Kemel Tokayev’in Doğumunun 100. Yılı Vesilesiyle Polisiye Eser Yalnızca Polisiye Değildir


 01 Kasım 2023


Yazar, yaşadığı çağın şartları altında eserlerini oluşturur. Yaşanan zamanın atmosferi, bir yandan yazarı yazarın konu seçiminden kurgusuna kadar etkilerken, diğer yandan geçmiş devirlerden ve gelecek dönemlerden farklılıkları ile sanatçıya kendine has imkanlar sunar.

Zamanın yazar üzerindeki etkilerine, ülke yönetimlerinin bir yandan eğitim ve propaganda yöntemleriyle zihinlere etki etme diğer yandan bu yöntemlerle kontrol altına alamadığı şahsiyetleri sansür yoluyla denetleme özelliklerini de eklemek gerekir.

Yazar Kemel Tokayev’in eserlerini öncelikle bu hususlar üzerinden değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Kazakistan Cumhurbaşkanımız Sayın Kasım Comart Tokayev’in Babama Dair adlı eserinde verilen kıymetli bilgilerden yazar Kemel Tokayev’in hangi şartlarda yaşadığını ve yazdığını yakından öğreniyoruz. Eserleri için bilgilerin nasıl toplandığı, gece yarılarına kadar yazı masasının başında kağıtların üzerine dükülen cümleler ve sansür kurullarından gelen itirazlar, tenkitler ile onları aşmak için verilen mücadeleler.

Kemel Tokayev, bütün bu şartlar altında kendi sözünü söyleyebilen yazar olması bakımından pek çoklarından ayrılmaktadır.  Tarla emekçilerinin sevgiyle ürettikleri kolhoz buğdaylarını coşkuyla ekmeğe dönüştüren fırıncı emekçileri yazarak rejimin gözüne girmek yerine kendi hayatından hareketle cephe romanı yazar.

Cephede ateş hattında ölümle hayat arasındaki ince çizgide savaşan insanları basit kahramanlık tasvirleriyle anlatanlara karşı bizzat savaşı gören, ateş püsküren silahların karşısında mevzilerini terk etmeden  yaşanan can pazarının içinde yer almış ve kurşun yemiş bir asker olarak savaşı yazar.

Böyle bir dönemde cephe romanı kaleme almak ve eserinde propagandanın dışında kendi gerçeklerini dahil ederek yayınlamak son derece önemli ve takdir edilesi bir olaydır.

Savaş bombalarının dumanları daha siperler üzerinde tüterken, cephelerde romanın kahramanı Muhammed gibi dürüst askerlerin varlığının yanı sıra başkalarının kahramanlıklarının üzerinden sahte başarılar devşirmeye çalışan Vlasov’ların da varlığını yazabilmek hem büyük gerçekçilik hem de cesaret ister. Çünkü hemen savaş sonrasında zaferin romantizmi ile halk ve yönetim cephe gerçeklerini duymaya  hazır değildir.

Ayrıca  otobiyografik bir nitelik taşıyan Asker Savaşa Gitti romanın yayınlandığı dönemde kahramanın adını “Muhhammet” olarak seçmek hiç şüphesiz, kendi içinde mesajlar taşıyan son derece bilinçli bir seçimden başka bir şekilde yorumlanamaz. Hatta yazarın şahsi itibarı ve belki ilişkileri olmasa yalnızca roman kahramaının isminin Muhammet olarak seçilmesi bile eserin yayınlanmasına engel olabilecek kadar önemlidir.

Yazar, romanda, zamanın ağır şartlarına rağmen kendi düşünce ve ruh dünyasını satırların arasına yerleştirmeye devam eder. Cephede vurulan ve vefat eden Tatar askerin, cenazesine Muhammet’in sahip çıkması, onun İslâmî uslullerle defnedilmesi için girişimlerde bulunması ve bunu başarması yazarın verdiği önemli   mesajlardan birdir. 

Kemel Tokayev Suikast isimli eserinde de kahramanlarından birini Uygur diğerini de Tatar Türk halklarından seçmektedir. Bu Uygur ve Tatar karakterler, okuyucunun dünyasına bu kardeş halkları da taşımaktadır vey azar tarafından özellikle seçildiğine hiç şüphe yoktur.

Türk halkları arasasında her alanda gelişen yardımlaşa ve dayanışma ortamından geriye bakarak bu Türk halklarının birbirlerini destekleme duygu ve düşüncesin en ağır şartlar altında dahi  Kemel Tokayev gibi cesur yazar ve sanatçıların eserleriyle bugünlere süzülüp geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 

Yazarın eserlerinde anlatılanların ne kadar hayattan doğrudan alınmış ne kadarını yazar kurgusuyla eklemiş bunu bilmek elbette mümkün değildir.  Ancak Kemel Tokayev’in roman ve hikayelerinde anlatılanlar bize dönemin şartlarını yakından yaşatmaktadır. Polisiye olaylar yazılanlara heyecan katarken anlatılanın içinde yaşandığı toplum bize bir döneme şahitlik etme imkanı vermektedir. Eserler bu yönleriye de bence kıymet arz etmektedir.

Bilindiği gibi Avrupa’da ilk polisiye roman örnekleri 1840’lı yıllardan sonra görülmeye başlar. Kemel Tokoyev bu türün Kazak edebiyatında başlatıcısı olmuştur. Ancak Kemel Tokoyev’in Kazak edebiyatı için asıl etkileyici katkısı polisiye edebiyat içinde yer alan casuslukla ilgili eserleri de ilk yazan kalem olmasıdır. 

Casusların yer aldığı edebi eserler, Avrupa’da II. Dünya Savaşı sonrası dönemde yayınlanmaya başlamaktadır. Kazak edebiyatında da aynı dönemde Kelem Tokayev’in kaleminden casusların yer aldığı eserler yayınlanmaya başlanmıştır.

Başka bir ifade ile söylersek, Kazak edebiyatı polisiye edebiyatının başlamasında Avrupa edebiyatlarına göre geç kalmış olsa da Kazak casusluk hikayelerinin yazılması, Kemel Tokayev’in çalışmalarının sayesinde dünya ile birlikte aynı yıllarda başlamıştır. 

Kemel Tokoyev’in “Asker Savaşa Gitti”   “Kış Kırlangıcı”, “Geleceğe Dair Düşünceler”, “Gece Sıkılan Kurşun”, “Düşmanlık”, “Özel Görev”, “Sarğaban’daki Olay”, “Damgalı Altın”, “Son Darbe”,  “Yuvasından Kaçan Kuş” gibi eserlerinden yapılacak seçme eserlerin Türkiye’de yayınlanıp okuyucu ile buluşmasını çok arzu ederdim.

Ümit ederim, Kemel Tokoyev’in doğumunun 100. Yılı vesilesiyle bu eserleri yakın zamanda Türk okyucusu da okuma imkanı bulacaktır.

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 203. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 203. Sayı