HaftanınÇok Okunanları
HUDAYBERDİ HALLI 1
Süleyman Abdulla 2
Ayşe Solmaz 3
MUHİTTİN GÜMÜŞ 4
KEMAL BOZOK 5
HÜLYA ÇEL İKTENYILDIZ 6
Osman Çeviksoy 7
DAYAKÇI MUSTAFA
Sopası nar çubuğundandı. Bütün öğrenciler ondan korkardı. Kitabında affetmek yoktu. Koparırcasına kulak çeker, kırarcasına ellerine sopa ile vurur, attığı tokadın izi kalırdı. Bu yüzden adı “Dayakçı Mustafa’ya çıkmıştı.
Ne olduysa bir haller oldu Mustafa’ya; son günlerde elinde sopa görünmez, dilinde küfür duyulmaz oldu. Hatta öğrencilere iltifat ediyor, onlarla şakalaşıyor, sınıflara girdiğinde çocuklara “Günaydın sevgili öğrencilerim.” diye hitap ediyordu. Şefkat ve sevgi dili onundu. Dayakçı Mustafa gitmiş, öğrencileriyle gönül köprüleri kuran tatlı dilli, güler yüzlü bir Mustafa Bey gelmişti.
Merak bu ya, Mustafa Bey’deki bu ani değişikliğin sebebini kurul toplantısında arkadaşlardan biri soruverdi. Suçüstü yakalanmış bir çehreyle baktı herkese. Muhtemelen, “Eğitimde dayağın yeri yoktur arkadaşlar. Şiddetin olduğu yerde öğrenme hadisesi duruyor. Eğitimin temelinde sevgi yatar. Ben bunu geç anladım.” diyecekti.
Yutkundu.
“ - Malumunuz ben arabamı yeni aldım. Döversem çiziyor şerefsizler!” dedi.
&&&
ÇORAPÇI
Adam çorap satıyordu. Elinde bir poşet, poşetin içinde beş on çift çorap vardı. Üstelik engelliydi. Aksayarak yürüyordu. Kadın, ona uzun uzun baktı. Acımıştı. İçinden bir ses: “İşte! dedi. Onurlu hayat mücadelesi veren bir kahraman… Çorapların hepsi kâr olsa ne olacak. Namerde muhtaç olmamak buydu. Hayata direnmek buydu.”
Ona yardım etmek istedi.
Bildiği hâlde sordu:
- Ne satıyorsun kardeş?
- Çorap abla. Çifti elli lira…
- Al bu iki yüz elli lirayı, beş çift çorap ver bana. Ancak bir şartım var. Benim çoraba ihtiyacım yok. Sen bu çorapları başkasına sat.
Adamın yüzü düştü. Ters ters baktı kadına.
Kadın ısrarcıydı:
- Olur olur, al bu parayı.
- Olmaz, katiyen olmaz.
- Ama neden? Bak işte çoraplarını satın alıyorum. Üstelik bir taşla iki kuş!
- Hanım Efendi, hayrını başkasına yap.
Kadın anlamamakta ısrar ediyordu:
- Peki, sana başka bir teklifim var. Ben bu çorapları satın alacağım. Ancak sen bu çorapları hayrına muhtaç olan birine hediye edeceksin. Buna da hayır diyemezsin herhalde!
- Hanım Efendi, hayrınızı kendiniz yapın. Benim size satılık çorabım yok.
&&&
KIZLAR
Kız öğrencilerden biri elindeki boş kola tenekesini öfkeyle sokağa fırlattı. “Allah kahreylesin! Bitmiş!” dedi. “Yuh! Benimki de!” dedi diğeri.
İçi boş kola tenekeleri şangur şungur yuvarlanarak karşıdan gelen adamın ayaklarının önünde durdu.
Kızlar adamın bakışlarından ürktüler. Çöp varili uzak değildi.
Adam teneke kutularını alıp sessizce çöp variline attı.
Savuştular.
Adam arkasından gelen bir ses duydu:
“Deli mi ne?”
Sonra bir çift kahkaha…
&&&
CENK
Bugün kitap standına gömleğinin cebinde bir çift misvak sokulu, soluk benizli, köse sakallı bir delikanlı geldi. Alt tarafında boz bir şalvar, başında yeşil bir takke vardı. 99’lu uzun, zeytin çekirdeğinden tespihini arada bir toplayıp bırakıyordu. Uzun uzun bana ve önümde serili kitaplarıma baktı. Ne düşündü bilmiyorum:
- Bu kitapların hepsini sen mi yazdın?
- Evet, ben yazdım.
- Bunlar ne kitabı?
- Hikâye kitapları…
- Ne anlatıyorsun bu kitaplarda?
- Hayata dair her şey…
Boş boş baktı bana.
- Konularını anlatsana bana.
Gülümsedim.
- Anlatmam çok zor. Hangi birini anlatayım?
- Anlatmazsan nasıl alayım? Aradığım kitap bu mu değil mi nereden bileyim?
- Kardeş, nasıl kitap arıyorsun sen?
- Cenk kitabı.
- Ne?
- Hz Ali cenkleri var mı?
…
&&&