O Bizim de Şakir Agamızdı


 01 Nisan 2022


                

                Biz onunla Arif Nihat Asya Mükafatını aldığı Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleninde tanışmıştık. Kıbrıs’taydık.  Güzel ada Kıbrıs’a,  Kırım’dan gelmişti. Anadolu’nun iki yanında zümrüt gibi duran iki yeşil adanın birinden diğerine gelmişti. Vatan mücadelesinin ne demek olduğunu çok iyi bilen iki adanın birinden diğerine gelmişti. Kırım çok küçük bir toprak parçasıyla ana karaya bağlandığı için ada vasfı olarak Kıbrıs’tan farklı olduğu gibi vatan mücadelesi bakımından da çok farklıydı. Şair Abdulaziz Veli ile birlikte gelmişlerdi Kırım’dan. İki güzel insan, iki güzel şair, iki güzel ada ve iki çetin mücadelesi bu seyahatte buluşmuştu.

                O tarihlerde Kırım Tatarları vatan Kırım’a dönmeye başlayalı henüz beş yıl olmuştu. 1944’de vatanda bir Kırım Tatarı kalmamacasına sürgün edildikleri Özbekistan, Kazakistan ve Sibirya’dan kafileler halinde vatanları Kırım’a dönmeye başlamışlardı. Şakir Selim’de şiir kafilesinin, edebiyat kafilesinin yolbaşçısıydı. Yıllar önce yayın yapılması yasak olan Kırım Tatar Türkçesinde, Özbekistan’da yayınlar yapmayı başlatırken, büyük riskler alarak giriştiği yolbaşçılık görevini, şimdi Kırım Tatarca edebiyatı, anadilindeki şiiri vatana döndürürken sürdürüyordu. 

                Vatandan halkla birlikte,   edebiyat da sürgün edilmişti, dil de, kültür de. Şimdi hep birlikte dönüyorlardı vatana. Daha sürgünün başında tren vagonlarında, yük trenlerinde taşınan insanlardan çok kayıplar olmuştu. Sürgünde geçen yarım asra yakın sürede de epey eksilmişti Kırım Tatarları.  Yalnız insan sayısı mı azalmıştı? Elbette hayır. Edebiyat da, dil de, kültür de çok kayıplar vermişti.

                Kırım Tatar ailelerin Kırım’a dönüp yuva kurmaları gibi, Kırım’ı yeniden vatan yapmaları gibi şiir de,  edebiyat da, dil de tarihî vatanında yeniden kök salmalıydı. 

                İşte Şakir Selim ve arkadaşları, hiçbir zorluğa aldırmadan, büyük bir şevkle vatan Kırım’a şiir tohumları ekiyor, edebiyat fidanları dikiyorlardı. Şakir Selim’in idaresinde Kırım Tatarca Yıldız edebiyat dergisi yayınlanıyordu. Yeni Dünya Gazetesi, Kırım’da kendi anadilinde okuyucusuna ulaşıyordu. 

                Düne kadar Kırım’dan, Aluşta’dan esen yellerinin getireceği vatan kokusunu özleyen, hasretle yanan yüreklerini yellerin getireceği Karadeniz serinliği ile soğutmayı hayal eden Kırım Tatarları artık Bahçesaray sokaklarında vuslat şiirleri okuyorlardı. Onların en başında da Şakir Selim geliyordu. 

Kıbrıs’ta 16-22 Ekim 1996 tarihleri arasında işte bu şiirleri okudu Şakir Selim. Türk Dünyasından gelen şairlerle birlikte Kıbrıs Türklüğünün vatan mücadelesinin acılarının yaşandığı mekanları dolaştık hep birlikte: Şehitlikler, masum Türklerin yattığı  toplu mezarlar yüreklerimizi burkuyordu; mahzunduk.

Magosa’da Rumlar tarafından şehit edilmiş insanlarımızın bulunduğu bir mekanı ziyaret etmiş, otobüse biniyorduk. Şakir Selim dalgındı. Belli ki, gördüklerinden ve rehberin anlattıklarından çok etkilenmişti. Bir ara koluma girdi ve “ toplu mezarı ziyaret ederken ne düşündüm Yakup Bey, biliyor musunuz?” Dedi. Merakla ona bakıyordum. “Elbet çok üzücü ama hiç değilse vatan topraklarında yatıyorlar diye içimden geçti. Kırım Tatarlarının sürgün sırasında ölenlerinin bir mezarları bile olmadı” . Hepimiz üzgündük ama o ziyadesiyle üzgündü.

Şakir Selim’le, Kıbrıs’taki beraberliğimizden sonra bazen telefonla bazen Kırım’a gidip gelen dostlar aracılığı ile selamlaştık, birbirimizden haber aldık. Aradan dokuz yıl kadar zaman geçmişti. Şiir şölenlerinin düzenlenmeleri bazı yıllar aksamıştı. 

 

Türkçe’nin VI. Uluslararası Şiir Şöleni , Kırım Tatar Yazarlar Birliği Reisi, Şakir Selim ve Kırım Pedagoji ve Mühendislik Üniversitesi Rektörü Fevzi Yakubov’un işbirliği ile 11-13 Kasım 2005 tarihlerinde, Kırım Akmescit’te gerçekleşiyordu ve ben Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı olarak bu şölenin icracısıydım. 

Görüşemediğimiz dokuz yıl içerisinde Şakir Selim’in sağlık problemleri oldukça artmıştı. Hatta şiir şöleninden önce doktorlar evinde dinlenmesini tavsiye etmişlerdi. O çileli Kırım Özbekistan yollarını adımlayan bacakları artık kendisiyle işbirliği yapmıyorlardı.

Ah o Özbekistan yolları!

Şakir Selim,  kendi ulusuyla birlikte henüz annesinin kucağında iki yaşında bir bebekken düşer bu yollara. Sürgünün sabilerindendir. Bırakın sürgüne sebep olacak suçunun olmasını, hayatında işlediği bir kabahat bir yoktur ama o da Kırım Tatar halkıyla birlikte, vatanından  sürgün edilmiştir. 

Özbekistan’da Türklüğün kadim şehri Semerkant’ta tam bir Kırım Tatarı olarak yetişir.

Derdi gayesi, Kırım Tatarca ve vatan Kırım’a dönüştür. 

Ailesiyle birlikte ilk dönen kafilelerin içindedir, Şakir Selim.

Kırım’dan yalnızca Kırım Tatarları sürgün edilmemişti, Kırım Tatarının dili ve edebiyatı da silinmişti yeşil adadan. 

Şakir Selim’le birlikte Kırım Tatarca da Kırım Tatar edebiyatı da vatan Kırım’a dönmeye başlar. 

Kırım Tatar edebiyatının sesi Yıldız Dergisi, yayınlanmaya başlanır.  Yeni Dünya Gazetesi, okuyucularına Kırım merkezli olarak ulaşmaya başlar. 

Kırım Tatar yazarları, Şakir Selim başkanlığında teşkilatlanırlar.

İşte bu teşkilat şimdi Türkçe’nin VI. Uluslararası Şiir Şölenine ev sahipliği yapacaktı. 

Şakir Selim’in mutluluğunu hayal edebiliyor musunuz?

1944’de tek bir Kırım Tatarının bırakılmadan sürgün edildiği Kırım’a önce kendileri dönmüşlerdi; sonra Kırım Tatarca ve Kırım Tatar edebiyatı şimdi ise Türk Dünyasını getiriyorlardı. Başkurtistan’dan Kosova’ya bütün Türk ellerinin şairleri Kırım’a geliyordu. Bu Şölen hem Kırım’da yaşananları kardeş halkların şairlerine anlatmak için hem de Türk Dünyasının Kırım Tatarlarının yanında olduğunu göstermek için bir fırsattı.

Şölenin yapılma teklifini kendisine ilettiğim günden itibaren Şakir Selim, adeta gençleşmişti. Bana hiç hastalıklarından bahsetmiyordu ama ben,  kızı kıymetli Leniyara Selimova’dan haberlerini alıyordum.

Şakir Selim, Favzi Yakubov ile çocukluk arkadaşlarıydılar. O da Kırım Tatar Pedogoji Üniversitesi’nin kapılarını Türkçe’nin VI. Uluslararası Şiir Şöleni’ne açmıştı. Onlardaki şevki ve mutluluğu görmeliydiniz. 

Kırım Tatar Pedogoji Üniversitesi’nin Konferans Salonunda yaptığımız açılışa Kırım Tatar Türklerinin Lideri Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu da katılmıştı. Daha sonra Türk Dünyasından gelen şairlerle birlikte bütün heyet, Kırımoğlu’nu Kırım Tatar Milli Meclisi’nde ziyaret etmiştik. Ama Şölenin bizler için en heyecan verici anı, Türk Dünyasının büyük yolbaşçısı İsmail Gaspıralı’nın Tercüman Gazetesini yayınladığı evinde düzenlediğimiz şiir meclisi olmuştu. 

Gaspıralı, bu mekandan yayınladığı Tercüman Gazetesiyle Türk Dünyasını dilde, fikirde, işte birlik şiarı etrafında toplamaya çalışmıştı. Şimdi aynı mekanda onun ruhuna okunan dualarla Türk ellerinden gelen şairler onun için şiirlerini okudular, Prof.Dr. Yavuz Akpınar Gaspıralı ve hizmetlerini onun evinde, bizlere anlattı.

Bütün bu çalışmalar sırasında Şakir Selim, bastonuna dayanarak adeta uçarcasına çalışmaktaydı. Dostları onu son zamanlarda hiç bu kadar mutlu görmemiştik diyorlardı. Sanki bastonu da elinden atıverecekmiş gibiydi. 

Kırım’daki beraberliğimizin üzerinden bir yıla yakın bir süre geçmişti. Kendisini Avrasya Yazarlar Birliği’ni kurma düşüncemizi paylaşmak için aradığımda çok desteklemişti. Tabii o günlerde yeni kuracağımız teşkilatın adı Türk Dünyası Yazarlar Birliği olacaktı. Sonra kanuni mecburiyetten adımız “Avrasya” oldu. Türk Dünyasının şair ve yazarlarını bir araya getirecek, onların eserlerini dergilerde kitaplarda toplayıp yayınlamak niyetindeydik. Elbette edebi faaliyetler, yarışmalar, anma toplantıları da yapacaktık. Şakir Selim’den bu girişimimizi kendisinin ve Kırım Tatar Yazarlar Birliği’nin destekleyip desteklemeyeceğini sormak için aramıştım. 

“Ben ve Kırım Tatar Yazarlar Birliği, her zaman, sizlerin ve Türk Dünyasının yanında olacaktır.” Diyerek bizleri yüreklendirdi.  Sonraki yıllarda öyle de oldu. Biz Kırımla ilgili hiçbir problem yaşamıyorduk, orada Şakir Selim Agamız vardı, o her şeyi çözüyordu. Avrasya Yazarlar Birliği çalışmalarının içinde olmaktan o da büyük memnuniyet duyuyordu.

Nitekim  Kardeş Kalemler Dergimizin ilk sayısı yayınlanıp eline ulaştığında, Şakir Selim çok sevinir. Sevgili kızı Leniyara’nın anlattığına göre Kırım Tatar Yazarlar Birliği yönetimindeki arkadaşlarını evine çay içmeye davet eder ve Kardeş Kalemler Dergisinin ilk sayısını onlara gösterir. “Bakınız adamlar ne yapalar?” diye onlara çıkışır. Bu dergiyi ve Avrasya Yazarlar Birliğini desteklediklerini ve eserlerinden Kardeş Kalemlere göndermelerini söyler. 

Şakir Selim’in vefatınındın sonra Kardeş Kalemler Dergisinde yayınlar yaptık, değerli bilim adamı Işılay Sava ile birlikte TRT Avaz’da televizyon programı yaptık ve vefatının birinci seneyi devriyesinde Ankara’da, çok geniş bir katılımla anma toplantısı düzenledik. 

Bu ay, Nisan 2022 Şakir Agamızın 80, yaşında Kardeş Kalemler ve Kırım’dan Nenkecan Dergisi ile birlikte onun hatırasına bir özel ortak sayı yayınlıyoruz. Bu güzel teşebbüs değerli dostumuz Zera Bekirova’nın teklifi ile başladı. 

Nenkecan ve Kardeş Kalemler aynı yazarların eserlerini Nisan sayılarında yayınlayacaklar. 

İki ülkeden iki derginin ortak sayı yapmaları çok az rastlanılan bir güzellik ve biz bunu Şakir Selim’in açtığı yollara  borçluyuz.

                Ruhu şad olsun. 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı Kardeş Kalemler dergisinin 184. sayısında yer almaktadır. Derginin bu sayısında yer alan tüm yazılara aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kardeş Kalemler 184. Sayı