’da Fikir Hareketleri, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Ankara.
Subhanberdina U. Devitov, S. Sahov K .(1998), Kazak,
Almatı.
Kazak, “Kazak halkı”, s.43.
Kazak, “Oku meselesi”, s.77.
Kazak, “Tağıda oku meselesi”, s.84.
Kazak, “Şokan Şınğısoğlu Velihanov”, s.109.
Kazak, “Abay akın turalı”, s.165
Subhanberdina U. Devitov S.(1995), Aykap, Almatı.
Aykap, “Sayın Bey” makalesi, 1911, s.23
Toktarbay, Yeldos (2019). Jarık savle, Almatı.