HaftanınÇok Okunanları
KAYNAR OLJAY 1
SALIM ÇONOĞLU 2
İ. M. Galimcanova 3
Kader Pekdemir 4
Kardeş Kalemler 5
Osman Çeviksoy 6
Gülzura Cumakunova 7
Dimitri Mizgulin1961 yılında Murmansk’ta dünyaya geldi. 1993 yılında Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü’nü bitirdi. Askerî hizmetini Azerbaycan’da yerine getirdi ve birçok şiiri Azerbaycan’da Rusça yayımlanan “Literaturnıy Azerbaydjan” dergisinde yayımlandı. Mizgulin, Türklere özel bir sempatiduyan Rus şairidirve askerlik hizmetinibitirdik- ten sonra da Azerbaycan’la ilişkisini asla kesmemiş, yaz- dığı yeni şiirlerini sürekli “Azerbaycan”, “Ulduz” dergileri ile birlikte “Edebiyat” gazetesinde yayımlatmıştır. Şiirleri onlarca kitapta okuyucularıyla buluşmuştur. Şair, altı defa Rusya Edebî Ödülü’nü, 2004 yılında “D. Mamin Sibiryak”, 2005 yılında Petropol ödüllerini kazanmıştır.
Mizgulin’e tabiat şairi dersek yanılmışolmayız düşüncesindeyim, ancak şiirlerini çağdaş insanın dertleri,ıstırapları ve beklentileri üzerine oturtmuştur.
Mizgulin, Xantı Mansiyski vilayetinde yaşamaktadır.
Sunduğumuz şiirler, şairin Azerbaycan Türkçesi’nde yayımlanan Şam adlı eserden alınarak Türkçeleştirilmiştir.
Nikbin
Kapının üstüne şu nalı astı
Mutluluk getirecek dediler
– Evet, sembollere inanır insan
Bin yıllardır denenir semboller.
Ancak felek onu asla takmadı
Kural bu galiba ezelden beri
Bir gözü açtığında, kaparmış diğerini.
Çalsa da kapını mutluluk bazen
Tek bırakmaz felaketasla seni…
Dönüp de durdukçafeleğin çarkı
Kemeri daha bir sıktık.
Bu da sözümünardı.
İnandık ki, “kader bize de güler”,
Düşündüm birden, “bunda bile olurdu beter”…
abşeron yıldızları silsilesinden
Şirvanşahlar Sarayı’nın dibinde
Yapayalnız yaşamakta o kadın.
Evinin tavanı olsa da alçak
Penceresi bakıyor gökyüzüne.
Erken çağlarında sabahın
Denize şavkı düşmüşse neyin,
Ufuk yeşilimsi firuze renginde,
Dumanda çimmekte hâlâ serçeler
Limanda sallanmakta gemiler.
Gökyüzüne saplanmış minareler,
Henüz sarsamıyor kesin olarak
Yoldan geçenlerin adım sesleri
Kadim sükûttaki ebediyeti.
Kadınsa uyuyor.
Yerin saygınlığı bağlıymış ona
Nerden bilecek…
Şu kadına borçlu kalmalıdünya
Güller uslu uslu yaslar başını
Saray havuzunun gök sularına.
sahra düşünceleri
Bu çölün hâkimi sam yeli.
Elden ele geçmiş burası
Sonunda yaver gitmemiş şansı
Karakurum nerede batıp da kaldı
– Altın Hanlığın başkenti?
Orda, bu çölü geçiyordu,
Savaşlara giriştiğinde,
Şehirleri viran edip,
Halkları esir aldığında.
Ona bela yaklaşamazdı
Ne yangın, ne de savaştan
Ancak kaderin kılıcı
Üstündeydi tepesinin
Orda, büyük şehirdi
Ancak değildi ebedî.
Rusya’da zor bulurdun
Yakılmayan tek bir şehir.
Başı belalı Moskova
Neler çekmedi, neler?
Yine gelirdi kendine uyanıp
Rus köyleri arasındanküllerin
Yükselirdi kümbetler de
Haçları altın renginde.
Bu düşüncelerden kurtuldum
Baktım bu sahipsiz çöle
Karakurumnerede batıp kaldı
Altın Hanlığın payitahtı?
Zamanın kanunu sert,
Zamanın kendi arşını var.
Bu çöl. Bitkiler. Bir de kum.
Kumların altında tozlu yollar
Bu yollara Ay da doğar.
***
Bela eve gizli girer, sürünür,
Uyanırsıntan yeri kızardığında,
Ayaklanırsın kapınıngıcırdayan sesine.
Galiba böyledirdaim, sürekli, her vakit
Cevap vermek kalmış senin boynuna.
Yine de suçlanmadı kimseler
Başkasının pisliğini sen mi yıkamalısın?
Her bir şeye şahittir ama Tanrı
Ne zindan, ne de altın mükâfat değil
Kurtaramaz, helak olan ruhları.
Kanun tektir – yaşa, ancaksürünme,
Değişme içini mezara kadar
Mezarda da kimseler uyandırmaz
Yegâne tek yol var – sadece bağışlamak
Lakin buna da, senin kudretin yetmez.
****
Her yan tımarhane, her taraf bardak
Kurtarıcı ise yalnızca tende,gönülde.
Aslolan inançtır.
Gerçekleşir her şeyin
Sen ona bir defa yalvarmasan da.
Sonbaharda çayın da rengi kara
Sahillerde dumana bak, ona bak.
Bu inanç duygusu,bu itirafın, bırak
Her an destekolsun sönmez ruhuna.
Dolaşır dünyayı, dolaşır arzı
Sibirya’nın soğukları, rüzgârı.
Ne kadar ki Tanrı seni koruyor
Unutma Allah’a dua etmeği.
Tepeler kararır, karanlıkçöker
Ay duman içinde eriyip akar.
Yanıp küle dönen bir gönül ise
Karanlıkta parlar, hem ışık saçar.