HaftanınÇok Okunanları
Emrah Yılmaz 1
FEYZA TUĞÇE FIRAT 2
KEMAL BOZOK 3
ZEHRA TAŞDEMİR 4
HİDAYET ORUÇOV 5
NIKA ZHOLDOSHEVA 6
Ayşe Solmaz 7
Yakup Ömeroğlu da emanetini teslim etti.
Cumartesi günü cenazesi Hacı Bayram Camii'nden kaldırılacak, Cebeci Mezarlığına defnedilecekti.
Buradan mesafe 236 km idi, iki saat kırk dört dakika gösteriyordu gidiş süresi olarak.
Eskişehir'den 12.00 de çıkarsam yaklaşık 15.00 civarı orada olurdum. Belki yol kalabalık olur ya da yol hali başka gecikmeler meydana gelebilirdi.
Ankara'yı bilmem, "navigasyon" dedikleri şeyi kullanamam. Yanımda birisi olsa iyi olurdu.
Bizim delikanlı aradı o sıra, Ankara'ya cenazeye gideceğimi söyledim.
Eve gittim, bizim garajın kapısı bozulmuş, iki gündür kimse aracını çıkaramıyormuş. Öğleden sonra on beş civarında tamire geleceklermiş. Evdeki hesabın çarşıya uymadığı zamanlardan biriydi.
Bizim delikanlıyı aradım, "Ankara'ya gidemiyorum, garajın kapısı arızalıymış" diye. Az sonra arabasını getirdi, "bununla gidersin" diye.
Araba yabancı, Ankara yabancı.
Bu sırada saat de on üç oldu. Yine de "navigasyon"u açtım. Biraz da hız yaptım geç kaldım diye. Bir yere yanlış girdim ama çabuk döndüm. Aklımdaki de şu; Hacı Bayram Camii yakınına kadar gidersem, arabayı bir yerlerde park eder taksi ile giderim.
Çok şükür kazasız belâsız vardım. Hacı Bayram yakınında bir otoparka girdim.
Epey de erken varmışım.
Bir müddet sonra baktım Nedim Abi geliyor. Hakan Terzi orada. "Şehitler "şiirini besteleyen Sebahattin Sivrikaya ile görüştüm, İstanbul'dan gelmiş. Şener Bulut Elazığ'dan. Özer Revanoğlu Ağabey ile sohbet ettik.
Namazdan sonra otoparkı buldum, yine "Cebeci Mezarlığı" yazdım, orayı da buldum. Osman Oktay, Himmet Kayhan, Osman Çeviksoy, Ahmet Doğan, Ali Akbaş Ağabey ile görüştük. Çınar Ata, Cemal Kurnaz Hocam vardı.
Definden sonra Genel Başkanı olduğu Avrasya Yazarlar Birliği binasında toplanılacaktı.
Orayı bulamazdım belki, bulursam da vakit kaybederdim. Tarım Eski Bakanı Sami Güçlü Bey'den ayrılarak Bayram Bilge Tokel Bey ile yola çıktık. Baktık yol üzerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Dünyası Müzik Topluluğu Sanat Yönetmeni İrfan Gürdal Bey, eşi ve çocukları var. Benim için büyük sürpriz oldu. Eşi Betül Hanım ablam hastanede ameliyat olduğunda Ankara'dan çiçek göndermişti.
Avrasya Yazarlar Birliği'nde de hep bizim arkadaşlarımız vardı. Adem Yeşil ile bir çay içtik ayrılırken.
Yakup Ömeroğlu 1966 Çankırı doğumlu idi.
Doksanlı yıllarda bir otobüs arkadaş birkaç günlüğüne kampa gidiyorlar. Aralarından birisi rahatsızlanıyor. Yakup Bey de ilgilenince şöyle diyor hasta olan; "Benimle fazla ilgilenme, yoksa başka bir şey anlarlar." Mesleği veterinerlikti Yakup Bey'in.
Şemsiyesi Türk Dünyasının üzerindeydi.
Türk Dünyası yazarlarından beş yüz kitap yayınlanmıştı Bengü Yayınevinden.
Bir gün telefon etti, üç gün sonra Kazakistan'da program varmış, katılmamı istedi. Pasaportum yoktu, gidemedim. Bir müddet sonra Azerbaycan'a gitmiştim. Daha sonra bu hatıralar Kardeş Kalemler Dergisinde yayımlanmıştı.
Karabağ Savaşı zamanlarıydı. Bir şiir yazmamı istedi bu konu ile ilgili. Şiir yazmak zordu benim için, ısrar etti. Bahtiyar Vahapzade'nin bir şiiri vardı;
Bir ananın iki oğlu,
Bir amalın iki kolu.
O da ulu, bu da ulu
Azerbaycan – Türkiye.
Dinimiz bir, dilimiz bir,
Ayımız bir, yılımız bir,
Aşkımız bir, yolumuz bir
Azerbaycan – Türkiye.
Bir milletiz, iki devlet
Aynı arzu, aynı niyet.
Her ikisi cumhuriyet
Azerbaycan – Türkiye.
Birdir bizim her halimiz
Sevincimiz – melâlimiz.
Bayraklarda hilâlimiz
Azerbaycan – Türkiye.
Ana yurtta yuva kurdum,
Ata yurda gönül verdim.
Ana yurdum, ata yurdum
Azerbaycan – Türkiye.
Bahtiyar Vahapzade
Şöyle bir şiir olmuştu sonra;
“Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” demişti Mehmet Emin Resulzade.
Türkiye ve Azerbaycan
Ağ güllerim var destede,
Sevda sırladım bestede,
Bir türküde, şikestede,
Alır dağımızı duman,
Türkiye ve Azerbaycan.
Sevdalandık diyar diyar,
Aşık aşkıyla bahtiyar,
Yunus, Nizamî, Şehriyar,
Neçe gözel, ne mihriban,
Türkiye ve Azerbaycan.
Aynı kökten aynı yaprak,
Ezan sesi duyan toprak,
İnmez ki yükselen bayrak,
Bizi bilir bu asuman,
Türkiye ve Azerbaycan.
Her çağa doğan güneşiz,
Kasırga, borana eşiz,
‘Düşman ocak, biz ateşiz’
Gör bak il mi, bey mi yaman?
Türkiye ve Azerbaycan.
Kar dediğin dura dağda,
Şirin, yara sara dağda,
Ağdam, Şusa, Karabağ’da,
Can içinde saklı canan,
Türkiye ve Azerbaycan.
Dedem Korkut sözü bizim,
Tarihin ak yüzü bizim,
Şu uzak gökyüzü bizim,
Ki çiçeğe durdu zaman,
Türkiye ve Azerbaycan.
Yıldızımız, ay’ımızla,
Ufka doğmuş tayımızla,
Kurt sinirli yayımızla,
Yola koyuldu ya Turan,
Türkiye ve Azerbaycan.
Töremiz bir, ilimiz bir,
Çiçeğimiz, gülümüz bir,
Ana sütü dilimiz bir,
İkisi de ‘yürek vatan’
Türkiye ve Azerbaycan.
Ay’lı gece, günlü tandan,
Aynı ülkü, aynı şandan,
Aynı soydan, aynı kandan,
‘Ayrılır mı gönül candan?’
Türkiye ve Azerbaycan.
Bu şiir de Yakup Bey istedi diye yazılmıştı. Kardeş Kalem'lerde yayımlanmıştı.
Dün Ali Akbaş Ağabey ile görüştüm; "Yakup bir memur değildi, gönül eriydi. İşini şevkle, aşkla yapardı. On kişinin yapacağından fazla idi yaptığı" dedi.
Yağmur'a da hikaye kitabını göndermişti Yakup Ömeroğlu.
Mezarına Bilge Kağan, Kültigin, Tonyukuk, Taşkent, Semerkant, Tebriz, Azerbaycan, Nahcıvan, Kosova, Tuna, Kerkük, Akasya, Şuşa, Gence, Karabağ, Elbruz, Tanrı Dağları toprakları dökülmüş, üzerleri de Issığ Göl, Selenge, Orhun, Selenge, Tuna, Koban Nehri sularıyla ıslatılmıştı.
Mekânı cennet olsun.