Muhammed Yusuf’u Anlamak


 01 Eylül 2023



 

“Kainat bir zamanlar bir noktanın, bir zerrenin patlamasından oluşmuştur”, derler. Eğer bu fikir doğruysa, poetik söz yani şiirin özünde sonsuza saçılıp giden kainatı toparlayıp yine aynı noktaya sığdırma isteği yatar.” der Ramiz Rövşen. Ve şairin uhdesindeki kutsal görev hakkında şunu söyler: “Her bir gerçek şair Tanrıyı kendi ana dilinde tasvir eder ve gerçek şair tanrı vaslına ermek için kanat çırpa çırpa kendi ana dilinin gökyüzünü genişletir.” Kuşun kanat çırpmasından ahenk yaratır, müzik oluşur ve söze dönüşür. Uçsuz bucaksız gökyüzü kuşlara ve şairlere armağan edildi diye boşuna söylenmemiştir.

Kendi sözü ile görkemli edebiyatımızın pakize gökyüzünü genişleten şairler çoktur. Özbek halkının bahtı da buna bağlıdır. Günümüzde Özbek dilinde anlatılamayacak duygu veya düşünce yoktur. Türk dilinin kaba ve şiir için uygun olmadığını iddia edenlerin haddini Ali Şir Nevai 15. yüzyılda bildirmiştir. 20. yüzyılın başlangıcında Özbek dilinde roman yazılamaz diyenleri Abdullah Kadiri ve Çolpan eşsiz üsluplarıyla şaşırtmıştır. Onları takip eden kuşakların içinde de edebi sözün mimarları sayılan büyük şairler yetişmiştir. Demek ki kutsal silsile devam ediyor ve millet yaşadıkça var olacaktır.

Geçen yüzyılın son çeyreğinde, edebiyatımızın tertemiz gökyüzünde bir yıldız olarak parlayan şair Muhammed Yusuf, sade ve samimi şiirleri, kendine özgü anlatım tarzı ile herkesin dikkatini çekti. Şair kısacık yaşamında, ulusal şiir ve çağdaş şarkı türünün zirveye ulaşmasına büyük bir katkı sağlamayı başardı. Şair Erkin Vahidov, Muhammed Yusuf hakkında şöyle yazmıştır: "Muhammed Yusuf'u halkımız sever ve korur, vatan şairi olarak ona karşı saygı duyar, bağımsızlık şairi olarak itibar gösterir, samimiyet dolu şiirlerini takdir eder. Onun şiirlerinin gerçekten kanatlı şiirler olduğu söylenebilir, ülkenin semalarında uçan bir şiir, kalplere kanat takan bir şiir olduğu ifade edilir.”

Vatan hakkında şiir yazmayan, onu methetmeyen şair dünyada yoktur. Muhammed Yusuf’a kadar da ondan sonra da eline kalemini alan şair vatan uğruna şiirler yazmıştır. Böyle olması da gayet doğaldır. Muhammed Yusuf vatanı gösterişli, süslü püslü seyyar sözcüklerle değil, sade, samimi ve anlaşılır kelimelerle betimler. Onun şiirlerindeki vatanı anlamak çok kolaydır. Şairin vatan şiirlerini okurken bazen kız kardeşinizi, bazen annenizi veya babanızı anlatıyor gibi bir hisse kapılırsınız. Şair vatanı onlarla özdeşleştirir, vatan sınırlarını onlara karşı beslediği sevgi ve şefkatle ilişkilendirerek belirler. Mesela “İzhar-ı Dil” şiirinde şöyle der:

Ko‘hna tolbeshikdan

Boshlangan olam,

Senga iddaolar

Qilmay sevaman.

Bir kuni singlim, deb,

Bir kuni onam –

Vatan,

Kimligingni

Bilmay sevaman!..

Köhne söğüt beşikten // Başlayan alem // Seni kayıtsız şartsız // Severim. //Bir gün bacım diye // Bir gün anam - // Vatan // Kim olduğunu // Bilemeden severim!..

Vatan hakkında bu satırlardan daha samimi yazmak mümkün müdür acaba? İşte bundan dolayı onun şiirlerini okudukça vatana, doğup büyüdüğünüz toprağa sevginiz kat kat artar.

Büyük bestecilerin kutsal amacı, musikide ilahi sese en yakın tınıyı bulmak ve dinleyiciye cennetin sesini, sedalarını dinlettirmekten ibarettir. Alimler ise insanoğlunu düşündüren sorulara kesin cevap bulmak, sorunlarını çözmek için zahmet çeker. Şairler ise milletin vicdanı, milli değerlerinin koruyucusu ve duygularının aynası olarak görülebilirler. 

Muhammed Yusuf dilimizin fedakâr muhafızıdır. O her bir söze vatan diye bakar, kutsal emanet gibi üstüne titrer ve vatanı korumak için ilk önce milli dili korumak gerektiğini söyler. 

Sen bo‘lmasang nima bizga silliq she’rlar,

Bu dunyoda tili yo‘qda, dil yo‘q derlar.

Bahoing-ku berib ketgan Alisherlar,

Yuragimning to‘ridagi so‘lmas gulim,

Ona tilim, kechir meni, ona tilim.

Sen olmazsan neyimize güzel şiirler, // Bu dünyada dil yok da dil yok derler. // Değerini söylemiştir Ali Şirler, // Yüreğimin töründeki solmaz gülüm, // Ana dilim, affet beni ana dilim.

İnsan ancak ana ninnisi ile tanıdığı dil ile tereddütsüz konuşur. Keyfiyetini, hislerini hatasız aktarabilir, gönlündekileri rahat bir şekilde kolayca anlatabilir. İşte bu manalarla şairler, milletin ruhundaki cereyanları, olumlu veya olumsuz değişimlerin barometreleridir.

Qanday alam otimizni qo‘ysa yovlar,

Marg‘ilonlar qayerdayu Gorchakovlar?..

Bizni azal bukolmagan bu sinovlar,

Mingtepani ataylik o‘z nomi bilan.

Ne kadar da üzer adımızı koysa yaği, // Margilanlar nerde, Garçakovlar?.. // Bizi ezelden beri kıramadı bu sınavlar, // Mingtepe’yi kendi adıyla söyleyelim. 

Bu şiiri şairin vasiyeti olarak anlamak gerekir. Bu vasiyeti yerine getirmek de bugünlere nasip olmuş. Özbekistan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun Devlet Dilini Geliştirme Kurumu devlet dilinde olmayan yer adlarını yeniden düzenleme kararı aldı. Muhammed Yusuf’un bu arzusu da adı geçen Kurum tarafından düzenleneceğine umut ederiz.

Halk içinde “insan bu dünyaya bir defa gelir” diye çok kullanılan bir söz vardır. İnsan gibi ve arzularını ertelemeden yaşamaya davet anlamındaki bu lafı şair kendine özgü bir tarzda yorumlar. Şair, “İnsan dünyaya bir defa gelir. Şu bir cümleyle nice sevap işler yapılır.” der. Şair, bir cümle ile insanoğlunun nice günahlarını, arzularını, isyanlarını, dert ve elemlerini sığdırabileceğini anlatmak ister. Şair halkın dilinden düşmeyen bir cümleyi sorgulamakla halk dilindeki her bir birimin iyiliğe ve sonsuzluğa dahil olduğunu tekit etmeye çalışır. Bir defa gelinecek dünyada sadece iyilik etmek gerektiği, iyi bir ad bırakılması gerektiği ile ilgili eski hikmetin yeni ifadesini bulmuştur. Şair halk dilindeki bazı söz ve cümlelerin üzerini tozlardan arındırarak asıl haline getirerek yine halka geri verir. “İnsan dünyaya bir defa gelir” cümlesini ufak amaçlar ve menfaatlar için kurban etmemek gerektiğini, iyi niyet ve emeller uğruna kullanmak gerektiğini anlatmak ister. 

Şair icadı teyakkuza davetkâr şiirdir. Onun şiiri; sevgi, vuslat, ayrılık, ızdırap ve benzeri kişisel duygulardan ibaret değildir. Okuyucuyu sosyal hayatta etkin halde yaşamaya davet eden şiirlerdir. Bir şiirinde şöyle der:

Mudroq bosgan dilim,

Aytaman bir sir.

Tangri uyquni-da 

Pallada tortar.

Uyqu – ham

Nasiyaga berilgan umr,

Uyqung ortgan sayin

Qarzing ham ortar...

Mahmur dilim, // Söyleyeyim bir sır. // Tanrı uykuyu da // Ölçer terazide. // Uyku da // Veresiye verilmiş ömür, // Uyku çoğaldıkça // Borcun da artar...

Ömrün her saniyesi ölçülüdür hatta uykunun bile bedeli vardır. Bunu anlayan okuyucu kendi ömrünü gözden geçirir ve şaire minnettar olur.

Muhammed Yusuf yaratıcılığı ve beşeri değerleri yükselten şairdir. Onun şiirlerinde insanoğlu ile iyi faziletler, sevap emellerin tamamı en yüksek perdede kaleme alınır. Bir mensur şiirinde şöyle der: “Aslı insan hâkinin konduğu her yer aziz ve kutsaldır. Madem öyle, insanlar herhangi bir kabrin toprağını gözüne sürse olur. Bundan kime melal?” Burada insanın din inancı, mezhep, ırk, millet ve rengi nasıl olmasına rağmen kutsal olması ve onun hâkinin konulduğu toprağın aziz olduğu dile getiriliyor.

Şair şiirinde dili, ecdatlardan kalan ve evlatlara eksiksiz, hatasız iletilmesi şart olan kutsal bir miras olarak görür.

Tushimga kiradi Qodiriy bobom

Bemador, bemajol, behol beorom.

Tushimga kiradi Qodiriy bobom:

Tur deydi, muncha ko‘p uxlading, bolam. 

Rüyama giriyor Kadiri dedem // Bimedar, bimecal, halsiz, rahatsız. // Rüyama giriyor Kadiri dedem: // Kalk der, ne kadar çok uyudun, yavrum. 

Şair, dile, milli örflere, değerlere ve atalara kayıtsız kalmayı, Kaşgarlı Mahmutlara, Nevaîlere, Babürlere, Kadirîlere ihanet olarak görür. Ondan da öte vatana ihanet olarak kabul eder. 

Özbekistan Cumhurbaşkanı Sn. Şevket M. Mirziyoyev bir grup şair, yazar ve aydınlarla gerçekleştirdiği buluşmada milli edebiyatın geliştirilmesine yönelik çalışmalardan şöyle bahsetti: “Edebiyat halkın kalbi, ulusun maneviyatını belirler. Bugünkü zor zamanlarda insanlar kalbine yol bulmaya, onları hayırlı amaçlara yöneltmeye sevk eden edebiyatın etkili gücünden yararlanmak gerekir.” Cumhurbaşkanı konuşmasında, Özbekistan Devlet Sanat ve Medeniyet Enstitüsüne şair Muhammed Yusuf’un hayatı ve eserlerini geniş çapta tanıtmayı önermişti. Özbekistan Halk Şairi Muhammed Yusuf’un ibretlik ömrü ve yaratıcılığını çeşitli açılardan araştırmaya yönelik merkez açma, çeşitli etkinlikler, bilimsel toplantı ve sempozyumlar düzenlemeyi destekleyecek faaliyetler hayata geçirildi. Enstitüdeki tüm sınıflarda “Muhammed Yusuf Vatan Şairi” başlığı altında dersler okutulmaya başladı. Bu derslerin okutulması bir şairin hayatı ve eserlerini okutmak anlamına gelmemeli. En azından vatanı Muhammed Yusuf “kayıtsız şartsız” sevmeyi, ana dilini Muhammed Yusuf gibi toz kondurmadan korumayı, eşsiz milli değerlerimizi onun gibi anlamayı öğretmekten ibaret olmasına erişmemiz lazım.     

 

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 201. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 201. Sayı