Kazan’da Neler Var


 01 Nisan 2025


Kazan’da neler var, 

Kazan’da? 

Sordular Tümen’den Ufa’dan. 

Dünyaca serpilmiş Tatarlar 

Alamaz gözünü Kazan’dan. 

 

Kazan’da Tatar var. Rus da var. 

Var birçok değişik milletler. 

Yan yana cami ve kilise, 

Barışıktır bütün ümmetler. 

 

İliğe işleyen sorular

Bağrımı acıtır ve dağlar:

Anadil öksüzce kenarda! 

Oysaki

Kazan’da her şey var…

 

Kazan’ın incisi Ak Kirmen, 

Kırmızı kerpiçten Minare! 

Güya Süyüm Bike dönmüş de

Akşamleyin ışıklı pencere.

 

Tukay var,

Mercani, Kul Şerif,

Kul Ali... 

Hepsi öz, tek halktan. 

Heykel mi cami mi?

Hepsi de

Biz kalalım diye hayatta!

 

Kaban var.

Dibinde, hazine.

Cezbeder herkesi, Tatarı.

Efsane mi bunlar?

Elbette!

Efsane, halkımın hatırı. 

 

Kazan’da tarih var, hatır var,

Yurt için deyim vardır. Ama 

“Bölünürsen, yerler börüler!”

İçimden gelen tek yalvarma. 

 

Kazan o, Tatar’ın Kâbe’si!

Umudu, gönlünün göğünde.

Yaslanır direği, tarihtir. 

Yarınki kaderi, bugünde.

 

Sordular Kırım’dan, Ural’dan,

Irımbur, Asterhan, Tümen’den:

Bu soru, yönelmiş yarınki

Kadere: 

Kazan’da neler var? 

 

***

 

“Devletsiz ilin görkü olmaz!”

Kazan’ı olur, Börk’ü olmaz.

 

Verdik biz o börkü baş ile,

Hanbike, ay, kalem kaş ile.

 

Zor börksüz yaşamak. Kimiz biz?

Dünya düğününde biz kimiz?

 

Devletsiz milletler sayısız.

Deryadan geçemezler salsız.

 

Tatar da sal yapar, sayılır… 

Ama sal desteksiz, dağılır. 

 

Devletsiz bir halkın hakkı yok.

Yükü çok, kanatlı atı yok.

 

 

anadilime

Anadilim, aziz dilim, sen öz dilim.

Sendedir fehm,

Sende irfan,

Sende ilim.

Avazları uzaklarda ataların.

Keşke duysa o avazı çocuklarım!

 

Bin ahenkli deryaların tek dalgası,

Bin uçurum beklemekte bizi her an. 

Akabilsem uçurumda yutulmadan, 

Diğer dalga, akımlara karışmadan! 

 

Anadilim, aziz dilim, sen öz dilim!

Sende şanı,

Sende ahı uzaktaki Ülkemizin.

Avazı sen gönüldeki Ülkemizin, 

Ufuklardan kucaklayan ufukları. 

 

Yazsalar da çeşit çeşit imlalarda 

Öz ahengin,

Öz akımın deryalarda.

“Hüzün dolu avazını kaybetmeden

Ak!” ettiğim tek dileğim yüreğimden.

 

kırk tel

Kırk tellidir dünya,

Gönül de kırk telli.

Bulup tek düzeni

Çal sen öz besteni!

 

Aman çalma yanlış,

Kırk tellidir kader:

Bir telinde sevinç,

Diğerinde keder.

 

Kırk tellidir gönül,

Kırk tellidir ömür.

Kırk telin arası

Ateştir, kor, kömür…

 

Önümde kaç yıl var?

Kırk yaşı devirdim.

Hüzünlü ömrümün

Kırk telini gerdim.

 

Süyümbike minaresi

Minareler değil hatta gönül

Hilalini kaybettiğinde,

Aydınlattın gönlümüzü bizim

Güya bir nur şanlı tarihten.

 

Bugün şükür hilallisin artık,

Meyil eder sana canımız.

Canımız, sen!

Eğilsek de yanlış,

Yıkılmaya yoktur hakkımız.

 

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 220. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 220. Sayı