Nice nehir kayıp denizlerde


 01 Temmuz 2025

Ellerimi ufuklara kadar uzattım ben, sen sandım da Gün'ü. 
Alev alev yanan eller değil, yandı Gün'e hasret kalan gönül...

Gök'ten inen bir yıldızın Yer'de adı artık "yıldız" değil "gülüm"... 
Savurdu da rüzgâr Yerden Göğe uçtu gönül cenabımın külü...

Ellerinde kaldı nemli izi gözyaşımın...  Nedir yaşam, ölüm? 
Nice nehir kayıp denizlerde! Senin sularına ben gömülü...  


*          *          *

Rüzgârda savruk, 
Başına buyruk 
Belki uyduruk 
Bir uçurtmayız… 
Geç ya da erken 
Uçmak isterken 
Başına gelen; 
“Yok, uçurtmayız!”…

Sıkıdır eller 
Haindir yeller 
Ve teselliler, 
İşe yaramaz… 
Masmavi gökten 
Sökünce kökten
Belki de bu ten
Sema aramaz.

Canımız ise
Özgür bir eser
Usulca eser
Hafif ve temiz.
Rüzgârda savruk
Başına buyruk
Belki uyduruk
Uçurtmayız biz…


yaylaların sessiz sevdalı yeli 
Zülüfleri döker yanaklarına 
Yaylaların sessiz sevdalı yeli 
Dokununca donar dudaklarında 
Yaylaların sessiz sevdalı yeli

Keklik olup saklanır ak karlara 
Bülbül olup konar ince dallara 
Kara giymez, bürünür hep allara 
Yaylaların sessiz sevdalı yeli

Yaprakları okşar, yalçın kayayı, 
Boz dumanlı dağdan yakalar ayı 
Yelesini tarar şımarık tayın 
Yaylaların sessiz sevdalı yeli

Yücelerden derler sümbül nergisler 
Nergisin gözünden yâri mi izler 
Yüzünü de lalelere mi gizler 
Yaylaların sessiz sevdalı yeli

Serinletir konup apak sineme 
Rehber olur sevilene, sevene 
Ben de sevdim... Sakın ona söyleme! 
Yaylaların sessiz sevdalı yeli…


*          *          *

Güldürmez fıkra, ısıtmaz güneş, doyurmaz ekmek 
İçimden gelmez iş sonu çekip evime gitmek 
Olunca sabah uykudan kalkmak, kahvaltı etmek 
Ateşten gömlek giymişim nasıl olurum esen 
Beni güldüren, beni ısıtan, beni tok tutan 
Beni bekleyen, "günaydın!" diyen sen değil isen...


Sahipsiz kalan bir eve benzer cansız bu tenim 
Bir ruh misali maksatsız, adsız gezer bedenim 
Çöllere düşen Mecnun sen isen Leyla’n da benim...
Bir yağmur olup seni ıslatan, kar olup yatan 
Bir rüzgâr olup siyah saçını dağıtıp esen... 
Bırakmam seni! Güneşim de sen, ekmeğim de sen...  

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 223. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 223. Sayı