HaftanınÇok Okunanları
KAYNAR OLJAY 1
SALIM ÇONOĞLU 2
Kader Pekdemir 3
İ. M. Galimcanova 4
Kardeş Kalemler 5
Osman Çeviksoy 6
Gülzura Cumakunova 7
Uykusuz geçen bir geceden sonra erkenden uyandım. Perdelerin aralığından sızan güneş, yüzümde tatlı bir sıcaklığın izlerini bırakmış gibiydi. İçimden dans edip şarkılar söylemek geliyordu. Telefonumdan neşeli bir şarkı açarak belli belirsiz ona eşlik ettim. Uyandığımı duyan kızım, getirdiği kahvenin yanına sıcacık gülümsemesini de katınca sevincim bir kat daha arttı. Bugün benim için önemli bir gündü.
Bu ülkede tam elli seneyi içine sığdırdığım, acısıyla tatlısıyla, sevincimi üzüntülerimi birlikte yoğurduğum hayatım; Almancaya çevrilen kitabımın tanıtımı ile bugün gün yüzüne çıkacak ve yalnız Türklerin değil, başta şehir kütüphanesi olmak üzere yerli halkın da kitaplarının arasında yerini alacaktı.
Tanıtım için sayılı kişilere davetiyeler gönderilmiş, kitabın afişleri de birçok yerlere ulaşmıştı. Türkçe yazdığım kitaplarla birlikte Almancaya çevrilmiş olanlar da hazırlanarak arabalara yerleştirilmiş, son hazırlıklar böylece tamamlanmıştı.
Nihayet beklenen gün gelmişti. Arabalara binerek Lustenau Belediyesi’ne ait Reichshof toplantı salonuna gittik. Kapıdaki görevliler bizi bekleme odasına aldılar. Pencereden bakıp, dışarıda büyük bir kalabalığın olduğunu gördüğümde öylesine gururlandım ki anlatamam.
Başlamasına çok az bir süre kalınca salona geçerek yerlerimizi aldık. Lustenau Belediye Başkanı Kurt Fischer ve yardımcıları, T.C Bregenz Başkonsolosu sayın Nursel Berberoğlu ve yardımcıları, Vorarlberg’de görev yapan Türkçe öğretmenleri ve diğer dernek kuruluşlarının yöneticileri ile halktan birçok yerli ve yabancı tanıdığım yüzler beni yalnız bırakmamışlardı. Mikrofonu ilk olarak eline alan Belediye Başkanımız Kurt Fischer herkesi selâmlayarak kitabımı havaya kaldırdı. Beni ve kitabımı tanıtarak, “Elli senedir burada yaşayan örnek bir aile olduğumuzdan ve basılan bu eserin geçmişimizi hatırlatacağı kadar geleceğe de ışık tutacağını,” söyledikten sonra tebrik ve teşekkür ederek yerini Başkonsolumuza bıraktı.
Başkonsolosumuz Nursel Hanım beni işaret ederek:
“Binnur Hanım, sizinle birkaç sene önce bir yemekte tanışmıştık. Şiir yazıyordunuz o zamanlar. Geçen zaman zarfında o kadar güzel şeyler başardınız ki; tıpkı kitabınızın adı olan “Köprü” gibi bugün yerli ve yabancı halkın arasında kurulan köprüye siz de bir tuğla koymuş oldunuz. Herkesin ufkuna açılan bu “Köprü” ile sizin de yolunuz açık olsun. Tebrik ve teşekkür ederim.” diyerek adına imzaladığım kitabımı kalabalığa gösterip sözü bana bırakarak kürsüden indi.
“Buraya gelerek bana verdiğiniz destek ve dostluk için hepinize teşekkür ederim.” diyerek söze başladım.
“Yazmak, bana göre ilk önce insanın kendini tanımasıdır. Yazdığım kitaplarda, içimdeki insan sevgisini, dostluğu yeni filizlenen bir fidan gibi canlı tutmak istedim. Yazdıkça gördüm ki; yansıtabildiğim bu duygular, beni iç dünyamda sonu aydınlığa çıkan yollarla buluşturdu. Bu uzun ve özverili yolculuğumda şüphesiz ki en büyük yardımcım, bana yazarlıkta ilk adımımı atmayı sağlayan Avrasya Yazarlar Birliği’ndeki atölye hocam Osman Çeviksoy’dur. Kendisini minnet ve şükranla anıyorum.” dediğim de duyduğum alkış sesi bana bunun sadece bir başlangıç olduğunu söylüyordu.
Kitapları imzalayacağım masaya yöneldiğimde arkamdaki kalabalığın yaptığı tezahürat, kurulacak daha nice köprülerin temelini attığımızın en güzel örneğiydi.
(Avrasya Akademi Kuray Hikâye Atölyesi Ocak 2021)